KIRIK KANATLAR
Cennete açılan kapılarda
tazarru ve özlem ile
el açtığımı mı ?
Hüdâyi makamında
bekleşen kediler ile
Soğuk mermer taşlarını ıslattığımı
duyup da mı geldin Üsküdar'a ?!
Öyleyse
Kuzguncuk'tan az öteye geç !
Gökyüzüne doğru bak !
Sonra gözünü bulut bulut çevirip yine bak
Şu kubbenin altına!
Beylerbeyi Camii'nin kubbesinde sır ve aşk ile bütünleşen kumruyu fark edecek misin bilmem ?
Kanat kanat mutluluktan uçmak isterken
Sarkan kırık kanatlarımı görecek misin bilmem!?
Yeniden yükselemeyen yalnızlığına dokunamayacaksın bile...
Göçüp gideni ile sarmaş dolaş kaybolmuşluğunu
Müezzinin ikindi vaktindeki sesine katarak arşı tıtrettiğini duymayacaksın bile !
Hep yağmur yüklü Üsküdar
Hep mavi parıltılı Beylerbeyi...
Gökyüzüne doğru...
Şimdi gel de dolup taşalım
Bulutlar gibi...
Yitirilmiş umutlar gibi...
Günlerimizi gecelerimizi arayalım ,
demeyeceğim .
Yokluğunda ...
Güneşin ilk ve son ışığında ...
O doyuumsuz varlığınla
Eş adım yürüdüğüm.
Hiç olmayacak kadar
Uzak ve hürüz.
EK
*
YÜK
...
İpek şalımla örttüğüm omuzlarımda gizli Âmentüm
İçten içe ürksem de senden
Pırıl pırıl ve upuzun ,
dengemi sağlayan
Sırat Köprüsü...
Umudumu yitirmedim ,
Beni çağırmasan da olur geçerken...
Sesinsiz edemem bilirsin
Gölgene revân
Gölgene kalabalık gelirim gelirsem
Sevilmişlerimle ve sevenlerimle
Cennet ipeği tüylü kedilerimle
Sendeleyen, kanatları kırık kuşlarımla
Sarılırsan bana sesinle
Marifetinden değildir.
O'na (C.C) şükrümden hayretimden Ve sevincimden hâşâ değildir.
Dönüp Zül Cellâli Vel İkrâm'ın
Cemâlini seyredebiliyor olalım .
İlâ nihâye
Kenzül Arş yakarışım !
EK
Not: Aslında sizden gelenleri mümkün mertebe yayınlamama kararım vardı lakin bu güzel şiirleri burada hatıra etmek istedim.[MM]