Sunday, December 21, 2025

Bu dünya o dünya değil!

Bu dünya o dünya değil! 
Benim geldiğim, benim bildiğim dünya bu değil! 
Onu nereye sakladınız? 
Onun insanları merhametliydi
Adaletliydi
Vicdanları vardı
Masumlar ezilmez
Karda kışta naylon çadır altında
Soğuktan ölmezlerdi
Üzerlerine tonlarca bomba yağmazdı
Çocuklar mutlu oynardı
Çocuklar çocuk olarak ölmezlerdi! 
Çocuklar gülerdi... 
Bu dünya o dünya değil! 
Benim geldiğim, benim bildiğim dünya bu değil! 
Onu nereye sakladınız? 
Yoksa öyle bir dünya hiç olmadı mı? 




Saturday, December 20, 2025

Yok öyle bırakıp gitmek

Zihin tanıdık olanı seviyor…
Kalp de hikâyesini yazıyor..
Kolayı herkes seviyor..
Zor olanı sevdaya katmak aslolan…
Aşkın görünmeyeninden, 
Sevdanın ölümsüzlüğüne... 
Kalple yürekle tüm varlığınla yol almak
Kolay değil öyle yanmadan kül olmak…
Avazlarca çırpınacaksın ağrılı sancılarda boğulacaksın. 
İnanacak sevdaya dahil olmuş tüm varlığın..
Yok öyle bırakıp gitmek, 
Geçtiğin yolları unutmak...
Sen unutmak istesen kalp unutmaz…
Boşluğu doldurulmaz…

Bitter




Friday, December 19, 2025

141.gün

Seni toprağa verdiğimizin üzerinden 141 gün geçti anne! 
Bu evde varlığın, birlikte geçen zamanlarımız hâlâ capcanlı... 
Bazı gece ve sabahlar bana seslenişin gibi... 
Seni her geçen gün daha çok özlüyoruz anne... 
İnşallah kardeşlerim içinde ilk ben kavuşurum sana... 





Thursday, December 18, 2025

Rüveyda çiçeği

Rüveyda isimli bir çiçek dokundu bir zamanlar, şu ıssız kalbime... 
O günden beri kokusunu merak edip hiç bir zaman bilemeyeceğim...



Wednesday, December 17, 2025

Aylarda ben


eylül gibiydim bazı kadınlara,
gördükleri yalnızca
hüzün döken yapraklarımdı...
ocak'ta daha çok üşürdü insan,
ruhunun en tenhasına kadar...
mart, kapıdan da baktırırdı,
anıları da yaktırırdı...
oysa ben nisan nisan tomurcuklanmaya,
anılar biriktirmeye ne çok hazırdım,
bir kalpte açarken...
hazin ay da hiç ayrılık koyulaşır mıydı ?
benim bütün haziranlarım aramakla,
aldanmak arasında geçti..!
insanlar sıcaklarda yanarken ben tam buz oluyordum,
hayata karşı temmuz girdabında
ve odalarımın pencerelerini daha bir kapatıyordum,
içimin sokaklarının seslerine karşı...
ağustos, böcekleri ile karınca hikayesiydi,
ve ben bir an bile ağustos böceğini taklit edemedim.
karıncalar gibi hüzün taşıdım yuvama...
ah eylül!
senin gelişin,
bir kadının ruhumu yaralayışı gibi,
işte yine bir lahza göründün, desem de
sen hiç gitmedin ki yüreğimden...


Tuesday, December 16, 2025

Bir gün birisi gelir

Bir gün birisi gelir;
Lügâtindeki aşkı alır, hasreti bırakır...
Sarılmayı alır, ayrılığı bırakır.
Hâyâli alır, kırıklığı bırakır...
Bir gün birisi gelir;
Hayatı alır, öĺümü bırakır!.. 





