Kalbime Mektuplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kalbime Mektuplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Aralık 2024 Salı

27 Kasım 2024 Çarşamba

Kalbime mektuplar [43]

Bir şiirin dizeleri arasında sıkışıp kalmış bir hikâye idik...
Orada buluşur, orada hasret giderirdik...
Kelebek ömrü kadarmışız, bilemedik...
Belki de kalbim, sevdiğimiz kadar sevilemedik...


1 Kasım 2024 Cuma

Kalbime mektuplar [42]

Kalbim!
İyi dinle!
Darılıp kırılmak yok!
...
Ne gereği gibi sevmesini bildin!
Ne de sevilmeye izin verdin!
Avare bir serseri gibi gün tükettin!
Yalnızlığın dibinde böylece nihayete erdin...
Oh olsun!..


23 Ekim 2024 Çarşamba

Kalbime mektuplar [41]

Kalbim!
Güftesi yazılamamış melodiler gibisin...
Ne kadar söz varsa dilinde sır, gözlerinde birikmiş...
Bu yüzden aynalarda karşılaşmaktan kaçarız...
Bu yüzden sükût giyinir, yine de üryan gezeriz...
Kalbim!
Yorulmadın, usanmadın mı koşmaktan...
Artık dursan da bitse bu yorgunluklar...





29 Eylül 2024 Pazar

Kalbime mektuplar [40]

Şair olsam, edebiyatın haberi olurdu!..
Gönlü kırık müteşairlik, meramıma bir yudum teselli oldu...

Dünya için kaygım, dünya denizine girerken var gibiydi...Sonrası bıraktım kalbim seni dalgalara, rüzgâra ve aşka...

Kırk kıta mı, kırkbin mısra mı?
Kırkından sonra gelen aşk mı?
Kırkıncı yaş olgunluk yaşı olduğuna göre, aklı başında bir sevda mı...

Kırk kere söyleyince hani olurdu?
Ben kırkbin milyon nefes söyledim de neden olmadı?
Kavuşmak bize sağır ve kör oldu...
Yalnızlık bahtımıza yazılmış yoldu...

Kalbim!
Ben senden razıydım.
Sen şekvacı olsan da hakkındır...

27 Eylül 2024 Cuma

Kalbime mektuplar [39]


Zaman, yayından çıkan ok misali; gerisin geriye akmayan nehir gibi...

Hani o alabalıklar var ya, denizleri aşarak, doğdukları yere uça zıplaya binbir zahmetle varıp, yumurtalarını bırakan...
İnsan onlar gibi ancak tevbe ile geçmişini tekrar etmeksizin tamir etme imkanına sahip...Bunun dışında ok yaydan çıktı, nehirde akan su aynı su değil!

Kavuşamadın diye üzülme kalbim!
Değerini bulamaman senin suçun mu değil mi, bırak artık bunları...
Yaşadıkların kıymetliyse ki, öyleydi...
Biriktirdiğin güzel anıları kutusunda kadifelere sar ve şükret...

İnsan, ne kadar pişman olup, kendisini harap edebilir..?

Biliyorum kalbim, senin de bende hakkın var...Sana güzel anlar yaşattığım gibi, hüzün dolu bir hasretin içine atan da benim...

Yayından çıkan ok, belki gökyüzünde kuşlara hayran, bir meçhule doğru yol almakta...
Nehrin suyu bazen çoşmakta, bazen azalmakta, mevsimler dönüyor, insanlar birer birer toprağa düşüyor!..

Sana bir şey diyeyim mi kalbim:
Biz güzel sevdik...
Vallahi...

25 Eylül 2024 Çarşamba

Kalbime mektuplar [38]

Kocaman sandığın bir romanın, son sayfasını çevirdiğinde, son paragrafa bakmak istemezsin...
Bilirsin, mutlu bir son gelmeyecek, onca med-cezirin ardından...

Yaşama sevincin, bir cümle ile donmuştur. 
Zaman donmuştur, hayat durmuştur.

Gayen tepetaklak!
Hava durumun hiç değişmez; her gün puslu bir gridir, ara sıra yağmurların karıştığı...

Kalbinin aynı noktasında o aynı bildik sancı...

