14 Kasım 2024 Perşembe

Martılar


İnsan sanki ''cedel'' için var şu dünyada. Yani, tartışmak, kavga ve savaş; dahası kan dökmek için.
Sokaklar artık hiç tekin değil.

Fitne her yerde!
Evimizdeki ekranlarda, elimizdeki akıllı (!) aletlerde.
Onlara bakmaktan gökyüzüne/gözlerimize bakmayı, toprağa basmayı unutalı çok zaman oldu.

Her şey asliyetinden uzaklaşıyor.
Kuşlar bile...
Benim şehrimde martıların ne işi var..? 
Onlar bile karaya vurdu, dibe vuran insanlığımız gibi! Ne de olsa onlara denizde balık bırakmayan biziz!
Sefil hayatımızın çöplüklerine mecbur bıraktık onları!..
Onlar da artık insan denen bu meçhulü apartman damlarından dikizleyerek tanımaya başladılar.

Ölüm hiç bu kadar ucuz olmuş mudur insanlık tarihinde...
Eski insanların, hani şu kılıçlı dönemlerindeki ölüm sebeplerinin en azından bir anlamı vardı, sebebi...
İsterse bir sultanın iki dudağı arasından çıksın !
Ya şimdi ?
Basitliğin, bayağılığın,sefilliğin derekesine düştü insanlığımız.
Üzülmekteyim...

[2014]

13 Kasım 2024 Çarşamba

Rüyamda Peygamberimizi

"-Abim, 
Ömrüm geçti gidiyor, bir kere olsun rüyamda Peygamberimizi  göremedim....
........................" diye devam eden, bana çok masum gelen bir mektup.

*

O çok bilinen hikayeyi tekrarlamayacağım. Hani bu şekilde hocasına Peygamberimizi rüyamda nasıl görürüm diyene hocası gece yatmadan bol tuz ye demiş ya...

Rüyada Alemlerin Övüncü Cenabı Ahmedi Mahmud Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi vessellem Efendimizi görmeyi arzulamak, aşk derecesinde istemek bir nasip olduğu gibi, bu isteğe/emele ulaşmak için ona uygun yaşamaya itina edebilmek de ayrı bir büyük nimet ve nasip...

Bunun için önce güzel ahlak, dürüstlük, kısaca sünnet yolu üzere yaşam ve ötelerin hasreti, yâr yangını lazımdır. 

İnsanların bu muhteşem kaygıyı unutup, dünyaya daldıkları şu günah asrında ihlasla ONU [sav] görme çabası bile görmek gibidir. 

Görmek dua gibi iki kısımdır. Nasıl ki  kalbi dua ve fiili eylem duası varsa... Rüyada görmekle, hayatta Allah'a bağlı bir kalple, Allah'ı ve Sevgilisine rabıtalı yaşayabiliyorsanız, bu sizi büyük günahlardan da uzak tutacağı için aslında görüyorsunuz demektir.
Bazı kullara kibre düşmesinler diye, bazılarına da yola girip yolda sebat edip sapmasınlar diye rüya gösterilmez ya da gösterilir. 

Her gece yatağa Onu görmek için abdestli dualı yatmak latif bir ibadettir. 
İbadetin özü aşktır, sevgidir. 



12 Kasım 2024 Salı

Dağ olsa kolaydı


İnsanları ve yaşananları sorgulatır varlığın.
Onların değil, senin anlamazlığınadır kahrım...
Bakınca, yapayalnız akıvermiş hayatım.
Dağ olsa kolaydı, insan aşamıyor kendini...


11 Kasım 2024 Pazartesi

Yağmur

Aşk, tek başına kalıp, eylemle birleşmeyince, nasırlaşmamak, kabuk tutmamak, çöle dönüşmemek için gözlerden yardım alır...
Bilirsin; yağmur yaşatmaktır, yaşamaktır, yaşamdır...



10 Kasım 2024 Pazar

Biraz kırgınım sanki

Biraz keyifsizim sanki,
Günler ağır geliyor ruhuma...
Taşıyamıyorum...
Sabahları zor çıkıyorum akşama.
Barışamıyorum dünümle, yarınımla.
Biraz kırgınım sanki...
Onaramıyorum...


