Saturday, November 16, 2024
Ütü yaparken
Çoktandır kendimi, saçlarımı kestirmek için zorluyordum.Hiç sevmediğim dış işlerinden biri ayakkabı boyatmaktır ki, hiç boyatmam.Çok kibirli bir duruş gibi gelir bana.Ayağını atarsın, boyacı boyar,cilalar,fırçalar.Sen öyle tepeden seyredersin.Tamam onun mesleği ve olması gereken (herhalde) bu, ama ben gariban görünüşlü ufak çocuk (o da yardım amacı) olmadıkça hayatta boyatmam ayak kaplarımı.
Diğeri de berbere (kuaför) gitmek. Hele öyle berberler varki, işleri bitince masaj yapıyorlar. Yahu ben gıdıklanırım,belli etmemeye çalışarak huylu olduğumu kan ter içinde çıkarım ve o zavallı berbere bir daha gitmem..Diyemem de masaja gerek yok, kırılır diye. Burun içi kıllarımı ne diye elin adamı alsın, kulaklar keza.Evde yaparım hepsini. Hatta bugün berbere bile uzunca bir aradan sonra gittim. Makine aldım kendim hallediyorum. Hatta arkama ayna koyup kulak arkası ve ense gibi en zor kısımları bile...
Şu an hem Sertab çalıyor, müzik eşliğinde yazmak nasılmış, tecrübe ediyorum. Napiim çok sardı son albümü.Koparılan Çiçekler gibi slow olanları üstüste sıraladım ve evet ütümü böyle yaptım.
Yaparken de kadın olmanın zorluklarını düşündüm.
Güzel dinimizde kadının evde iş yapma mecburiyeti yok.Örfen yaparsa, sevabına yani, oh ne ala.Yoksa koca zorla "neden bu iyi olmamış!" diye kafa tutamaz.
Yaparken de kadın olmanın zorluklarını düşündüm.
Güzel dinimizde kadının evde iş yapma mecburiyeti yok.Örfen yaparsa, sevabına yani, oh ne ala.Yoksa koca zorla "neden bu iyi olmamış!" diye kafa tutamaz.
Aslında senede bir hafta ilan edilmeli.Evci haftası gibi bir isim. Bir hafta evin ''erkeği'' kadının yaptığı bütün işleri, yemeğe kadar yapacak. Bir de işe gidecek.Yorgun gelip yemek hazırlayacak, kaldıracak, yıkayacak. Çay faslıyla, yayılmış karısına servis yapacak. Süper bir empati olur.İyi yemek ya da ütü yapmadı diye karısını öldüresiye döven molozlar anlar o zaman anyayı konyayı. Eşler birbirini ancak israf konusunda ikaz etmeli, hizmet kalitesi için değil! Tüm yorgunluğun üzerine kadın bir de gece hizmetini de kusursuz vermek zorunda. Ne diyeyim zor zenaat kadın olmak.
[2011 Blogcu]
[2011 Blogcu]
Friday, November 15, 2024
Uzakların kokusu
Çok yakınımsın,
Çok yakınımdasın...
Öyleyse,
Niçin senden uzakların kokusunu alıyorum...
Sen,
Baştan sona gurbetsin!
Thursday, November 14, 2024
Martılar
İnsan sanki ''cedel'' için var şu dünyada. Yani, tartışmak, kavga ve savaş; dahası kan dökmek için.
Sokaklar artık hiç tekin değil.
Fitne her yerde!
Evimizdeki ekranlarda, elimizdeki akıllı (!) aletlerde.
Onlara bakmaktan gökyüzüne/gözlerimize bakmayı, toprağa basmayı unutalı çok zaman oldu.
Her şey asliyetinden uzaklaşıyor.
Kuşlar bile...
Benim şehrimde martıların ne işi var..?
Onlar bile karaya vurdu, dibe vuran insanlığımız gibi! Ne de olsa onlara denizde balık bırakmayan biziz!
Sefil hayatımızın çöplüklerine mecbur bıraktık onları!..
