30 Eylül 2023 Cumartesi

Senaryo



Çocukluğumun geçtiği Üsküdar'da, sinemadan eve, filmin kareleri ile giderdim. 

Bana ait olmayan senaryolara hüzün ekmeye ta o zamanlar alışıyormuşum meğer...

Şimdilerde olmamam gereken ne kadar hikâye varsa, hepsinden emekli ettim kendimi.

İnzivanın zirvesindeki o eşsiz lezzet ise bu saatlerde daha bir yalın...
Kendi gerçeğimle yüzyüze!

Sabahın kokusuna ayrıca hayranım...



29 Eylül 2023 Cuma

İnayete muhtaç bir aşktı bu/ seslisi


Tıkla sana özel gelsin bu şiiri karşıma çıkarınca okumak istedim.



İnstagramda yayınlanmasını istemiyorum, herkesin bilmesi gerekmiyor. Video buraya yüklenince YouTube'dekini kapatırım. Başka video yaptım, bu kez oldu.




Rüya üzerine


Bütün güzel şeyler rüya gibi mi olur, hep rüyalar da mı görülür...

"Rüya gibi geldi geçti ömrüm" demeden önce, rüya gibi gelip geçen bir yar durur önce akan film şeridinin başında...

Rüya bile olsan, yalnız rüyalarda bile görsem seni, çöl yangını çatlak dudaklarıma bir kaç damla der, yine de sevinirdim...

Rüyalar bize, gözlerimiz kapalıyken, ötelerin varlığını haber verir. 

Gündüz özenli olanlara, gece ödül olarak kalbe sevinç/huzur veren rüyalar ikram edilir...

Bazen öyle bir rüya görür ki insan, dünya rüyasında hiç bir şeye onu değişmez. O ikrama halel gelmesin, ayıp olmasın diye  daha bir itina eder yapıp ettiklerine...

Rüyalar deneme, sınamadır aynı zamanda. Görenin kalbine akıtılmış sırdır. Sevinç anlat der sır susmazsan daha fazlası sıradaydı, iptal edilir diye ikaz eder. 

Ve rüyalar herkese anlatılmaz. (Bu zamanda kimseye anlatmamalı.) 
Anlattığınız kişi az buçuk ilim ve haset etmeyecek bir kalp sahibi olmalı. Bazı rüyalar insanı çok kıskandırabilir. Hatta kişi  Allah'a içinden sitem eder, böylelerine mi bu müthiş rüyalar der başına bela alır. 

Rüya ile amel edilmez. Yani İslâm fıkhına uyup uymadığı çok önemlidir. Malum kan yollarımızda dolaşan şeytan, rüya ile de bizi şaşırtıp, yanlışa sevk edebilir.
Sana özel helal/haram olmaz, aman dikkat.

Müjdeci rüyalara sevinir, şükrederiz ama asla kendimize bir paye vermeyiz. Bilakis mahcup olur, Kerem sahibi Allah'ın büyüklüğüne, Ona layık kulluk yapamayışımıza, günahlarımıza rağmen, lütfuna boyun bükeriz...



28 Eylül 2023 Perşembe

bazı şeyler

Bazı şeyler, tek başlarına durup, keşfedilmedikçe solgun bir çiçeğe benzer... 

Bazı şeyler, kendilerini göstermeksizin, bazen bir ömür kâşifini bekler, sadece bekler...Ve çoğunlukla el değmemiş bir sanat eseri gibi, bu dünyayı terk eder...

Bazı şeyler, belki de durdukları ve oldukları yerde hep güzel... 

Bazı seyler, erişilmezin tahtında, alemi seyrederken, o bakan gözleriyle çok daha çekici... 

Bazı şeylerse, keşfedilince, renklerini, iklimlerimi, kişiliklerini, anlamlarını kâşiflerine sunarlar. Anlaşılıp, kavranıldıkça insanı derinliklerine çekip alırlar. Kıymet bilenin ellerinde daha da güzelleşirler...

Bazı şeyler, heba olmayı hiç mi hiç hak etmezler...


26 Eylül 2023 Salı

Şükürler olsun ki


Günahkâr olabiliriz, pişman da...
Kırmış olabiliriz, özür diler, üzülürüz...
İyi insan, iyi Müslüman olma çabamızdan vazgeçmiyor ve bir ömür bunun mücadelesini veriyorsak...
Dünya gözüyle göremesek de, kalbimizde yaşıyor, yaşatıyorsak...
Ashabı gibi bizler de "Anam-babam canım- malım sana, yoluna feda olsun Ya Rasulallah..."diyenler kervanında, "üç ayakla seken topal..."olmayı cana nimet biliyorsak...
Allah'ın en çok sevdiği kulu ve peygamberine ümmet olma ikramının, şerefinin kadrini biliyor ve şükrediyorsak...
Sevgilimiz, önderimiz, örneğimiz, efendimiz, peygamberimiz -Allahümme salli ala seyyidina Muhammed- doğdu diye sevinip, çevremizi sevindiriyorsak.. 
Kandilimiz mübarektir.

