20 Ağustos 2014 Çarşamba

Bir soru: Nasıl bir sevgili..?








'' Dedi ki :''Hayalimdeki Sevgiliye'' diye bir kategorin var, bir şeyler yazıyorsun, iyi de tam yaz, nasıl bir sevgili var hayalinde..'' 


Hala anlaşılmıyor mu, devamını okursun sayfamda dedim. 
Nasıl bir sevgili..? 
Hımm zor bu konuda kalem oynatmak (yani klavye tuşları üzerinde dans etmek.) Kafam karışık, fikrim dağınıkken bilmem yazmayı denesem mi..? 

Bugün saat 13:30 gibi bilgisayarı açtım.Daha gazete ve makale okumadan blogcu çarşısına gelmemeliydim..Ama telefonumda birikmiş mailleri görünce önce dükkanı açtım.. Nasıl bir sevgili..?Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele..

Hani kız annesi der ya, Esas oğlana, ''bak kızımı taşıyabileceksen...'' çocukta diyemez (köprüyü geçmesi lazımdır ya) ''ya ben hamal mıyım, koca/eş hayat arkadaşı mıyım..Kem kümle ''ehem tabi, aa ne demek sırtladığım gibi bir ömür hiç sırtımdan indirmeden taşırım merak etmeyin anneciğim siz...'' 

Sevgili dediğin, yanında olduğun zaman da özleyeceğin; doyamayacağın olmalı..Onun teninin kokusu, senden başka kimsenin bilemeyeceği ve yeryüzündeki tek marka olmalı..Nefesi gül gibi kokmalı..Nefesinin ateşi her şeyi sana anlatmalı..! 

En önemlisi, çok iyi anlaşabileceğin, anlayabileceğin ve anlaşılabileceğin olmalı...

Gerisi sonradan gelsin.. (A=S3) yazımda da dediğim gibi, anlaşamadıktan sonra, aşk, sevgi..sönükleşmeye mahkum..Sevdiği halde, ayrılan yüzlerce, binlerce insan var artık günümüzde.(Ormantik bir yazı beklemeyin.) Kokulardan girdik diye.

Ten güzel koksun ama, bu koku ruha/kalbe bağlı bir kokudur.Ruh ve kalp güzel değilse, parfümler sevgiliyi güzelleştirmeye yetmez...

Eskiler boşa dememişler, huyu güzel olsun, güzellik tabağa konup yenmez, diye.

Huzur vermeli sevgili, huzur..Bu cümlede dur ve düşünerek gökyüzündeki dinginliğe bak.Uzun uzun düşün.. 

Yatarken, dalmışsan uykuya, üzerini örtmeli üşüme diye ve şefkatle saçlarını okşamalı, usulca bir buse kondurmalı..(Neyse ormantik kısmını yazmayacaktım.) 

Güzel, uyumlu bir sevgili ile bu romantizm, aşk; deli geceler ve uçuk günlerin hepsi yaşanır.. Aksi ve inatçı, tahakküm kurma hastası biri dünya güzeli olsa neye yarar. Dedim ya, fikrimin ince gülü, karışık bir zihinle yazı yazmamalı..Ve yazmaya iştiyak duymalı..Bugün bende ne yazmaya, ne de okumaya bir arzu yok.. Anladın sen, arife tarif gerekmez..Kısaca çok iyi anlaşabileceğin ve sana huzur verecek bir şefkat eli olmalı sevgili.

Ben mi, o defteri çoktan kapadım, artık iş blogcuda, o defteri açık tutup; aşk üzerine yazılanları okumak ve gözyaşıyla harmanlanmış bir tebessüme  kaldı.Yani artık işin edebiyatındayım canım.''

NOT : Yukarıdaki yazım bundan 3 yıl önce blogcuda paylaştığım bir yazım imiş. Buraya taşıyayım dedim.