bağışla!

Bağışla!

Bu yıl gelişine seranatlar yazamadım!

Eylül diye diye şiirleri koluma takıp,

Yolculadığımız yaza caka satamadım.

Ne sarı yaprakların kucaklaştığı çimler üzerinde yürüyebildim, 

Ne de sonbahar melodileriyle bir melankoliyi besleyebildim. 

Bağışla Eylül!

Bu yıl geçen yıldan daha yaşlıyım. 

Yazamasam da, unutma!

Ben hep sana sevdalıyım.

pusu!

Bazı insanların,

namluya sürülmüş mermi gibi, 

pusuda hazırdır, gözyaşları..!

https://youtu.be/FQcdTxzzL4I

öp beni!

 

Öp beni! 

Yorgun gözlerimden

Öp beni! 

Seni özleyişlerimden...

Öp beni! 

Gözlerimden düşenlerimden...

Öp beni!

Boynu bükük akşamlarımdan...

Öp beni!

Ellerini arayan avuç içlerimden...

Öp beni!

Gurbet yanığı garipliğimden...

Öp beni!

Vedalardan yorgun düşmüşlüğümden...

Öp beni! 

Fakir kelimelerindeki biçareliğimden...

Öp beni!

Tamamlansın yarımlığımız...

Öp beni!

Durulsun son bulsun kavgalarımız...

Öp beni!

Şarkılara kaçışlarımdan...

Öp beni!

Seninle yaşanamamış günlerimizden,

Öp beni!

Şefkatsizlikten çöle dönmüşlüğümden... 

Öp beni!

Sen öp..!

Hep öp..!

https://www.youtube.com/watch?v=viyB_-wUM00

çırpınış!

Tarifsizliğinin içinde, 

Masmavi çırpınışlarımsın..!

Sanma vazgeçtim!

Yüreğimin kanat çırptığı senin şehrinin göklerine, ayaklarım gidemiyor diye; sanma seni sevmekten, düşlemekten, özlemekten, 

istemekten vazgeçtim...

Teşekkür!

Bir yazar arkadaşım göndermiş! 

Kitabımın çıkış fiyatı rafta 29£ idi. İnternette 21 liraya kadar satıldığını görmüştüm.

Bu konuda daha önce burada yazmış biri olarak bu rakama (41.21._) değmem, sakın almayın demiştim.

Uzun zamandır bilgisayar açmıyorum. 

Açsam da en fazla yarım saatte çıkıyorum. 

Bloğa bakmışken mutfağına da düştü yolum, bir bakayım dedim gelen giden dostlarımda azalma var mı diye. 

Vefanız, ziyaretleriniz için sağ olun var olun. 

Kırık kalemime moralsiniz, bir yudum teselli'me itici güçsünüz. 

Vasat kelimelerime sevgisiniz. 

Seviyorum sizi.  

Dikkate alma!

Hasar görmüş bir kalp bu benimkisi!

Çok arızası var!

Dikkate alma, yürü geç!

Ah Hafız!

Ah Hafız!

Kaygılarımız heveslerimiz  olduğu gün, 

kursağımıza 

oturmadı mı dünya..?

Sonra yetmiyormuş gibi bir de aşktan dem vurduk!

Beni en çok da bu şaşkın halimiz vurdu!

ondan sonra

Ondan sonra, baharlara konfeti gibi süzülen kelebeklere, 

Gökyüzünde kanat çırpan kuşlara rastlamadım..!

Ah Rüveyda!

Sesinin rengini sesimde bulurum!

Seni görürüm diye Sana uyurum!

Seçemeyince sıradaki gecedir diye umudum. 

Sensin benim inşirah yolum.

İsmini anar, cisminin hayaliyle avunurum...

gidiyorum!

Geldim!

Gördüm!

Gidiyorum..!

Alacaklarım sırtımda!

Vereceklerim boynumda!

Merakım kalbimde!

Geldim!

Göründüm!

Gidiyorum..!

sevdiklerimiz

Sevdiğim diriler var!

Kalbimde öldüler!

Sevdiğimiz ölüler var!

Kalplerimizde hep diriler..!

mezar!

Özlemek denen şey,                içimde gömülü 

bir mezar!

gri bende güzel!

Gri bende güzel!

Gökkuşağı hayalleri kurmaktan yorgun,

Renklerini erkence kaybetmiş,

Metruk bahanelerin teselisinde,

Yaşamakla ölmek arafında tarifsiz bir sancı!

Gülmekle ağlamak arası biçare bir acı!

Yormadan kimseyi kısa keseyim;

Sonbahar kıvamında,

Hüznün rengidir bende gri...

Bir fincan az şiirli kahve miktarınca,

Gelip geçilen şu dar-ı dünyada...

Gri bende güzel!

Gri bende güzel!

mimlemiştik!

Bu filmi daha önce mimlemiştik! 

Gideni yok!

Kavuşanı da..!

eylül de eski eylül değil!

Eylül de eski "Eylül" değil!

