31 Aralık 2021 Cuma

Allah diyen...


Düşşen,  
Onunla kalkarsın!
Kalksan, 
Onunla yürürsün...
Annem hep söyler:
"Allah diyen mahrum kalmaz!"
Onun kerem kapısı umanlara kapanmaz...
Allah diyen yalnız değildir!
Bilakis, dünya zindanında Allah ile inzivadadır...


Güle güle 2021


Aşkın yüzü bu yıl da gülmedi..!



27 Aralık 2021 Pazartesi

sadece sarılalım

 

Bir gün sarılalım!
Sadece sarılalım...!
Bir şiire
Bir mısraya
Bir dizeye sarılır gibi...
Öylece orada soluklanalım...

Kayıplarımıza aldırmadan,
Geçen zamana hayıflanmadan,
Ânı dibine kadar hissederek,
Sımsıkı sarılalım!
Öylece kollarımızda, donalım...




25 Aralık 2021 Cumartesi

fena mı?



Sonra çektim dilimi insanlardan...
Kibrimden değil, fakrimden, aczimden!
Belki çaresizliğimden!
Biraz hiçliğimden,
Çokça lüzumsuzluğumdan! 
Ve elbette keyifsizliğimden, 
Hatta densizliğimden!
Rahat ettiler fena mı?


Kalbime Mektuplar [18]


Küçük bir çocuğu uyutmaya çabalayan anne gibi, her fırsatta kendimi uyutma çabası! Ne berbat bir gayret! Başarıp uyusam bari, o da olmuyor..! Bir süre yatakla dans ettikten sonra kendime kızarak ve söylene söylene kalkıyorum!

Eskiden kitap okurdum, iyi ki de vaktinde okumuşum! Şimdilerde kitaplarla bakışıyoruz. Okumadığım halde yine de ara ara kitap alıyorum! İstanbul'da yaşasam, eski sahaflara sıklıkla giderdim! Onların kendine has kokuları yok mu, muhteşem...

Okumasam da, kitapları elime alıp kokluyor, koklarken de göz gezdiriyorum. Sanki o an sayfalardan cümleler, kelime kelime içime akıyorlar, adeta ışınlanıyorlar... Doymak gibi bir şey bu..!

Zavallı adam depresyonda diyenlerinizi duyar gibiyim.! 

- Hey! Siz! Şu hasta çağın, hasta insanları! Size sesleniyorum! Çoğumuz hastayız! Tek farkla ki bunu fark edenlerimiz pek az!

Sonra fon müziklerine dalıyorum. İnsan sesi karışmayan, balta girmemiş orman misali melodilere... İçlerini her insan kendi dünyasının kelimeleriyle doldurur! Gâh maziden, gâh  andan  gâh atiye...

Neler söylemiyorlar ki o melodiler bana... Hepsinden şikâyetçi olsam yeridir! Beni üzüyorlar! 

Hüzün başka, keder başka, gam bambaşka... 

Hüzne müptela olun, olun ki nefsinizin şımarıklığını dengelesin! Keder yaşama sevincine düşman, gamsa bir ömre... Gam hastalığına yakalanan iflah olmaz, içten içe insanı çürütür o...! 

Türküsünü bile yapmışlar:"Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür!"

Keder hüznün demi kaçmış halidir, ondan da maazallah... Her şey ayarında, kıvamında olmalı...

Kalbim!

Sana hitap etmeden girişmişim yazmaya! Ne fark eder ki biz bizi biliriz, değil mi?

Kalbim!

Bugün de üzüldüm haline! 



24 Aralık 2021 Cuma

hamal-türbedar


İçim, öldürülmüş bir kalbe hamallık yapan kabir diye kimseyi suçlamadım!

Hakiki aşkın eşiğinde, yanan alevi ürkütmeden, türbedarlık ederek yaşamak da vuslattır..!

23 Aralık 2021 Perşembe

diyeceğim ki


Bir gün diyeceğim ki:
Bugün de unutmak mümkün olmadı seni..!

22 Aralık 2021 Çarşamba

gölge


Bazı insanlar ışıklarını gölgelerinde saklar...




21 Aralık 2021 Salı

senin yüzün...


Hudutları talan eden, 
istilacı bir şiirdir 
senin yüzün..!

