31 Aralık 2022 Cumartesi

Bu yıl da yeniden öğrendim ki

Bu yıl da yine yeniden öğrendim ki, özlemek, sevmek, istemek, arzulamak, hakkıyla kavuşmak değilmiş...

Ve bu yıl yine öğrendim ki; insan ne yaşarsa yaşasın, hep yarımmış... 

Bu yıl da yeniden öğrendim ki dokunmak salt somut bir şey olsaydı, bazı rüyalar için bunca dua edilmezdi...

Ve bu yıl da yine yeniden öğrendim ki olmayanları da hayırdan saymalı insan...
Sağlık, akıl, iman... en büyük nimetlerin başlıcalarından...

Sağlıklı, huzurlu, akıllı senelere...

Tabii ki yayınlarım!


Öncelikle kitabımı okuduğunuz ve mailiniz için teşekkür ediyorum.

İyi niyetli eleştiriler faydalıdır. Aynı kitabı 4. kez okumak...zaman çok kıymetli..! 

Bendeniz yansımalar sebebiyle ikinci kez okumaya başladım. Editör hataları, hele bir mektupta ''Dedem Fatih'' yerine ''Dedesi Fatih'' yazılması gibi kelimelere takılınca almam gereken lezzeti bazen alamıyorum...

Konumuza dönersek, Stefan Zweig'ın ''Bilinmeyen bir kadının mektubu''nu okurken çok ağlamıştım. Haliyle burası dünya kitabı bitirince, hayatın akışında etkisi de geçmiş oluyor. 

Bende kalıcı olan eserler daha ziyade İmam Gazali hz.lerinin, Abdulkadiri Geylani, Hz.Mevlana efendilerimizin eserlerinin yanı sıra şu an 3.cildini okuduğum M.Yusuf Kandehlevi'nin Hayatüs Sahabe'si...İnsanı güzelleştiren eserler...

Çok kişi klasik batı ve Rus edebiyatında okumadık eser bırakmamıştır ama kendi dünyamıza ait, yerli eserlerden haberleri bile yoktur. 

Bir de şu var, bazen çok bilgi veren eserler okuruz, bitince aklımızda hiç bir şey kalmadı sanırız, oysa o okuduklarımız vitaminlerin kana karışması gibi, alt kültürümüzdeki kütüphanemizdeki yerlerini itina ile alırlar. Zamanı gelince, yazarken, konuşup, tartışırken çıkıverirler...

Kaldı ki kitabım kendi çapını bilen, mütevazı, haddini bilen, iddiasız bir ruhun izdüşümü...Belki tek iddiası samimiyeti olabilir. 

Sağolun siz yine de öğreticilik babında bir değer atfetmişsiniz, kitabın öyle bir iddiası da yok zira...

''Fitne'' meselesine gelince, kitabım kimseyi yazarına davet etmiyor. Belki temiz, çıkarsız, sadık sevmeye; incitmeden sevmeye, naif ve yalnız ruhlara iyi davranmaya davet olabilir. 

Yaşarken haksız yere üzdüklerimiz olmuştur, hem o kalp sahiplerinden hem de o kalpleri yaratan Allah'tan affımızı dileriz. Nefis sahibi insanlarız, hatalar yapar günahlar işleriz. Sonra an gelir silkinir, üzülür, tevbe ederiz. Tevbemize sadık kalmak için çabalarız. 

İnsan böyle bir şey işte... Kalpleri yalnız Allah bilir.
Tekrar teşekkür ediyorum.


karanfilin kaderi 2

Güle özenmekle insanın kaderi değişmiyor. 
Her gülün bir bülbülü var mıdır bilemem ama 
Her bülbül bir gül aşkına yaşar...
Ah benim canımın canı karanfilim!
Çaresizlik mi senin payına da düşen...
Öyle güzel kokmana kimseler aldırmadan,
Seni ölmüş bir hikâyenin eşiğine mi attılar...
Bülbül güle ağıtta,
Senin bahtına musalla...


30 Aralık 2022 Cuma

Ab-ı hayat

"Peki sizin yaşama tutunma sebebiniz ..
Âb-ı Hayat kaynağınız kimdir desem.."

Allah...
Allah azze ve celle...
Sonsuz kudret ve nimetlerin sahibi Allah...
Akıl ve iman nimetini ihsan eden Allah...
Sonsuz hayatta kendisinden cennetini ve cemalini ümit ettiğimiz Allah...

*

"Ey zâir-i sâhib-nefes, hubb-ı sivâdan meyli kes.

Dünyâda kalmaz hiç kes, Allahü bes, bâkî heves.