Hüzün rüzgârları,

Sarının tonları,

Arzı endam edemeden,

Şairler yeni şiirlerini dökemeden,

Issız bir soğuk, öldürüyor, Şiirden yana ne varsa..!

Ne eylül eski eylül!

Ne de biz eski biz..!

öyle işte!

Sarılsan!

Sadece sarılsan..!

Koynunda büyüse çocukluğum...

Gelmişim, gidiyorum..!

Her hangi bir sokağın dikkat çekmeyen köşesi gibi!

Kaybedildiği fark edilmeyen madeni kuruş gibi!

Ağlaması dinerken içini çeken küskün çocuk gibi!

Şairlerin en güzel şiirlerinin gönle batmaktan saklanmış dizesindeki o kelime gibi!

Habersiz gelen kalp krizi kıvamında işitilen bir şarkı gibi..!

Yağmur duasından eli boş, boynu bükük dönen müflis çöller gibi!

Kimseleri suçlamadan!

Bir tek kendime küsmüşümlüğümle, susuyorum!

Gelmişim, gidiyorum..!

Sınırımız gökyüzü!

Kırlarda papatya toplar gibi,

Günlerimiz yara istiflemekle geçiyor!

"Gözlerine sor beni!" diyor şarkı!

Göz yaşlarım aradan çekilse, 

Sormadan görürdüm orada seni...

https://youtu.be/Qv528oV1pjo

kaybedense...!

Dünya telaşesine kaptıracak zamanımız yoktu sevgili!

Bizi şartlar yendi! 

Telaşe bahanemiz, 

Kaybedense aşk oldu..!

Bir yaşamak vardı!

Bir yaşamak vardı, 

Yazla kış arası,

Bir varmış bir yokmuş gibi!

Çaydaki buhar,

Pencereme çizdiğim kalp gibi...

Baharları gözüken, narin kelebekler gibi,

Uçup gitti gönlümden...

Bir yaşamak vardı,

İpi kaçırılmış uçurtmalar gibi...

Ocak başında bir tutam saçı yollar gibi,

Takvimin sonundaki Aralık'ta, 

Hayata veda eder gibi...

Bir yaşamak vardı, 

Yaşayamadan ömrümüzden kayıp giden...

yaprak yaprak!

şarkılarınız yoksa ! [2000]

 

mantar

Ruhumuzu büken acılar geçmez! 

Gönlümüzün loş ve nemli mahzeninde mantar gibi yaşamlarını sürdürürler..!

Onlara vuran rüzgârsa dinlediğimiz şarkılar, okuduğumuz şiirlerdir...

şimdi gitmeliyim!

O kadar geç geldin ki ömrüme!

Son sayfalarındaydım kendi hikâyemin..!

Sakın gücenip sitem etme!

Şimdi gitmeliyim..!

alacaklı!

Sizin yeni girdiğiniz bu sonbaharı,

Bazı insanlar, bir ömür hazan içinde yaşayıp, 

Bu dünyanın baharından alacaklı olarak göçüp giderler!

Ah firak!

Sevdik!

Yanlış sevmekten korktuğumuz için,

Yalnız sevdik!

Yalnızlık da Allah için yakışmıştı bezm-i ezelden alnımıza!

Sevdik, sevilesi ne varsa alemde!

Kimini özenle, 

Kimini özelde

Kimini özetle...

Kuşatan bir şefkat

Şeksiz bir iman,

Muhtaç bir cömertlikle...

Yanıla yanıla yanlış sevmeler durağından,

Geçtik karşı perona,

Yalnız ve uzaktan,

Biraz kavruk, çokça  ürkek ama kararlı,

Sevmek irademizi aşan bir huydu.

Gelişine, gidişine şiar bildik.

Geçmişini şeceresini hep sevdik!

Günahlarımıza denk

Suçlarımıza ortak,

Hak edeni, etmeyeni karşılıksız sevdik. 

Yanlışı da yalnız eyleyip sevdik!

ben yine... [1999]

 

Bir şiirde sevdim seni!

Sen bir kitapta...

Bir şarkıyla gittin benden!

Aynı kitabın içinde arıyorum gözlerini...

Son Eylül'dür belki de ömrüme..!

 

Bütün eylüller içlerinde hüzün mü saklar?

Boynuna gökkuşağını dolayarak,

Avare gelen  şen bir Eylül hiç mi yoktur?

Dudaklarının kıvrımları,

Sınır boyları gibi,

Tellerle örtülü kadınlar

Ve ''Eylül Bakışlı'' şairlerin 

Hasretlerinin çaresini hangi Eylül getirir?

 

Eylül'e meftundur şairler,

Peş peşe dökülür mısralarca şiirler..!

Biraz yazdan biraz güzden,

Dışın üşür, için yanar..!

Hem alaturka hem alafranga şarkılar,

Sessizce gözlerden süzülen...

Son Eylül'dür belki de ömrüme..!

Hep yaralı, hep olmaz bir sevdaya gebe!

şehirler gibi

Küsülüp terk edilmiş şehirlerin, umarsız bıkkınlığı gibi yorgundu adam!