30 Mayıs 2021 Pazar

Kalbime Mektuplar [16]




Nicedir daha çok susuyorum! Sanki daha bir neşesizim! 
Eskiden en azından maskeden bir neş'em, sahteden de olsa patlattığım bir kahkaham bulunurdu yedeğimde..! 
Bu ara rol yapmayı beceremediğim için, hal-hatır sormalara fazla takılmadan, geçiştiriyorum onları, günleri ve çok şeyi..!

Her geçen günü arıyor muyum, bundan da pek emin değilim! 
''Müjdeci rüyaları!'' kaybettiğim zaman anlıyorum berbat bir durumda olduğumu..!

Gökyüzüne bakıyorum, uzaklara dalıyoum. Gri ve puslu... Bazı şeyleri fazla hatırlarken, bazı yakın şeyleri zamanından çok önce unutuyorum! 

Kalbim sana neler oluyor diye sormak da istemiyorum! 
Yokmuş gibi olmak, fark etmiyormuş gibi yapmak mecburi bir seçenek olarak yol kesici! 
Her şeyi anlamak bazen iyi ve bazen çok kötü olabiliyor!

Kavramların asli hüviyetleriyle yerlerinde unutulup, üzerlerine naftalinler döküldüğü ama gözyaşlarının unutulduğu bu sefil çağda; unutmak da, unutuluş da, yalnız hafıza-i beşer işlerinden addedilince, söyleyecek fazlaca bir söz de kalmıyor..!

Bildiğim ve emin olduğumu sandığım bir şey varsa, o da normal insanlar gibi olmadığım, olamadığım ve bu zamana hiç ayak uyduramadığım! Üstelik bu iyi bir şey de değil! Sıra dışı olmayı meziyet sanan bu çağın anlayışının aksine; herkes gibi olmak, geçimli, anlaşılır, her şeyden memnun ve mesut olabilme kapasitesi ile yaşayanlar, gözlerini kapar kapamaz uyuyabilenler ne mutlu insanlar! 

Fikren sıra dışı olabilir insan, hayatın farklı çizgilerini istemese de görebilir; farkındalık dediğimiz bilinci, şuuru çok açık olabilir ama öyle bir marifetle bu halini saklayacak ki ne kendisi ne de çevresi bu halinden rahatsız olmayacaklar! 

Nefsimi yeme-içme konusunda bir miktar (yaradılışım böyledir belki de) eğitebilmiş biri olarak annemin yemek masası için zerre endişe etmediği ''ne pişirsem yer beğenirsin, sen ne kolay insansın yavrum'' diye övdüğü ben; keşke hayatın her alanında kolay olabilseydim. 
Tuhaf bir adamım! Hayatım tuhaflıklar zinciri! Bir çok şeyi bildim ama geç anladım! Bir çok şeyde de geri ve geç kaldım! Kendimi her zaman acımasızca yargıladım! Dışarıdan bakanların gördüğü o ''şımartılmış adamı'' sen bir de kendi dünyasında gör! Hatalarımı ya hiç affetmedim, affedemedim ya da zor affettim. Kendimi çok hırpaladım! 

Kalbim!
Sana yazarken muhasebe yapıyoruz! Övgülere zerre aldırmıyoruz! Biz bizi biliriz, sınırlarımızı, ufkumuzu, gel-gitlerimizi, zaaflarımızı, masum olmadığımızı, pişmanlıklarımızı, günahlarımıza yanışlarımızı...

Kalbim!
İyi niyetinden, imanından ve Allah'a olan ümidinden zerre şüphem olmadı. Bu hal üzere yaşa ve öl!   




28 Mayıs 2021 Cuma

girdap!

 


biz hep o aynı med-cezirin girdabında, 

böyle uzaktan uzağa,

olmaz hayallerin tutsaklığında,

ve bir gün birbirimizden habersiz, 

veda edeceğiz bu dünyaya...




Paradoksumun merkezinde annem!

