▼
28 Ekim 2012 Pazar
Bayram notlarımdan..
Beni yokluğunla savaştırma!.
Kaybederim
Ölürüm .! (Ö.Asaf)
Biraz ukalaca değiştirirsek:
Kendini yokluğumla savaştırma!.
Kaybedersin!
Ölürsün, ölemesen de sürüm sürüm sürünürsün..!
***
Elimdeki kitap Taoizm, Budizm, Hinduzm..gibi ''izm''lerden söz ettikçe, dün Myanmar' (Burma) da can derdinden, yurtlarından kaçmak zorunda mazlum Müslümanlara, bunu reva gören Buda'nın şefkatli (!) katillerini tekrar hatırladım..Bizlerin bayram tatlısı yediği saatlerde, onlar bıçak darbeleriyle kurban ediliyorlar, kaçanlar denizde boğularak şehit ediliyorlardı..
***
Zatın biri hükümete kızıyor, Suriye ile ''kuzu sarmasıydın, ne oldu'' diye ve ekliyor ''bize ne orada olanlardan bu onların iç meselesi..''
Ben de bir cevap vereyim:
- O kuzu postuna bürünmüş şeyin içinden bir çakal çıktığı için, hükümet mazlumdan yana tavır alarak, uzun zamandır dünyanın unuttuğu bir şeyi yaptı: Politik çıkar yerine, insani siyasetten yana tavır belirleyerek, aslında dünyada bu trendin yakalanması/yaygınlaşması halinde, ne haksız yere cana kıyılabileceğini, ne de açlık ve sefalet içinde insanların olmayacağının sembolü oldu..Esed denen zalimi durdurmaya yetmedi ama, sert tepki vererek ''haksızlık karşısında susan şeytan'' olmanın hesabından da sıyrılmış oldu..
Bugün gezegenimizde yaptırım gücü olan adil bir liderlik olsaydı, en azından başsız bırakılan Müslüman dünyasının eskisi gibi bir başı Kur'an ve Peygamber emri olan hilafet makamı olsaydı; (Onların papalığı var bizimki 1924'de lağvedildi) dünya zenginlerinden topladığı fonlarla yeryüzünde bir tane ülke değil, insan aç ve sefil kalmamış olacaktı..İslam Birliği gibi bir güç, Birleşmiş Milletler'in karşılığı olacaktı. BM, Müslüman olmayan 5 daimi üyenin güdümündedir.
Dün Fransa'ya dans için kafa tutan ecdadın neslinin yanı başında Esed denen katil bu denli pervasız olamayacaktı.
Bir yerde haksız yere cana kıyılacak, insanlar evlerinden yurtlarından sürülecek ve sen ''bize ne bu onların iç meselesi '' diyebileceksen, aslında bu, sözün bittiği yerdir..Zira, söz, insan yanı, merhameti, vicdanı olanlara söylenir.
***
İnsanları sömürmek için, önce bir put (tağut/izm/ideoloji) olmalı, onun adına, arkasına saklanan mutlu ve putlu azınlık, çoğunluklara hakim olup, sömürüp yönetebilsin..
''Sizi biz kurtarır ve dilediğimizi de yaparız !''
Bu yüzyılda, heykeller önünde çağ dışı, gerici ve yobaz anlayıştan bir örnek..Gerici diyorum çünkü, Sevgili Peygamberimiz (sav) den önceki cahiliye araplarının Lat, Menat, Uzza vesaire gibi böyyük baş putları heykelleri vardı ve onlara taparlar, onlara şikâyet eder, onları Allah ile aralarında aracı yaparlardı..
Neyse ki, günümüzde heykel önünde tapınmayı (adı da çok masum, saygı duruşu!) uygulayan ülkeler artık bir elin parmaklarını geçmiyor.