Deniz bitti, yol tükendi, hayat seni ansızın emekli etti. 
Aşk seni emekli etti...

İçinde yanan bir kuzine sobası, üzerinde bir türlü pişmeyen kestaneler...Artık kar da yağmıyor. Hayat çok hızlı değişiyor, çirkinlikler artıyor!

Kaybetmek sıradanlaştı ömründe...
Belki de sevmenin sendeki bedeliydi, bilemedin.
Ah işte kızıl ikindilerin kokuları çekiliyor, güneş de gider birazdan!..

Kalbim!
Hâyâllerime kurban ettim seni!
Artık affetme beni!..


14 Ağustos 2024 Çarşamba

Kalbime mektuplar [37]

Sevindirince seviniyorsun.
İstemeden üzmüşsen çok üzülüyorsun...
Vermeyi seviyorsun.
Karşındakinin mimiklerini görmeden de ruhunu görebiliyorsun.
Aşk okyanusuna yelken açmak dışında cesursun...
Dünya heveslerine doymuşsun.
Vefasızlıktan, kıymet bilmezlikten yorgunsun.
Kin bilmez, küslüğü uzatmazsın.
Maddede manada, fizikte, çevrende temizliğe, düzene önem verirsin.
İyilik yapabildikçe huzurlusun.
Ezilmişler için mutsuzsun...
Kalbim!
Sen fena bir kalp değilsin.
İyi ki böylesin...

22 Haziran 2024 Cumartesi

Kalbime mektuplar [36]

"Sonunda imzasını da attı
kalbini tekletti Rüveyda'n" demişti dostum...
Kendime bile izah edemediğim içimdeki o ben, tebessüm etti...
Belki de kalbim şimdi iyice onun kalbine benzemiştir, kimbilir...
Aynileşmek, sevdiğinin haliyle hallenmek...Maddi ve manevi...

Aşk, çok korkaklarla, çok cesurları sever...Birbirine zıt gibi gelse de öyle, sen yaz bunu bir kenara!..

Çok korkan kaybedecek diye ..
Çok cesur da öyle...

Biri hiç risk almaz, kaçar.
Diğeri riskin en büyüğüne gözü kapalı dalar...

Bazen risk almamak da risktir ve aşk risk almaktır...

Öyle dedim dostuma, geçen kadına bakarak:"Dokunmak nasıl bir şey acaba?" 

Bana acımaklı mı, şaşkın mı baktığına bakmadan içimden devam ettim sormaya:"Kokusu, kokusu nasıldır acaba, neye benziyor?" 

Sanki ömründe hiç görmemiş, dokunmamış gibiydim. Issız adadan medeniyete yeni gelmiş bir acemilikle sorularım çoğaldı ve masumiyet içinde mahcubiyeti de yaşattı...

"Üstü kalsın, söylemesen de bakışların en ince, en derin detayına kadar anlatıyor zaten" derdi içimi duyabilseydi dostum. Yine de beni anlaması muhal gibiydi, onun tuzu kuruydu ne de olsa....
Şehvet değil, önce şefkattir istenen.

Bu yazıda en az 5 tema var ve daldan dala gibi görünmesi, kısaden geçiştirmekliğimden...Belki de içimi çok da fazla dökmek rahatsız edici...



23 Nisan 2024 Salı

Kalbime mektuplar [35]

Sevgisiz Kalbim!
Uzun zaman oldu sana yazmayalı,
Ne haldesin sormayalı.
Sevgisiz derken, sen her an sevgi, şefkat dolusun. Sevgisiz kaldın anlamında...
Aksi gibi bir de dokunsalsın. 
Annemin elleri nasıl yumuşacık, hamur gibi değil mi, hele avuç içlerinden öpmek...

Sevgili Kalbim,
Dinlene dinlendire yordum seni...
Yorup yorulup üzdüm seni...
Sen, sevmek-sevilmek istedikçe,
Büyümeye direndikçe,
Nefes nefese özledikçe,
Yaşlı bir ihtiyara döndürdüm seni...

