19 Ağustos 2024 Pazartesi

Saat: 22:33

Akşamları zaman geceye ilerledikçe, hüzünlü yorgunluklar da hücum etmeye başlıyorlar!

Öteki odadan annemin kâh ağrılarından inleyişleri kâh uykuda sayıklamaları içimin sessizliğini delip, manasız bir heyula nöbetçisi gibi duran duvarlara çarparak kalbimin kapısını kederle dövüyorlar!

Bazen kulaklık takıp bütün seslere mola yapsam da arada anneme bir şey olur, bana seslenirse diye o da uzun süremiyor...

Zaten ne uzun sürüyor ki şu kısa dünya hayatında...

Sen diyorsun ki "eskisi gibi uzun yazı şiirler yazmaz oldun abi..."
İşte sana sebeplerinden bir minik örnek...Uzun yazmalara hal mi kaldı a çocuğum!..

Her şeyi çok hızlı yaşıyoruz, yaşamayı bile baştan savar gibi bir halimiz var...

Ve çok şey değişti, ben doğduğumdan bugüne dek...Kalitesini, sahiciliğini, güzelliğini kaybederek...
Yaşamak karakterini kaybetti çocuğum.

İnsan yapısını bozduğu gıdalarla doyamayınca, birbirinin canına kanına yöneldi! İğrenç ötesi değil mi? 

Kimsede merhamet, vicdan, insaf,sevgi, saygı kalmadı...
Sabaha nasıl gözlerimizi açacağımıza dair umutulu beklentilerimiz yok!
Kaygılarla hangi gelecek tesis edilebilir Allah aşkına!

İki satır da olsa, böyle bir iklimde kelimeler dökebildiğime şükrediyorum. 
Yok, gözgöre göre yok edilen insanlıktan gece gece bahsetmeyeceğim, bu kadar sikleti bu terazi tartamaz!
Zaten tartamıyoruz, taşıyamıyoruz, bu utancı!