🌹



"Ufka uzanan yolu sana gelen yol sanıp, kendime güldüğümü nerden bileceksin."


Eskisi kadar özlemiyorum seni.
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
Adının geçtiği cümlelerde gözlerim dolmuyor.
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.

Biraz yorgunum, biraz kırgın.
Biraz da kirletti sensizlik beni.
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim.
Ama “iyiyimler” yamaladım dilime.

Özdemir Asaf 




25 Eylül 2023 Pazartesi

Yansımalar 32

"Eylül'ü de yarıladık." 
[Rüveyda'ya Mektuplar sh;37]

Bazı şeyler yarılanıyor, yarıda, yarım kalıyor ve hiç bir zaman tamamına erişemiyor. Tamamlanmamış ömrümün tamamlanmamış aşkı Rüveyda...
Yarım ve yaralıyız...

Her gün her saat biteceğini bilerek ah edilen, kızıl zamanlar vardır. Sonunda yorgun düşersin o çıkışı olmayan labirentin içinde dönüp dönüp aynı duvara çarpıp dizüstü yere yığılmaktan...

Belki de o labirentte kalmak da kendi ellerimizin bize kazandıklarındandır, kimbilir. 

Kader, sırlar içinde sır...
Neler bizim irademizle, neler ilahi irade ile içiçe biz bilmiyoruz ki...
Bize düşen aklımızı ve o cüz'i irademizi doğru yerde, doğru zamanda kullanmak. 
Akıl varsa kullanılır tabii!..
Yani akıl ve irade aşk tarafından teslim alınmamış, kuşatılmamışsa... O labirente düşmeden kullanır dilerse insan...
Bazen de bile bile sonunu, kullanmazsın. Çünkü bilirsin o labirentten çıktığın an, yaşamakta olduklarını bir daha yaşayamayacaksındır...Tıpkı akvaryumuna razı bir balık gibi...

İmkansızın gölgesinde kaç gün geçirsen aşktandır...

Ah Eylül de birazdan bitecek...Ekim'de yaprakları daha çok azalacak dalların...
Dallar ve yapraklar üzgünler ama ağaç değil! O bilir ki kışın sonu yine bahardır ve dalları yine binlerce tomurcuklarla, yapraklarla şenlenecek...

Kaybedilmiş gibi görünenler, ağaç için gözyaşı mesabesindedir. 
Bu devran böyle yazılmış, bilir ve itiraz etmeden razı olur haline...
Bir hain ormancı baltasıyla görünene dek...


24 Eylül 2023 Pazar

Pazar hatırası


Facebook çok vakit çalan bir platform olmasının yanında, çok güzel dostlar da kazandırmıştı bana. İşte o güzel dostlarımdan biri Kadriye hanımdan Urfa esintisi iki güzel şiir. Burada hatıra kalsın dedim. 


Bu vesileyle bir soruya da kısa cevap vereyim; evet İnstagram'da yine güzel bir dostum tarafından adıma açılmış hesaptan elbette haberim var. Takip etmek isteyenlere link bırakıyorum:




Sen gidince [2]

Biliyor musun, tüm bunlar hep senin suçun!.. 
Gitmeyecektin!..
Ekmeğin, peynirin tadı yoksa, domates mis gibi toprak kokmuyorsa, pahalılık almış başını, cep yakıyorsa, insanlarda sevgi-saygı azalmışsa, sebebi hep sensin...
Gitmeyecektin!..

Sen bir gittin, kuş sesleri de peşine takıldı. Uçurtmalar bir daha gökyüzünden geri dönmediler. Dedim onlara siz uçurtmasınız, asla iki kanatlı kuş olamazsınız, diye, dinlemediler. Pervane kelebeğine öykünmüş olmalılar. Göklere aşıktılar, bu özgür ölüme çoktan hazırdılar. 

Özgür ölüm!..
Aşk da öyle değil mi? Varlığına meftun olduğunun, gidişiyle ölürsün ve bundan şikâyet etmezsin. Gönüllüce ölürsün. Her gün yine, yeni, yeniden...

Aşk için yansın yeryüzünün bütün pervaneleri...Ölümüne sevenlerin meşalesi dünya durdukça hiç sönmesin.

Sen yine de gitmeyecektin sevgili...
Hem sence, sen gitmiş oldun mu? 
Ne zaman ki seni, sana ait olan her şeyi unuturum, yani ne zaman ki kalbimle yolları ayırırım, belki bir ihtimal o zaman gitmiş olursun...

Sen gidince diye bir şey yok, sadece çaresiz bir sessizlik hüküm sürüyor buralarda.
Kabullenilmiş, razı olunmuş, mağlup olmuş bir sessizlik...


23 Eylül 2023 Cumartesi

Sen gidince [1]

Sen gidince, gülümsemeler gitti  ilkin...
Mutlu şeyler birer birer firar ettiler...
Geceler istila etti gündüzleri,
Gündüzler güneşlerini kaybettiler...

