Tekrar

Tekrarı olmayan bir tekrara veda ediyoruz, her nefeste 

tekrar tekrar!

bazı kadınlar..!

Ayın gamzelerinden doğduğu kadınlar vardır.

Ve onların kalabalıklar içindeki buruk tenhalığı, güneşin büyüklüğü kadardır..!

nasıl olsa!

Söyle!

İstersen bir "hayal"

Bir "masal"

Ya da bir "yalan" olayım!

"Murat" gibi!

Mutsuz bir "Mesut" gibi..!

Nasıl olsa hepsi de beş harf..

"Firak" gibi..!

vuslat

Özlenecek bir sevdiğin varsa, 

Varsın vuslat, uzaklarda bir ülke adı olsun!

https://youtu.be/ci7zNPBYShw

Teşekkür

Akşamın sürprizi İnstagramdan geldi. 

İsmini cismini bilmediğimiz kitap dostlarının tercihleri arasına girmiş olmak mutluluk verici. 

Umarım keyifle okursunuz.

Sonsuz teşekkürler.

yüz vermezsen de..!

bir lâhza..!

Çok istedim,

Bir lâhza da olsa

Dokunayım sana,

Şiirler boyunca...

Ama sen şarkı oldun!

Yüreğime dokunup,

Gittin..!

kaygısızca sevebilirdik

Kaygısızca sevebilirdik biz de

Tüm sevenler gibi...

Eksiğimiz yoktu sevgili, 

Ah şu fazlalıklarımız olmasa!..

Sevebilir, sevişebilirdik,

Susamış çöllerin suya kanışı gibi,

Parmaklarım teninde,

Piyano tuşlarına dokunur gibi,

Gezerken, 

Yanardık kayıp zamanlara..

Nefesimiz, nefesimizle hemhal olurken..

Eksiğimiz yoktu sevgili, 

Verecek sevilerimiz için,

Çoktan tren kalkmıştı gardan...

Düşüşümüz bunun için sertti yârdan...

Örneğin çalan bir keman sesinde,

Dans edebilirdik sabahlara kadar...

Sıcak yaz akşamlarında, 

Balkonda demlenebilirdik sarhoş şarkılarla.

Sonra açardım kolumu sana,

Yaslardın gül kokusu saçlarını omzuma...

Anlatırken bana seni,

Elim yanağını okşardı, sakince..

Seni içime çekerken.

Biz,

Kaygısız, hesapsız sevebilirdik sevgili...

Eksiğimiz de yoktu.

Ah, şu fazlalıklarımızdan kurtulmak mümkün olsaydı...

Ahlarla dizili fildişi kulelerimizden,

Şimdi, keşkeler denizinde, 

Pişmanlıklara daldık...

benzi solmuş bir şiir!

Dikkat bu şiire benzer şeyin girişi yoktur!

Gelişine kaleye çekilmiş top gibi vole..!

Hem girizgâhından size ne!

Hey şair!

Sadede gel hele!

Benzi solmuş bir şiirde rastlayacaksın sonra bana..!

Ve çıkmaz bir sokakta katıla katıla ağlayan boynu bükük bir şarkıda..!

Varlığında kıymeti bilinmeyen, yokluğunda buram buram hasret kokan,

Evin minnacık kıytısına sessiz ve çekingen tutunan saksıdaki kaktüs gibi...

Kızılın tüm renklerini sırtlanmış alaz akşam üstlerinden yaslanacağım burnunun direğine..!

Uzaklardan kendini rüzgârın dalgalarına bırakmış davudi ezanlar gibi...

Ve yeryüzünün koku namına kullandığı ne kadar parfüm varsa...

Beni hatırlatacak sana, ben senin dünyanda hayal olduğum demlerde...

Gülnûş Valide Sultanın şadırvanının karşısında ağlayacak için bir ikindi vakti!

Hazreti Hüdayi'den dökülecek esrarlı sesler kalbinin kulağına:

"Dostile ettiğin ahdi unutma

Gel gönül dost illerine gidelim."