Her ten biter bir derd ile, geh germ ile geh serd ile,
Uğraşmağa bir ferd ile, değmez bu dünyâ-yı ehas."

[Ey ziyarete gelen diri insan! Allah’tan başka hiçbir şeye gönül verme!

Dünyada kimse kalmaz. Allah’tan başkası bir şey yapamaz. Ondan başka kimse kalmaz!]

Abdurrahmân Sâmî Paşa'nın 1286'da yazdığı meşhur şiirinin iki mısraını buraya alarak cevap vermiş olayım. 

Hayırlı cumalar 

29 Aralık 2022 Perşembe

Çok yaşadım!

Gelmeler gitmeler 
İnişler çıkışlar
Başlangıçlar bitişler
Siyahlar beyazlar
Geceler gündüzler 
Yaşlılar gençler...

Burada dur!

Az ònce yaşlı bir kadıncağız, ıslak gözlerle veda eder gibi gözlerime b'aktı ve şöyle dedi:

- Çok yaşadım. Ne zaman, nasıl gelir! Ben nasıl öleceğim. Çok korkuyorum..!

Benim de merak ettiğim ve sık sık düşündüğüm şeylerdi. Yine anneciğimi teselli ve teskin eden ümitli şeyler söyleyerek üzerini örterken kokulu kokulu öptüm. Odasından ayrılırken ardımdan duâlar ediyordu...

Ferah sabahlara...


sürekli hatırda olan

sürekli hatırda olan  
hatıra olmaz ki sevgili...
hatırı kalbe nakşedilmiş olan, başka yerde aranmaz ki... 
biliyorsun unutmayacağım, 
her şarkıdan bana sesleneceksin, her lisanıma gelişinde şiirsin... gözlerimi açışımda sağanak, nabzımın kapısını çalan, yatağımda rüyalarıma kaçan... sürekli hatırda olan, 
hatıra olmaz ki sevdiğim...
hatırı kalbe nakşedilmiş olan, başka yerde aranmaz ki sevdiğim...



Hep aynı güzellikte

Sokakları, caddeleri, meydanları, insanları değişse de 
esen rüzgârları, bulutları, 
gökyüzü ve denizinde çırpınan dalgalarıyla 
asırlar geçse de 
hep aynı güzelliktedir 
canım İstanbul...
Özledim seni şehir...

28 Aralık 2022 Çarşamba

Gönül Bağları

"Facebookta Gönül Bağları isimli sayfayı kim yönetiyor hocam, sizin isminizle Ani Gitmeli İnsan şiiriniz var. Selamlar."

Aleyküm selam.
Hiç bir malumatım yok. 
Bahsettiğiniz sayfada yalnız Murat Mesut ürünleri olsa ben de merak edebilirdim. 
Herkesten bir şeyler olduğunu belirttiğinize göre normaldir.
Sonuçta adamı şairden sayarak takip eden güzel insanlar hâlâ var 🤗 Teşekkür ediyorum hepinize.

Yansımalar 17 için birbirinden şık iltifat/yorumlara da bu vesile ile ayrıca teşekkür ediyorum.  

Herkese sağlık, afiyet, huzur dolu zamanlar diliyorum, sonra da bereket...



karanfilin kaderi

Çiçekler ne güzeldirler,
Her zaman istenir ve sevilirler.
Bazıları sevgili buluşmalarında öncü,
Bazıları veda vaktine sözcü...
Gül, kavuşmalara şahit mesela,
Karanfilin bahtına musalla..!



27 Aralık 2022 Salı

Ferah sabahlara


Neşeli şefkatli günler artık mazi mi oldu dostcanım? 
Sahi masallara ne oldu?
Her geçen günü arar olduk...
Masallar magandalara mı yenildi?

Biliyorsun, aslında şu pahalılık, sudan sebeple cana kıymalar, savaşlar -kendi ellerimizle hazırladığımız- umumi bir bela/ceza...
İnsan kör-kütük sarhoş...
Kaygının çoğaldığı zamanlardan sana ve senin gibi yüreği hep çocuk kalanları sevgiyle Allah'a emanet ediyorum. 
Senin de dualarına talibim.
Ferah sabahlara...

bakma sen

Bakma sen sessizliğimize,
Özlemek, yüreğimizde hep bâki...



26 Aralık 2022 Pazartesi

Yansımalar 17

"Buzla ateşin karışımı gibi bir şeysin sen! Ben seni özlemeyi seçtim, sen özlenmeyi." [Sh:24]

Değişik bir tarif...

Gece ile gündüzün karışımı gibi bir şey...