Monday, December 15, 2025

Perde

"Bazen sevgimizin gözümüze perde olmasına, gönüllü razı oluruz. Uyanmak istemediğimiz bir rüyanın ılıman ikliminde yüzmek gibi... 
O sevgi bazı insanlarda" diye yazmışım sonra belli ki araya telefon gibi bir şey girdi, cümlem yarım kalmış ve O sevgi bazı insanlarda... nasıl devam edecektim bilmiyorum... 
O zaman kalanını herkes kendi dünyasına göre tamamlasın. 
Nasılsa bir gün bir cümlemiz yarım kalmayacak mı? 

*

Bu paylaşımı okumaya değer kılmak adına, İmam-ı Gazali hazretletinin kardeşi Ahmed Gazali hazretlerinin muhteşem dizesi ile tarihe uğurlamış olayım. 




Sunday, December 14, 2025

Güzel kokular


zaaflarımdandır güzel kokular,
ruhun lezzeti belki de...
insana haz veren ne çok güzel koku var kainatta...
şiir gibi başlamadım biliyorum,
zaten ben hiç şiir yazamadım ki,
kendimin tekrarı olacak yine kelimeler de şarkı da.
sözlerine takılma konuyla ilgisi yok,
neyse, kokularda dolaşalım azıcık;
yeni doğmuş bebeğin cennet kokusu,
dayanamam ağlarım...
mum kokusuna ne dersin
gül,ıhlamur ya da yasemin gibi kokmasa da,
garip bir hüzün yayar varlığımda.
mum mudur eriyen, kalbim mi, bilemedim...
mesela kar kokusunu çekeceksin,
gece el ayak çekilip,
şehir uyuduğu zaman,
ta iliklerine kadar...
ve sonra ilkbahara hasret çekeceksin,
hafifçe üşüdüğünde...
o ilk damlaları hayal et nisan da,
yağmurun toprakla buluşmasını,
var mı böylesi güzel bir koku ?
işte yaşamak bu...
hissedilmesi gerekenleri hissetmek.
ıskalamamak derinleri...
evet biliyorum
bir kadının parfümden daha güzel
ten kokusunda tecelli etmiş ruh kokusundan
damla sakızı nefesinden söz etmedim,
etmeyeyim de,kalsın,
içimde yeterince keder birikti zaten...
bana aldırma da
çalan melodinin kokusunu duymaya bak...




Seni sen tanırsın

Bu dik görünüş seni aldatmasın, 
Bir rüzgâra bakıyor, 
Dağılmak!.. 

Yine ve hep yalnızsın, 
Seni sen tanırsın, 
Daha önce de yaşadın... 






Saturday, December 13, 2025

İsmi yok

Yıllar, önce çisil çisildir. 
Deli kanında buhar... 
Sonra sağanak olup akmış 
Ömründen... 
Fark edememişsin bile gafletinden.. 
Onüç, oniki... 
Geri sayım sen doğduğunda 
- Ağlamandan belliydi! 
Çoktan başlamıştır... 
Bir aşka biçilen ecel gibi;
- Anlamandan belliydi! 
Dokuz, sekiz... 
Son virajda, son güfte için
Son bir beste daha hikâyene... 
Nice yıllara, 
Yaşanamamış nice yılların şerefine... 



Friday, December 12, 2025

Yeter ki

Acılar bir kanyona benzer, 
onu aşınca, 
melteme benzer hüzün rüzgarları başlar yüzünü okşamaya... 

Artık yaşadıkların, seni şaşırtmak, olur olmaza üzmek konusunda eskisi gibi mahir değildir. 

Ve aslında her şeyin görünmeyen yüzünde var olan şefkat elinin sıcaklığını hissedersin. 

Evrende yalnız olmadığını, seni sürekli görüp gözetenin, dinleyen sonsuz kudret sahibi Allah'a teslim olup güvenmenin verdiği iç huzuruyla nefes alıp vermenin ayrıcalığını yaşarsın. 

Yeterki sakin ol, sabrı ve tevekkülü bırakma. 


