18 Eylül 2015 Cuma

Kibir-özür denklemi..!



Bir insanın,bir konuda haksızlık ettiğini anlayabilmesi,kendisi adına Yaradan tarafından lütfedilmiş hediyedir.

Haksızlık ettiğini idrak ettikten sonra da,özür dileyip gönül alabilmesi, lütuf üstüne lütuftur ki, kişiyi aynı zamanda en büyük hastalık ve bela olan kibirden de kurtarır. Zira ancak kalpleri kibir hastalığıyla kararmışların lügatlerinde ''özür'' yoktur.

Kişinin hatasını görmesi, görebilmesi ayrı bir nimet, bu hata da ısrar etmeyip, telafisini tez elden yapması,nefsinin,egosunun zincirini kırabilmesi apayrı bir nimettir.

Eskiler ''özür dilemeyle dil aşınmaz'' diye boşuna dememişler.

Şahsen hatamı fark ettiğim zaman, karşımdaki ufacık çocuk da olsa, zerre gocunup nefs yapmam...

Derhal telafi yoluna giderim.

''Nefsini bilen Rabbini bilir''  (hadis mealidir)

Kişi kendi özünü,ruhunu,beden kalesinin düşmanlarını ve dostlarını bilirse, psikolojik boyutta kendisinin tahlilini objektif olarak yapmayı başarabilirse, enaniyetten de büyük ölçüde kurtularak,kompleksleriyle baş etmeye başlar.

Elbette insanız ve elbette anlık öfke çıkışlarımız olabilir. Mühim olan bu durumu asgariye indirme çabasının yanında, vakit geçirmeksizin telafi etmektir.

Kibrin yanında inatçı kişiliğimiz de, özrün önündeki engellerden biridir.

O ''Ben'' putunu deviremeyenler, Yunus'un (ks) ''bir ben var benden içeri'' sözündeki hikmeti de kavrayamazlar.

Sahi, kendimizi ne kadar tanıyoruz ?

Her gün aynada gördüğün beden elbisendir. Ya bu elbisenin sarıp sarmaladığı ruhun ne durumda ?

Bazı insanlar kendilerinde hata görmedikleri gibi, kendilerine toz da kondurmazlar,hiç bir konuda, hiç bir zaman. (Nasıl bir vicdanları varsa,hoş böylesinde vicdan mahkemesi de olmaz..!)
Ne hataları vardır ne de özür dilemek akıllarının ucundan geçmez. Onlar kusursuz, mükemmel insanlardırlar (!)

Allah, bu durumda olmaktan hepimizi korusun. Çünkü Mevla, hatalarının tamiri için çabalayanları sever.

Gerçekten bahsettiğimiz karakter yapısı, insan için yeterli bela ve derttir. Nasıl olmasın ki, lügatinde özür kelimesi olmayan insanların,geri planında bulunan tek şey kibirdir ve kibrin hasmı Allah'tır.

Zatı Kibriya ancak ve yalnızca Allah'ın sıfatlarındandır. Azamet ve büyüklenmek ancak Allah'a yakışır. Her şey'i yoktan var eden, sonsuz kudret sahibi olan yalnızca O'dur. Kibir şeytanın baş özelliğidir.Her kibirli, aynı zamanda bir şeytandır. Malum şeytan kibri yüzünden lanetlik oldu.

Bu sebeple Kur'anın bir ayetinde bizler şöyle ikaz ediliriz :

''Yer yüzünde kibir ve azametle yürüme, çünkü sen, asla Arz'ı yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.'' (İsra : 37 )

Kibirli insan kendisini başkalarından ''üstün'' görendir. Bir başka açıdan da, kibirli insan, günde beş kez ilahi davete (namaza) icabet etmeyendir!

Kibirlinin  hasmı Allah'tır dedim. Bunun altını iyi çizmeli. Yani kibirli insana Allah düşmandır. Hiç Allah'ın düşman olduğu kişi ebedi saadet yüzü görebilir mi ? Bundan Allah'a sığınırız.

Nitekim güzeller güzeli Önderimiz, Örneğimiz Sevgili Peygamberimiz (sav) :

''Kalbinde hardal tanesi kadar kibir, büyüklenme olan kişi Cennete giremeyecektir. Yine kalbinde bir hububat ağırlığında iman olan kimse de Cehenneme girmeyecektir.''

Şayet sen haksız olduğun konusunda vicdanına azıcık huzursuzluk duyup, o sesi bastırıyor ve özür dilemiyorsan, bunun ilk sebebi kibirli oluşundan,karşındakini hor ve hakir görerek aşağılamandandır. Bu da aslında haksızlık yapıp özür dilemediğin kişinin senden intikamıdır. Çünkü kalbindeki kibir mikrobu ateşle temizlenene kadar cehennemde kalacaksın !

Hardal tanesi kadar iman kişiyi ebedi cehennemde kalmaktan kurtaracaktır. Yine hardal tanesi kadar kibir de kişiyi süresini Allah'ın taktir ettiği zaman kadar cehennemlik edecektir.

Görüldüğü gibi, özür dilememe inadının arka planında daha sayamadığımız kadar dini ve psikolojik sebepler,hastalıklar var.

Bu konuda hepimiz her gün aynada kendimizi daha titiz kontrol etmeli ve mütevazı bir kimlik için, nefsimizle savaşmalıyız.

Allah bizi kibirli olmaktan, insanlara ve canlılara hor bakmaktan korusun inşallah. Amin. bereketli olsun cum'amız.

_____________

Çok uzun yazmamaya özen gösteriyorum, çünkü uzun yazılara müşteri az. Kısa olunca da, konunun hakkı verilmiş olmuyor.Umarım yeterli olmuştur.