Kalbim,
Artık ne kaybetmekten korkarsın,
Ne de yalnızlığın Everestin'e tırmanmaktan.
Bak bak, çekinme!
Nihayet...
Yenilip durduk zamanın çarkında...
Kalabalıklar med cezir gibi çekildiler 
Kumlar üzerinde yalnızca kendi ayak izimiz...
Sorulara cevap yalnız kendi sesimiz...


5 Aralık 2023 Salı

Kalbime mektuplar [34]

Yokuşları, virajları, aştım, bitti, hepsi geride kaldılar...
Artık nefes nefese koşmuyor, tırmanmıyorum hayatı...
Kafası demli, relaks bir adam değilim oysa...
Ne de olsa sırada büyük final var, bahsi diğer...
Sadece vitesi boşa aldım, hafif meyilli bir iniş var önümde, ara sıra frenine dokunduğum...
Artık çabalamam gereken bir şeyler, -annem dışında- yok...
Aşk mı, güzeldi, gelmeyişiyle bile!..
Mal-mülk, para çoğaltma hırsım hiç olmadı. Kendi evim bana saray...Bir de bisikletim var, severek kullandığım. Masrafsız fazla bakım istemez...
Keşkelerimle iyikilerimi çarpıştırmıyorum nicedir...
Olması ve olmaması gerekenlere itirazım da kalmadı...
Tevekküle benzer bir şey mi, bilmiyorum...
O "az insan çok huzur" dedikleri şeyin tam da merkezindeyim...
Giderken, kalbimde tek bir ukde kalacak yine de...





2 Aralık 2023 Cumartesi

Kalbime mektuplar [33]

Ayrılıklardan yoruldun kalbim...
Bivefa dünyadır burası
Ve
Ayrılmak için bir araya geldiğimizi bilmezden geliriz, çaresiz...
Zebun olmuş, 
Zayi edilmiş, 
Buruşturulup çöpe atılmış gibi...
Üstelik,
Sitem hakkı da elinden alınmış...
Hak ettik demek ki...
Her defasında aynı düşüş ve kalkarken mırıldanışlarımız;
Geç de olsa, 
Ne yapıyoruz?
İnsanlardan daha bir uzak...
Kendi nefesimizin lisanını,
İçimizin yankılarında,
Sessizce dinliyoruz,
Kalbimin son cümlesini...



12 Kasım 2023 Pazar

Kalbime mektuplar [32]

Evet Kalbim,
Tuhaf...
Kentpark'ın yerini teras mı aldı..?
Benim gibi dünya malına metelik vermeyen biri, terası mı özlüyor..?

Terasta Senfoni'nin arka plânında olan şey ne..?
Orada bir başıma radyo ya da seçtiğim şarkılara sarılırken...
Bir şeyler yazarken...
Bir şeyler yaşarken...
Orada her kızıl ikindilerde, gurup eden güneşle -belki son kez- duygusuyla vedalaşırken...
Orada esen rüzgârda salınan saçların kokusunu mu arıyorum...

Bordo bir kanepem var orada... 
Bir başımayım sanıyordum, bu flu hâyâl de ne..?
Hayır, hayır! 
Kentpark ile aramı açmışken, şimdi daha yakınımda, her günümde, her sessizliğimde...

Evet,
Tuhaf...
Terasa ilgimi annem bile fark etmiş. 
Badana, yağlı boya, temizlik, düzen...
"- Bu gidişle oraya taşınacaksın galiba oğlum."
Gökyüzü, özgür kanat çırpan kuşlar, uzaklarda tepeler, rengi kırmızıya çalan güneş; desenler, yollar çizen bulutlar ve çağlayan şarkılar...

Bir yudum soluk oldu bana teras...
Herkesten uzak, herkesten azade...
Bir başıma kendimle dertleşerek...
Özlemenin ve mahrumluğun zirvesinde...

Kalbim!
Bunları ne ben sorup, söyledim sana, ne de sen duydun...


9 Ekim 2023 Pazartesi

Kalbime mektuplar [31]

Sevgili Kalbim!
Olur da (inşallah olmasın) uzun yaşarsak, haliyle hastalıklar çoğalacak, gücümüz azalacak...

