3 Eylül 2015 Perşembe

Yazmak üzerine kısa bir not



Nobel ödüllü bir romancı : ''Yazmak, yaşanmayan hayattan bir çeşit intikam almaktır...'' demiş.

Biraz şaşırdım doğrusu, ''intikam'' kelimesi aşırı olumsuz ve sevimsiz sırıtmış ve tabi genelleme de...

Yazar ünlü olunca, bizler yazıp çizdiklerini, derinlemesine irdelemez,isme göre anında kabulleniriz.Sorgulama melekemiz kapalı olarak teslim oluruz !

Yazmak, ruhun ışığıdır. Harflerde,hecelerde görünür,yansıma...Samimi,içten,inanılarak yazılan/söylenen kelimeler,nasiplilerini etkiler.  

Yazmak, bazıları için bir alışkanlık,vazgeçilmez bir tutku; bazılarımız için terapidir.

Yazmak ille de üretmek değil,üretime katkıda bulunmaktır. Biri benim gibi saçmalar,diğeri o saçmalıklardan akıllı bir şeyler üretir.

İlmin, bilginin sonu yok,çünkü ilim Allah'ın sıfatlarından. Allah sonsuz,ebedi olduğuna göre, insan da O'nun eseri olarak,varlıkta kaldığı sürece yazacaktır.

Yazmak, yaşanmayan hayattan bir çeşit intikam almakmış!

Şiir bazen hiciv suretinde,birilerinden,bir şeylerden intikam almak olabilir de, topyekûn yazmak nasıl olsun..?

Nereden baktığımıza, ruh halimize göre; yazmak bazen de bir yudum tesellidir.

Bendenize göre : ''Yazmak, yaşanmayan hayatın bir şekilde yaşanmasıdır...''


*

Neyse, yazmak bazen de yaşamı didiklemek için gezmek, yeni yerler görmektir diyeyim ;)