25 Mart 2014 Salı

göçebe


Ruhumuz göçebe, konar ana rahmine, 
Durmaz uçar, dünya denen bu aleme.
Ruhumuz göçebe, göçlerle yorulacak, yoğrulacak,
Dünyayı sevme aldanmacasına kapılmazsa pişecek, olgunlaşacak !

Buradan da uçacaksın, anne rahmi gibi dar ve karanlık bir kuytuya !
Fark şu ki, orada ya sağa (inşallah), ya da sola (hafazanallah) bir penceren açılacak; ya hasretiyle varmaya can attığın cennetini seyre dalacaksın, kopsa artık kıyamet uçsam bahçeme diyeceksin. 
Ya da Allah bizleri korusun, solunda ve altında belirecek daha varmadan cehennem !

Uçan bir kuşa benzetirim ruhumu,
Bir leylek sanki, her daim göç zamanını kollayan...
Hancı değil, yolcuyuz ve bunu çok kez anlamadan ve ''aniden' uçuveriyoruz.
Beden han, ruh yolcu.
Dünya han, biz yolcu...

Bizde bizim olan bir şey yok, hepsi emanet...
''Vakit geldi, haydi gidiyoruz !'' denilmeden, aşkla, özlemle ''ben hazırım neredesin''  diyebilmekte hüner...