Monday, December 4, 2017

Rüveyda'ya mektuplar (24)

 


              az kenara kayma!
         sıkışalım!

Canımdaki Canım,
Cananım,

Albatrosları duymuşsundur. Atlantik’te yaşayan ve kanatları açılınca 3-4 metreyi bulan bizde adına Divane Kuşu denilen canlı… Okyanusların üzerinde hiç kanat çırpmadan, kas kilitleme avantajını da kullanarak yorulmaksızın kilometrelerce havada süzülen, beyaz gövdeli siyah kanatlı kuş…

Denizin üzerinde uyur, belli bir çağa gelene dek yalnız ve eşini bulunca incitmeden ona son derece sadık yaşayan harika bir kuş. Biraz bizim kumrular gibi yani. Öyle ki kuluçkaya bile sıra ile otururlarmış. Yani hayatı dolu dolu paylaşıp yaşayan sevgili çiftler.

Divane denmesinin sebebi de, eşi ölünce, geride kalanın üzüntüsünden taş yutup intihar etmesiymiş… Aşkından divaneye döndüm sözünün kısa hikâyesi de buradan geliyormuş…

Murat yokluğunda taş yerine hüzünlü bir yalnızlık yuttu.

İnsanlardan inziva yurduna çekildi.
Bakma dostların yaşıyor zannettiğine…
Yaşamak karşılıklı sevgi iledir.
Kalbi aşk diri tutar.
İnsan sevgi ile yaşar.

Murat canlı cenaze, dünya seferini tezce tamamlayıp terkidünyada gözü…

Şikâyetimiz yoktur. Sakın yokluğuna dökülen bu kırık kelimeler şikâyet sanılmaya…

Derdimizi seviyoruz. Sevdiğimizi de zikrediyoruz. Leyla’dan Mevla’ya bir sefer olur mu bilinmez, umuyoruz… Hz. Şems kuddise sirruh ne güzel söylemiş:

Hüzün taze tutar aşk yarasını Yaramdan da hoşum, yârimden de...

İnsanın divanesi olacağı bir davası olmazsa, yaşarken süfliye esir olur ve çürür… Biz, biz olsaydık, o albatroslar gibi olurduk. Sadık ve zarif. Geriye kalan haram olduğu için kendi canına kıymazdı ama yaşamış da sayılmazdı… Her gün anıları mezarlığa taşır, toprağı gözyaşları ile sular dönerdi… Uzun yıllar evli olup da sonra geriye kalanı görmek beni derin kederlendirmiştir.  Annemin babama olan sevgisi, sadakati, bağlılığı sanki babam hayatta yaşıyormuş gibi taze ve diri… Hatta annem televizyon açıkken üzerini bile değiştirmez. Böyle de bir hayâ duygusu…

Sevgili Kalbim,

İri gözlerinin okyanusunda kaybolduğum, bakmaya kıyamadığım.

Bakışlarında kavrulduğum yârim... Divane kuşum… Sal saçlarını ruhuma, çepeçevre...

Dolandığım tellerinde, en latif nağmelerin notalarını arayayım...

Gündüzüm, gecem; geceme doğan ay parçam...

Hazanıma düşen goncam.

Kendimden bile koruduğum, kıskandığım, korlar içinde yanmaklığım.

Dudaklarımdaki susuzluğum, yürek çölümdeki serabım. Vahalarca sessizliğim...

Âminlerce dilediğim, gözyaşlarımla beslediğim.

Zamanlarca seslendiğim…

Sevgilim diyemediğim, sevgini dilendiğim. Gelirsin diye beklediğim. Bakışlarında eridiğim. Yaşama tutunma sebebim.

Baldudaklarının kıvrımlarında ne mesajlar gizlidir. Senin yalnız gözlerin değil, dudakların da konuşur. Cihana fitne olma, canım yoluna feda! Canıma fitnesin, kanıma girensin. Şiirlerce istenen, şarkılarca söylenensin... Dilimde hecesin, kalbime bilmecesin. Bilirim gelmezsin, gelir gibi solursun,nefesinle nefesimi kesensin…

Âlem sen gibi bir Rüveyda bir daha görmesin!
Görmesin ki canım canınla göçüp gitsin!
Bir Rüveyda’ya bir Murat yetsin.

Dilin Murad’ım desin, bunu duyan kulaklarım bayram etsin. Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Rüveyda ile Murat...

Bana baktığın gibi bakma benden başka ne varsa şu cihanda…

Sevgilim, sevgim, sevdiğim, hep seveceğim...

Adın dilimde, aşkın gönlümde, ben böyle öleceğim...

Bir lahza merhamet eyle, beni sevdiğini söyle...

Bu hitabına can veririm, bir kuş olsam, avucuna konsam, kokunu içime çeksem, bir kez bana güzel şeyler söyleyerek öpsen ve ben o avuçta ruhumu teslim etsem.

Ah Kalbim,

Adın dilimi nasıl da süslüyor. Gönlümü nasıl da şenlendiriyor.

Keşke gerçeğin şimdi yanımda olsaydı da, bunları kulağına fısıldasaydım...

İri gözlerinin fezasında, Kehkeşanlara dalıp, cenneti görmüş gibi, hayranlığın saadetinde, huzuru yudumlasaydım.

Dizlerine yatıp, dinlediğimiz şarkının nağmeleri arasında zamanın durmasını dileseydik.

Şimdi zaman, doru atlar gibi soluk soluğa, kıvılcımlar saçarak, değirmen gibi, günlerimi sensiz içine çekip tüketmede... Ve sen, sensizliğin azabındaki benliğimden bihabersen, aldığım nefeslere de yazık!

Zamanda kayıp bir Murat