17 Haziran 2016 Cuma

Her doğruyu herkes,herkese söylememeli !

''Dini bilgisi olan bir bayanım, sözlendim. Bir kaç ay sürmeden sözlüm benim onu onore etmediğimi, sürekli eksiklerini,hatalarını söylememden usandığını söyleyerek sözü attı. Size sorarım, hakkı söylemek hata mı ?''

Sondan başlarsak, yerinde ve zamanında söylenmediğinde, evet hatadır. Hem de bazen büyük hatadır,sizin olayınızda görüldüğü gibi.

İnsan denen canlı, tenkit edilmeyi,eleştiriyi zaten yapısı gereği sevmez. Hangimiz bundan hoşlanırız ki..?

Eleştiriye ancak, nefsini/ego belli bir seviyede terbiye edebilmiş insanlar kaldırabilirler.

Bir de eleştiri biçimi, tarzı da çok önemlidir. Kur'an-ı Kerim'de gerek Efendimiz (sav)'e hitaben, gerekse Hz.Musa (as) hitaben, yumuşak ve sözün en güzelini (tarzını/uslûp) seçerek, kaba oluş,sert söylemden uzak durulması istenmiştir.

Konuyla ilgili pek çok hadis de vardır.

Ama ben bu genel girişten, sizin özelinize dair başka bir şey söylemeliyim. Daha önce itibar ile ilgili bir yazımda da değindiğim gibi; kadın erkekten bir adım geride durduğunu gösterecek.(En entel,okumuş aydın erkek bile, karşısında kendisine sivri direkt kelimeleriyle çeki-düzen vermeye kalkan kadından hoşlanmaz.) Önce bunu yapacak, sonra su misali, partnerinin sertliklerini zamana yayarak törpüleyecek. Acele,keskin sirke,sivri dilli olmayacak. Bazı insanlar hakkı öyle bir söylerler ki, dili kesilesice dersiniz ! Çünkü o dili bıçak gibi, muhatabının tüm motivasyonunu, moralini,neş'esini kesiverir !

Kadın,eşini (diyelim) her daim onore edecek, poh-pohlayacak. Adam sanacak ki, yeryüzünde en yakışıklı/karizmatik, ideal erkek benim. Aynısı farklı tarz ile adam için de geçerli  O da eşine değer verdiğini davranışlarında, söz ve bakışlarında gösterecek. İkisi de birbirlerinin kıymetlisi olacak.


Bazı insanlar biraz İslami bilgiye ulaşınca, kendilerini allame-i cihan sanıyorlar. Emr-i bil maruf yapacağız diye,katliam yapıyorlar. Bu sebeple mübarek mezhep imamımız İmam-ı Azam (rh.a) hazretleri,insanların pek çoğuna ve oğlu Hammad'a hakkı söyleme, yanlıştan caydırma eylemini yasaklamıştır. Sebebini soran oğluna mealen :
''- Oğlum biz muhatabımızla konuşurken başımızın üstünde bir kuş varmış gibi, son derece dikkatli,özenli kelimelere seçerek konuşuyoruz. Sizler ise, adeta muhatabınızın ayağının kayması için çabalar gibi itici konuşuyorsunuz...'' şeklinde devam eden müthiş bir ölçü verir.

 Peygamberimiz Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam  şöyle buyurdu:

''Kolaylaştırın, zorlaştırmayın.Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.
Uyuşun, ihtilafa düşmeyin. İnsanlara yumuşak davranın, şiddet göstermeyin.''
(Müslim)

Bu mübarek hadisi o kadar çok duyduk ki, çok sevdik ve ezberledik.

Ama zerre anlamadık ve uygulayamadık..!

İslam'ı ilk öğrendiğim yıllarda bendeniz de, öğrendiklerimin yakın çevremden başlayarak herkesin bilmesi aşkıyla bir dönem çırpındım. Neyse ki, yukarıda bahsettiğim İmam-ı Azam örneğine çabuk ulaştım. Hatta Osmanlı'da iyiliği söyleme,kötülükten men etme işini Hisbe isimli teşkilat dışında avama yasak olduğunu görünce olayın ciddiyetin daha iyi kavradım.

Ondan sonra nazımın geçtiğine nazlıca...söyleme dışında bu benim işim değil dedim. Ne bilgi donanımım, ne de sabırsız-asabi mizacımın yüklenebileceği bir şey değil diyerek, zaman içinde kendime çekildim.

Bakınız, şimdi ben az önce kendime ''asabi'' dedim.  Ben bunu sözlümün yanında söylesem, sözlüm
de ''evet sen çok asabisin biraz sakin ol...vs'' dese aptallık etmiş olur..!

Niçin ?  Çünkü bunu ben biliyor ve zaten söylüyorum. Bu sözü onaylayan çok yakın bir arkadaş,anne olabilir ama sözlüm olamaz, olmamalı. Sözlüm bana böyle söylediğimde :

''- Yok canım sen de durduk yere bir şeye sinirlenen insan değilsin, hem bu durumun farkındasın ve kendini kontrol edebiliyorsun, sıkma canını...''dese ve bunu derken samimi sevgi dolu gözlerle baksa, aynı zamanda bana bir mesaj vermiş olur,ne demiş olur;

1-Her şeye sinirlenme !
2-Kontrollü ol,çirkinleşme
3-Sıkma canımızı !

Bakışlarıyla da buna rağmen çok değerli olduğumu hissettirirse,(seni her halin ile seveceğim) ben sözlüm başta olmak üzere asabiyet konusunda,herkese ve her şeye daha özenli kontrollü olmaz mıyım ?

İşte bu bir tarzdır.

Aksini yaparsa sözlüm, (sözlüm diyorum yani sizin durumunuza göre bir anlatım) ben zaten beni eksikli, hatası çok,kusurlu gören bir kadının gözündeki durumumu muhasebe eder ve o kadınla evlenmek istemem. Bana doğrumu gerçeğimi kaba ve sert söylediği için, ilişki dumura uğrar. Zira her erkek eşi nezdinde üstün görülmek/bilinmek ister. Bu kaybedildiği zaman, inanın çok erkek biliyorum, fiziken en güzel kadın bile olsa,cazibesi eriyip gidiyor; sonrasında cinselliği bile kaybedilmiş monoton,monolog bir yaşam...

Unutmayın !

Hiç bir erkek,kendisini azımsayan bir kadında çoğalamaz. Ve hiç bir erkek, kendisini yetersiz gören bir kadına adamlık yapamaz !