Acı ile tatlının, siyah ile beyazın, görmekle körlüğün, kavuşmakla ayrılığın, yaşamakla ölümün, tutunmakla düşmenin, bulmakla kaybetmenin...

Buldum derken kaybetmek...
Kendi sevincinin içini kanlı gözyaşlarıyla doldurup orada boğulmak, katılmak, yok olmak...

Hani o ''lambada titreyen alev'' misali...
İdam sehpasına yeni çıkmış adamın titreyen dizleri gibi...
Ya da ''ölünce sevemezsem seni''çaresizliği gibi buzla ateşin karışımında sevmek seni...

Ölmek bir şey ama bir daha senden haber alamamak, kaç ölüme bedel...

Ateş mi buz sebebi ile söner, buz mu ateş sebebi ile...

Buzdum, ateşinde erimeye can pervane oldum...
Buzdum, bir senin ateşinle çözüldüm...
Buzdum, yokluğunda taşa döndüm..!

Seni özlemeyi seçtim, bu seçim belki bazen kendi tercihim bazen de kaderin bize çizdiği roldü...
Sen özleme, özlemenin ağırlığını, çilesini yaşama, sen özlenmeyi seç, özlenen ol, hep orada, hep kalbimde...



25 Aralık 2022 Pazar

sevinç

Boş ver uzun soluklu olmayacak hâyâlleri...
Bir küçük sevincimiz olsa koynumuzda ve ona sarılıp uyusak mışıl mışıl...
O zaman şiir de sizin olsun...


24 Aralık 2022 Cumartesi

olmayacak dua

Olmayacak duâlar da vardır,
Bu dünyada...
Hayrımıza değilmiş ya da 
Hayırlısı böyleymiş dediğimiz.
Demek zorunda kursağımızda,
Bir türlü yutkunamadığımız...
Bazıları da ta başından belliyken,
Olmayacağı...
Yine de yüzümüz yerde,
Ellerimiz göklerde...
Aminlerle...


bari

Ayın kaçı dedim, takvimler kaçtılar!
Saate baktım, pili bitmiş...
Şarkı dinlesem, hüzzam.
Şiir okusam, hasret...
Yol var, dermanımı kaybettim.
Sen demiyorum, 
Dedikçe arttı mesafeler...
Bari hâyâlin benimle kalsın...



23 Aralık 2022 Cuma

vazgeçiş

Keşkeler, iyikiler'i solladıktan sonra, insan kâr-zarar hesabından da vazgeçiyor...

Etik-ahlâk üzerine

"Etikle ahlak aynı şeydir. Etik Yunancası, ahlak Türkçesidir."  [Teoman Duralı]

Galiba genlerimde ünlü simalara karşı azıcık itirazkar bir asilik var! On dil ve onlarca kitabı, kariyeri herkesce saygı görmüş, düşünür/filozof Şaban Teoman Duralı hocaya cehaletime dayanarak itiraz edesim var! 

Salt iki farklı dil karşılaştırmasında evet aynı anlama gelse de etikle ahlâk içerik olarak aynı şey değil. Ne kelime kavram kökleri olarak ne de aidiyetleri açısından. 

Malum, her milletin, ülkenin, dinin hatta ideolojilerin ahlâk anlayışları bir takım benzerlikler içerse de beynelmilel kabuller dışında farklıdır. 

Ahlâka etik elbisesi giydirdikten sonra başladı dejenerasyon/bozulma...

İstilahların, terminelojinin, kavramların çocukları ahlâklı kelimeleri yeni etik kelimelerle değiştire değiştire toplumca değişir ve fakat bu değişimi de hemen fark edemez. Sonra ze kuşağı böyle der mesuliyet ve mahiyetin maliyetinden de kolayca sıyrılırız.

Ahlâki prensipler tüm dünyada aynı mı, sorusunun cevabı önemli. Aynı olsun diye insan hakları beyannamesi gibi normlar yazılmış olsa da bağlayıcılığı ya da yayılması için bir çaba, bir çalışmadan söz edilemez. BM bünyesindeki kimi kurumlar bazı ünlü simalar eliyle yılda bir kaç göstermelik aktivite ve görüntüden ibaret.

"İlahî ahlâk, İslam diyarında çoktan gömülmüştür" [Nurettin Topçu]
İşte hoca meselenin can alıcı noktasını, acı hakikati dillendiriyor. İslâm ahlâkını benimseyip ona göre yaşamayı gaye edinen bir Müslüman  nasıl oluyor da ticarette bir kapitalist gibi acımasız olabiliyor. Nasıl oluyor da evde eşine zulm edebiliyor, aldatabilirken sağ elle yemek yemenin öneminden ehemmiyetinden dem vurabiliyor.

