27 Şubat 2023 Pazartesi

Feride'nin dünyası

"Saygıdeğer Murat Hocam, 
Ey Şair gibi serilere kadar bloğunuzu hatmeden ve kitabınızı okumuş biri olarak, pek çok kıymetli okur mektubu (kitabınızın sonlarında olduğu gibi) alan  zatı âliniz için aşağıdaki denemem yayınlanacak derece olmayabilir. Yine de paylaşıp görüşünüzü almak istedim. Benden yazar olur mu?"

*

"Kapalı ve gizli bir kıta keşfetmiş gibi duygularım size karşı..Ve bunun hazzı, mutluluğu var benliğimde..

Bunu düşününce de yüzümün her çizgisine sirayet eden garip bir tebessüm yayılıyor istemsizce..

Nasıl oluyor da bu şekilde ruh iklimime dahil oldunuz efendim..

Gönlümü çalmaya hiç utanmadınız mı?

Ruhuma bu şekil tesir etmeye nasıl cüret ettiniz..

Sorarım size..?

Ama bu haksızlık, düpedüz haksızlık ve kalp hırsızlığı..

Yaşamak arzusu ile sıkışıp kaldığım mahzenimden beni çekip çıkaran o sonsuz hislerim yeni hayat belirtilerim tüm geçmiş izlerimi sildi..

Azade gönlüm bu kez size âmâde..

Görmezden gelmeyiniz lütfen..

Üzmeyiniz şu mahzun gönlü..

Hâsıl olan kalp çarpıntılarıma sebep şeffaf bir ipek gibi mes’ut gönlümü virane etmeyiniz efendim..

(Arkası yarın..🙈)

Feride"


Kelimelerinizi çepeçevre sarmış duygular. Stefan Zweig'ın çok sevdiğim eseri Bilinmeyen bir kadının mektubu'nu anımsattı. 
Evet Ey Şair serisi de çok güzeldi. Hep derim ya, unutulmuş bir kıyı kasabasında eskimiş eski bir iskele gibiyim, gemiler, tekneler uğrar geçerler. Demir atmalarına ruhsat yoktur. 
Ve gelen edebi yazılarınızı da üzerime alınmam, şair ruhların ilhamı der ve kıymetli bulurum. Kaleminize bereket, teşekkür ediyorum. [MM]



26 Şubat 2023 Pazar

25 Şubat 2023 Cumartesi

ayna

Şu ayna yine susmuyor:
Bu küsmüşlüğün niçin?
Seni sen üzmüşsün yine belli ki...
Oysa en güzel sen severdin,
Gökyüzüne gönüllü esir sendin...
Kuşlar gibi kelimelerin çevresinde kanat çırparsın.
Sanki mânâ iklimine yol ararsın...
Kahve senin avuçlarında esrarlı kokar.
Sabahlar uyanmanı sabırsızlıkla bekler...
Baharlar gözlerinin kıyısında açar...
Güneş pencerende perdeleri açmanı bekler,
Geceye saçtığın şiirlerin izini sürer...
Sen, bir ben olursun, bir sen, bir biz...
Sen mısra olur, dizelerde diz çöker, erirsin.
En güzel sen sevdin,
En güzel mahrumluğu da sen giydin...
O ayna hiç susmayacak, bilirsin.
O ayna ruhunda, istemesen de işitirsin...
Bir garip geldin, bir tuhaf gidersin...


24 Şubat 2023 Cuma

Teşekkür


Bloğumu bu adreste ve Pinterest'te (@muratmesutfan) özenle seçtiği görsellerle emek vererek yedekleme çabalarından dolayı sevgili arkadaşıma ne kadar teşekkür etsem azdır.



23 Şubat 2023 Perşembe

mazur görün

Her birinizin haliyle hallenebiliyorum.
Bu yüzden halinizi soramıyorum.
Sizden de sormanızı beklemiyorum.
Halimizi mazur görelim diyorum.



yok / seslisi


Bazı zamanlar, kendi karaladıklarım ağlatır beni...

Daha önce burada okumuştunuz, bu da seslisi dostlarım. 