Sen gidince, donuk ve durgun bir dünya kuruldu. 
Griden hallice siyaha yakın renkler gözlerime savruldu...
Çocuksu neş'eler, yaşam sevinci yok oldu... 
İnsanlar güne başlamadan yorgundu...
Sonra savaşlar oldu, günahsız masumlar vuruldu!
Seller, depremler, aşkzedeler!..
Meydan aforizma çöplüğü, 
Evlerine kaçtı güzel çehreler...

Sen gidince, o eski yağmurlar da gittiler. 
Hani çisil çisil, insan yüzünü ve toprağı okşayan, 
Gökkuşaklı yağmurlar...
Nasıl da güzeldi içimize yaydıkları parfümleri...

Sen gidince, içimde bir ben öldü, sessizce...

yasak

özlemeyi, 
özlemle gecelemeyi,
günbatımlarında ufuklara resim çizmeyi,
içime birikmeyi, 
aşina bir ismi seslemeyi, 
kısaca sevmeyi, 
kısaca yaşamayı, 
yasak ettim şu garip gönlüme...



22 Eylül 2023 Cuma

büyüyünce anladım

Benim 
en çocuk zamanlarım, 
senin gözlerinin kıyısında geçmiş, 
büyüyünce anladım...


Muazzam söz

"Dünyanın ve maddenin şekilleriyle aynası kirlenmiş olan kalp nasıl parlar?" [Atâullah el-İskenderî hz.]

Bu, kitaplık çaptaki muazzam söze denk geldim, üzerinde ne kadar dursak, tefekkür etsek, kendi kalbimiz adına muhasebe yapsak azdır...

Malum kalbin aynası, gözler, sözlerdir ve besinler ile bağlantılıdır.
Gördüklerimiz, söyleyip işittiklerimiz ve yiyip içtiklerimiz...Bunlar temiz olmazsa kalp aynası parlayıp öteleri ruha yansıtamaz diyor büyük veli.

Zira insan, kalbini günahlardan uzak tutup, sevaplı işlerle parlatınca, ona daha bu dünyadayken iman ettiği güzelliklerin hakikatleri müjde olarak gösterilir, diyor büyük veli...

İmanda sadakatiniz ölçüsünde yakininiz artar, yani iman ettiğiniz şeyler, kitabi bilgi olmanın ötesine geçerek, imanın bir tadının olduğu idrakiyle, gerek müjdeci rüyalarla gerekse yakiyn dürbünüyle ahireti dünya hayatıyla birlikte yaşarsınız, görürsünüz, demek istiyor o güzel veli...

Bunun da yolu, farz ibadetlerin yanısıra nafilelere de yapışmak, iyilikleri arttırıp, günah/ haram ve şüpheli şeylerden kaçmak, diyor o büyük veli...


bir anda

Yaptıklarımız ve yapacaklarımızın        ortasında, koştururken...
Severken, sevilirken...
Bir anda film kopar ve 
Ölürüz!..

Ne tuhaf değil mi...
Ölüyoruz ve her şey, bu dünya, sevdiklerimiz hâyâl oluyor.( Belki de uzun süre hâyâlini bile yaşamak mümkün olmuyor.)
Bambaşka bir boyutta yeni bir yaşam. Geriye dönüş imkânsız...

Eskilerin duası hüsnü hatime içindir. Duaları da kısa, dünya için dünya hayatındaki çabaları da...İmanla ölüp, iman vizesi ile ahiretin gümrük kapısından geçiş, yaşama amaçları, ahiret odaklı...

Allah'ım, bizi sevindir. Amin.



21 Eylül 2023 Perşembe

sevdimseni / seslisi


Böyle bir sevmek işte...
İmlâ kurallarını bile altüst etmiş...
SevdimSeni derken arada bir harflik mesafeye, boşluğa tahammülü, razılığı yok...
Nereden bilsin...neyse bir video daha işte...




20 Eylül 2023 Çarşamba

takvim yaprakları gibi

Tren istasyonları,
Hava limanları,
Otobüs garları,
Göçmen kuşları,
Takvim yaprakları,
Göçe kurban akşamlar,
Kuma yazılmış hatıralar,
Kanatılmış şiirde yaralı mısralar,
Delik deşik edilmiş şarkılar gibi 
Hepimiz gidiyorduk hepimizden...
Hepimiz gittik, hep izimizden...





seni özlemek

Kışın paltosuz evsiz 
ayazda üşümek gibidir,
seni özlemek...
Annesini kaybetmiş, memedeki minicik yavru kedi çaresizliğidir,
seni özlemek...
Kan çanağı seherleri sıcacık gözyaşlarıyla yıkamaktır,
seni özlemek...
İsmine kalp kuytumda, 
düğümlerce ahlar çekmektir,
seni özlemek...
Viran olası ömrümde, 
senli rüyalara kaçmaktır, 
seni özlemek...
Dokunmadan, saçlarında kaybolmadan, 
hâyâline razı oluştur,
seni özlemek...
Sana b'akıp kıyamamak, 
kendimi de acımsamaktır, 
seni özlemek...
Olmaz bir masalın sayfaları arasından çıkamamaktır,
seni özlemek...
Kızıl ikindileri kaçırmadan, 
teras senfonilerinde 
her gün yeniden ölmektir,
seni özlemek...
Bir sürgün oluşun uçurumunda, ismine tutunmaktır,
seni özlemek...
Gülü koklamadan, diken acısıyla, 
bir ömür kanamaktır,
seni özlemek...