19 Aralık 2021 Pazar

en çok da

An gelecek, 
ümit bizi terk edecek!
Bir özlemektir ki
her bir yanımızdan çekiştirecek.!
En çok da çocuk yanımız üzülecek. !


hüznünü sev!


Kendi ellerinle kazmışsın bu hüzün kuyusunu! 
Şimdi yakınmaya mı meyillisin?
Gül istedikçe dikenler mi kanattı kalbini?
Belki de ilk düğmeyi sen yanlış ilikledin!
Kimbilir, belki de iki sıfır yenik çıkmıştın sahneye..!
Zamanla alıştın, sevdin zaten bu kuyuda yaşamayı...
Anlıyorum, gökyüzünü görmek, direncini zayıflatan. .!

18 Aralık 2021 Cumartesi

sanma!


Kaybetmişliğimi mağlubiyet sanma!
Aşk dediğin, bir yürek yangını, vuslatta arama..!

17 Aralık 2021 Cuma

Öyle mi?


Okuyup geçtiğin şiirler, 
Dinleyip unuttuğun şarkılar gibi,
Ben de geçip gideceğim hayatından, 
Öyle mi..?


16 Aralık 2021 Perşembe

kalbimin ninnisi


Kalbimin ninnisiydi,
Sıcacık hitap edişleri... 
Çocuk olurdum,
Şefkatiyle yeniden büyümek için...

duymak istediğimiz!


Cevabını bildiğimiz soruları yine de sorarız! 
Neyi duymak istiyorsak..!

13 Aralık 2021 Pazartesi

Özlemek mahcup


Özlemek mahcup, 
benim nefeslerimden, 
iç çekişlerimden...

Uzaklık suskunluktan bir idam elbisesi giymiş, ölmeyi bekliyor!

Musiki hangi makamda titrese suçlu! Gözlerime gözlerime sıkıyor!

Saçların ruhuma dolanmış bir sarmaşık, sarıyor ama kokusunu saklıyor!

Dudakların kırmızı rujun ardına saklanmış, ne güldüğü ne öptüğü fark edilmiyor!

Gözlerin, bir tek gözlerin seni ele veriyor. Sen de benim gibi seller içinde yangınlardasın...

9 Aralık 2021 Perşembe

İçimdeki İstanbul

 


Vapur seslerine karışmış,
Martı çığlıklarını özledim.
Yosun kokusuyla iç içe,
Balık pazarına hasretim.

Karaca Ahmet, hâlâ heybetli,
Haydar Paşa'da saklı hatıralar!
Kızkulesi, Galata Kulesi'nin gözlerinde...
Mahzun bir yalnızlık içinde! 

Kuzguncuk'ta bulurum,
Eski İstanbul'umu...
Topkapı Sarayı hep sedalı.
Eyüp Sultan'a sevdalı...

Ah Hazreti Hüdayi Pirim!
Mana dizilmiş yollarına...
Bir neş'e vardı,
Eski Salacak'ta...

Vapurla karşıya geçerken,
Püfür püfür esen rüzgârda.
Çay içmemek olur mu,
Ömre ömür eklerken...?

Kafiyelerden geçtim,
Bir şiir aşkına!
İçimden geliyor,
İstanbul'umdan anlatmak.

Masmavi gözleriyle İstanbul,
Uzun saçlı bir kız gibi...
Cilvesiyle yananlar,
Kanlıca 'da kanarlar.

Hiç Sefa tepesine çıktınız mı?
Rüyaya benzer bir alem,
Uzaklardan Ayasofya,
Sultan Ahmet ile bir kalem.

İlle de Üsküdar!
Doğup büyüdüğüm sokaklar.
Göz yaşıyla yıkandığım,
Sevgili Zeynep Kâmil.

Ah Karaca Ahmet!
Eyüp Sultan'a ne de hasret.
Güneş yedi tepenin ardında,
Bir kızılca kıyamet!

Nerede kibar İstanbul beyleri ?
Kayboldular yazlık sinemalar gibi!
Yükselen betonlar şimdi,
İstanbul'un yeni çehresi!

Şurada yatar, babam ile annesi,
Şehirlerinde Gül'ün sahabesi!
Bir mübarek doğuş için,
Mezarlıklardan geçin...!

Hırka-i şerif sendedir,
Peygamber sancağı sende!
Ey güzel belde-i tayyibe,
Bütün oluşlar sinende.

