27 Aralık 2014 Cumartesi

üşümek nedir sen de anlayacaksın...


Bak kara-kış geldi!
Üşümek nedir, sen de anlayacaksın...
Önce yaprak yaprak sararıp döküleceksin,
Bağrında...
Yalnız kaldırımların ıslaklığına benzeteceksin,
Gözlerinden akan çaresiz yaşları...
Tenha geceler üşütecek seni de,
İliklerine kadar...
Üşümek nedir, sen de anlayacaksın...
Ruhunun dipsiz kuyularındaki haykırışlarını örtecek,
Odanda çaldığın o kahredici aynı melodi...
Sokakta bir kedi nasıl evsiz titriyorsa,
Kış gelirken, evsizler nasıl paniklemeye başlıyorlarsa,
Kestane kokulu evlerden yankılanan şen kahkahalarda,
Sen de üşüyeceksin..!
Kapını hep sen açacaksın,anahtarınla.
Sessizliğin tokadı çarpacak yanaklarına.
Bir hoş geldin tebessümüne hasretlerle yanacaksın.
Boş duvarlarda yankılanacak avazlarca ağlamaklığın...
Yüzüne çarpacak, tüm hataların,pişmanlıkların.
Üşümek nedir, sen de anlayacaksın...
Ben nasıl her mevsime ayrı üşüyorsam,
Sen de ilk kez bu kış,misliyle üşüyeceksin.
Kat kat giyinsen de,çıplak kalan ruhunu asla ısıtamayacaksın.
Üşümek nedir, sen de anlayacaksın...
Kalan ömründe, mazimizi yana-yakıla arayacaksın.
Ben gibi, sen de yalnızlıklara uyanacaksın.
Keşkeler dilinde şarkı, ahlar masanda meze olacak!
Yağan kar şehrine değil, yüreğine yağacak.
Buz tutacaksın, tutulup kalacaksın.
Ahım saracak ruhunu çepeçevre..!
Üşümek nedir, sen de anlayacaksın...
Üşümek nedir,
Sen de,
Anlayacaksın...