31 Aralık 2017 Pazar

Yılın son sizden gelenleri

''Merhaba Üstadım,
Rüveyda'ları seslendirmeyi düşünmüyor musunuz ?  Tebrik ederim yine harika yazmışsınız...''

***

''..bu Rüveyda'ya mektup çok farklı diğerlerinden,
başka bir şey var ruhunda bu mektubun...Sesli okumalısınız ''

***

''Niçin seni okurken kendimi okur gibiyim?''

***

''..sağlık sıhhat huzurlu uzun ömür diliyorum..Rabbim sizi Ruveyda'nıza  kavuştursun inşallah ;)''

***
''Melankolik ve şapşalın tekisin, seni okuyup şımartanlara ne demeli ? Övgüleri yayınladığın gibi hadi bunu da yayınla da görelim,kendini beğenmiş yazar bozuntusu!'' 

[ Yayınlamam için tahrik girişimine kapılıyor ve yayınlıyorum,😊 ne yaparsın adımız üzerimizde o övgüler bu şapşala ''bir yudum teselli...''] 

***

''Günün saatin dakikaların nasıl bittiğini anlamıyorum.
Yardan ayrı geçen zaman diliminin hiç bir öneminin olduğunu düşünmüyorum.
Bırakıyorum da geçsin, canı nasıl istiyorsa öyle aksın zaman. Nasılsa benden yana değil. Sevdigimden ayrıyım....
Kayıp bahtım.''

***

''Ruh-i tabiatınız mehtâbı karşıladıkça her gece
Medet umduğum aynalar tenhâ.
Ben değilsem, o değilse bir gül yaprağında çıkardığınız yangın kime?

Acıkınca,susayınca...
Sarıldığın saldırdığın toprak güzel  değilse
Aşka mesafe koyan yüzü kurşunlu aynalar
Gözlerinde ise
Haberli midir huzur ,
senin için yaşadığı çağdan ?
Dağıtırken kendini beyhûde.
Ah gözünün aydınlığına ve ruhunun buğulanan camlarına çizdiğin fiziksel güzelliğin bezirgânbaşı.

Masallardan göçüp
size /ruh-i tabiatınızaa doğru uçan
Biteviye etrafınızda dolaşan
kanatsız  kuşları beslerken gözlerinizle.
Huysuzluğunuz
Hani şu çirkin kadınını kahreden canım.

Kabrine nûr, g/özüne sürûr olup akamadığım gecelerde
ehl-i dil mi oldun  ?
Hiç mi kıskançlık yapmadı
aynalarla bütün bağları çözmedi bu çirkin kadın
"Câm-ı şarâb Lâl-ü leb'in mübtelası "
olduğundan bu yana.''

***

''Bıraktığınız mektuplar kadar harâbat-ı tesellim.
Bıraktığım vedâlar kadar kırık sükûtum.''

***
''Sen o değilsen ; ben o değilim ; biz biz değiliz.Ne hayal ne de gerçeğiz,
şımarık rengârenk iki kelebek misâli  mısralarda ömür tüketmekteyiz.''

***

"Acemi marangozun talaşı , tahtasından fazla olur."

***

''Varsın Olsun,
Renksiz Uykularıma Rüya,
Ömrüme Nefes,
Nefesime Ömür,
Ruhuma Ruh,
Aşkıma Aşk,
Sevdama Sevda Olma...

Varsın Olsun,
Sen Uzak Dur Gönlümün Koyu Karanlığından...
Bilmediğim Yollarda,
Dudaklarımdaki Titremeler İle,
Gözlerim "Sen" Derken,
Ben Kalayım Aşkın Çıkmazında...

Varsın Olsun,
Sen Gülüşlerini Başkalarına Sakla,
Ben Karanlığı Aydınlatırım Gözlerimdeki Yaşlarla...

Varsın Olsun,
Ben Ömrümü Uğrunda Öleceğim Bir Sevdaya Adayayım,
Bu Aşkı Yudum Yudum İçip,
Hiç Düşünmeden Ömrün İçin Ömrümü Vereyim...
Ki, Ben Başka,
Bambaşka Seviyorum Seni...
Aklının Alamayacağı Bir Şekilde,
Bazen Çıldırırcasına,
Bazen Her Bir Zerremden Yeni "Sen"ler Doğururcasına...''



Rüveyda'ya mektupları, seslendirmek; nesir yazıları olduğu için denemem lazım, emin değilim.
Bu seri sebebi ile, sizlerin de kaliteli,güçlü mektuplarıyla tanışmış olduk, renk katıp güzelleştirdiniz. Olur da günün birinde, kitap olursa Rüveyda'ya mektuplar, sizden gelenleri de aralara serpiştirerek kitaba değer katmış olacağımdan emin olabilirsiniz. 

Bir nokta daha; burada, özellikle Rüveyda serisi başta olmak üzere, yazdığım her şeyi, birebir şahsımla özdeşleştirip, monte etmeyiniz lütfen. Bazen, şiir-edebiyat icabı o okuduğunuz şeyler, bazen de tam bendeniz...

Evet işte bir çırpıda geldik koskoca bir miladi yılın daha son gününe.

Şimdiye kadar okuyarak, hem okuyup hem de mektuplarla, bloğumu kıymetlendiren herkese müteşekkirim. 

Okuyup bir kere bile yazmayan dostlar da var biliyorum, lütfen siz de yazın. Yazarken de hangi ülke ve şehirden onu da bilmek isterim. 

Bu güller size, kucak dolusu sevgiler, selamlar.