Eskiden ölmesin diye dualar eder, ağlardım!
Bu gece onu yatırdıktan sonra, bir kaç yıl daha yaşamasın diye dualar ettim, ağladım!
Artık zor yürüyor!
Zihni bazen kapanıyor, unutuyor, yanlış anlıyor ve yanlış konuşabiliyor!

Hastanedeki bir hemşire, bakıcı gibi değil de, bir annenin çocuğuna baktığı gibi ona şefkatle bakmak; sabrıma sabır katmak ve bir erkek evlat olarak fıtratımı zorlamak dayanmak/başarmak zorundayım! 

''Allah'ım! Beni evladıma yük etme! Al artık!'' diye kendi kendine yakarışını duyunca, yukarıdaki duyguları yaşadım, yaşamaktayım!

Bir arkadaşım/abim vardı. Müthiş çalışkandı! Ekmeğini taştan çıkaran birine örnek deseler onu söylerdim! Derken yollarımız ayrı düştü, başka şehirler ve onun yolunu şaşırdığını, ''ustalığını'' düşüşünü herkesten saklayarak, içki-kumar seline kapıldığını kısmi felç geçirip, yeniden evine karısının bakımına, altının bezlenmesine kadar geldiği noktada acı ile öğrenmiştim. Bir kere telefondan canlı görmeye dayanabildim, bir daha da aynı acı tabloya şahit olmaktan kaçındım. Hem felç, hem de aklı azalmıştı ama beni tanıdığını yanındaki eşi söylemişti. 

Bu mübarek gecede avuç açtım ve içim yana yana annemin duasına kattım dualarımı acıyla..!
Henüz aklı başında ve kendi özel ihtiyaçlarını zar-zor yapabilirken bu fani aleme veda etsin diye, evet ben, her gün ölecek diye endişe edip kederini bilmem kaç bin kez peşin peşin yaşadığım annem için dua ettim. 

Aklı, imanı başındayken, ele güne muhtaç ve mahcup olmadan ebedi yurdumuzda buluşacağımız güne kadar ayrılığa dua ettim. Ona ve hepimize... 

Öyle bir hal ki, gerek yakın çevrem gerek sosyal medyadan dostlar... hemen herkes ciddi bir hastalığın pençesinde ve inanın takip etmekte güçlük çekiyorum. Kim ne zaman ameliyat olacaktı, nesi vardı...! Bir de içinde bulunduğum ruh halini ekleyin...

Bu nasıl amansız bir paradoks değil mi? 

Günün birinde hiç aklıma gelmezdi ömrü uzun olsun diye, ölmesin diye dualar ettiğim, her sabah heyecanla kapısını açıp, nefes alıp-almadığını kontrol ettiğim annemin...
Bazen bazı dostlarım soruyor ''nasılsın'' ya da ''iyi değilsin sanki!'' diye..! Düşünün sürekli hasta ve şikâyetleri olan canınızla aynı atmosferi yaşarsanız, nasıl iyi olup, yaşam sevinci içinde etrafınıza neşe, moral katabilirsiniz! 

Ah insan olmak çok zor!
Kul olmak ve kul kalıp, kulluğa kabul edilmek daha da zor!
Sınav zor, yol çetin, azık az..!
Dualaşalım!




27 Mayıs 2021 Perşembe

Bu dünya sürgünü!


Kiminle gül bahçesi,
Kimine dikenli kuyu!
Kimine kül yolu,
Kimine Gül'ün kokusu...



26 Mayıs 2021 Çarşamba

Bu mektuba vereceğim cevap birilerini üzecek olsa da!

 


''Şair sen çok sevilmenin tadını almış, yaşamamışsın!
Ben ise bilmediğim bir duygunun esareti altında...
Sevilmek nedir?
Kalbini kırmaktan korkarım diyeni olmamış gibi... 
Duygusal travmalı bir ruh haleti...''