Çok severdi buraları, iki caminin ezanı sıra ile okuyuşlarını diyeceksin!

Yanına sokulan bir kedi olursa,

Yüzüme dokunur gibi okşayacaksın usulca...

Islanmış gönlünden ıslak bir fatiha ruhuma...

"Dost canıma! dost cânıma..!"

Ruhuna fatiha!

Hayat pahalı!

Hele gülmek, mutluluktan pay almak ateş pahası!

Bir ölmek sudan ucuz!

Eskiden ya kefen paran "kirli çıkı"da saklıydı ya da kefenini yasarken tedarik eylerdin!

Günümüzde ona da gerek kalmadı! Sen yeter ki öl!

Belediyelerin bünyesinde "beş kuruş" harcamadan seni harcamayan 4 dostunun omuzlarında akşamdan öğleye dünyanı değişmiş oluyorsun! 

İsterse hiç ahbabın, akraban, arkadaşın olmasın, "amme hizmeti" ile yolculuğun başlıyor. Dört kollu ile saltanatın eskiye göre biraz kısa sürse de eh malum herkesin bi dünya işi gücü interneti sosyal medyası var! 

Yeşil renkli cenaze arabası ile defetme pardon "defn etme" işlemin hızlandırılarak çağa ayak uydurulmuş olarak, ruhuna fatiha!

git artık ağustos!

Sokaklar gürültü kirliliğinden arınacak! 

Şairler sarı sarı şiirler yazacak...

Gönüllerden çil çil mısralar yağacak!

Adı sonbahar...

Belki de bu son bahar!

Önce-sonra!

Sevdiğim huylarımdan, prensiplerimdendir: Biri bir şey almadan/yapmadan bana danışır, fikrimi sorarsa; iyi niyetimle, varsa tecrübem ile ona samimi fikrimi söylerim. Olumsuz gördüğüm, sakıncalı yönler varsa mutlaka gösteririm. 

Ama

Fakat

Lâkin...

O birisi bir şey -örneğin araba- aldıktan sonra fikrimi sormuşsa, artık ona; niçin  falanca marka almadığını, aracın çok yakacağını, vergilerinden...vs söz edip aldığına/sorduğuna pişman etmem! Artık ona söylenecek söz, iyi günlerde, kazasız kedersiz kullanması temennisi ile sevincine ortak olmaktır! 

Ne yazık ki toplumumuzda bu prensibi ıskalayıp gönül yıkan insanların sayısı azımsanmayacak kadar fazla!

Sonrası gelemeyen!

Hayat insanı öyle bir noktaya getiriyor ki önce, "bu defa belki olur!" diye kendi kendini teşvik ediyorsun... 

Tutunmak için çabalıyor, hevesleniyor, ümitleniyorsun..!

Sonrası bunca kelimeden sonra anladığınız gibi gelmiyor, gelemiyor!

Muhtemel bir hikâyenin sayfası, kapısı aralanamadan kapanıyor!

tiril tiril!

Tiril tiril bir sabah!

Bir üşüme, bir sığınma, bir sarma, sarılma hissi!

Yetimce,

Öksüzce...

Çocukça...

Yarı ağlamaklı,

Yarı umutlu...

Tiril tiril bir sabah...

Kulağımda yağmurun sesi...

Çağlayanlar gibi mi?

Yoksa gözün kıyısından usulca sızan yaşlar gibi mi?

Seçemiyorum!

Hayatımda bir çok şeyi seçemediğim ve her defasında iyi niyetimden vurulduğum gibi..!

Tiril tiril okşanası vurgun bir sabah...

Arıyorum!

Ağlıyorum..!

SevdimSeni [Sesimden]

https://youtu.be/bWbQGsPSNJQ

unutmak!

"Unutmak" belki her şeyi unutmuş gibi yapabilir hatta pek çok şeyi unutabilir ama unutmayı unutmaz!

hiç demiyorsun!

Hiç demiyorsun!

Özlemiştir

Özlemi katmerlenmiştir!

Göresi gelmiştir!

Sarılası vardır!

Kokulu kokulu öpesi..!

Hiç demiyorsun!