İçimde bir İstanbul var,
Varlığı dünyalar kadar!
Cenneti merak edenler,
İstanbul'a bakmalılar! 

İstanbul olsun benim son durağım!
İster Eyüp ister Karaca Ahmet!
Mezar taşımdaki sırrım,
Dimdik dursun, kopuncaya kadar kıyamet...!
 

(*) Şiirin ilk yazılış tarihi 03.05.1999 idi.
09.12 2021 itibariyle güncellemek istedim. 
Haliyle eski halini de Youtube'den kaldırdım. 



Seni severken

Seni severken dört mevsimi bir anda yaşadım!
Ayaz oldum!
Avaz oldum! 
Araf oldum!
Ateş oldum..!
Üşürken yandım!
Yanarken dondum..!
Gülerken ağladım!
Ağlarken dağıldım!
Seni severken, çocuk oldum!
Çocuğum oldun!
Ve sen gittin!
Yokluğuna sarıldım!
Anılara tutundum,
Şarkılarla avundum.
Ve artık,
Gülüşlerinin gölgesinde,
Son nefesimi bekliyorum...

8 Aralık 2021 Çarşamba

Duyuramadım mı?

- Rüveyda!
- Efendim!
- Bir sürü şey söyledim duyuramadım mı?

7 Aralık 2021 Salı

sonra anlıyorsun!


Sonra anlıyorsun uçmak için kuş olmak yetmiyor!  
Sağlam iki kanat ve tekin bir gökyüzü de gerekli..!
Hayaller de bir yere kadar!


Bu mektubu da burada teşekkürlerimle saklamalıyım!

Ah Rüveyda!
Kaçımız senin gibi sevildi, mektup olup yazıldı, sır olup saklandı,sevda diye satır satır okundu.

Kim istemezdi ki bir adamın yüreğinden fısıldadığı aşkı, sevgisi, acısı, tutkusu kimin ruhunu sarıp sarmalamazdı ki!

Bir mektubun ruha nasıl derin izler bırakabileceğine inanmazdım Rüveyda’yı okuyana kadar...
Ve okudukça;
Aşkın gerçekliğine, bitmeyecek özleme, verdiği acının hazzına, güzelliğine inandım.

Kıskanmamak mümkün değildi!
Sevgiliye tutkuyla yazılan Aşkın doyumsuz halini.
Bir Sevda Destanını!

Gülnuş Elif

Erliğin yüz karaları!

 

Vaktiyle bir kasabada Hüsmen ağa varmış. Adamın karısı aniden kaybolmuş! Ara-tara, sor-soruştur kadın yok! Ya kaçtı, ya kaçırıldı! Hüsmen ağa meydanda tellal bağırttırmış: 
- Duyduk duymadık demeyin. Hüsmen ağanın karısını kaçıranlar! 
İşiniz bittiyse de getirin, bitmediyse de..! Yoksa Hüsmen ağa çok haltlar yiyecek! 
Hüsmen ağa da tellalı onaylayarak başını sallamış: 
- Yirim ya eğam yirim!

*

Son yıllarda TV kanallarında bizlere izlettirilen (ki bendeniz zamanımı vermem, ana haberlerde şahit oluyoruz) erkek/ koca eş modeli yukarıda anlattığım olayı hatırlattı! Adam nasıl yalvarıyor kendisinden başka adama kaçan karısına (!) 
- Ne olur evine dön, seni çok seviyorum! 
Sunucu biraz hayretle; ''Karın daha önce de 4 kere böyle kaçmadı mı? Boşan!''
Geniş adam ''Seviyorum!'' diyor başka bir şey demiyor.!

*
Hani aşık oldular diye bize amcasının karısı ile zina yapan dizileri, romanları mazur gösteren anlayış var ya! İşte o anlayış ve ''Laik ahlak geliştirme!'' mühendisleri artık sevinebilirler! 

*
Adı ''Yasak aşk!''
Ama onlar özellikle zina demiyorlar! 
Sonuna aşk ekleyerek hem aşkı kirletiyor, aşka tecavüz ediyorlar, hem de bizim ahlak anlayışımıza, ahlakımıza, mahremimize! Algı da şu: Tamam yasak ama ne yapsınlar aşık olmuşlar (!)
  
