31 Mart 2021 Çarşamba
30 Mart 2021 Salı
Seni görünce!
Seni görünce canıma can katılır!
Filiz verir bütün duygularım!
Aşk yağmurları diye gökyüzüne bakarım!
Seni görünce kendimi unuturum!
Seni görünce vurdum duymazlık sarar her yanımı!
Bunca zaman akıllı oldum ne oldu derim!
Hadi bir kere de deli ol!
29 Mart 2021 Pazartesi
Bırak anne yaramı seveyim! / Seslendirdim!
Tam videoları şöyle bir gözden geçirip eleyeyim azaltayım diyorum, derken bir dost isteği ile yenisi ekleniyor. Temizlik işlemini sonraya bırakayım. Umarım keyifle dinlersiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=1kXkNXicpro
hiç geçmedi!
28 Mart 2021 Pazar
Bırak anne yaramı seveyim!
27 Mart 2021 Cumartesi
Berat kandili 2021
Hiç birisi kendi tapulu malımız değil!
Her ne ki hayalini kurmuşuz, başka bir yerde mutlaka bir karşılığı var!
26 Mart 2021 Cuma
25 Mart 2021 Perşembe
24 Mart 2021 Çarşamba
23 Mart 2021 Salı
Kalbime Mektuplar [13] Huzur-mutluluk
22 Mart 2021 Pazartesi
21 Mart 2021 Pazar
Bu matematik!
Çarpmanın karşı konulmaz şiddetiyle sarhoş bile olmuştuk..!
Ne bölmenin an gelip de bizi bölüp paramparça edeceği,
Ne de eksinin kalbimize derin bir çizgi çekip,
Ömür boyu bu eksikliğin iziyle yaşayacağımızı, bilememiştik..!
Eşittir, sonuç mu; bu matematik bize ömür boyu kalan koca bir sancı artık!
20 Mart 2021 Cumartesi
Islak beste!
19 Mart 2021 Cuma
Şiir kitabı meselesine cevap!
18 Mart 2021 Perşembe
Salimen evine dönebildiysen..!
16 Mart 2021 Salı
Nilüfer gibi...
15 Mart 2021 Pazartesi
Kalbime Mektuplar [12] Mahzun olma!
Aşk seni hiç affetmeyecek biliyorsun..!
Sana hep kızacak hatta belki nefret edecek diye düşünüyorsan burada yanılıyorsun!
Kırgın ve sararmış sonbahar yaprağı gibi yüzünde yorgun bir tebessümle ve sakince gitti.
Öfkesiz, teslimiyet içinde, tevekkülle!
İçinden neler kopar, ne ateşler yanar...
Yok artık. Gitti...!
Kapanmaz bir defter, gönül yarası gibi...
14 Mart 2021 Pazar
Kalbime Mektuplar [11]
Ya unutmak? O da aşk gibi kalbin işi ve akıl karşısında özerk, dokunulmaz.
13 Mart 2021 Cumartesi
12 Mart 2021 Cuma
artık ben...
10 Mart 2021 Çarşamba
Ölüm üzerine bir kaç kelam!
9 Mart 2021 Salı
Nokta!
8 Mart 2021 Pazartesi
Gökyüzünü boşaltın!
Denizlerde balık, martı kalmadı!
Sular sayenizde azaldı!
Yağmurlar öfkeli bir kurşun gibi,
Anneler susturuldu!
Çocuklar ağladı!
Mülteci bir feryat,
Gökyüzünü boşaltın!
Umut kuşlarımız yeniden havalanmalı...
Yeniden, yenilen, yeniden..!
7 Mart 2021 Pazar
Ekim ayı idi!
görüp göreceğin!
6 Mart 2021 Cumartesi
Ey Şair! [9]
Ey Şair!
Yine ruhumun kelimeleri ile dayandım kapınıza... Size ulaşmak adına dağları aştım, sellerden geçtim, demek isterdim ancak ruhumun kapılarını aralayıp iki kelam etmek düştü payıma. Bir söz vardır ya:
" Aramakla bulunmaz lakin bulanlar arayanlardır. " ( Yunus Emre ) , diye. Ne hoş bir sözdür, oysa benim işim bulmak değildi ki arayayım Şair...O zaman niçin ettiniz bu kelamı derseniz, meramımı anlatırken birden beliren bir sözdü kağıtta. Bulmaktan öte ruhun lahzasında konuşmaktı, kavuşmadan öte varlığınıza sarılmaktı kelimelerle...
Ah Şair!
Ruha hüzün çöktü, gölgeniz belirdi bir anda karanlık odada... Hüznü seviyorum iyi geliyor sanki bana, gelin oturun gölgenizle de edelim biraz sohbet. Nedir bu hal Şair, nasıl başladı diye mi başlamalı sohbet bilmem ama susmak demişti birçok Şair susmak gerekti biraz anlamaya, anlatmaya... Şimdi susmalı mi yoksa bakışlarla mı anlatmalıyız her şeyi... Şair! Ne kadar sürecek bu peki ruhların çağlayışı... Sessiz çığlıklar işte bir tek ruhlar arasında köprü olanların duyduğu... Ne kadar sürer bilmem ama az kaldı Şair çok az kaldı bir gün geç olacak düşmediğim yollar için... Bir gün, geç olmadan geldiğimde ilk Kent Park'a uğramalı geçtiğiniz yollardan geçmeli, soluduğunuz havayı solumalı, Rüveyda'yı beklediğiniz parkta bu kez ben sizi beklemeliyim gelmeyecek olsanız da... Beklediğim esnada kulağımda sesinizin hoş tınısı olmalı, hafif hüzünlenmeliyim, gözlerimden bir yaş olarak akarken dokunmalısınız yüzüme... Ah yine hayaller silsilesi, bir anda canlandı gözümde bir de tek tek...