*  *  *

Yukarıdaki satırlar, sanki kalbimi bir satırın üzerine yatırdı, başladı doğramaya!
''Çok sevilmek!'' nedir?
Biri tarafından her şeyini feda edecek kadar ve ne olursa olsun vazgeçilmeden kördüğüm gibi bağlanmak, adanmak mı? Karşılığı olmasa bile mi? 

Belki de dediğiniz o duyguyu hiç bilmemek daha iyidir, kim bilir! 
Diyelim çok sevildiniz ama karşılık verme durumunda değilsiniz, belki ''çok sevenler'' çoktur ama sizin bir tercih hakkınız vardır ve onu da Rüveyda için kullanmayı seçmişsinizdir.

Birilerinin sandığı gibi ''çok sevilince'' şımarmak değil bu, tamam belki ego içten içe tatmin oluyordur ama o egoyu tanıyan biri için bu öyle aman aman bir konu olmaktan uzak olup bilakis karşılık verememiş olmaktan doğan keder hatta vicdani hesaplaşma ile başbaşa kalırsınız! 
Tersinden bakarsak duygusal travmanın farklı bir versiyonu olabilir. 
Kaldı ki, bir adamı kelimelerinden tanıdığını sanmakla, birebir aynı çatı altında tanımak asla aynı şey değil. ''Davulun sesi uzaktan hoş gelir!'' demişler. Uzaktan sevmek, sevilmek de böyle hoş. Her zaman dediğim gibi bir insanı tanımakla başlar gerçek sevmeler... 
Bu da ''aynı çatı ve aynı yorgan altında'' olma şartına bağlıdır. Birlikte yolculukta pekala kişiler nezaketli hallerini sürdürebilirler... Alış-verişte de... 
Aynı çatı/yorgan denkleminde görmek lazım o ''çok sevmeyi!'' 
Ne kadınlar tanıdım, hiç vazgeçmeyen, karşılık almadan, kelimelerine kelimemi bile -onların iyiliği için- vermediğim ama yıllardır sadık seven... Bazen bu hallerine ''tutku'' bu diye çıkıştığım güzel kadınlar! 

“Kaplumbağaların yol hikâyeleri 
tavşanlarınkinden daha çoktur .”   
Halil Cibran

Tespitiniz doğru: ''..çok sevilmenin tadını almış, yaşamamışsın!''
Yaşamak nasip olmadı yani aynı çatı altında! Nasip olsa o çatı çökmezdi!
Bu adamın da payına uzaklar, uzaklardan sevilmek, uzakları sevmek düştü!

Evlilik denen sütten dili yanmış bir adam olarak, yeniden sevme yoğurdunu üfleyerek bile yiyemiyorum üzgünüm... Böyle uzaktan sevelim, sevilelim. Nasılsa yakında gideceğiz..!







olmuyor!


Yetmiyor!
Olmuyor!
Teveccühleriniz,
Sevgileriniz,
Ne kadar zarif olsa da
Tutunmama yetmiyor,
Yaşamak denilen bu şeye..!




24 Mayıs 2021 Pazartesi

Bir kalbin intiharı!


Kalbim! 
Sonunda vardığın yer; 
hiçbir kalbe ait olmamak mı olacaktı..?
Anladım!
Sen de intiharın bu şekline kurban gittin..!




Bir karikatürün düşündürdükleri!


Her fıkra-karikatür güldürmez beni. 
Bu da onlardan olmak üzere pek bir manidar! 

Ey zenginler! 
Gönlü zenginler size demedim!

Dünyalıktan yana "hallice" kasası kesesi dolu olanlar!   
Sizler, fakirlerden çok zeki olduğunuz, onlardan daha çok çalıştığınız için zengin değilsiniz! 

Dünya anfisinde sizin bölümün soruları böyle olduğu için zengin oldunuz! 

Sizler varlıkla, onlar yoklukla sınavdayız! 
Olan olmayana iyisinden cömertçe ikram ettiği gün dünya güzelleşecek! 