9 Kasım 2024 Cumartesi

Gelemedim sana

Kendimi susturdum!
Gönlümü küstürdüm!
Gelemedim sana...
Korkak dedim,
Tembel dedim tahrik ettim!
Dinletemedim.
Gelemedim sana,
Aylar yılları kovaladı,
Bir santim kımıldayamadım.
Gençlik veda edecek,
Bir türlü uyanamadım!
Sözün özü: geç kaldım.
Gelemedim sana...
Bekleme!
Başka kalmadı,
Çıkmam bu bahara...



8 Kasım 2024 Cuma

Mutlu şiir yoktur



Hani Nazım Hikmet : ''Sen Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ? '' demiş ya.

Nazım Hikmet sordu diye, genel olarak doğru kabul etmiş ve üstünde düşünmeye gerek duymadan ''yapılamaz'' sananlarımız olmuştur. Dino gibi bir ressam bu soruya tablo ile cevap vermek yerine şiirle cevap vermiştir. 

Pekala mutluluğun resmi yapılabilir ve (zaten Diana Dengel örneğinde olduğu gibi) yapılmış da. Bir çok tabloda bunu  görmüşüzdür. Baktıkça içimiz açılmış, keyf almışız ve şimdi bu tabloda olmak vardı diye iç geçirerek hayıflandıklarımız olmuştur.Günümüzde mutluluk veren fotoğraflarsa hepimizin malumu..

''Mutlu aşk yoktur sevgili'' demiş ya Louis Aragon, mutlu şiir yoktur aslında. Bunu da bendeniz demiş oluyorum. Lütfen kayıtlara geçsin (tebessüm).

Öyle ilkokul kitaplarında ''uçuşsun kelebekler, koşalım çoşalım,'' ya da ''bugün 23 nisan sevinç doluyor insan''dan öte değildir mutlu zannedilen şiirler.Çocukça ve çocuk avutmacası...

Mutlu şiir yoktur, zira şiirin mayası hüzünle yoğrulmuştur. İnsan, toprak ve ölüm ilişkisine benzer bir şey. Hüzün, keder, gam, yazdırır insana şiiri, şarkı sözlerini ve söyletir türkülerini, şarkılarını.

Bakın mesela yukarıda şarkı dedim, şarkı için aynı şeyi söyleyemem; mutlu, şen şakrak şarkılarımız türkülerimiz vardır, ama mutlu şiir olamaz, var diyenlere o ''şiir'' değil, başka bir şeydir derim.

Şiir; aşkı, hasreti, ayrılığı, aykırılığı,imkansızı...kısaca ateşi kor gibi barındırır içinde.

Şiir; ölümlü olan insanın, hakikati didiklerken döktüğü gönül yaşlarının harf harf, hece hece, dize dize, mısra mısra kağıtlara düşmesidir.

Şiir; cennetlerden, yeryüzüne sürülmüş insanın, Allah'ın gurbetinde,  topyekun acısıdır.

Bendeniz, huzurluyken ( birileri mutluyken diyor ama bilenler bilir, mutluluk an'larla kayıtlı ve geçiciyken, huzur daimidir derim) şiir yazamam.  İlle yazmak için kendimi zorlarsam, ya da yazmayı özlemişsem, fonlar, şarkılar dinlerim. Tulumbamdan su almak için, önce bu metodla su dökerim.

Yazımı bitiriyorum :


''Mutluluğun resmi vardır Nazım, 
Başarabilirsen şiirini yazmalısın...''


²⁰¹⁴


7 Kasım 2024 Perşembe

Ben giderken


Ben giderken sen geldin...
Güneş batarken...
Mum gibi erirken,
Sözler tükenirken,
Son mısranın son kelimesindeyken...

Ben biterken sen geldin...
Gözlerimin feri sönmüşken,
Bir damla kendim kalmamışken,
Yarından bir şey beklemezken,
Varla yok arasında eğleşirken...

Ben giderken sen gelmiştin...
Ben biterken sen gelmiştin...



6 Kasım 2024 Çarşamba

Göçmen kuşmuş

Yaşama sevincim bir göçmen kuşmuş, uçup gitmiş gönül ülkemden...



5 Kasım 2024 Salı

Öğrendim!


Tevekküle bandırılmış bir kabullenişle,
Uzaktan, sessiz ve çaresizce...
İsyansız ama yüreği yakan ateşle,
Özleyerek ölmeyi öğrendim ben...


