10 Temmuz 2015 Cuma

Son günler...


Bu ramazan-ı şerifte,mevsime uygun çok fazla yazı yazamadığıma sitem eden okuruma hak veriyorum. Demek ki ben bu mevsime layıkı ile nüfus edemedim,ya da tersi..!

Belki de ömrümün son ramazan-ı şerifi, ama gafletim mazeretim oldu...

Ticaret erbabının güzel bir deyişi vardır : ''Ay var günü besler, gün var ayı besler.'' yani bütün ay işler kesat giderken, öyle bir gün yaşarsınız ki, öyle bir ticaret, kazanç olur ki, siz bile şaşkın bir sevinç yaşarsınız,tüm ayı kurtarır...

Ramazan ömrümüzün telafisi için verilmiş büyük fırsat,ticaret,ganimet; içine girdiğimiz son on günse, hala ramazanda kendisini toparlayamamış ve orucu aç kalma sınırlarından,manaya yükselememiş bendeniz gibiler için sondan ilk uyarı ve nihayet bu on günün içinde saklı bin aydan daha hayırlı kadir gecesi, ay var günü besler...''gece var ömre yeter'' mesabesinde son fırsat.

Bu disipline alışan,oruç rengine boyanmayı başarabilirse, hani badana iyi olsun diye en az iki kat geçeriz; bu ramazan mevsimi geçince de, devam eden bir güzellik olarak ömrümüzü besler...

''Ramazan-ı şerifin faziletini/kıymetini (size kazandırdıklarını) bilseydiniz,bütün senenin ramazan olmasını isterdiniz.'' mealindeki hadis-i şerifi bile anlayamadık.

Ya bir kişilik oruç tutup, iftar zamanından sahura kadar 3 kişilik yedik. Ya gıybet,öfke gibi kötü ahlaklarımıza oruç disiplini ile hiç değilse mola vermeyi başarıp,güçlenmiş irade ile davranış biçimine dönüştüremedik.

Kur'an ayında, Allah'ın bizleri muhatap seçme lütfuna karşılık, bu Yüce Kitabı, aslından okumayı öğrenip okumayı bile akledemeyenlerimiz yine az değildi.(Bu arada maşallah 2 hatim birden yapan çalışkanları da duyduk.)

Ramazan-ı şerif iklimi, Kâbe harem sınırlarına girmekle mana olarak aynı. Nasıl ki hac zamanı harem sınırları içinde, normalde helal olanlardan bazıları bile haramsa; aynen bunun gibi ramazan-ı şerif aslında bize harem rengini ta uzaklardan alıp getirir.

Hele akşama yakın, maddi enerjimizin azaldığı demlerde, lüzumsuz tek kelime sarf etmeyiz,edemeyiz...Konuşma nimetinin bile, oruç dışında nasıl israflıca heba edildiğini fark ederiz.

Kur'an ayında, oruçlu ağızlarla Kur'an okumanın lezzeti, o atmosferi tarif bile edemeyiz. Arapça bilmesek bile kalbimiz bir şeyler anlar,yaşar.

Akşam üstü telaşlarının ardından, ezanı ilk kez duyar gibi, tek bir komutla ''Haydi size izin verildi,rızam için mahrumdunuz, buyurunuz kullarım'' muştusuyla dualar şükürler, şehirden yükselen çatal-tabak seslerine karışarak göklere yükselir.

İçinde kadir gecesinin özellikle saklanarak, hiç değilse bu mübarek ayın son on gününü/gecesini camide evde itikafla geçiremese de, bir derviş gibi çilehane misali, dile ve gönle hakim olarak, zikir ve fikir ile hem ömür, hem de ramazan-ı şerif içindeki hataları ''gün var ayı besler'' ümidi ile tamamlayabilmeyi, Allah azze ve celle hepimize nasip eylesin. Amin. 

Kendisine bile merhamet etmesi gerekip dua etmeyi unutan yakınlarımıza,komşularımıza,akrabalarımıza,milletimize ve nihayet ümmete dualar edelim. 

Alimce yazıp,cahilce amel eden bu gafile de...