Vermek deyince, sadece para gelmesin aklınıza...
Selam ver, şefkat ver, ilgi  göster, halini sor. Koluna gir, çantasını taşı, yerini ver, gönlünü ver...
Yeter ki gönüllü ver ve bil ki verdiklerinin asıl sahibi Allah'tır.


bir gün..!


Bir gün daha çok özleyeceğim seni..!
Tek farkla ki, 
O gün sana bunu dilim değil, Çok uzaklardan gönlüm fısıldayacak..!


21 Mayıs 2021 Cuma

belki..!

 

Bu kaçıncı yenilişim sana!
Söyle, kaç kez öleceğiz daha!
Hazır değiliz biz bu ayrılığa!
Belki, gözlerimizde kurursa o son damla!


20 Mayıs 2021 Perşembe

uzun bir ayrılıktan geliyorum


Ellerinin kıyısından,
Avuçlarının ortasından,
Bir gülü, yasemeni koklar gibi,
Uzun bir ayrılıktan gelip,
Yağmura hasret ormanlarcasına,
Yangın yüregimin iniltisiyle,
Ağlarcasına,
Kana kana öpmeliyim seni...


19 Mayıs 2021 Çarşamba

Yalnızca duymak!


Yazmak ve okumak istemiyorum bu aralar..!
Sadece duymak..!
Kuşları, dalgaları, yağmuru...
Biraz piyano-keman, biraz da nefesimle ahenkli kahve fincanında anın rengi...


18 Mayıs 2021 Salı

Gün gelir de gün gelmezse!


Gün gelir de "gün" gelmezse!
Kelebekler gönlümden göç etmişlerse!
Tesellim; 
Bahar yüzünü, 
Kalbimin görmüş olmaklığıdır...
Varsın yediverenler açmasın ömrüme!
Varsın ellerin kaybolmasın ellerimde,
Benim bu dünyada görüp göreceğim"günüm" sensin...
Bir hasreti büyütürüm ben bu şehirde!
Varsın kanatlarım sana uçamasın!
İnandığım tek masalımsın, unutma!
Bu dünyada olmadı Rüveyda!
Ötekinde beklerim..!


16 Mayıs 2021 Pazar

bir nağmenin kıyısından


Yoksun diye
Bu yoksunluğum..!
Dalıp gidişim gecelerce
Hep eskimeyen 
Eski şarkılara...
Anılar orada mayalanır!
Çoğalır durursun,
Gözyaşından gölcüklerde...
Sanki bir nağmenin kıyısından
Çıkıp gelecekmişsin gibi
Yeniden...



15 Mayıs 2021 Cumartesi

14 Mayıs 2021 Cuma

13 Mayıs 2021 Perşembe

yazmadığım gün..!


Şiire benzer şeyler yazmadığım gün,
Anlayacaksın!
Bu sürgün şehrinde,
Can çekişmemin sesinin kısılıp,
Mecalsizce,
İçimin mezarlığına gömüldüğümü..!


12 Mayıs 2021 Çarşamba

Amin!


Sosyal medya hesaplarımda işgal çetesinin caniliklerinden sürekli bahsettiğim için burada fazla aktif değilim! An itibariyle içinde çocuk ve kadınların olduğu şehitlerimiz 43 idi!

Sen hem sinsice ve kalleşçe Filistin'i işgal ediyorsun hem de oranın mazlumlarına sahiplerine orayı açık hava hapishanesine çevirdiğin yetmiyormuş gibi, üstüne en kutsal mabedimizin altını oyarken, içinde ibadete de izin vermiyor, ramazanımızı, kadir gecemizi ve bayramımızı zehir edip kana boyuyorsun!
Allah'ım!
Züntikamsın!
Bizi ona memur eyle!
Amin!



Benim bu kıskançlığım!



Benim bu kıskançlığım,
Senin kirpiklerinin gölgesinden,
Dudaklarının kıvrımından başlar!
Benim bu kıskançlığım,
Senin sesine düşen gökkuşağından,
Kimselerin duymasını istemediğim 
Kahkahalarından başlar..!  
Benim bu kıskançlığım,
Senin gözbebeklerinin içinde, 
Kaynak su gibi çoğalan sevecenliğin,
Başkalarınca görülmesi kaygısından başlar!
Bu benim kıskançlığım var ya!
Sana hiç bir şekilde belli etmediğim,
Boynuma kement, ayaklarıma iskemle!