Onlar da artık insan denen bu meçhulü apartman damlarından dikizleyerek tanımaya başladılar.
Ölüm hiç bu kadar ucuz olmuş mudur insanlık tarihinde...
Eski insanların, hani şu kılıçlı dönemlerindeki ölüm sebeplerinin en azından bir anlamı vardı, sebebi...
İsterse bir sultanın iki dudağı arasından çıksın !
Ya şimdi ?
Basitliğin, bayağılığın,sefilliğin derekesine düştü insanlığımız.
Üzülmekteyim...
[2014]
Wednesday, November 13, 2024
Rüyamda Peygamberimizi
"-Abim,
Ömrüm geçti gidiyor, bir kere olsun rüyamda Peygamberimizi göremedim....
........................" diye devam eden, bana çok masum gelen bir mektup.
*
O çok bilinen hikayeyi tekrarlamayacağım. Hani bu şekilde hocasına Peygamberimizi rüyamda nasıl görürüm diyene hocası gece yatmadan bol tuz ye demiş ya...
Rüyada Alemlerin Övüncü Cenabı Ahmedi Mahmud Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi vessellem Efendimizi görmeyi arzulamak, aşk derecesinde istemek bir nasip olduğu gibi, bu isteğe/emele ulaşmak için ona uygun yaşamaya itina edebilmek de ayrı bir büyük nimet ve nasip...
Bunun için önce güzel ahlak, dürüstlük, kısaca sünnet yolu üzere yaşam ve ötelerin hasreti, yâr yangını lazımdır.
İnsanların bu muhteşem kaygıyı unutup, dünyaya daldıkları şu günah asrında ihlasla ONU [sav] görme çabası bile görmek gibidir.
Görmek dua gibi iki kısımdır. Nasıl ki kalbi dua ve fiili eylem duası varsa... Rüyada görmekle, hayatta Allah'a bağlı bir kalple, Allah'ı ve Sevgilisine rabıtalı yaşayabiliyorsanız, bu sizi büyük günahlardan da uzak tutacağı için aslında görüyorsunuz demektir.
Bazı kullara kibre düşmesinler diye, bazılarına da yola girip yolda sebat edip sapmasınlar diye rüya gösterilmez ya da gösterilir.
Her gece yatağa Onu görmek için abdestli dualı yatmak latif bir ibadettir.
İbadetin özü aşktır, sevgidir.
Tuesday, November 12, 2024
Dağ olsa kolaydı
İnsanları ve yaşananları sorgulatır varlığın.
Onların değil, senin anlamazlığınadır kahrım...
Bakınca, yapayalnız akıvermiş hayatım.
Dağ olsa kolaydı, insan aşamıyor kendini...
Monday, November 11, 2024
Yağmur
Aşk, tek başına kalıp, eylemle birleşmeyince, nasırlaşmamak, kabuk tutmamak, çöle dönüşmemek için gözlerden yardım alır...
Bilirsin; yağmur yaşatmaktır, yaşamaktır, yaşamdır...
Sunday, November 10, 2024
Biraz kırgınım sanki
Biraz keyifsizim sanki,
Günler ağır geliyor ruhuma...
Taşıyamıyorum...
Sabahları zor çıkıyorum akşama.
Barışamıyorum dünümle, yarınımla.
Biraz kırgınım sanki...
Onaramıyorum...
Saturday, November 9, 2024
Gelemedim sana
Kendimi susturdum!
Gönlümü küstürdüm!
Gelemedim sana...
Korkak dedim,
Tembel dedim tahrik ettim!
Dinletemedim.
Gelemedim sana,
Aylar yılları kovaladı,
Bir santim kımıldayamadım.
Gençlik veda edecek,
Bir türlü uyanamadım!
Sözün özü: geç kaldım.
Gelemedim sana...
Bekleme!
Başka kalmadı,
Çıkmam bu bahara...
Friday, November 8, 2024
Mutlu şiir yoktur
Hani Nazım Hikmet : ''Sen Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ? '' demiş ya.