20 Şubat 2023 Pazartesi

Yansımalar 22

''Sevgili Rüveyda,
Adınız ile nefes aldığımı, kalbimi hissediyorum artık. Bu öyle tarifsiz bir güzellik ki hani çocukken sizi hızlıca sallar biri, içiniz hop oturur kalkar... Belki de lunaparktaki bazı oyuncakların içindeki heyecan mı desem. Nasıl anlatılır bilmiyorum ama hep yaşıyorum.'' [Rüveyda'ya mektuplar sh: 29]

İnsanın kalbini hissetmesi, farkına varması, onun kan pompalayan hayati bir organdan daha başka bir şey olduğunu bilmesi, yaşaması...
Yaşaması, evet o zaman başlar yaşamak...

Oysa, güneşe solsun diye bırakılan fotoğraflar gibi solmaya bırakılmış nice gülüşler var, güneşli günlerin bile dokunamadığı...

Çiçeklerden de uzak durmak istiyorum, kokularında sana yakalanıp yine çarpılmayayım diye, mümkün olmuyor...

Bazı acıların, hasretlerin, ayrılıkların altı çizilebilir, tırnak içine, parantez içine alınabilir ama asla üzerleri çizilemez...
Sessizlik, gitmeler hep o hasretlerin altını çizer...

Üsküdar çağırıyor epeydir benliğimi...
Otursam sahilde sakin bir yere, hava azıcık güneşli de olsa ve dalsam mavi sularında boğaza, anılara, ayrılıklara...

Hemen yukarılarda Karacaahmet'ten, Doğancılar parkından esintiler...
Ah işte çocukluğum koşturuyor Zeynep Kâmil sırtlarında!

Ne kadar masum anlatmış yazar; heyecanını, salıncaklara, lunapark oyunlarına benzeterek. Yamaç paraşütü falan da diyebilirdi ama o zaman bu kadar masum, çocukca, temiz olamazdı... Pırıl pırıl gözyaşı yağmurlarında ıslatılıp beslenen bir sevgi bu...

Çalan her şarkıda sarmaş dolaş hasret gidermek bu...

"Nasıl anlatılır bilmiyorum ama hep yaşıyorum.'' 

Belki de nasıl anlatılamazsan öyle anlatmadım seni, kendime bile...


Eskiden

Eskiden, yani insanların gözlerine bakarken, gözbebeklerinden bize tebessüm eden ruhlarını görebiliyorduk, hatırlıyorum...

Şimdilerde bunu, yani gözlere bakarak konuşmayı bıraktık; karşımızdaki sesi/sesleri duyarken, ne kadar dinliyor ve asıl önemlisi galiba o seste var olan ruhu da ıskalıyoruz...

Bu süreçte internetin hayatımızdaki yeri ve etkisi izahtan vareste...


ayrılık

İnsan en son kaleme küsermiş.
Gönlüne düşeni, kalemden de esirgermiş...
Ve yazmaktan da vazgeçmekmiş ayrılık...
Noktaya bile mecali kalmamakmış

19 Şubat 2023 Pazar

Diziler

Çok eskilerden örneklerle uzatmaya gerek yok. Yasak aşk "aşk-memnu" ki 3.kez çekimleri yapılacakmış. Amcasının karısı ile zina ve çarpık ilişkilerin aşk mazeret ve dokunulmazında (!) normalleştirilmesi, toplum nazarındaki algısına darbe girişimine en çarpıcı örnektir. 

Şimdilerde Kızılcık bilmem ne dizisi de sanki alttan alta değerlerimizi,  kutsallarımızı (yoz figürler üzerinden, arada kendi mahallesine de gol atarak, objektif bir görünüme özen göstererek) aşındırma çabası...

"Her şeyin yasak ve günah olduğu bir evde yapamıyorum!"algısı bir beyne virüs gibi girdikten sonra, ağzınla kuş tutsan fayda etmez!

İslâmi değerlerimiz dizide bir şekilde sert söylemler ve seküler mantıkla sorgulanıyor, "aşağılanıyor"; savunma ya da  sebep ve hikmet planında cevap vermesi beklenen oyuncu: "Fakat karıcığım..."dan öte gidemiyor! Dinimizde bu, bu sebeplerden dolayı hoş görülmez denmiyor. 