                          ~~~

TEŞEKKÜR 


Yine emeğiyle bir güzelliğe imza atan Sevgili arkadaşıma çok teşekkür ediyorum.  




19 Eylül 2023 Salı

Kalbime mektuplar [29]

Tamamlanamayacak, kalan ömrümde senden kalan yarım yanımla...

Daha çabuk yaşlanacağım. 

Ruhumdan sonra belim de çabuk bükülecek...

Bu özleyiş hiç azalmayacak, hiç bitmeyecek...

Aynaları toplayacağım ilkin...
Haftada bir bıyıklarımı düzeltecek kadarı yetecek, gözlerim gözbebeklerime asla bakmadan...

Sonra eşyaları azaltacağım, azalan ömrüme denk...

Albümdeki resimlere son defa bakıp  onlarla da vedalaşacağım, dünya hayatına veda etmeden önce...

.....................

Azalırım günbegün anlayacağın.
Ne de olsa annemin son turuna eşlik ederken, empati sınırlarını aşıp, yaşlı bir dede olmayı çoktan kabullendim.
Fark, daha çok o fiziki ağrıların inleyişinde, ben kalbi sancılarımın sessizliğinde...
Hangisi daha çok acıtır, düşünmedim. 

Her acı acıttığı yerde bir yangındır. 
Ve o yangının ortasında yapayalnızızdır aslında... 

Her gün birileri alo nasılsın diye annemi arasa da iyi olmayışımıza derman olacak hal aslında kimsede yoktur.

Bugün aylardan Eylül, günlerden salı...19 Eylül...ama telefonum da sessiz...

Tamamlanamayacak bir hikâyenin  bu gününden kalbime hasret dolu kısacık bir mektup daha...







18 Eylül 2023 Pazartesi

Özlemek değil bu / seslisi


Bir tane daha...
İleride kanalımdaki videoları tekrar açacağım belirsiz olduğundan...
Evim evim güzel evim diyoruz.





Ölürken anladım


Dedim:"Sevdim seni..."
Kalbimi vermem yetmedi;
Canımı da istedi!..
İnsan taşırmış kendi cesedini,
Ölürken anladım, kimseler göremedi...


17 Eylül 2023 Pazar

gider işte / seslisi


Telefonumdaki yükleri buraya taşıyorum diyelim.




16 Eylül 2023 Cumartesi

araf sancılarında

Gidemediğin kalamadığın araf sancılarında,
Sevemediğin sevilemediğin kalp çarpıntılarında,
Olmakla olamamak, 
Günahla tevbe kapılarındasın...
Vaden dolmakta ve sen bunun farkındasın!..




Yapamıyorum / Seslisi



Eskilerden bir kaç videoyu bloğumda da saklamak istiyorum.





15 Eylül 2023 Cuma

İmkânsız benim payıma

"Tüm ihtimaller sizin olsun ben imkânsızı seviyorum..."

https://youtu.be/1xCGIwm54rg?si=hrzmPSPcmVLFPQgK


İhtimaller size 
İmkânsız benim payıma,
Kavuşmak size,
Hasret bana...
Yaşamak size,
Ölmek benim payıma...


suçlu

Belki de saçların suçluydu,
Onların arasında kaybettim ben yüzünü...
Belki de kirpiklerin suçluydu,
Onların arasında kaybettim ben gözbebeklerini...
Belki de dudakların suçluydu,
Onların arasında kaybettim ben gülüşlerini...
Belki de sesin, sesin suçluydu,
İsmimi bu kadar güzel söyleyince, kaybettim ben yönümü...
Bunca suç seninken, mahkûmiyet benim, hasret benim...
Böyle böyle kaybettim tutkuyla severken özgürlüğümü...



Demir

Avrupa'da pek çok ülke, şehir gördüm.
Dikkat ettim de hiç birinde bizdeki gibi birinci katların pencereleri demirden parmaklıklarla korunma altında değildi. Orada pencerelerde böyle bir şey göremezsiniz.

Güney illerimizde 4.5.katlarda bile demir parmaklıklar görünce ben nasıl şaşırmışsam, herhalde ülkemize gelen turistler de bize yani Müslüman bir ülkede hırsızlara karşı bu mecburi güvenlik önlemlerine şaşırıyorlardır!

Yine son dönemde artan bir kısım taksicinin turistten başka müşteriyi almaması benzeri şeyleri yaşattığımız (daveti ümmet) gayri müslimlerin bu olumsuz örnekler sebebi ile hidayeti ıskalamasının vebali, onlardan fazla para çalmaktan daha büyük değil midir? 