 

Zalimsiniz!

 



Zalimsiniz!
Hepiniz topyekûn bir zulme sessizsiniz!
Yalnız bir adam çıkmış!
Yüzünüze yüzünüze haykırıyor!
''Zalimsiniz!''
Şeytanın askerlerisiniz!
''Rabbim Allah!'' deyip secdeye varanlara,
Hepiniz sağır ve kör engellersiniz!
Vicdandan, insanlıktan yana engellisiniz!
Çocuklarınızı severken,
Köpeklerinizi bile bizden üstün görürken!
Siz hep zalimsiniz!
Kana doyurduğunuz o şehr-i Kudüs
Bilin ki çok yakında, 
Sizin ego surlarınızı da aşacak!
Döktüğünüz mazlum kanlarında boğulacaksınız!
Zalimsiniz!
Katilsiniz! 
Hepiniz topyekûn bir zulme seyircisiniz!
Elbet hesap gününde göreceksiniz!


11 Mayıs 2021 Salı

İnayete muhtaç bir aşktı bu!


İcazeti alınamamış bir aşktı bu!
Eşitsiz, zamansız, kifayetsiz!
Adil de değildi üstelik!
Ne sana sordu ne bana..!
İstilacı gibi geldi girdi kalbimize!
Galiba biraz da umarsızdı!
Üzer mi bizi diye, 
Hiç kaygı duymadı!
Çaresizlik içinde zamanlarca kıvrandı!
Ağladı, yalvardı, yakardı!
Sendeledi, yuvarlandı, hiç kalkamadı!
İnayete muhtaç bir aşktı bu!
Bir tek salası okunmadı!
Onu da anlamadı!





 

anladım!


Anladım!
Bu dünyada hüznümü teğet geçecek bir melodi yok! 
Yaprakların fısıltılarından, uzakların yankısına...
Radyoda rastgele çalan şarkılara kadar...



10 Mayıs 2021 Pazartesi

Dikkat şiir çıkabilir!


Sizler!
Siz kadınlar!
Şiire gebe,
Şiir yüklü kadınlar!
Bir şiir de benim için doğurun!
"İcazeti alınamamış bir aşktı bu!" diye başlasın!
Okurken gözler değil,
Gönüller ağlasın!
Sizler!
Siz kadınlar!
Şiire gebe,
Şiir yüklü aşıklar!
Bir şiir de yolda kalanlar için yoğurun...
"İnayete muhtaç bir aşktı bu!" diye sonlansın!

9 Mayıs 2021 Pazar

Kavuşmak dediğimiz şey..!

Kavuşmak dediğimiz şey,
belki de ayrılığın giriş kapısıydı..! 


7 Mayıs 2021 Cuma

''Ama ben yazdığınız son şiiri/marifeti hiç anlamadım!''




''Ama ben yazdığınız son şiiri/marifeti hiç anlamadım!'' demiş bir kıymetli okurum. Bir kaç şekilde cevap verilebilir.

- Benden güzel yazdığınız içindir!
- Hah işte şimdi şair oldum demektir. ( Bu dünyada okurun anlamadığı şeyler yazabilen kalemlere ne de olsa farklı özel bir değer biçiliyor.))
- Hangi şair şiirine bir de ayrıca tefsir eklemiş ki...!
- Şiir şairin gibi gözükse de; okurun gözlerinden gönlüne düştükten sonra nasıl bir anlam yüklerse odur! Hakikate isabet edip-etmemesi artık çok önemli değildir. Duygu dünyasında bir yere bulmuşsa konu orada şekillenmiştir. 
- Şiirlerimde marifet kokusu arayacak kadar güzel okurlarımın olması özgürce saçmalamamı kısıtlasa da, sorumluluk yükleyen çok özel bir anlamı da içinde barındırması bakımından mahcup bir mutluluk...