Ahlâkın kaynağı dindir.

İslâm ahlâkı diye bir gerçeklik var. Tarihe Müslümalar bu ahlâk ile medeniyet olarak damgasını vurmuş. 
Mesela İslâm ahlâkı ile zorla toplumlara dayatılan laik/seküler etik (ahlâk) bir olabilir mi? 

İnsanların vicdanlarını sürekli diri ve temiz tutmayan, menfaate ve ego beslemeye dayalı öğretiler  etik olabilir ama ahlâki olamaz. Bizatihi ahlâkın kaynağı semavi hak dinlerdir ve günümüzde asliyeti ve safiyetiyle bozulmadan varlığına iman ettiğimiz İslâm kıyamete kadar huzurun adresidir.

Sevgili Peygamberimiz (sav): "Din edeptir."buyurmuştur. 
Edep anayasa ise ahlâk da yasalardır diyebiliriz. 
Ahlâk edebin çocuğudur. 

Tarihi süreç içinde edep (itikad gibi) hiç değişmemiş, lâkin ahlâki umdeler (amel gibi) toplumlara ve şartlara/örflere göre kimi zaman değişkenlik göstermiştir. Detayı yazımı daha da çoğaltır girmeyeceğim.

Sonuç olarak, tarihte dürüstlüğümüzle dünyaya òrnek olmuş İslâm medeniyetinin temsilcileri olarak, ahlâktan etiğe d/evrildiğimiz zamanlardan bu yana, içimizde kendisini en sert, katı antilaik olarak ifade edenlerin dahi altlarındaki zemin çoktan.kaymış, gönüllerindeki ahlâk, yaşamlarında kaybolup gitmiş ve biz bunun farkında olamamışız. 
Toplumsal kargaşamızın, huzursuzlukların, sahtekârlıkların, cinayetlerin, hırsızlıkların temelindeki sebep, bizi takvalı, hayalı kılan, Allah’ın sevgisini kaybetme endişesini canlı tutan ahlâkımızı kaybetmiş olmamızdır.

Kuşkusuz, derin ve kitaplık çaptaki konu bir makaleye sığmadı.
"Allah’ın ahlâkı ile huylanınız."
"Peygamberin ahlâkı Kur'andı." 
Ahlakın kaynağı vb başlıklar altında uzunca ve örneklemelerle yazılacak çok var.

Sizler kısa yazılarıma alışkınsınız. Bu defa çoğumu aza sayarsınız.






22 Aralık 2022 Perşembe

sancı

Kalbimde senden kalma bir sancı,
Bugünler de geçecek biliyorum,
Bir sen, bir de sancın geçmeyecek,
Geçmesin de geçmesin istiyorum...
Sevilen, bağımlılık yapan bir dert bu.
Ömrümün her şeye inat süksesi...

Savaşmayı bırakalı da epey oldu,
Pencere kenarları, tül arkası kafesim,
Şarkılara kattığım nefesim,
Kendime biçtiğim özgürlük işte...

Kalbimde senden kalma bir sancı,
Anladım, yok bu dünyada bir  ilacı...



21 Aralık 2022 Çarşamba

Beklemek

Beklemek, 
Senden sonrası olmayan zamanın, pauze düğmesine basıp, nefes almaktan vazgeçmenin adıdır artık...

Beklemek, 
Sana çıkmayan yolları yoldan saymayıp, çıkmaz bir sokağın saçağında ağlayan gökyüzünden düşen tanecikleri çaresizce saymaya yeltenmektir artık...

Beklemek, 
Seni aradığım şarkıların, şiirlerin sancısında, gri bir akşama daha çaresizce ölgün uzanmaktır artık...

Ve beklemek, 
Beklemenin anatomisini ezberleyerek, ontolojik cümle kaygılarını gönülde harmanlayıp kendini mahkum edişin altına atılan  imzadır artık...


bedel

Küçücük mutluluklar büyük bedeller, berdeller isteyince,
Vazgeçmişliğimi bir koluma, hatıraları bir koluma takıp, 
İçimin kimselerin bilmediği 
tavan arasına kaçtığımda, 
Aynalar çok yıprandığımı söylüyordu...