4.katta demir parmaklıklar!
Sokaktan oraya örümcek gibi tırmanılamayacağına göre, geriye bitişik yan daireler yani komşular kalıyor..."Elinden ve dilinden emin olunması gereken" komşular. 
Tabii gelen kiracıların kim oldukları bilinmediği şu kozmopolit ve kaos ahir zamanında insanlar neler yaşıyorlarsa 4.kattaki dairelerini parmaklıklarla korumaya alıyorlar. 

Fi tarihinde İstanbul'da bir dost ziyareti için bizi evine buyur eden abimiz daire kapısını açtı, o da ne karşımıza ikinci bir kapı daha çıkmasın mı...Şaşkınlığımıza tebessümle:"Burası İstanbul!" demişti...

Demirlerden önlemlerin hepsi pas tutmuş demirden kalpler içindi...


14 Eylül 2023 Perşembe

Bilirim


Bilirim, insanın sevdiğinden haber alamaması, merakta kalması, keşkelere dolanarak zamanda kaybolması ne demektir...

Bilirim, bir daha asla geri gelmeyecek günlerin hazan rengindeki sessizliğini, boyun büküşün altında saklı yetim çığlıkları...

Bilirim, bu kelimelerin birbirine sarılarak cümlecikleri oluşturup, bir anlama imza olduktan sonra, gönül kitabımın sayfaları arasında sonbahar yaprağı gibi sararmayı bekleyeceklerini...

Bilirim, özlemenin çaresiz girdabında geçmeyen günleri kısaltmak için kızıl ikindileri aynı şarkılarla yolculamanın ne demek olduğunu...


niçin?

Hayatımın kalanını kendi muhasebemle yaşamama niçin müsaade etmiyorsunuz!?

Mailleri cevaplamasam da saygımdan okuyor, gerekirse buradan cevaplıyordum.

Sosyal medyada olup bitenler umrumda değil, niçin hâlâ bildiriyorsunuz!?
Orada dileyen övsün, dileyen sövsün, bilmek istemiyorum!

İs-te-mi-yo-ruum!


Yine o bildik konu

Aslında çoğumuz, sevdiğimiz kadar tanımıyoruz birbirimizi...
Önce tanıyıp sonra mı sevme konusunda karar versek diye, egzantirik bir fikir gece gece zorlayıcı olur ve buna ilk önce kalpler itiraz ederdi...(Kalbin sevmek için yeterli tanıma süresine sabrı yoktur.)

Aslında çoğumuz, sevdiğimiz kadar tanımıyoruz birbirimizi...derken en yakınlarımız (anne-baba, evlat, kardeş..) dahil buna. İlle sevgili, eşler konusu olarak bakmayın...

Kişilik olarak öngörülemez olmak olumlu bir şey değildir mesela. 
Bazı insanlar çok sessiz ve az konuşurlar. Bu sebeple ne huylarını/karakterlerini ne de dünya görüşlerini bilemezsiniz...

Evet sevdiğimiz kadar tanımıyoruz birbirimizi...
Tanıdıkça sevgimiz artıyorsa, bu sevilen için artı puandır. Aksi oluyor ve tanıdıkça sevgimiz çoğalmıyorsa, (hatta azalıyorsa) işte orada bir sıkıntı var demektir. 

Kadim Murat Mesut aforizmasıyla bitirelim:

"Anlaştığın kişiyi seversin.
Ya sevdiğin kişiyle anlaşamıyorsan..?"


13 Eylül 2023 Çarşamba

Bir başka açıdan Eylül

Eylül'ü başlıbaşına bir mevsim, iklim, güz, şiirin başkenti, hüzün, hüzzam, hazan, veda, ayrılık, hasret, sitem..vb. görerek ilgi duyduk...

Şairler sarısının tonlarına kadar ondan ilham alıp Eylül'e serenatlar dizelediler ve yaz insanlarına bile Eylül'ü sevdirdiler...

Bu yazımda başka bir şey denemek istiyorum. Hadi başlayalım:

Eylül bir yanıyla çok güzel kumral bir kadındır ve gündüz size güler, içinizi ısıtır, çapkınca göz kırpar, içiniz akar; siz de bu cazibeye kanarak, gecesini de gündüz gibi sımsıcak düşlediğiniz için, hâyâl kırıklığının koynunda üşür ve erkence grip olursunuz. 
Bu Eylül adamı hasta eder!

Bir başka açıdan;
Dengesiz bir kadın gibidir Eylül...
Dünya'ya da benzer Eylül.. 
"Değişen bir aldanış, silik bir gölge, yıkılmak üzere olan bir duvardır. Ondan faydalanmak isteyen kimseyi aldatmak ve şehvetleriyle yormak için yeni talipler ister ve eskileri helak eder."¹

Sabah erken saatlerde çayını, kahvesini vesairesini içene dek buz ve asabiden hallice...