Uzun zamandır okur maillerine yer vermiyordum. Bu vesile ile marjinal bir blog olarak, hâlâ ilgi ve sevgiyle takip eden herkese çok teşekkür eder, Kadir gecemizin ihya gecemiz olması temennisi ile dua eder, dua isterim. 

* * *

İmâm-ı Şa'rânî Hazretleri, Kadir Gecesi'nin kaçıncı gece olduğunu, Ramazân-ı Şerîfin giriş günlerine göre şöyle tesbit etmiştir:

• Pazar günü girerse, 28'i 29'a bağlayan gece.

• Pazartesi günü girerse, 20'yi 21'e bağlayan gece.

• Salı günü girerse, 26'yı 27'ye bağlayan gece.

• Çarşamba günü girerse, 18'i 19'a bağlayan gece.

• Perşembe günü girerse, 24'ü 25'e bağlayan gece.

• Cuma günü girerse, 16'yı 17'ye bağlayan gece.

• Cumartesi günü girerse, 22'yi 23'e bağlayan gece.

   
 

Yedisi okunmuş!


Yedisi okunmuş, 
Lâkin kırkı, kırk yıldır çıkmamış,
Çıldırtmış!
Tanımı aşka uyan,
Yıldıramamış bir şey bu!
Ne zaman ki 
Şarkılardan çıkmaz olur nefesin!
Kırkı çıkmadıysa da
Canı çıktı derim,
Can verdi bu şey!
Canımın canı çekilirken..!

6 Mayıs 2021 Perşembe

4 Mayıs 2021 Salı

şimdi sen..!

 


Uzaklarda saklı, çok uzak bir ihtimalsin!
Hayallerimin avuçlarından kayıp gidensin!
Şarkılarca söylenen, şiirlerce yazılan, dualarca istenensin...
Söyler misin şimdi sen, hangi feryada sığarsın..!
Burada yaşamak ne demek, aynalara bak anlarsın..!
Hasret gözyaşı olur, yastığındaki zakkum çiçeklerini sularsın!
Söyler misin, şimdi sen hangi rüyadan çıkıp gelirsin?
Uzaklarda yaslı, çok yakın bir ihtilalsin!
Hayallerimin avuçlarından kaysan da, kalbime demirleyenimsin...


 

3 Mayıs 2021 Pazartesi

yazmak/yağmak


Güneş kar toplar yağmak için...
Şair hüzün toplar yazmak için...


İstikrar!


Çocukluğuma bakınca da..! 

Neyse, her iki durumda da değişen bir şey yoktur aslında bazı insanların istikrarlı (!) hayatlarında...

Aforizma güzeldi, burada saklamak istedim.


1 Mayıs 2021 Cumartesi

Kalbime Mektuplar [15]



Gücenmezsen sana bir şey diyeceğim kalbim!
Hemen gülme öyle acı acı..!
''Daha ne kadar gücendirip yoracaksın beni'' diyen bakışlarla...
Hani diyorum!
Göreceğini gördün, her gülenle güldün, her ölenle öldün!
Düştün, yuvarlandın, kalktın, sendeledin, yürüdün, sendeledin, sersemledin, düştün kalktın...!
Hayata dair göreceklerini yeterinden fazla gördün yani!
Hani diyorum:
Artık kendinle hesaplaşmalarına da bir son verip,
Özlemlerin kıyısında şöyle boynunu büküp,
Mezun olsan şu  geçinemediğin dünyadan...
Hükmü Hakimler Hakiminden alacağın anı yaşasan..!

Kabul et hem burada büyümeyi becerememiş, melankolik, başarısız, vasat, marjinal bir adamdın!
Uzaklar seni adamdan, yakınlarsa yok saydı! 
Ne birilerinin hayali ol, ne hayallerin adamı!


Hey..!
Bu kaçıncı ölüşüm!
Gömün artık beni!