Thursday, December 11, 2025

Bir soru ve şarkılarım konusu

İçinin zembereği titremeli. 
Kalbin pır pır etmeli çocuklar gibi... 
Kolların kanata dönüşmeli adeta uçacakmışsın gibi... 
Nefesinin kontrolü senden gitmeli, 
Her bir zerrene bahar goncaları sökün etmeli... 
Hayatın tozu gidip, pembesi dörtbir yanını sarmalı, 
Saçmalıklar, sakarlıklar, şapşallıklar senden sorulmalı... 
Tarifsizlik, mucize gibi damarlarında deveran etmeli. . 
Onu düşünmeden nefes almamalı, 
Olur olmaz zamanlarda onun için ağlamalısın. 
Onun hayaline sarılmadan uyuyamamalısın... 
Onu sayıklamalı, 
Ona uyanmalısın... 

(Sanki yakında yazamayacakmış gibi bir hisse kapıldım gece vakti!) 


Murat Mesut şarkıları da artık hız kesse iyi olacak. Çok fazla övgü mektuplarını malum buraya almıyorum. Çok teşekkür ediyorum. 
Bana bir meşgale oldu, hem sesli şiirlerim altta kaldılar ki zaten şiirler kaç yıldır size kapalılar... 

*

Benim için iyi oyalanma oldu diye düşünüyordum ama fark ettim ki son zamanlarda en çok kendi şarkılarımı dinler oldum. Kendi şarkılarım beni daha çok üzüyor. 
Ciddi yıpratıyor bunu gece rahatsızlanınca daha iyi idrak ettim.
Malum, müzik benim için eğlence aracı değil, hüznüme teşne bir ortak... 


Melankolik hassasiyet diye bir şey var. Nazenin insanların bir özelliği. Dünyadan usulca geçenlerin hallerinden bir hal.

Bu hal kişinin dünyayı daha derin, daha incelikli ve çoğu zaman hüzünlü bir duygusal tonla algılamasıdır. 

Geçiciliği, kaybı ve güzelliği aynı anda hissedebilme yetisi. Küçük ayrıntılarda bile hüzün ve sevincin harmanlanması. 
En sevinçli anlarda hüznün yedekte beklemesi.

Nostaljiye, özleme ve duygusal derinliğe doğal bir yatkınlık. Başkalarının acılarına karşı yüksek empati.

Bu  hassasiyete sahip insanlar, duyguları “fazla” yaşadıkları için değil, daha katmanlı yaşadıkları için melankolik olarak tanımlanır. 

Bu bir zayıflık değil, hayır.  İnsanı  derinleştiren, hayata ve başkalarına daha güçlü bağlarla bağlayan bir özellik. 

'İnsandan insana şükür ki fark var...'

Kemal Sayar

Gönderen okuruma teşekkür ediyorum. 




Wednesday, December 10, 2025

Umudum kadar

Sulara düğüm atacak maharetler bilmem, 
Alnımda maskem de olmaz benim, 
Geçmişi düzeltemem, geleceğe şekil veremem, 
Umudum kadar görür, iradem kadar yürürüm. 


Tuesday, December 9, 2025

İçimde birikir durursun

İçimde birikir durursun, 
Sessizce... 
Özledim diyemem, 
Geleyim diyemem... 
İçimde bir korsun, 
Yakar durursun
Üfle diyemem, 
Acıyor diyemem... 
İçimde sürersin saltanatını, 
Zinhar sesleyemem, 
Karşılık bekleyemem... 
İçimde olmandan, 
Birikip çoğalmandan ötesi rüyadır. 




Pansuman!

Bütün ülkeler teyakkuz halindeydi! 
Kafasız liderler, birbirine horozlanıyordu! 
Rusya yok yere Ukrayna'ya dalmıştı! 4 senedir birbirlerini didikliyorlar olan evlerini düzenlerini kaybeden insanlara oluyordu 

İTra*ilin soykırımını zaten sağır sultan bile sonunda duydu ve bildi ve tiksindi! 

Çin ile Japon savaş naraları atıyorlardı. 
Yunanı da İtra*il bize karşı gaza getirmekteydi. 