*

Hüsmen ağanın karısı dönmüş müdür, bilmiyoruz ama bu Geniş beyler kendilerini aldatan kadınlarının dönmeleri için yalvararak; kan kaybeden ahlaki değerlerimize bu kanallar vasıtası ile de müthiş darbe vuruyorlar! 
Z kuşağının zina kuşağı olması yolunda çabalayanların ekmeğine yağ sürüyorlar! Z kuşağı bu eğitimle, bu TV dizi ve programlarıyla  nasıl Zeki bir kuşak olacak!



 

6 Aralık 2021 Pazartesi

aşeka!


Aşk diledim, bahtıma aşeka düştü! 
Aşkı sarayım derken,
Aşeka sardı ruhumu bedenimi..!
Kurudum ama ölemedim!
Sevdim ama kavuşamadım..!
Bu aşk bana gam oldu, yar/a oldu, hayat oldu!


(*)Aşk kelimesinin aslı Farsçada aşekadan gelirmiş. 
Aşeka, bir ağacı sarıp, besinini ondan alan ve zamanla o ağacı kurutup öldüren sarmaşık.



mevsim


Upuzun bir ayrılık mevsimine girdik sevdiğim. 
Artık kışlar uzun, baharlar çok uzakta...



5 Aralık 2021 Pazar

intihar bu!


Tebessümlerin,
Şarkıların, anıların,
Şiirlerin, birleşememiş nefeslerin,
Sönmemiş yangınların,
Savunmasız akşamların,
Boynu bükük çiçeklerin
O rayihası sır esintilerinde 
Saklı bir intihar bu, 
Yaşamaktan yana çektiğim!

Bugün de büktün boynumu!

Bugün de büktün boynumu!
Semtine gönderiyorum, 
Çöl yangını dudaklarımdan,
Hasretin en koyusu öpüşlerimi...
Ağlardın, duysaydın hasretine ağıtlarımı!
Tutardın yorgun ellerimden, 
Sarardın ruhumu, silerdin göz yaşlarımı... 
Bugün de büktün boynumu, 
Öksüz zamanlar sardı yine her bir yanımı...
Görseydin gönlümün yangınlarını!
Kelebeğin kanadına dokunur gibi,
Öperdin kalbimin sancısını...

yara


"..kalbimde açtığın yarayı, 
hiç kimsenin onarmasına izin vermeyeceğim!
sana açtığım gözlerimi,
sana kapatıp gideceğim..."

Demişim iki yıl önce  bugün!

İnsan yaşarken çok kez yaralanır, ruh teknesi yara alır ama bazıları unutulmaz ve o unutulmaz yaralardan bir tanesi özel olarak beslenir, canlı kalır!

Bir ur, ukde uhde..!
Bir masal, bir hayal, bir yenilgi!
Sevilmiş, benimsenmiş, istenmiş bir yâr/a...



4 Aralık 2021 Cumartesi

perde! (çok ilginç!)

Ve sonra bir sela ile kapatırız perdeyi, er kişi dileğiyle...

(Yukarıya koyduğum görsel normal bir resim idi. Ama sanırım teknik bir sebepten dönüşüm ile konuya daha çok uymuş!
Ve  bir sevgili dostum da "tevafuk" diyerek, aşağıdaki payı göndermiş aynı tarihe denk. Okurumun dikkatine ayrıca çok teşekkür ediyorum.)



3 Aralık 2021 Cuma

olmalı!

 

İnsanın:"Sende, 
Senin gözlerinde, sözlerinde,
kendimi seyredince mutlu oluyorum...
Tatsız dünyanın tatlı tesellisi, iyikim..."
diyeceği birtanesi olmalı!


2 Aralık 2021 Perşembe

sevi


Sevgili Kalbim!

Biz temkin gerektirmeyen sevilere talibiz!
Bilirsin, sevgi güven kapısından içeri girer...
Girince de menfaatsiz sever, yüreğimizi dökeriz...

Ah!


Ah böyle olacakmış meğer bu hikâye; 
Uzaktakine esir,
Yakındakine sır..!


1 Aralık 2021 Çarşamba

hüzün


Hüzün bir san'attır
ve biz o san'atı 
bir ömür boyu 
icra ediyoruz...

Ben de bir mail ile...

Şahsımın tumblr hesabı bulunmamaktadır!

Ben de bir mail ile yeni öğrendim ki zaten sayfa da yeni açılmış...

Kıymet ve emek veren dostumuza sonsuz teşekkürler ediyorum.