5 Kasım 2016 Cumartesi

Sevmek üzerine not

Sevildim diye severim.

Sevilmesem de sevebilirim, severim de...Çünkü sevmeyi seviyorum...

Aşık oldu diye aşık olmaya gelince o başka bir mana.

Severken insan pazarlık yapabilir, kriterler,prensipler,sayıp dökebilir ve bunlara sadık da kalabilir; ama aşk pazarlıklardan azadedir onu hiç kayda,şarta bina edemezsiniz.

Kötü huylarını ya görmez, ya da her defasında iyiye yorarsın. Ne de olsa bir duygu savaşı içindesindir.

Bendeniz gibilerin ruhları sevecen,sevme şekilleri dokunsaldır...

Bir bebeği,çocuğu (yakın birisine aitse) mesela uzaktan gözlerimle sevmek yetmez; ya saçını okşamalıyım, ya da öpmeliyim...Gülizar'ı da sevmek istiyorum ama çok korkak, anca acıkınca miyavlamasını biliyor ve pencereden attığımızı kapıp kayboluyor (komşumuzun kedisidir kendileri efendim ve isim babası benim...)

Bir çiçeği bile dokunarak severim. (Annemi çiçeklerini severken izlemek,ömre bereket,kıskanasım geliyor...)

Bazen de (değil çoğu kez) sevildiğimi sanır ve buna da saf saf inanırım. (Anneciğim bana saf yavrum, hemen de insanlara inanıyorsun ya,diye boş yere söylemiyor.)

Olsun ben yine de sevildiğimi sanmaktan yanayım. En azından bu beni huzurlu kılıyor. (Bu genelleme elbette,aşkta sevildiğimi sanmak istemem, emin olmak isterim.)

Sevmek üzerine kenarda kısa bir notum vardı, üzerine bir iki fırça darbesi vurunca bu yazı ortaya çıktı...