▼
5 Ekim 2017 Perşembe
Rüveyda'yı açıklıyorum !
Kim mi Rüveyda ..?
Rüveyda bazen şairin ''çocuksun sen'' dediği,yaramaz,ürkek bir bahar goncası.
Bazen sığınıldığında, insana huzur veren,bir tavan arası...
Rüveyda bazen çok tanıdık, tanıdıktan da tanıdık, sanki kadim zamanlarda, ruhumun yol arkadaşı...
Bazen de gökkuşağının tüm renkleri, beni hiç bir zaman üzmeyen,hep özümseyen...
Rüveyda, hayatımda hiç bir zaman nefesinin nefesime değmediği ve sanırım kalan ömrümde de, artık yolunu gözlemediğim güzel bir masal...
Her masal gibi, bu seride bir an gelecek bitmiş görünecek, hep içimde yeşerecek; dedikten sonra sizlerden gelen benim için hazine değerindeki mektupları, burada saklamayı sürdürüyorum.
***
Ömrünü ömrüm bildiğim'e,
Kalabalıktayız ama yalnız değil miyiz,
Sesli görünsek de,çok Ses'siz aslında..
Neşeliymiş gibi dursak da,hep bir hüzünlü,
Kimse anlamasın diye güçlü …
Bir o kadar çaresiz, zayıf, yorgun
Bir o kadar da kırılgan değil miyiz..?
Aslında her ikimizde kendi halinde Ses'siz…
***
Beni kim bilir nasıl severdin
Saçlarımı tarayıp, örgü bile yapardın
Sana kahvaltı hazırlayışımı izler
Ben gelmeden yerine geçerdin
Belki de beni, en güzel sen severdin
Hiç üzmez gamzelerimi öperdin.
Bana en zor şairlerden şiirler seçip
Canıma canıma okurdun
Biliyorum beni en guzel sen severdin
Nefesinden nefesime ekleyip, canım olurdun.
Ben sana ömür, sen bana nefes olurdun
***
-Aşk nedir Rüveyda!
Sevmek veya sevilmek ihtiyacı mıdır ?
''O'nu hatırlamak bana kendimi iyi hissettiriyor..!''
Şairin de dediği gibi;
Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.
Mektup cebimde…
Cebim yüreğime yakın…
Yüreğim Sende…
Sen yüreğime yakın…
Öyleyse mektup Sende…
Bu kadar içimdesin işte…
***
Kayıp çocuk kimliğimle yazıyorum sana. Çıplak ve masum. Her kimliğe büründüm, her kişiliği kusandım. Ezberlediğim yollarda kayboldum. Bildiğim şose yollar çıkış vermiyor. Neden dilim bu kadar kısaldı. Neden neşem kayıp. Kimim ben, kimin cüzdanında kaldı gençlik hevesim. Hangi fötr şapkanın altından çıkacak şefkatli annem.Yoruldum ben. Aramaktan, bulamamaktan, kaybolmakta...
Yoruldum derken bile yoruldum. Yalnız uyumaktan, ağlayarak uyanmaktan, boş gözlerle hayata bakmaktan.
Ne desem olmuyor. Ne desem kendimi bulamıyorum.
Yersiz ofkeme bir kılıf bulduğumda iyi olurum belki.
Kime neye bu kadar acımasızım. Nasıl böyle oldum..?
Bilmiyorum artık hiç birşeyi bilmiyorum....
Bildiğim tek bir şey var, oda sıcacık kucağında ısınabileceğim...
***
hükümsüzüm...
sana karşı bir hayli suçlu
ve suçlu olduğum kadar haklı
nasıl yaptı kalbim o hatayı
nasıl da amansız bir savaştı
ve de sonu boştu
gardımı almadan
zırhımı kuşanmadan
çıplak elle sade kalbimle
bomboş uçsuz bucaksız heveslerle çıktım karşına
belli, sonu besbelli
sana yenilmeye geldim.
bir yenilgi bu kadar zevk verir mi..?
***
..bana ait bir rüyasın sen,
içinde yaşadığım hayat sana dair...
***
Ne güzel bir savaştı bu girişilen
Mağlup edildi dar kafalar...
Bir ara uğra bana
Kutlarız karşılıklı
Nasıl da yendin beni
Alt ettin bağnaz kalbimi
Kutlarız belki...
Ha unutmadan
Seni seviyorum
Bir de şu kediyi...
***
Dermanım, iki gözüm, sol yanımdaki ince sızım,
Seni ruhumun can bebeğine sarmalıyım tütüne kağıt sarar gibi.
Koyu demli bir çay olsam, sıcak demliği bırakıp ince belli bardak misali kalbinde sonsuza dek seninle durabilirim.
Kapı gıcırtısı sesinden bile irkilen bir kedi iken ben, senin boranlarına,boyun eğiyorum...
Yolun yolum olmalı, solun bir ömür solumda atmalı, varsa bu hasrete bir çözüm ne olur söyle..!
Zira ben bu yarım yamalak ömrümde seni doya doya yaşamadan gidersem, bil ki yazık olacak bana. Sadece bana mi? Hem bana hem sana...