Gezegen, sanki zombilerin, wampirlerin görünmez istilasında, insan cinsi bozulmuş, her yerde şiddet çeşidi ve olmaz sebepten cana kıymalar yaşanıyordu!.. 

Merhametli, vicdanlı, iyi niyetli insanlar da evlerine çekiliyorlar, el açıp dua ediyorlardı... 

Kısacası her geçen günü arar olmuştuk.

- Sen gel, bu hengâmede hasretten yana şiir yaz, şarkı söyle... 
- Acının pansumanı... 




Monday, December 8, 2025

Ürkek bakışları var!

Ara sıra gündüz de sokakta rastlıyorum ona ürkek bakışları var sanki daha önce birilerinden zarar görmüş gibi ama neyse ki vücudunda yara bere yok... 

Simsiyah... 
Akşamları, (satılan tadilattaki) şimdilik boş olan  komşunun evinin merdiven girişine kıvrılıp yatıyor. 
Çok üşüyor mu acaba diye geceleri pencereden baktıkça onun için üzülüyorum. 

Beni o onu ben yaratabilirdi diye İç geçiriyorum. 

Köpeklerden korkan bir adamım onu sahiplenmeyi isterdim bahçemiz de müsait... 
Bizim sokak kedi dostu bir sokak olduğu için mutlaka o da bunun farkında, gelip güvenle oraya kıvrılıp sabaha kadar uyuyor. 

Üşüyor mu acaba? Gerçi Allah onları sokaklara göre yaratmış mesela kazlar ördekler buz gibi suda hiç üşümüyorlar vücutlarında özel salgıları var. Böyle düşünüp biraz kendimi rahatlatıyorum. 

Yine de oraya gelip garip garip kıvrılması yok mu... 

Bugün

Monna Rosa, 
Bugün bende bir hal var.

Sezai Karakoç

*


Rüveyda, 
Bugün bende yine, yeni bir sen var...

Murat Mesut



Sunday, December 7, 2025

Nasıl gidiyor?

"Zamanlar …
Ne garip değil mi hayat…!
Bir nasılsına ihtiyaç duyduğumuz varlığından bi haber insanların  güven duygusunu bir gün çok uzaklarda bir yerlerde yaşamak…

Sanki hep varmış gibi ama hiç yaşanmamış gibi de
Her şey hâyâl gibi…

Üzücü olan da ne biliyor musun?
Olması gereken yerde olmaması…
Yani yaşıyorken hiç yaşanmaması..

Nasıl gidiyor diye soramıyoruz ..
Çünkü biliyoruz ki kopuşlar  orada başlıyor…"

*

Mektubunuzun sonu hazin noktalanmış... 
Bazen kendime sorarım hep olmak istediğim yerde olsaydım acaba mutlu olur muydum diye!? 
Genelde insana ulaşamadığı şeyler cazip ve çekici gelir ya... 
O hayal meselesini ayrıca hep düşünmüşümdür. 
Hayat andan ibaret, yaşadığımız, hissettiğimiz, tattığımız, duyumsadığımız, an...
"Sonra her şey bir hayal oluyor..."

Bu yıl annemle yaşadıklarımızı düşününce... 
En zor zamanlar bile yaşarken zor... Sonra... 

Nasıl gidiyor
Çare olmak için sorunca mesuliyetli bir sual... 
Belki de gitmiyordur, kader de itelemiyordur, durgun gibi akan dereler misali kendi minvalinde akıştadır...
Kaybedişleri kabullenen bir akış, sona doğru!. . 

- Bak işte sordunuz, cevap üzecek sizi ve okuyanları... 

Saturday, December 6, 2025

Uzaklara daldı kadın

denizler üzerinden,
şarkıların kıyısından,
hayallere kapıldı kadın...

anılarda kaldı kadın
sanki nehir gibi akan saçları
karışacaktı denizlere,
akıp gidecekti şiirlerine...


