14 Nisan 2014 Pazartesi

Kutlu doğum haftası

Soru özetle şöyle : Dinimizde Peygamberimizin yeri nedir ?

Dinimizde Sevgili Peygamberimiz (sav) tam merkezdedir.Merkezin ta kendisidir. Nasıl olmasın ki, Allah'ın ''Habibim'' sevgilim dediği zat, Allah katında öyle bir mevkide ki, Allah O'na haram kılma, helal etme yetkisi vermiş. Peygamberimiz dindir, din şariidir.Gelmiş geçmiş tüm peygamberlerin de efendisi, serveridir.O'nu örnek, klavuz bilen kurtulur, Onsuz din olmaz. Nasıl olsun ki, Kur'anın işaret ettiklerini O (sav) açıkladı, yaşamıyla bizlere gösteren canlı tefsiri oldu...
Yaşarken başı boş yaşamak yok Müslüman için. ''Benim hayatım, özgürce, dilediğimce yaşarım'' demek, gizli şirktir.  

Kur'an bize O'nu (sallahu aleyhi vesellem)'i dünya ve ahiretimiz için uyulacak tek örnek ve tek önder kıldı. Bazılarının sandığı gibi dinsel alanda değil ! Ki, bu çok cahilane ve bilmezlikten kaynaklanan bir sözdür. Zira din her alanı kuşatır, Allah tek otorite olarak yaşantımızın her alanını,
bizi başı boş bırakmayarak dininin hükümleri ile düzenlemiştir.  

O (sav) hem bir Peygamber hem de kurduğu din devletinin başkanı, yöneticisiydi.
Bu noktayı, bile bile kasten es geçenler, büyük bir vebalin altına girerler. Bunu reddedenleri ise elim bir son beklemektedir. (Maide : 44)

Ve O (sav) bize dinin hükümran ve hakim olduğu, kendisinin de bizzat uyguladığı devlet/yönetim biçini kendisinden sonra da devam ettirmemizi hem getirdiği Kur'an, hem de sünneti ile emredip istedi.Uygulamada bizzat kendisi gösterdi. Daha sonra makamını temsil eden raşid halifeleri...

Tekrar altını çizelim, İslam'da dinsel alan, dinsel olmayan alan diye bir şaçmalık yoktur. Hayatın her alanı için Allah ve Peygamberinin yani İslam'ın bir hükmü vardır. Helal, haram ve mübah diye de özetleyebiliriz. Nasıl ki 90 dakika futbolda, bir futbolcunun her hali, kaç metre koştuğu, faulu, şutu vs. kayıt altında not ediliyorsa, aynen bunun gibi de bizim kul olarak her anımız, niyetimizle birlikte puanlamaya tabi tutuluyor.

Peygamber Efendimize (s.a.v) itaati emreden ayetlerden bir kaç örnek, tabi tefsirleriyle birlikte okunmasını salık veririm. Elbette Yaşar Nuri, M.İslamoğlu, Karaman, B.Bayraklı, Z.Beyaz... gibi kafasına göre takılan kişiliklerin yazdıklarından değil !

“Kim Peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 80)

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının.” (Haşr, 7)

“De ki; “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok merhametli ve bağışlayıcıdır. De ki; “Allah’a ve peygambere itaat edin! Eğer dönerlerse muhakkak ki Allah kafirleri sevmez.” (Al-i İmran, 31-32) 

“Biz hiçbir peygamberi Allah’ın izniyle itaat edilmekten başka bir amaçla göndermedik.” (Nisa, 64)

“Hem Allah’a ve Peygamber’e itaat edin! Umulur ki merhamet edilirsiniz.” (Al-i İmran, 132 )

“…Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse (Allah) onu altlarından nehirler akan cennetlere koyar; orada ebedi olarak kalıcıdırlar. İşte büyük kurtuluş budur.” (Nisa, 13)