Ah Şair!
Yine yazıp duruyorum da sanki yetmiyor gibi bire bir aktaramıyorum kendimi ve kısa olacak gibi mektup. Devam edeyim ve neler dökülecek kağıda görelim. Kağıdın bittiği ruhun bir anlık rahatlatığı âna kadar yazalım o halde...
Ey Şair!
Tam da gece yarısında uykumun kalemimden öteye geçemediği bir andayım. Bir anda gelişti size yazma isteği de, genelde bir süre karalayıp dururum ve sonrasında birleşir her bir cümle. Bu kez öyle olmadı sanki bir acelesi varmış gibi dökülüyor kelimeler, belki de hasret bu kadar dayanabildi bir şeyleri ifade etmek adına... O bu değilde Şair, her bir kelamdan çıkıp gelmeler, rüyanın bir anında gelip bulmanız beni daha çok özletiyor olsa gerek... Kelimelerimde varlığınızı hissetmek adına düştüm yollara... Sessiz sedasız ruhun köprüsünden bakıp bakıp gitmeler de saklı kalmasın o halde...
İlkbahar da geldi Şair, sevdiğimiz mevsime ulaştık da doğada oluşan yalancı bahar gibi ruhlar da... Hazanın gölgesinden bir türlü kurtulamıyoruz ki hala kara bulutlar geziyor güneşten öteye... Sanki hiç geçmeyecek gibi ama geçecek biliyorum, her karanlığın bir aydınlığı vardır... Her aşılmaz sandığımız sorunlar pamuk ipliğine bağlıdır belki de bir anda hiç olmamış hale gelebilir... Bunu psikolojik açıdan açmak istesem de çok uzatmak istemiyorum... Sizi yormak değil az ve öz meramımı anlatmak amacım... Ruhunuzdan huzur edinmek, kelimelerimde sizi anmak...
Mart ayına da ulaştık Şair, toprağa son cemre düşmeden kan düştü, şehitlerimiz var... Hüzün var, gözyaşı var gözlerde, ağıtlar var gökyüzünde... Dualarimizlardalar, tüm Türkiye'nin başı sağ olsun...
Şairim, sanırım sonlandırmalı sözleri nasıl devam etmeli bilmiyorum çünkü... Zaten kelimeler çoğaldıkça hüzün artıyor ne kadar sevsem de bir yandan acıtıyor. Sözlerimi okurken sizi yormak istemesem de bir şekilde bu kadar oldu ve içimde kalsın istemedim... Ve her şey için teşekkür ederim.
Sessizliğin içinden bir fısıltı... Sizi sevmek çok güzel...
Sevgiler...
______________
Edebi yönü ile çok kıymetli mektupların devam edeceğini bilseydim ilk baştan seri olarak numaralandırırdım ki bu ilk fırsatta geriye dönük yapacağım inşallah... Kaleminize bereket. (MM)
4 Mart 2021 Perşembe
Özlemek değil bu!
Şiir üzerine bir kaç kelam!
Tekrar şiir üzerine düşüncelerime dönersek:
Ülkemizde -belki de dünyada da öyledir bilmiyorum- en az satılan en kolay sanılan, anlık şöyle bir okunup geçilen, hak ettiği değeri görmeyen edebi bir türdür şiir. (En ünlü şairlerin bile kitaplarının çok satmamasının aksine, sosyal medyada şiirleri ve özellikle kısa dize ve aforizmaları/özlü sözleri havada uçuşur. Çoğunu ezber bildiğimiz ve çok sık karşımıza geldiği için etkisini de yitirmiş olur.)
Oysa çok şair, çok şiirini kanlı göz ya da gönül yaşları dökerek yazmıştır, yazar...
Bir kadının doğum sancısı, bir insanından canlı canlı ilkel şartlarda çıkartılan kurşun gibidir şiir yazmak..!
Şiir diyorum, kafiye, uyak, hece ölçüsü telaşından azade; süslü kelimeler lügatinde olmadığı halde
bulup yazdıklarına monte etme cambazlığından söz etmiyorum!
Şiir derken; ruhumuzun en çıplak, en gizemli, en korunmasız; zaafların, saplantıların, tutkuların, tutulmaların, arzuların ve nihayet aşkın ifşa makamında cür'etli sunumundan söz ediyorum.
Duygu çilesi ile, bir arının bal yapmak için sarf ettiği mısralara saygı duymaktan, önemsemekten,
her kelimesini, hedeflediği anlam buudunu görebilme hikmet ve gayretiyle okunmasından söz ediyor ve diyorum ki, kimsenin gönül heybesinin mahsulünü lütfen çalmayınız!