Az önce annemi yatağına yatırırken; "ah gençliğinizin kıymetini bilin, ihtiyarlık çok zor!"deyince tebessüm ederek:"zorluğunu o kadar iyi hissettiriyorsun ki anne, adeta yaşatıyorsun!"dedim. 😍

Yani kalbim, olur da uzun yaşarsak, hastalıklarımızdan -hele hergün her fırsatta- kimseye bahsetmek yok. Hem söylesek derman mı olacaklar.  Boş yere kafa ütülemiş ve insanları üzüp bunaltmış olacağız...

Genç öl, cesedin yakışıklı olsun parolası nasip olsun diyelim. Vakitlice, kimseye yük olmadan gitmeyi her zaman dualarıma katıyor ve yaşlı insana bakanlara sabırlar diliyorum, cidden zor iş...
Fiziki hastalıklar dışında, algı problemi, unutkanlık, tekrarlar, anlamama, anlatamama, naz, arada alınganlık...vb bir çok şeyle de başetmek, yönetmek durumundasınız. 

Artık karşınızda anneniz değil bebeğiniz, çocuğunuz var. Şefkatli ve hep yumuşak olmak zorundasınız. 
Hem evlat olarak, hem kul olarak bu sınavı kazanmak sanıldığı kadar kolay değil...Tüm bunlara rağmen, "Allah bu günlerimizi aratmasın!"duasındasınız zira zorun daha da zoru var.

Üsküdar'a gitmeyeli uzun zaman oldu. Şemsi paşa'da balık tutanları izlemek, Kuzguncuk tarafına sahilde yürümeyi özledim.

Sevgili Kalbim!
Annem başlıklı sınavımızı başarmamızı diliyorum...
Dostlardan da dua...



4 Ekim 2023 Çarşamba

Kalbime mektuplar [30]


Bu defa kısa mektubuma bir paragraf yazarak kendimden kendime iç dökümümü yapmış olacağım:

Sevgili Kalbim!
Kimsenin kimseye derman olamadığı, olmadığı, kaotik zamanlara kaldık...
Buradan, oradaki mahşerin nasıl olacağını artık sen anla!..


19 Eylül 2023 Salı

Kalbime mektuplar [29]

Tamamlanamayacak, kalan ömrümde senden kalan yarım yanımla...

Daha çabuk yaşlanacağım. 

Ruhumdan sonra belim de çabuk bükülecek...

Bu özleyiş hiç azalmayacak, hiç bitmeyecek...

Aynaları toplayacağım ilkin...
Haftada bir bıyıklarımı düzeltecek kadarı yetecek, gözlerim gözbebeklerime asla bakmadan...

Sonra eşyaları azaltacağım, azalan ömrüme denk...

Albümdeki resimlere son defa bakıp  onlarla da vedalaşacağım, dünya hayatına veda etmeden önce...

.....................

Azalırım günbegün anlayacağın.
Ne de olsa annemin son turuna eşlik ederken, empati sınırlarını aşıp, yaşlı bir dede olmayı çoktan kabullendim.
Fark, daha çok o fiziki ağrıların inleyişinde, ben kalbi sancılarımın sessizliğinde...
Hangisi daha çok acıtır, düşünmedim. 

Her acı acıttığı yerde bir yangındır. 
Ve o yangının ortasında yapayalnızızdır aslında... 

Her gün birileri alo nasılsın diye annemi arasa da iyi olmayışımıza derman olacak hal aslında kimsede yoktur.

Bugün aylardan Eylül, günlerden salı...19 Eylül...ama telefonum da sessiz...

Tamamlanamayacak bir hikâyenin  bu gününden kalbime hasret dolu kısacık bir mektup daha...







11 Eylül 2023 Pazartesi

Kalbime mektuplar [28]

Bir çırpınıştan diğerine kanat çırpan göçmen kuşlar gibiydi ömrüm...

Sonunda vazgeçtim "ben neden herkes gibi değilim" diye sormaktan...
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Onlar akşam evlerine mutlu giderlerken,
Biz kara kara düşünürdük ve ayaklarımız geri gitmek isterdi.
Akşam ezanları bize farklı inerdi...
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Kara kedimiz bile diğer kediler gibi değildi!
Sonunda vazgeçtik "biz neden herkes gibi olamadık" sorusundan...
Belki de artık bunalıp, çok usandık...
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Oltadaki balıklar bile bizden mutlu çırpınıyordu...
Akşam ezanları bize farklı inerdi...
Akşam ezanları bize sela gibi gelirdi!
Ani Ümraniye gezmeleri(!)
Halamın usançsız güleç yüzü mahcubiyetimizi örtüyordu.
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..