Öğlen, o sabahki soğuk savaş sınırlarındaki kadın gitmiş, yerine bambaşka sıcacık, cana yakın bir can/an gelmiştir... 

Sabahın soğuk harbinin üzerine bu yeni duruma adapte olmakta zorlandığınızda üstüne sanki hiç bir şey olmamış gibi "neyin var hayatım, iyi görünmüyorsun?"sorusunu da sorabilen değişik bir şeydir Eylül!..

Akşam güneşi ile birlikte o öğlenki kadından eser kalmamıştır. Akşam yemeği servisine yardım da etseniz, ortalıkta görünnez gergin bir hava...
Derken dizi çay faslında hoş sohbet.

Geceye uzanırken yanıbaşınızda yine o Eylül soğukluğu...
Eylül'e sarılamayacağınıza göre, sarsın pikelerle yer değiştiren ince yorganınız yalnızlığınızı...

İşte size bir Eylül anatomisi...
(Uzattım ama bir kaç paragraf daha yazasım var.)

Kısa kollu bir yolculuğa çıkıyorsanız, yanınızda mutlaka uzun kollu hırka, mont, ceket bulunmalıdır.

Eylül size, insanlara fazla güvenmemeniz ve her an tetikte tedbirli olmanızı, hayatın kalleş hileleri de olabileceğini ihtar eder.

Eylül size, "annesinin aptal ilaveli safı" olmanın, bütün hayatınıza mâl olabileceğini çok acı öğretir!

Yaz öğleni gibiyken sağanak olur ıslatır. 
Gece ayazında çaresiz ağlatır.

Eylül size kapı ardındaki karakışı, beklenmedik anda gelecek ayrılıkları, ölümü de ihtar eder. 
Her baharın arkası güzdür, kıştır,der...
Her kışın ardı bahar olsa da, erişmek nasip işi der. 

Eylül biraz ümit ve biraz da umutsuzluktur...

Gecenin ardında yine sabah var, mahsun olma diyen aynı Eylül,  sabaha kim ere diyen yüzüyle de sizi korkutur.

Velhasıl nereden baktığımızla doğru orantılı olarak Eylül, her şeye rağmen bizi etkilemesini ve hayatımızda özel bir yer edinmesini başarmış bir mevsimdir...

_____________
¹ Hz. Ali [ra] Hayatüs Sahabe c.4 sh: 404 Semerkand yay.

Gitmek değildir

Özde sevilenin ismi yankılandıkça,
Sözde gitmiş görünmek, gitmek değildir...



12 Eylül 2023 Salı

odamda bir karanfil kokusu

Duvarlarımın boyası solmuş,
Avazların feri kısılmış,
Bir tek hâyâlin dipdiri...
Biraz unutayım diyorum,
Ah odamda bir karanfil kokusu!..

Bu eylül daha bir garip,
Bu eylül daha bir yalnız,
Kentpark'a da gitmek istemiyorum
Biraz unutayım diyorum,
Ah odamda bir karanfil kokusu!..

Bildiğin gibi değilim desem de
Sen beni bilirsin, biz bizi biliriz.
Biz biraz da tuhaf severiz...
Biraz unutayım diyorum,
Ah odamda bir karanfil kokusu!..

Kısalan günlerin de habercisidir eylül
Akşam çabuk olur ve yatağına kaçarsın.
Gri günleri hızlıca ve bonkörce harcarsın...
Biraz unutayım diyorum,
Ah odamda bir karanfil kokusu!..

Sevmek nasıl bir şey, özlemek ne? 
Eylül ikindilerinden öğrenirsin,
Sonra kendine sanki acırsın...
Biraz unutayım diyorum,
Ah odamda bir karanfil kokusu!..

Aşk, sevmek hesap işi olsa,
Belki başta yolumuzu değiştirirdik.
Bile bile mi bu şarkıyı seçtik,
Biraz unutayım diyorum,
Ah odamda bir karanfil kokusu!..
Odamda bir karanfil kokusu,
Ruhumda ruhunun kokusu,
Öyle güzel sinmiş ki,
Kalan ömrümün tek günü gibi...


"İnsan kınadığını yaşamadan ölmezmiş!"

       "İnsan kınadığını yaşamadan        ölmezmiş!"

Keşke 
seninle bir aşkı 
doyasıya yaşayıp,  
doyamama hâyâlimi
kınım kınım kınasaydım...

*


Hâlâ bıkmayan ilginize teşekkürler




11 Eylül 2023 Pazartesi

kös kös


"Seninle olmanın en "acı" yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanla paylaşmak...
Senin yanında olan seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak..
Sana bir milisaniye süre bile dokunamamayı düşünmek..."


Evet annemden arta kalan vakitlerde ve özellikle de ikindi sonrası terasta senfoni...
Bazen kulaklıkla bazen açıktan...genelde aynı şarkılarla kös kös oturuyorum...
Günün en nadide saatlerinden...
Güneş varsa, usul usul çekilecek...
Kızıla boyayacak ardı sıra ufku...
Uzakların hüznü ile bir gün daha noktalanacak...
Ve ben kendime ceza babında hep böyle kös kös yalnızlığı yudumlayacağım...
Siz bana bakmayın,
"İçinizdeki gökkuşağının renklerini soldurmayın."




