▼
13 Nisan 2020 Pazartesi
Her Şey Hüzünlü! / Sevgili Rüveyda!
Değişen Hiçbir Şey Yok,
Yazdıklarımızla,
Yazabildiğimizi Sandıklarımızla,
Anlatamıyoruz İçimizdekileri...
Arada Bir Şiir Yazasımız Geliyor,
Oturuyoruz Bilgisayarın Başına,
Kelimeler Diziliyor Dilimizin Ucuna,
Dökülmüyor Sayfalara...
Çünkü Şiir Kokmuyoruz Artık..!
Galiba Hepimiz Sabaha Dönmeyen,
Yitik Zamanlar İçinde Kaybolmuş Gece Gibiyiz...
Her Şey Hüzünlü,
Her Şey Sırılsıklam...
Gözler Buğulanmış Bir Akşam,
Sözler Sessiz,
Derin Bir Ağıt...
Ağrıyan Yaralar,
Acıyan Duygular Yaşanmışlıkları,
Hatıraları Hüznüne Bulamış...
Gün Geçtikçe Herkesin Kapısına Dayanıyor Ürküten Yalnızlıklar,
Zamanda Kayboluyor Duyulmayan Çığlıklar...
Baharın Adı Yok,
Tadı da,
Her Yer Endişe,
Her Yer Tasa...
Her Yer Buruk,
Her Yer Ağlamaklı...
Şairler de Susmuş Artık,
Ürkütücü Masallardan Geçiyor İnsanlık...
Bugün de Kimseye Umut Armağan Edemiyoruz....
Sevda
Sevgili Rüveyda...
"Nasılsın?" Diye Sorsam Sana,
"İyiyim" Diye Cevap Verebilir misin Bana?
"Nasılsın?" Diye Sorsan Bana,
"İyiyim" Diye Cevap Verebilir miyim Sana?
Bilmiyorum...
Son Günlerde Hiçbir Şey Değişmiyor Hayatımızda...
Hala Sessiz Geçen Saatler Tırmalıyor Beynimizi...
İçimizde Fırtınalar Koptukça,
Bitkin Düşmüş Yüreğimizde,
Acılar Uçsuz Bucaksız Okyanus Oluyor...
Gündüzleri Yaralarımızı Kanatan
Geceleri Bizi Hayallerimizden Uyandıran Düşüncelerimiz Derinleştikçe,
İç Dünyamızda Fırtınalar Esiyor,
Bir Yangın Sıçrıyor Yüreklerimizin Odacıklarına,
Ruhumuzdaki Karanlıklar Daha Çok Kararıyor,
Yüreklerimizin Sancısı Daha Çok Artıyor...
Sevgili Rüveyda...
Dışarıda Güneşli Bir Hava Var,
Ama İçimizde Fırtınalar Kopuyor,
Dışarıda Uçuşan Kuşlar Var,
Ama İçimiz Ürkek Bir Kuş Gibi,
Korkuyoruz Yalnızlığımızdan...
Her Şey Karmakarışık...
Gözler Zindan,
Diller Müebbet Yemiş Bir Mahkum...
İlkbahar Mevsimindeyiz Ama,
İçimizde Hazan Mevsimi Yaşanıyor...
İçimizde ki Hayatın Rengi,
Hayatın Zevki Kaybolmuş...
Nereye Gideceğimizden Habersiz,
Zifiri Karanlıkların Bilinmez Caddelerinde;
Bir Bilinmezliğin İçinde Kaybolmuş Yürüyoruz...
Bir Sona Doğru Sürüklenirken
İçimizdeki Bu Bilinmezlikten Çok Korkuyoruz...
Yaşanması Gereken Bedellerin Ardından,
Bir de Yalnızlığın Küfesi Ekleniyor Sırtımıza
Etrafımız Kahır Dolu Yüklerle Dolu,
Anlam Veremiyoruz Yaşananlara...
Sevgili Rüveyda...
Birbirine Bağlı Zincir Gibi,
Her Şey Üst Üste Geliyor...
Anlamlar,
İmkanlar,
Yarınlar,
Başlangıç Gibi,
Son Gibi,
Yaşam Gibi,
Ölüm Gibi Karmakarışık...
Ne Güneş Bir Daha Doğacak Gibi Batıyor,
Ne de Bahar Gelmiş Gibi Günler Yaşanıyor...
Eski Bilindik Sorularını Sormaktan Vazgeçmiş Hayat,
O Soruları Sormuyor...
Hayat Daha Sert,
Daha Acımasız Şimdilerde...
Bu Karmakarışık Kasırga,
Ağır Bir Çelişkiye Düşürüyor Her Birimizi...
Ve Hiç Birimiz Bilemiyoruz,
Onca Sukunluğumuzun Ardından,
Yeniden Konuşmayı Başarabilir miyiz?
Sevgili Rüveyda...
Seni Sensiz İçimde Yaşıyorum...
Seni ve Sensiz Dakikaları,
Senden Yoksun,
Ve Sevginden Yoksun Bıraktığın Her Anı...
İkinci Baharım Diye Tanıdığım Baharın İle,
Daha Ne Kadar İçimde Saklanırsın?
Beni Ne Kadar Daha Kendine Tutuklu Bırakırsın?
Bu Yüreğe Ne Kadar Daha Hakim Olursun?
Sensizlik Karşısında Daha Ne Kadar Dimdik Dururum?
Cevaplar Ne Sende,
Ne Bende,
Yaşayıp Göreceğiz Birlikte...
Sevgili Rüveyda...
Biliyorum ki Sahipsiz Değiliz,
Merhametine Müştakız Rabimizin...!
Sevda