4 Kasım 2024 Pazartesi

Okurlarımın derinliği


Okurlarımın derinliği, inceliği, edebiyata aşinalığı ile her zaman onur duydum, mutlu oldum. Bunu en yoğun olarak, Rüveyda'ya Mektuplar'ı ilk önce burada kaleme alırken yaşadık. Sizlerden enfes şiirler akmıştı. Öğretmen okurlarım başı çekiyordu...
Şiir yazamıyorum diyeniniz dahi şiir gibi cümleler kuruyorsunuz. 
Varlığınıza her zaman müteşekkirim.




3 Kasım 2024 Pazar

"Saçma bir soru gibi..."

"Murat hocam, 
Saçma bir soru gibi gelebilir ama neden şiirler yazdığınız sevgilinizle birleşip evlenmiyorsunuz, biraz özel bir soru oldu ama..."


- Biraz mı 😎
Kitabımı dikkatli okumuş herkes bilir ki benim sevgilim bazen bir şehir, bazen bir kadın, bazen alınan bir nefesteki He hecesi, bazen de...

Sevgili olarak kadın'a dönersek; Rüveyda bir ütopya...
Yaşanamamış ve hasreti çekilen bir kadın...
Aslı olsa belki kavuşurduk, ne de olsa aslan burcu azmi damarlarımda pusuda dermişim 🤭

Unutmayın;
Şiirimsi şeyler yazanların bir yanları melankolik hatta az şizofreniktir...
Yoksa -hele- olmayan bir hâyâle kelimeler üretmek o kadar kolay değil...

Ve bir tavsiye; okuduğunuz şiir vb. şeylerin asli sebep ve müsebbiplerine takılırsanız, edebi zevki yakalayamazsınız. 
Sonuçta Agatha Christie okumuyorsunuz 😌


Sadist!

"Oh sana ile biten o şiiriniz!
Hey dostum siz sadist misiniz? Mazoşizmin altın devrini yaşadığı bu çağda kendinize bu ne acımasızlık? Vicdanı çalışan insanlar kendilerini hesaba çekip suçlarlar, tamam da sizin ki böyle ulu orta kendi hakkınıza girmek değilse ben de bir şey bilmiyorum, etmeyin!!
Hayatınızdaki olumsuzlukların tümünü kendinize yükleyip, faturayı kendinize kesemezsiniz!"


Çoktan kestim dermişim.
Yukarıdaki mektuba benzer bir kaç mektup aldım. 
Bloğum eşittir günlüğüm yani ruh hallerim, kalp sancılarım...tabii yazabildiğim kadar...
En haklı çıktığım hadiselerde bile günün sonunda kendime bir hata yükleme kapasitesi yüksek bir zatı muhteremimdir, elimde değil...
Hele bir insanın, bir canlının üzüntü sebebi olmuşsam...

Meselâ bizim sarı kız yüzünden pencereden gizlice bakarım. Ablamın aşağıda verdiği mamalarla tok da olsa -kediler bize benzerler- ekstra ağız tadına benden alışık olduğundan, beklenti içinde olmasına sebep olmamaya gayret ederim. Ona ikram edecek bir şeyim olduğu zamanlar özgürce pencereden bakabilirim. Zaten çok zeki çok hisli, fena bir şey. ☺️

Tuhaf bir de duygu yaşatır sarı kız; o aşağıdan yukarıya bana bakar, benden umar...ben de aşağıların aşağısından yüceliklere, zamansız ve mekânsızlığa bakar, umarım...Sarı kız her defasında bu duygumu tazeler, canlı tutar. Umana vermek, verenin şanındandır ve herkes veremez, vermez. O da bahsi diğer ve ayrı bir nasip, rızık meselesi...

Teselli etmeyi, onarmayı amaçlamış iyi niyetli mektuplarınıza teşekkür azdır. Allah razı olsun. 

2 Kasım 2024 Cumartesi

Beni en son!

Bitti dediğimiz zaman bitmeyecek,
Aramıza günler, yıllar, anılar girecek!
Sonra rakamlar, isimler silikleşecek...
Derken, sıra bakışlarına gelecek...
Beni en son onlar terkedecek...
Beni en son onlar terkedecek!..




1 Kasım 2024 Cuma

Kalbime mektuplar [42]

Kalbim!
İyi dinle!
Darılıp kırılmak yok!
...
Ne gereği gibi sevmesini bildin!
Ne de sevilmeye izin verdin!
Avare bir serseri gibi gün tükettin!
Yalnızlığın dibinde böylece nihayete erdin...
Oh olsun!..