Nazım Hikmet sordu diye, genel olarak doğru kabul etmiş ve üstünde düşünmeye gerek duymadan ''yapılamaz'' sananlarımız olmuştur. Dino gibi bir ressam bu soruya tablo ile cevap vermek yerine şiirle cevap vermiştir.
Pekala mutluluğun resmi yapılabilir ve (zaten Diana Dengel örneğinde olduğu gibi) yapılmış da. Bir çok tabloda bunu görmüşüzdür. Baktıkça içimiz açılmış, keyf almışız ve şimdi bu tabloda olmak vardı diye iç geçirerek hayıflandıklarımız olmuştur.Günümüzde mutluluk veren fotoğraflarsa hepimizin malumu..
''Mutlu aşk yoktur sevgili'' demiş ya Louis Aragon, mutlu şiir yoktur aslında. Bunu da bendeniz demiş oluyorum. Lütfen kayıtlara geçsin (tebessüm).
Öyle ilkokul kitaplarında ''uçuşsun kelebekler, koşalım çoşalım,'' ya da ''bugün 23 nisan sevinç doluyor insan''dan öte değildir mutlu zannedilen şiirler.Çocukça ve çocuk avutmacası...
Mutlu şiir yoktur, zira şiirin mayası hüzünle yoğrulmuştur. İnsan, toprak ve ölüm ilişkisine benzer bir şey. Hüzün, keder, gam, yazdırır insana şiiri, şarkı sözlerini ve söyletir türkülerini, şarkılarını.
Bakın mesela yukarıda şarkı dedim, şarkı için aynı şeyi söyleyemem; mutlu, şen şakrak şarkılarımız türkülerimiz vardır, ama mutlu şiir olamaz, var diyenlere o ''şiir'' değil, başka bir şeydir derim.
Şiir; aşkı, hasreti, ayrılığı, aykırılığı,imkansızı...kısaca ateşi kor gibi barındırır içinde.
Şiir; ölümlü olan insanın, hakikati didiklerken döktüğü gönül yaşlarının harf harf, hece hece, dize dize, mısra mısra kağıtlara düşmesidir.
Şiir; cennetlerden, yeryüzüne sürülmüş insanın, Allah'ın gurbetinde, topyekun acısıdır.
Bendeniz, huzurluyken ( birileri mutluyken diyor ama bilenler bilir, mutluluk an'larla kayıtlı ve geçiciyken, huzur daimidir derim) şiir yazamam. İlle yazmak için kendimi zorlarsam, ya da yazmayı özlemişsem, fonlar, şarkılar dinlerim. Tulumbamdan su almak için, önce bu metodla su dökerim.
Yazımı bitiriyorum :
''Mutluluğun resmi vardır Nazım,
Başarabilirsen şiirini yazmalısın...''
²⁰¹⁴
Thursday, November 7, 2024
Ben giderken
Ben giderken sen geldin...
Güneş batarken...
Mum gibi erirken,
Sözler tükenirken,
Son mısranın son kelimesindeyken...
Ben biterken sen geldin...
Gözlerimin feri sönmüşken,
Bir damla kendim kalmamışken,
Yarından bir şey beklemezken,
Varla yok arasında eğleşirken...
Ben giderken sen gelmiştin...
Ben biterken sen gelmiştin...
Wednesday, November 6, 2024
Tuesday, November 5, 2024
Öğrendim!
Tevekküle bandırılmış bir kabullenişle,
Uzaktan, sessiz ve çaresizce...
İsyansız ama yüreği yakan ateşle,
Özleyerek ölmeyi öğrendim ben...
Monday, November 4, 2024
Okurlarımın derinliği
Okurlarımın derinliği, inceliği, edebiyata aşinalığı ile her zaman onur duydum, mutlu oldum. Bunu en yoğun olarak, Rüveyda'ya Mektuplar'ı ilk önce burada kaleme alırken yaşadık. Sizlerden enfes şiirler akmıştı. Öğretmen okurlarım başı çekiyordu...
Şiir yazamıyorum diyeniniz dahi şiir gibi cümleler kuruyorsunuz.