Friday, December 5, 2025

Ayna

Dün aynada yüzüme baktım dedim ki o yüze:
- Allah'ım seni ne güzel yaratmış. 
Ne garip, ne hüzünlü, ne ümitli bakıyorsun öyle! 
Elimle şefkatle dokunup ekledim;
- Seni cehenneme düşürürsem bana da yazıklar olsun!.. 

Thursday, December 4, 2025

Tünel

İyilikleri azalmış şu dünyada
Sanki uyum sağlamışcasına
Öylesine bağlandım ki yalnızlığa
Daha da iyi gelmem bir başkasına...
Zamanla yabanileştim insanlara

Tünelin sonunu görebiliyorum!.. 
Maverayı, sevdiklerimi özlüyorum. 
Sabırla, kavuşma vaktini bekliyorum.
Kaybettiğim sevinçler hükümsüzdür



Wednesday, December 3, 2025

RUGAN PAPUÇLU HÜZÜN

Mahalle…
Rutubetli evlerin omuz omuza durduğu,
her akşam bir yetim serinliği çökerdi kaldırımlara.
Isli bacalar göğe değil,
sanki içimize üflerdi dumanını;
her nefes biraz eksilirdi çocukluğumuzdan.

Cırcır böcekleri gecenin nabzını tutardı,
toprak saksıda bir petunya
tek bir çiçek değil de
yıllardır saklanan bir iç sır gibi açardı.
Bazen bir karınca geçerdi eşiğimizden,
“tevazu budur” dercesine,
yeryüzünün en küçük adımlarında bile
koca bir hikmet unuturduk.

Bayram sabahlarında,
kartal yalnızlığında bir sessizlik dolaşırdı mahallede;
kalabalık görünürdük ama
hiç kimse birbirinin yüreğine rastlamazdı.
Sen gelince öğrendim:
Bir kalbe değmek,
en büyük bayrammış aslında.

Kırmızı rugan papuçlarımı hatırlıyorum hâlâ;
annemin sandığında kaderimi saklardı o ses,
“her adımın bir duası vardır” diye fısıldardı annem.
Meğer bütün yollar,
sevdiğine giden bir cümlenin başlangıcıymış.

Hasret…
Kefareti baldırandan sert bir rüzgâr gibi
içimde gezindi yıllarca.
Düşer yokuştan iner gibi kursağa,
adı konmamış bir acının
en sessiz taşını bırakırdı boğazıma.

Ama sen
bütün susuşlarıma bir ses,
bütün karanlıklarıma bir kandil oldun.
Mahallenin rutubeti bile
senin adını duyunca kiraz ağacı olur çiçeğe dururdu.

Anladım:
Bir insanın kaderi,
annesinin sandığa koyduğu papuçlarda değil;
tutmayı göze aldığı ellerde yazılırmış.

Şimdi biliyorum,
petunya kokusu kadar masum,
isli bacalar kadar eski,
kırmızı rugan papuçlar kadar çocuk
bir aşkla yürür kalbim sana doğru.

Dünya yıkılsa bile
bir mahalleyi yeniden kuracak kadar
sakin ve sadık çarpar içimde adın...

Kanarya Banu Dağ




Tuesday, December 2, 2025

Bir serapmış

Bir serapmış bunca zaman kanmak için peşine düştüğüm. 
Yaşa başa baktırmaz dedikleri aşka düştüğüm, 
Züleyha annemi de kınamadım ki, yarin zülüflerinde düğümüm, 
Dünya gözüne uykular peçeleyip ördüğüm... 

Halime kelam edecek mecalim yoktur. 
Severek çektiğim bu imtihanın şekvası yoktur. 
Belki de suçlarıma biçilmiş cezadır, mahrumluk. 
Bikes bir adama son fasılda başkaca yol yoktur... 



Monday, December 1, 2025

Nar!

Hey Rüveyda! 
Armut ya da
Elma da dersem çıkma! 
Böyle iyiyiz! 
Kalpte bir nar... 

(*) Malumunuz nar Arapça ateş, yangın anlamına geliyor. 



Murat Mesut şarkılarına olan beğeni dolu mektuplarınıza ayrı ayrı buradan teşekkür ediyorum.