20 Aralık 2022 Salı

Yansımalar 16

''Gelsen nisan yağmurlarının canlandırdığı ölü bitkiler gibi neşvü nema bulmaya öylesine hazırım ki...'' (24)

Öyle hazırdım ki...
Nefesin abıhayat gibiydi, dirilmeye hazırdım...
Aklımı, fikrimi, mantığımı vermiştim rengarenk bir düşe...
Sonunu düşünmeyenler kulübüne adaydım, adamıştım gelişine şu ömrümü... 
Senin gelişine odaklıydı kalan ömrüm...
Bahar sendin, nisan sendin, nefesim sendin, çaresizlikler girdabında çarem sendin. 
Kalbimdin, seninle atardı canım...

*

Bir şehri özler gibi, şehr-i İstanbul gibi…
Özledim seni şehir...

*

Canım gibi sevdiğim İstanbul'a, Üsküdar'ıma da aylardır gitmiyorum. Deselerdi bana, gün gelecek gitmeyeceksin, hep bir bahane bulup geçiştireceksin, inanmazdım...

Şu dünya hayatında nefeslendiğim, dünya cenneti Üsküdar'ı görememek, orada karşılıklı okunan ezanlarda kaybolamamak...

Hüdayi'de diz kırıp tevbe tazelemek...Kedileri ilk defa görmüş gibi seyretmek, dahası onlara imrenmek...

Sonra her köşede çocukluğumla, gençliğe ilk adımlarımla karşılaşmak...
Bisan marka bisikletim, balıkçı pazarı, atlama taşı, Toptaşı, Sokullu, Zeynep Kâmil...
Zekeriya amcaların bahçesindeki armut ağacı, henüz betonlaşmamış şehrin arsalarında ve Karacaahmet aralarında top oynamak. (Çok az oynamışım ben oralarda top. Basket ve voleybolu daha çok sevmiştim.) 

Üsküdar lisesindeki Doğancılar'a bakan sınıfımızın son penceresine yolum düştükçe hâlâ bakar, maziye dalarım. 
Halden anlayan öğretmenler dizisini bir tek matematikçimiz bozardı. Sert otoriter kadındı Müjgan hoca. Hiç affı yoktu.  
Tahtaya kalkıp soruyu cevaplayamayınca asabi ses tonuyla bir güzel sevgi gösterirdi(!)
Bir türlü aram iyi olamadı matematikle...

*

Sen ve şehir…Şehir ve kadın…Bir türlü dolmayan miadım…
Kentpark, Rüveyda, sonbahar, ezber edilmiş şarkılar, içinde yer almadığın anılar…
Matematikçi Müjgan hoca…
Hesaba sığmayan bir sevda…

Sen gelmedin, zaten gelmeyecektin. 
Bu matematik diziminde bir yanlış vardı, kendini suçlama boş yere...


19 Aralık 2022 Pazartesi

Son videolar üzerine!

"Son iki İstanbul videosu 'Geçici pay' şeklinde sesiniz eşliğinde pekala olabilemez miydi? Özleyenler sevinirdi be üstat"

*

''Sanki sevdiğiniz hobilerinizi bile bile bırakıyorsunuz. Bir tür kendini cezalandırma yöntemi mi bu hocam?''

*

Dediğiniz gibi olabilirdi, belki bir başka zaman bir şiire ses olur, 3 gün sonra silerim, nasip diyelim. 

Artık bir şeylerin "azmettiricisi ve 
faili" olmak istemiyorumdur diye tebessüm edeyim. Aslında şiire benzer şeylere de veda etmeli de henüz hazır değilim. Elimdeki oyuncaklarım azalıyor...Gönlümü oyalama biçimim, kalemim...  

"Cezalandırma yöntemi." 
Sezgisi yüksek dikkatli insanlara bazı durumlarda cevap veriyormuş gibi yapmak en iyisi galiba...

*

Sancılı bir zaman dilimine girdi gezegenimiz. Bereketsiz, hoyrat ve bencil bir çağ. Her yerden kan ve gözyaşı akıyor. 
Gökler mazlumların ahlarından görülmez oldu. 

İyi insanlardan olmak için çabayı arttırmak lazım vesselam. 


El mejor


Dün gece Katar'da futbolun el mejor'u (en iyisi) yani dünya şampiyonu Arjantin ve onların kazanmasını isteyenlerin coşkulu sevinci vardı.

Şahsen böyle müsabakalarda özellikle Türk ve İslâm düşmanı Makron detayı ve Avrupa'ya göre az kalkınmış ülkelerin başarısını dilemişimdir. 

Uzun zamandır futbol karşılaşması izlemeyen biri olarak Fas'ın yarı final oynayacağını duyunca biraz zaman ayırmış oldum.

Kazananların gözyaşları içindeki o coşkulu ve haklı sevinçleriyle çimlere yayılışları karşısında ben de kendimi tutamadım, gözlerim terledi. 