Varlığınıza her zaman müteşekkirim.
Sunday, November 3, 2024
"Saçma bir soru gibi..."
"Murat hocam,
Saçma bir soru gibi gelebilir ama neden şiirler yazdığınız sevgilinizle birleşip evlenmiyorsunuz, biraz özel bir soru oldu ama..."
- Biraz mı 😎
Kitabımı dikkatli okumuş herkes bilir ki benim sevgilim bazen bir şehir, bazen bir kadın, bazen alınan bir nefesteki He hecesi, bazen de...
Sevgili olarak kadın'a dönersek; Rüveyda bir ütopya...
Yaşanamamış ve hasreti çekilen bir kadın...
Aslı olsa belki kavuşurduk, ne de olsa aslan burcu azmi damarlarımda pusuda dermişim 🤭
Unutmayın;
Şiirimsi şeyler yazanların bir yanları melankolik hatta az şizofreniktir...
Yoksa -hele- olmayan bir hâyâle kelimeler üretmek o kadar kolay değil...
Ve bir tavsiye; okuduğunuz şiir vb. şeylerin asli sebep ve müsebbiplerine takılırsanız, edebi zevki yakalayamazsınız.
Sonuçta Agatha Christie okumuyorsunuz 😌
Sadist!
"Oh sana ile biten o şiiriniz!
Hey dostum siz sadist misiniz? Mazoşizmin altın devrini yaşadığı bu çağda kendinize bu ne acımasızlık? Vicdanı çalışan insanlar kendilerini hesaba çekip suçlarlar, tamam da sizin ki böyle ulu orta kendi hakkınıza girmek değilse ben de bir şey bilmiyorum, etmeyin!!
Hayatınızdaki olumsuzlukların tümünü kendinize yükleyip, faturayı kendinize kesemezsiniz!"
*
Çoktan kestim dermişim.
Yukarıdaki mektuba benzer bir kaç mektup aldım.
Bloğum eşittir günlüğüm yani ruh hallerim, kalp sancılarım...tabii yazabildiğim kadar...
En haklı çıktığım hadiselerde bile günün sonunda kendime bir hata yükleme kapasitesi yüksek bir zatı muhteremimdir, elimde değil...
Hele bir insanın, bir canlının üzüntü sebebi olmuşsam...
Meselâ bizim sarı kız yüzünden pencereden gizlice bakarım. Ablamın aşağıda verdiği mamalarla tok da olsa -kediler bize benzerler- ekstra ağız tadına benden alışık olduğundan, beklenti içinde olmasına sebep olmamaya gayret ederim. Ona ikram edecek bir şeyim olduğu zamanlar özgürce pencereden bakabilirim. Zaten çok zeki çok hisli, fena bir şey. ☺️
Tuhaf bir de duygu yaşatır sarı kız; o aşağıdan yukarıya bana bakar, benden umar...ben de aşağıların aşağısından yüceliklere, zamansız ve mekânsızlığa bakar, umarım...Sarı kız her defasında bu duygumu tazeler, canlı tutar. Umana vermek, verenin şanındandır ve herkes veremez, vermez. O da bahsi diğer ve ayrı bir nasip, rızık meselesi...
Teselli etmeyi, onarmayı amaçlamış iyi niyetli mektuplarınıza teşekkür azdır. Allah razı olsun.
Saturday, November 2, 2024
Beni en son!
Bitti dediğimiz zaman bitmeyecek,
Aramıza günler, yıllar, anılar girecek!Sonra rakamlar, isimler silikleşecek...
Derken, sıra bakışlarına gelecek...
Beni en son onlar terkedecek...
Beni en son onlar terkedecek!..
Friday, November 1, 2024
Kalbime mektuplar [42]
Kalbim!
İyi dinle!
Darılıp kırılmak yok!
...
Ne gereği gibi sevmesini bildin!Ne de sevilmeye izin verdin!
Avare bir serseri gibi gün tükettin!
Yalnızlığın dibinde böylece nihayete erdin...
Oh olsun!..
Subscribe to:
Posts (Atom)