Bu yüzden ben hiç bir zaman çocukluğumu özleyemedim!
Hayallerimle süslediğim bir kaç kareyi kendime sevdirdim...
Kalanı,
Hep bir çırpınış, hep bir çırpınış!..
Anılardan kaçış, insanlardan kaçış, 
Aşktan, yardan, yaşamaktan kaçış,
Hepsi de bir çırpınış!..

Dibin notu: Yayınlama konusunda tereddüt etmiştim, umarım özelimi sorgulayan sorular gelmez ki mailleri cevaplamadığım zaten malumunuz.





19 Ağustos 2023 Cumartesi

Kalbime mektuplar [27]

Artık sevmeyeceğim dediğim gün,
Artık sevmeyecektim!
(Böyle bir şarkı da var.)
Hep kalbimin suçu,
Yine söz dinlemedi...
Bir kıvılcımı yangına çevirdi,
Sevdi, sevildi, iyi hak etti!
Şimdi küllerinin arasında oynarsın!
Hatta o küllere oklu kalp de çiz!
Otur ortasına bir de avaz avaz zırla!
Hiç mazeret üretme ve sus!
Sana dedim, ihtar ettim, 
Yine üzülen sen olursun dedim,
Dinlemedin...
Şimdi git nerede hıçkırırsan, 
Sümüklerini silersen sil,
Bana bir şey duyurma!
Hatta işine bak, 
Kalp gibi yalnızca kan pompala!..
Ya da o da lâzım değil hatta!
Senin neyine lan sevmek!
Gerzek!



7 Ağustos 2023 Pazartesi

Kalbime Mektuplar [26]

Sevgili Kalbim,
Kimsenin kimsenin hatrını gözetmediği hoyrat zamanlara kaldık!

İncelikleri gören o ince fikirli, naif insanlar sanki hep birlikte dünyadan göç ettiler...

Kimse kimseye saygı duymuyor.
Kutsallara saygı duyulmayan bir dünyada, insana saygı duyulabilir mi ve böyle bir dünyada huzur, bereket olabilir mi?

Şehirler gürültüden yorgun...
Şehirler merhametsizlikten suskun...
Ve şehirler öfke yumağı olmaktan ölgün...

Tek tesellin şu kısa dünya hayatında bir kaç zarif gün ve insan görmüş olman. Yad edeceğin bir şeyler, teselli...

Sevgili Kalbim,
Bir süre daha üzülüp, incineceksin.
Sabret, 
Çoğu bitti,  azı kaldı...


10 Haziran 2022 Cuma

Kalbime Mektuplar [25]

Seni de bir gün onlar gibi, yeterince yorduğunda bu dünya, ansızın burada nefeslenmeyi bırakıp kanatlarını açacaksın kalbim! 

Her vadesi dolmuş vakte, bir sebep mührü, ezelde kazınmıştır!

Maverada donup kalacak o yorgun gözlerin..!

Son bakış!
Ve biraz da ıslak!
Metelik vermediğin dünya hayatın artık sonlanmış olacak!

Merak ettiğin o kadar çok şey var ki, az önce perdeler kapandı, perdeler açıldı ve görmeye başladın!

Unutuluştan umuluşun kucağına...

Bundan sonra gördüklerine, göreceklerine zaten durmuş olan kalbin dayanamazdı!

Dünya herkese aynı gibi gözüken farklı yüzünü gösterir. 
Her kalbi (manevi)  rengine göre, bir şeylere talip olarak yorar sahibi...
Bazen bunlar değen şeylerdir, bazen de yazık bir say-u gayret! 

"Nasılsın?"sorusunu oldum olası sevemedim! 
Bazen "ölürken belli olacak!" demişliğim de vardır. Ölürken, ölüm anında..! Yüzüm, hüzünlü ve huzurlu bir tebessümün kıyısından uçmaya hazırlanıyorsa "iyiyim!"