Annem şaşkın bana soran gözlerle bakıyor, cevaplamaya çalıştım: Düşünsene anne, yemyeşil cennette hepimiz bir araya gelmiş, cehenneme düşmediğimiz, bağışlandığımız için buna benzer bir sevinç, mutluluk içindeyiz.

Dünya hayatındayken iman ettiklerimizin tam içindeyiz.
Kutsal kitabımızın ve Sevgili Peygamberimizin beyan ettiği hakiki ve sonsuz hayatın başındayız. Cennetteyiz...

Sevdiklerimizle birlikteyiz. Elemin, can sıkıntısının, hastalıkların, endişenin olmadığı, daimi huzurun sabahındayız...

İşte büyük kurtuluş...İşte gerçek sevinç...
Şairin;
"Solmaz pörsümez yeni."dediği yerdeyiz.

Cennetteyiz ve bu duygularla birbirimize sarılıp, şükürlerle, sevinçle ağlıyoruz. (Cennette üzüntü yok, sevinç gözyaşları.)

Tarifi olmayan lezzet ve güzellikler içinde hem birbirimize bakıyoruz hem de uçsuz bucaksız hayran olunası güzelliklere...

Aklımıza kim gelirse merakla soruyoruz,  o da cennetlik oldu mu, ona da bize lütfedip, merhamet edildiği gibi cennet hayatı ikram edildi mi...

Messi ve arkadaşlarının yeşil çimlerdeki geçici dünya sevincinde ben bunları yaşadım annem...


18 Aralık 2022 Pazar

Biri mi

Vazgeçtim takvimlerden

17 Aralık 2022 Cumartesi

Korku

İçimizdeki sevgiyi 
ayrılıklarla 
büyüttüğümüzden, 
kavuşmak 
en büyük korkumuz oldu...



Hayatın notları


Hayat bazen notlar iliştirir baktığın yerlere:"Kimseyi suçlama kendinden başka!"der ve ekler: "Kimse bulunduğu yerde sebepsiz değildir!"


16 Aralık 2022 Cuma

veda


Boynu bükük bir gün ile daha vedalaştık az önce, 
Yanağımı okşayıp gitti, gönlü arkada kalmıştı...


Ne çok konuşuyorsunuz!

Ne çok konuşuyorsunuz!
Yorulmuyorsunuz da...
Arada susup düşünmeye, tefekküre ne dersiniz..?
Kendinize merhamet edin...


15 Aralık 2022 Perşembe

Önemli!


Ağzımızın tadını kaçırdığı için kaçıyoruz ölümü ve ötesini düşünmekten..!

Peki,
Nereye kadar?
O mutlak ân gelmeyecek mi?

Yani biz ölüm ve sonrasını düşünmeyip ona nasıĺ hazırlanmak gerekiyorsa, bu çabadan uzak durunca, ölmeyecek miyiz?

Ölüm, sonsuz hayata açılan kapı, ilk basamak...
Bu denli önemli bir hadiseye kısacık ömürde nefsani hevesler uğruna kalbimizin gözlerini kapatınca, tüm sorumluluklar, hesap bitmiş olacak mı?

Allah’ım, 
Anlamak nasip eyle...
Bizi bize bırakma...
Amin.



gencecik bir aşktı

Yorulmuştu ama yaşlı da denilemezdi...
Gencecik kaybedilmiş bir aşktı...
Daha fazla zevahiri kurtaramadı...
Ruhuna fatiha da okunamadı...


14 Aralık 2022 Çarşamba

Ne demiş Murat Mesut


Biz de dünyada sever, 
ukbada kavuşuruz kalbim...

Kapat şu hasta eden sesleri!

Ne demiş Murat Mesut:
     Nasip kısmet kader 
     Güzel kelimeler...


Sana dair

Sana dair hiç bir şey bilmiyorum desem yalan sayılmaz...
Sende hep ikmale kaldım,
Seni geçemezdim,
Senden geçmezdim,
Sende kalmak için seni okudum,
Hem de satır satır, yudum yudum...
Sana dair hiç bir şey bilmiyorum
desem yalan sayılmaz...
Sana dair hiç bir şey bilmeye gerek duymadan seni seviyorum...
Sana dair hâyâllerle seni özlüyorum...



13 Aralık 2022 Salı

bitemeyenler

An gelir ilk başa, başladığın yere varmış gibi olursun...

Günlerin isimleri, takvimdeki rakamlar, hayata dair olup bitenler, bitemeyenler, bitirilemeyenler, bitmesi istenmeyenler...

Sevgilisi için, aynı sıralarda, sınıfta olabilmek için mezun olmamak için direnmek gibi, çılgınca...