O bensiz ağlar!

Yarasına Adrian basar!

Kanadıkça kanar!

Andıkça yanar..!

Hiç demiyor, demiyor, demiyorsun sevgili!

Hani senin de sevdiğini bilmesem,

Bu sabır sınavında alabora olurdum...

Hiç demiyorsun sevgili!

Hadi çık gel!

Gel de son bulsun bu deli çırpınışlar!

veda kokusu!

Veda kokusu var gördüğüm her şeyde!

Yitiriyorum, günbegün özlediklerimi de..!

Lakin!

 

Hayret!

Kuşlar uçmaktan yorgun!

Gök yüzünün canı sıkkın!

Martılar denizden kopmuş, saçaklarda gün sayıyorlar!

Sokak hayvanları tekmesiz geçen güne şükrediyorlar, mideleri boş olsa da..!

Hayret!

Olması gerektiği gibi değil çok şey!

Sevdalar iki cümle ile ateşteki buza dönüyor! 

Sorarsan herkes aşktan geberiyor!

Aşka tabi ki inandım!

Lakin aşkın inandığı kadına rastlamadım..!

1443 - 9/8

...

sevdim seni!

Sevdim seni!

Sonra kelimelerim doğdu!

Kelimeleri doğurdum!

Yoğurdum...

Yorulmadım!

Seni sevmek yormadı beni!

Yeniden doğdum!

Yenilendim!

Sevdim seni!

Beklentileri, fani çıkarları aştım!

Sadece ve sade

Yalın ve yalnız

Sevdim seni..!

Soruları, sorguçları da aştım sonra...

Sevdim seni!

Kadınım olamadan kandım sana!

Dokunamadan yandım sana!

Sevdim seni!

Sınavım bildim, kaderim dedim,

Sevdim seni!

Ve sevdim seni

Kelimelerin afillisini aramadan,

En sade, en durusuyla anlamların en gizemlisinde,

En'im bildim seni...

Sevdim seni demeye doymaksızın,

Her tekrarı ilkim bilerek

Sevdim seni

Sevdim seni

Sevdim seni...

mesafe!

https://youtu.be/VwuVfNlWB5g

en iyisi!

kurban!

bir gülüş!

Çok güzel bir kadındı!

Güzel de gülüyordu!

Belki biraz da bu yüzden

Kandımdı!

Belki de o gülüşlerinden

Yakalandımdı..!

Dedim ya çok güzel bir kadındı!

Çok da güzel gülüşleri vardı!

Susun!

Yine gülüyor!

Gülerek efsunluyor!

Renkler onda, işve onda!

Dedim ya gülüşlerini tarife kelime yok!

Bu defa,

O güldü, ben ağladım!

O güldü, ben dağlandım!

O adama gülüşlerinde..!

sımsıkı!

Birgün sarılalım!

Sadece sarılalım!

Bir şiire,

Bir mısraya,

Bir melodiye sarılır gibi...

Öylece orada soluklanalım...

Hiç ayrılmayacakmış gibi,

Sımsıkı sarılalım...

Yangın!

Görüyorsunuz bu olayda da aynı algı operasyonunu hunharca devreye soktular!

Binlerce sahte hesaplarla, sosyal medya yangını çıkartıp, insanlarımızı "yine" birbirine düşürmeyi başardılar! 

Büyük bir afet yaşanırken, içimizdeki gönüllü uşakları ile moral bozmak için ellerinden geleni esirgemediler!

2019-2020'de aylarca söndürülemeyen Avustralya, ABD yangınlarını yaşamış gezegenimizde küresel ısınma/iklim değişiklikleri daha fazla tedbir ve gelecek planlamasını şart koşuyor!

Bunu yazmak istemezdim ama inşallah bir gün: "Musluklarımızdan ne güzel şırıl şırıl sular akardı. Nerede o fiskiyenin altında duşumuzu aldığımız günler!" diye hayıflandığımız günleri hiç yaşamayız!

yine de!

Belki de sen olmayacak duamdın! 

Yine de tutundum o duaya! En olmayacak yerinden..!