Kalbime mektuplar [28]

Bir çırpınıştan diğerine kanat çırpan göçmen kuşlar gibiydi ömrüm...

Sonunda vazgeçtim "ben neden herkes gibi değilim" diye sormaktan...
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Onlar akşam evlerine mutlu giderlerken,
Biz kara kara düşünürdük ve ayaklarımız geri gitmek isterdi.
Akşam ezanları bize farklı inerdi...
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Kara kedimiz bile diğer kediler gibi değildi!
Sonunda vazgeçtik "biz neden herkes gibi olamadık" sorusundan...
Belki de artık bunalıp, çok usandık...
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Oltadaki balıklar bile bizden mutlu çırpınıyordu...
Akşam ezanları bize farklı inerdi...
Akşam ezanları bize sela gibi gelirdi!
Ani Ümraniye gezmeleri(!)
Halamın usançsız güleç yüzü mahcubiyetimizi örtüyordu.
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Bu yüzden ben hiç bir zaman çocukluğumu özleyemedim!
Hayallerimle süslediğim bir kaç kareyi kendime sevdirdim...
Kalanı,
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..
Anılardan kaçış, insanlardan kaçış, 
Aşktan, yardan, yaşamaktan kaçış,
Hepsi de bir çırpınış!..

Dibin notu: Yayınlama konusunda tereddüt etmiştim, umarım özelimi sorgulayan sorular gelmez ki mailleri cevaplamadığım zaten malumunuz.





Kazandık

Rabia Birsen Güvercin, uzun zaman sonra Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında son soruyu açtırıp, bilen, iyilik ve sevgi dolu bir simâ...

Sağ kolunu kıyma makinesine kaptırmasından yakınmayan, şikâyet etmeden her halde içtenlikle hayata küsmeden, olumlu, pozitif ve bunu çevresine yayabilen bir gencimiz.

Bunun altını çizdikten sonra, milyonluk soruyu bildiği, sevinçli gözyaşlarıyla "Kazandım" dediği anda annemle biz de ağlamasına, sevincine eşlik ettik.

Kazandık!..

Biz dünya hayatında tüm bu bize bildirilenlere şeksiz iman etmiştik ama hak edecek işlerimiz yoktu...
Sen imanı bize bahşettiğin gibi onu zayi etmeyip lutfeyledin, kereminle, ikramınla, merhametinle şimdi cennetindeyiz Rabbimiz...

Anne, kazandık...
Allah’ımız bize ihsan ettiği imanı yakmadı...Cennetteyiz işte...

Şükürler içinde sevdiklerimizle sevinç içinde birbirimize sarılıyoruz.

Kazandık!..
"İşte büyük kurtuluş." 
"Halidiyne fiha ebeda."
Hem de sonsuz, hiç tükenmeyecek, kesintisiz, ebedi...

Ne zaman biri bir şeye çok sevinse, içimdeki derviş buna benzer şeyler yaşar...Dünya sevinçleri geçicidir, kederleri de öyle...

Bu akşam yarışma atmosferiyle sesli söyledim ve Kenan Rabia'ya sarıldı, ben anneme sarılıp yüzünü sevip öptüm öptüm...

Yakında uzun bir ayrılık kapıda!..
Ta cennet sabahına kadar, hasret var...

İnşallah bütün iman edenlerin sonunda varacağı yer cennetler ve bizi ve her şeyi yoktan, sonsuz kudretiyle yaratan Allah'ımızın seyri olsun. 

"Rabbi lâ tezerni." 
Allah'ım beni/bizi bırakma.
Amin.



10 Eylül 2023 Pazar

tüf


Bir çökelti taşıyız her birimiz. 
Bizi dağ başının nasipli turnası zannedenler;
Bilmezler, küf müyüz?
Nardan  miras tüf mü?

Kanarya Banu Dağ 


Leylin kucağında bir garip bakış
Namluda cümleler, tetikte kış
Nefretten sevdaya sür'atle kaçış
Dizgini yakan koşu yâr bende kalsın...

Bir ağrılı baş, canân başından ırak
Gurbette imiş şifa, terket bırak
İrem bağları yanmış öyle kurak
Köz içinde yaram, sar bende kalsın...

Hakka ayan şu hâlim Leyla'dan beter
Şifa yok hekimde paslanmış neşter
Tuz gölleri taşmış, ayağımda ter
Bendimi yıkan sel, var bende kalsın...

Tutsa ellerim kalbimin elinden 
Geçsem bir kez kalbinin tünelinden 
Vazgeçerek ömrümün seferinden
Düşeceğim menzil yar bende kalsın...

Yüzün gözüme ferdir, sesin âfet.
Gülistanda gül andelib-i saffet. 
Zemheride donuştur sensiz uzlet. 
Al şimdi dağımdan kar sende kalsın...