Ölmemek için ısrar edenlerin aksine, yaşamaya kayıtsız insanların da olduğu bu dünyada tesadüfe tesadüf edilmez.  

13.12.

altı harf



Kalmak ve Gitmek...
İkisi de altı harf olduğu halde
Gitmek niçin bu kadar uzun...

13.12.


12 Aralık 2022 Pazartesi

Biliyorum

Biliyorum, kimi zaman, en çok da akşamları, belli bir saatten sonra yetemiyorum ona..!

Ben kendi içime kaçmayı daha çok ararken, o birlikte dizi ya da açık oturum kritiği yapmamızı istiyor.

Belli bir saate/noktaya kadar durumu idare edebiliyorum. 

Annemden  sonraya kalırsam bu ev, bu duvarlar nefret edecekler varlığımdan..!

Ses olarak yalnızca o bildik, insanın ömründen alan, ruhunu lime lime eden şarkıların melodilerin tekrarından isyan edecekler!

Sevinçlerinden soyunmuş zamanları erkence üzerine çekip kendini zorla uyutan ıssız bir adam...

Bu geceler, kaçmak için çırpındığım geceler, bir gün benden de geçecekler...


bir selam gönder bana

Bir selam gönder bana, 
Özgür kuşların kanat çırpışlarından,
Solgun yaprakların kaldırımlardaki çığlıklarından,
Kedilerin, köpeklerin geceye yayılmış acı feryatlarından...

Bir selam gönder bana, 
Yetim ve ıslak bakışlardan,
Sürekli dönüp duran çizilmiş şarkılardan,
İkindide soğuk toprağın sardığı sıcak tenlerden,
Akşam güneşinin "entel baki"diyen ufuk çizgisinden...
Ömrü hakkında hiç bir bilgisi olmayan kelebeklerden...

Bir selam gönder bana,
İsimlerini bilmediğim efsununa yol, çiçek kokularından,
Elele yürüşe çıkan mutlu çiftlerin kahkahalarından,
Saçlarına sarılıp kurulayan havlundan,
Sarhoşluğa çağıran şehla bakışlarından...

Bir selam gönder bana,
Günahına bilmem kaçıncı kez tevbe eden bükülü boyunlardan,
Uzaklarda okunan saba makamından,
And olsun denilen kutsalların eşiğinden,
Nadim olmuş titrek ellerin ümidinden...
Rahmet bulutlarını esirgemeyen göklerden...
Bir selam gönder bana,
Bir selam...



Yansımalar 15

''Gün kısa, iki nefeste oldu akşam ve başladı gecenin bilinmedik ülkelerden, bilinmedik senfonileri...'' [Rüveyda'ya Mektuplar sh:23]

Şairin ''Sesler duymaktayım, davran ve boğuş!'' dediği eşiği aşalı nice zaman oldu. 
Boğuşmak yani mücadele etmek için de insanda önce umut, sonra bu umudu besleyecek inanç ve azim olmalı...

Aşka inansa da insan, an geliyor öyle bir çıkmaz sokağın yüksek duvarına tosluyor ki, aşkı bu dünyaya ait olmaktan çıkarıp, ötelere ait bir ütopya olarak görmeye başlıyor. İnansa da, hani "bize vurmaz o piyango abi!" diyesi...

Ah o senfoniler, katil senfoniler!
Uykuları ortadan biçen zalim senfoniler...
Bir çocuğun en sevdiği oyuncağını elinden sadistçe çekip aldıktan sonra, dudaklarını büküp hıçkıra hıçkıra ağlamasını zevkle seyreden bir zalim gibiler...

Annemim üzerini ben örtüyorum. Ondan sonraya kalırsam, benim üzerimi sen ört Allah'ım, kimselere bırakma...Amin.


11 Aralık 2022 Pazar

bunlar

Ölü bir adamın bitkin kelimeleri bunlar...
Zaten bir müteşairden fazlası da beklenmezdi dostum.
Lâkin şiiri, edebiyatı seven bir adamın oyalanması bunlar...
Belki de kısacık dünya hayatından ölgün kareler bunlar...
Ayrılıklar zindanında tebessüm eden bir adamın izleri bunlar...



10 Aralık 2022 Cumartesi

eyvallah

Yarım kalmış bir ömrün, yarım kalmış sevdasına...

Yarım kalmış bir şiirin, yarım kalmış melodisine...

Yarım kalmış bir günün, yarım kalkılacak sabahına da eyvallah...


