27 Ekim 2015 Salı

Ne bileyim öyle işte..!

Güçlü olmak, güçlü kalmak,güçlü olmaya çalışmak...

En çok erkeklere yakıştırılan, erkeklerde olması gereken ya da istenilen vasıf...

Korkmayacaksın,ağlamayacaksın,aldanmayacaksın vesaire.

Başka açıdan, güçlü doğanlar gücü zaten varlığında barındıranlar ve karakteristik özellik olarak, çok doğal olarak böyle olanlar.

Böyle olmadığı halde, böyle olmak zorunda kalanlar...

Oysa her erkek ağlar,bunu bazen gözlerinden tek damla yaş dökmeden; bazen de, kimselerin olmadığı zamanlarda avaz avaz, katıl katıla, yüksek sesle çalan şarkılara katarak,karışarak yapar.

Güçlü de görünmez,buna ihtiyaç da duymaz.

Herkes kadar insan, herkes kadar güçlü ya da güçsüz. Ve herkes kadar korkularıyla,kaygılarıyla erkek...

Ya ruhun bedenle eş zamanlı olgunlaşması, yaş almasına ne demeli ?

Kimilerinde bu bedenden çok önce, kimilerinde bedenle mütenasip, kimilerindeyse hep yirmi otuz adım/yıl geride...Bedeni adam,ruhu saf bir çocuk...

Güçsüz gibi görünen güçlü bir çocuk belki de...

Cesur gibi görünen, korkak bir çocuk belki de...

Her şeyden korkuyor, hayattan, ölümden; hayat ile ölüm arasında ne varsa...aşktan...

Ya da bu yazdıklarımın, saydıklarımın hepsi, değişik zaman ve mekanlarda...

Ne bileyim öyle işte...