20 Ağustos 2013 Salı

Seven sevdiğinin mutlu olmasıyla mutlu olandır !

Kaderin, yani Allah'ın taktiri, planlaması ile,kulların cüz'i iradeleri ile planladıkları bazen aynı, bazen farklı tezahür eder.

Kul olarak çoğu zaman bunu ve sakladığı sırları bilmeksin, kararlar alırız ama an gelir, ''kaderin vakt-i saati tecelli eder ve kalbimizi ısrarla aşka kapadığımızı sandığımız halde, tüm kapılar ''bir anda'' açılıverir...

Şu sıralar benim de öyle oldu...

Şahsıma karşı duygusal bağı olduğu halde, bunun karşılığını veremediklerimden, çok azı hariç, ''umduğun gibi olmayacak, sen yapamazsın, benim gibisini bulmazsın'' gibi neredeyse ''beddua''lar almış bulunmak; doğrusu bendenizi şaşırtmadı, yalnızca üzdü...

Belki bir çoğu, ilk anda duygusal tepkiler ve zamanla bana empati yapmayı başardıklarında, iş bu beddua gibi -kendilerine sormadığım - yorumları, beni gerçekten sevmişlerse, ''dua''ya dönüşecektir.

Çünkü seven sevdiğinin, sevdiği ile mutlu olmasını istiyorsa, gerçek sevgidir ve içinde bencillikten eser yoktur!

Yoksa, benim her gece yalnız bir erkek olarak yaşamıma, birilerinin hayallerini süsleyen kahraman (!) olarak devam etmemin neresi sevgi / sevmek Allah aşkına...

Neymiş ben topluma mal olmuşum...Görende beni megastar sanacak! Ki megastarın bile sevgilisi var..!

Murat Mesut facebook sayfamı dondurdum evet ve en azından uzun süre, ya da hiç bir zaman açmayacağım...''Bir yudum teselli'' de sevgili admin arkadaşlarım, gerek bu blogumda eski şiirlerimi, gerekse yeni gönderdiğim ''içimin saçmalıklarını'' zaten yayınlamayı sürdürüyorlar.Mesele şiir ve yazılarımı takipse, zaten sorun yok !

Önemli bir konuda bana ulaşmak içinse zaten burada mail adresim var, iletişim hakkı ve okuyucuya saygı adına.

İlginç olan, yeni durumum yüzünden küsenler, teselli sayfasına da uğramamış gözükmeyi tercih ettiler ! Ki ben zaten beğeni adedi ile başından beri ilgili değilim.''Kendimden kendime yazıyorum'' yazmak benim için bir ihtiyaç ve önemli olan ''bakkal defteri karalamalarım'' ile deftere bir  şeyler çiziktirmek...Bunu yapmak bana iyi geliyor.

Uzun lafın kısası, ''hani hayatında kimse olmayacaktı'' türü serzenişler bana sevimli gelmekle birlikte, bazı dostlarımın üzülmesini hem anlıyor, hem de onlara üzülmüyor değilim. Ama nereye kadar...? Başta da dediğim gibi, ilahi taktir, zamanı gelince, tedbiri bozar ve kaderin hükmü yürürlüğe girer..Henüz yolun başında biri olarak, kendime -sevinen çok az sayıdaki dostlarım gibi- Allah tamamına erdirsin diyerek, huzurlu bir ahir ömür diliyorum, cümlemizle birlikte.