“Onlara; “Allah’ın indirdiğine ve (Muhakeme olmak üzere) peygambere gelin!” denildiği zaman, münafıkların senden (tam) bir çevriliş ile yüz çevirdiğini görürsün.” (Nisa, 61)

“Kim Allah’a ve Rasul’e itaat ederse işte onlar; Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdirler. İşte onlar, ne güzel arkadaştırlar.” (Nisa, 69)

“Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve (ona muhalefetten) sakının! Buna rağmen yüz çevirirseniz, artık bilin ki, Rasulümüze düşen ancak apaçık bir tebliğdir.” (Maide, 92)

“…Eğer gerçek mü’minler iseniz, Allah’a ve Rasulüne itaat edin!” ( Enfal, 1)

“Ey iman edenler! Allah’a ve Rasulüne itaat edin ve siz işitip durduğunuz halde ondan yüz çevirmeyin!” (Enfal, 20)

“Ey iman edenler! (peygamber) size hayat verecek şeylere sizi davet ettiği zaman Allah’a ve Rasul’e icabet edin!..” ( Enfal, 24 )

“Allah’a ve Rasulüne itaat edin!..” (Enfal, 46)

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar ise birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. İyiliği emreder, kötülükten yasaklarlar, namazı hakkıyla eda ederler, zekatı verirler, Allah’a ve Rasulüne itaat ederler. İşte onlar Allah’ın kendilerine merhamet edeceği kimselerdir. Şüphesiz ki Allah, Azizdir, Hakimdir.” (Tevbe, 72) 

“Her kim Allah’a ve Rasulüne itaat eder ve Allah’tan korkar ve Ondan sakınırsa, işte onlar gerçekten kazanan kimselerdir.” (Nur, 52)

“De ki; Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin! Eğer yüz çevirirseniz, artık Ona düşen, ancak kendisine yüklenen (tebliğ) dir. Size düşen de size yüklenen (itaat)dir. Eğer ona itaat ederseniz hidayete erersiniz…” (Nur, 54)

“…Ve kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse o takdirde gerçekten büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” (Ahzab, 71)

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin! Peygambere de itaat edin! Ta ki amellerinizi boşa çıkarmayın!” (Muhammed, 33)  

''Hiç şüphesiz bu ayetlerde sözü edilen itaat sadece Yüce Allah’ın O’na indirdiği Kur’an emirlerine itaat değildir. Çünkü bu durumda Kur’an’ın pek çok yerinde peygambere itaatin, Allah’a itaatle birlikte zikredilmesinin bir anlamı kalmazdı. Bu sebeble, hadisler de sıradan bir insan sözü değil, Yüce Allah’ın emri ile kendisine itaatle emrolunduğumuz bir zatın sözleridir. Nitekim Kur’an’ın ilk muhatapları olan ashab da bunu böyle anlamış ve peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in bütün emirlerini titizlikle uygulamaya, bilmedikleri her hususu Ondan sorup öğrenmeye çalışmışlardır. Hatta Ubade radıyallahu anh’ın rivayetine göre; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e vahiy geldiği esnada başını eğer, sahabeler de kendilerine vahiy gelmediği halde Efendimize ittiba için başlarını eğerlerdi.''[1]

İbnül Müseyyeb radıyallahu anh, fecrin doğuşundan sonra namaz kılmaya devam eden birini gördü ve onu uyardı. Adam; “Ey Ebu Muhammed! Namaz kıldım diye Allah bana azab eder mi?” diye aklınca haklı bir gerekçe zikretti. İbnül Müseyyeb; “Hayır, fakat Allah sana Sünnet’e aykırı hareket ettiğin için azab eder.” Dedi.[2]
________________________________
[1] Begavi ŞerhusSünne(13/322) Taberi Tefsiri(4/198) Şa’rani Bedrul Münir(1715) Ramuzül Ehadis(Şemail, 129) Müslim’den naklen.
[2] Darimi(mukaddime, 39) Abdurrezzak(3/52) Beyhaki(2/466) Hatib elFakih(1/147)