9 Aralık 2022 Cuma

İnsanın bir şeyleri olmalı

Kaybetmemek için çabalayanlar, aslında yaşamak için de mücadele edenlerdir.
İnsanın kaybetmekten korkacağı bir şeyleri olmalı hayatta...
O zaman yaşamak için de sebepleri olur...
İnsanın idealleri, hâyâlleri olmalı...
Onlar için güne uyanmalı...
Onlar yaşamaktır. 
İnsanın gönlünde hep taze yaşattığı bir sevdası olmalı...
Ve bu sevda bazen mutlu unutulmaz bir an, bazen de sıcacık gözyaşlarıyla beslenmeli.
İnsan bunları kaybetmişse,
Canlılar arasında ıssız bir cenazedir..!


Pervane kelebeği

Pervane bir kanatlı böcek. (Kelebek demeyi tercih ederim. Pervane aşk/nur kelebeği gibi...)
Gözleri çok küçükmüş...(Yalnızca nuru görsün diye.)
Geceleri etrafını iyi göremezmiş. Aydınlık cisimleri ararmış. 
Işığa meftun, ışığa, nura aşık...
Bir ışık bulmaya görsün, kendinden geçer ve etrafında dönmeye başlarmış. Döne döne (semah) sarhoşluğu, baş dönmesi artarmış. Bu aşk sarhoşluğunda yangının içine düştüğünü fark etmezmiş bile...

Özlemek pervane kelebeği olmuş, hasret yangınlarında aşka ermiş...



8 Aralık 2022 Perşembe

Kelimeler ve çiçekler

Fark ettim de yazı hayatımda ne kadar az çiçek, börtü böcek gibi nesnelerin detaylı betimlemelerini yapmışım....

Sade yalın kelimeciklerden cümleler, dizeler...Ama ruh var, hissiyat var. 
Kelimeler canlıdırlar. Onlar kavramlar dünyasında kökleriyle, geçmişten, tarihten bizlere, seslenir, gönlümüze yerleşirler...
Biricik kaygıları unutulmak, yeni kelimelerin vefasızlığına, nankörlüğüne yenilmektir...

En basit cümleleri kursa da bir insan, samimiyetle kelimelerine inanmışsa, kalplerimize hitap eder. 

Sen çiçekleri çok sevdiğin halde birkaçı dışında isimlerini bilmezsin...Ağaçlar gibi...Belki de cahil sevgisidir bu, kimbilir...

Cahiller belki de daha sadıktır! 
Sadıklar cahil değil ama...

Keşke  bütün çiçeklerin ve ağaçların isimlerini bilerek sevseydim onları, daha bilinçli bir sevme biçimi olurdu sanki. Ama bilinçliler sadık olurlar mı acaba..?

Gözlerimi kapatıyorlar, farklı farklı çiçeklere dokunup, kokularını içime çekip, tereddütsüz ve şaşırmadan isimlerini söylüyorum, ağaçlar gibi, bitkilerin hepsini...

Mutlu oluyorlar, isimleriyle tanınıyor ve öyle seviliyorlar diye...Ölmeyi unutuyorlar, sevilmek ölüm korkusunu unutturuyor. Sanki hiç solmayacaklar...

Çiçekler, o kocaman kökleriyle toprağın altında metrelerce uzayıp tutunmuş ağaçlar...ruhları var mıdır? Her canlı ruh sahibi midir?
Dalından kopar kopmaz hemen ölüyorlar mı..?

Çiçekler nasıl ölür, "ağaçlar hep ayakta mı ölür" Ya kokuları, onlar öldüklerinde mi, ölüme yakınken mi kaybolur...Yoksa ölümlerinin ardından uzun süre anılarını mı koklar insan...
İsimleri unutulmaz değil mi..? 


7 Aralık 2022 Çarşamba

dedi adam


"Keşke Allah’ın sevdikleri arasında ben de olsaydım ve bunu kesin bir bilgiyle bilebilseydim."diyerek odasına süzülmüş ay ışığına basmamaya dikkat ederek perdeyi çekti adam...
Gece başlamıştı...



Ben neymişim be abii!


Neyse ki ne olup-olmadığımı, dahası olamadığımı Allah'tan biliyorum da işbu sevgi dolu şımartma eylemlerinize kanmıyorum. 

O bir kere oldu ve ağzımdan söz çıktı diye Rüveyda'ya Mektuplar kitap oldu...

Varlığınız ''Bir yudum teselli'' 
Üzgün günlerimde tebessüm olur diye mailleri silmeden hatıra kabilinden burada saklamak istedim. 

Biz haddimizi de çapımızı da biliriz. 
Bu meydanda yoktur, geçmez ismimiz...

Fenasınız fena...