14 Nisan 2015 Salı

Yine bir ''mavi defter'' kalıntısı


Ne zaman uçup gitti senin ülkenden benim çocuk ruhum, 
ne sen farkındasın ne ben düşünmek istedim.

Yalnızca ve ısrarla kendimi inandırdığım ve adına aşk dediğim duygularımın koruna, elimden geldiğince aşk döktüm, aşk üfledim...

Birgün nefesimizin kesilebileceğine ne sen ihtimal verdin, ne ben aklıma getirebilirdim. Yalnızca sevdim ve sevdiğimin yarısı kadar bile sevilebilme ihtimalini her günün fotoğrafına bir çerçeve yapmayı adet edindim.

Belki kendimi kandırıyordum, ama bunun dışında ikinci bir ihtimalin neticesi ayrılıklar uçurumu olurdu, düşünmesi bile tahammülü mümkün olmayan acılar kasırgasıydı anlayacağın...

Uzun zamandır senin gözbebeklerine bakmıyorum, belki de farkındasın, belki de umursamıyorsun bunu! Ve uzun zamandır aynalara da bakmıyorum, en son baktığımda gördüğüm adamın siluetini yorgun ve yaşlanmış buldum..!

Bir aşk, nasıl bir anda ateşin karşısında eriyen buzdağı misali telef edilebilir, o üşüten kelimelerle..?

Bak aşk korumuz üşüyor artık ve sen görüyor musun, emin değilim ?

...Artık sarhoş biri gibi, hiç bir şey düşünmek istemiyorum. Zaman denizinin dalgalarına tam bir teslimiyetle bıraktım teknemi, gözüm sende, gönlüm Rahman'da, tecelli edecek kaderimin rotasında yüzüyorum...


[Roman denememi okudunuz]