Kanarya Banu Dağ 


"Ölenle ölünmüyor!"

"Ölenle ölünmüyor!"derler.
Onu bilemem ama 
Gidenle ölünüyor..!
Hem de çok iyi ölünüyor...
Öldüğünü kimseler göremiyor!..


9 Eylül 2023 Cumartesi

sen kaybettin!

https://youtu.be/KXavqUUIl6I?si=IgNdUlJwAdwATjJV

Bazı güftesiz/dilsiz gibi duran melodiler, dinleyici seçer ve onların kulaklarına eğilerek, değişik vakitlerde değişik şeyler fısıldar, dinlediğim bu melodinin bana söylediği: 

Sen kaybettin, sen kaybettin, 
sen kaybettin, sen kaybettin, 
sen kaybettin, sen kaybettin, 
sen kaybettin, sen kaybettin, 
sen kaybettin, sen kaybettin, 
sen kaybettin, sen kaybettin!..


Ve hepimiz gitmek için

Hepimiz gitmek için geliriz...
Birbirimizden,
Sevdiklerimizden
Ve cisimlerimizden...
Gam çekme!
Ardında güzel anılar bırakabildiysen.
Hepimiz sevmek için geliriz...
Ve hepimiz gitmek için...



haklıydılar

Sonra, gitmeleri gerektiğini, 
Hatta geciktiklerini fark ettiler!
Atlar önden gitmişti.
Onlar onlara yetişemediler.
Anlam kargaşasında gittiler,
Alacaklarıyla, yanılgılarıyla...
Sonra gitmeleri gerektiğini, 
Gitmezlerse bir ölüyü 
Diriltemeyeceklerini fark ettiler!..
Ahlarıyla, yangınlarıyla gittiler!..
"Bundan bir şey olmaz!"deyip de gittiler.
Gecikmelerini kâğıt gibi buruşturup,
Hücresinin kapısını vurup da gittiler...
Haklıydılar, adam baştan sona zaman kaybıydı...
Ondan bir şey olmamıştı, olmazdı da...




Olması gereken

Olması gereken, 
olması gerektiği vakitte olmayınca; olmaması gerekenler devreye girer ve insanlar üzülürler...



8 Eylül 2023 Cuma

Hak


Herkesin, her şeyin, her nefesin birbirinde hakkı/sorumlu olduğu, ölüm sınırına mayınlar döşenmiş bir yerde sınavda olmaktır dünya denilen yer...



Yansımalar 31

''Bir kadın isminden fazlasıdır, olmalıdır. Bir kadın çok kadındır aslında.'' [Rüveyda'ya mektuplar, sh: 34]

Dedikten sonra örneklemeler gelmiş. Sabahta, akşamda, zamanda...bir adamın bir kadında zamanda yolculuğu gibi seyrü seferi kitapta.

Keşkelere takılmadan, iyikilerle dolu dopdolu...Bakmaya kıyamayan nazarlarda, şen muzur kahkahalarda...

O keşkelerimiz üremeseydi, bir virüs gibi yayılmasaydı hayatımıza belki de bunlar olurdu Rüveyda...Ama nasıl olsundu sen yoksun, sen hiç olmadın ki meleğim... 
Bir kitabın yaprakları arasında okudukça dokunuyorsun ruhuma...
Bir ırmak açtım yoluna...Yol uzadıkça ırmak da hiç kesintiye uğramadan ilerliyor, sanki sonunda sana kavuşacakmışım gibi...

Ben seni ömrümde yediğim darbelere kaçamak, tutamak, sığınak eyledim. Beni en iyi sen anladın, en güzel sen sevdin, en güzel seninle yaşadık aşkı, sevgiyi, şefkati, yaşanılası bu hayatı...

Sen her defasında soluk soluğa gönül kapısını çaldığım, o kapıda beklediğim, eşiğini şifa bildiğim limanımdın. Seninle dertleştik ki beni en iyi sen anlardın, bir de İstanbul...
Sen ve İstanbul...
Artık İstanbul kadar uzaksın.

Dertleştiğimdin, sırdaşımdın, sitemlerime bile kızmazdın. Çünkü sen bana hiç bir şartta kıyamazdın, kırılmazdın. En çocuksu hallerimi bile kâbusları rüya tadında yoran bir olgunlukla en içten en samimi duygularınla iyiye yorardın. 

Sen benden usanmazdın...
İsminden fazlaydın, canımda candın. 
Sen Rüveyda'ydın...

Çok kadındın sen...
Çocuk kadın, anne kadın, yalnız erkeğine yosma kadın...Benim aradığım, istediğim ve arsızca doyamadığım...

Çok kadındın, her zaman özenli, temiz, tertipli, düzenli...
Elinde kitapla, kalemle, iğneyle, kepçeyle, toz beziyle, rujla, tarakla...sen ne çok kadındın...

Sensiz ben yarımdım, öyle de kaldım...