Vurun kahpeye isimli sinema filmini anımsadım..
Hep yoz yobaz, sert, katı, bağnaz, nobran, anlayışsız, itici, ötekileştirici Müslüman tiplemeleri...

Bu diziye ara sıra denk geldiğim ve gördüklerim sebebi ile işaret ettim. Yoksa sürekli takip ettiğim ve merak ettiğim bir dizi yok...

Ve bu sezon cinsellik de daha bir gözümüze sokuluyor. Haberler biterken aniden giren dizi reklamındaki öpüşme sahnesi ve düşünün çocukların uyku vakitleri de değil, yaşlı annenizle aynı odadasınız! 

         Yukarıdaki yazı, taslaklarım arasında mezkur diziden örnekler serpiştirmek için öylece kalmış. 
Derken yaşadığımız deprem felaketi zaten anlayana mesajlarını yeterince vermekte...



18 Şubat 2023 Cumartesi

Yanağını okşadım

Yanağını okşadım şefkatin,
İrkildi...
Bir bahar akşamı da değildi,
Tomurcuklar yağdı rüyamıza konfeti gibi...
İnsanın zayıf noktasıdır sevgi...
İnsanın aradığıdır güvenle gelen şefkat...
Zaten başka türlü çekilesi değil hayat....



yok

İçimizin neş'esi, sefası çekildi artık,
Anlayan yok kalbim... 
Gönül hüsrana düçar oldu,
Ah gönlüyle gören yok...
Ne baharda coşabildik,
Ne yağmurlarında ıslanabildik,
Ne de yaza sevinebildik...
Bir hazan ki zemheri kokuyor,
İçimiz harap bir ev gibi,
Kapımızı çalan yok...
Kalbimizi duyan yok...


17 Şubat 2023 Cuma

hep birlikte

Belki sever dedi,
Belki hoş görür dedi diğeri...
Belki kerem eyler dedi bir başkası.
Belki bağışlar dedi öbürü...
Hep birlikte boyun büküp ağladılar...
Belki'leri aradan çıkardılar...
Bu ahval ile Miracı andılar.

Hatay;
260.saatte mucizenin adı, 
14 yaşındaki "Osman" ve
278.saatte 45 yaşındaki "Hakan Yasinoğlu" oldu. 




16 Şubat 2023 Perşembe

kader deriz

Yaşarken, hayat basamaklarını tırmanırken, hayatın bize giydirdiği sıfatları, biçtiği rolleri kimi zaman taşıyamayız. 
Ya istifa ya iflas ederiz. 
Ya da boynumuzu büker, kader deriz...

*

11.gün
248.saatte 17 yaşındaki Aleyna da enkazdan sağ kurtarıldı. Doktorlar şaşkın, böbrekleri kuruyup hasar görmemiş.
258.saatte Neslihan Kılıç...Bir mucize daha. 


gidiyor herkes

Gidiyor herkes, 
Akrebin sırtında yelkovana tutunmaya çabalayarak...

Gidiyor herkes, 
"Dönülmez akşamlara" yelken açarak...

Gidiyor herkes, 
Kavuşamadan, sarılamadan içi sızlayarak...

Gidiyor herkes,
Bir muammadan, bir bilinmeze, el sallayarak...



15 Şubat 2023 Çarşamba

Şimdilerde anlar gibiyim

İnsan ölünce bu dünyadaki arzuları, hevesleri, idealler için çabaları son bulurmuş. 

Zaman, mekânı/boyutu değişmeden de zaman kavramına başka bir zaviyeden bakar ve yaşarmış; şimdilerde anlar gibiyim...





14 Şubat 2023 Salı

"Benim adım Hira Nur"


"Benim adım Hira Nur"
Bunca büyük felaketin ardından, yaralarımızı elbirlik sarma çabası yaşadığımız kederli günlerde, içleri nefretle dolu bazı ahlâksızların yalanlarına takılmadan Hira yüceliğinde kalbi Nur'lu insanlarımızın hikâyelerinin fidanları yeniden boy verecek enkazların altından...


durak

13 Şubat 2023 Pazartesi

içimiz

Çok seviyorum bu dizesini Zarifoğlu'nun:

"Güzel günler çabuk geçer,
İçimiz hep bir hoşçakal ülkesi…" 

Ayrılıklar dünyasında, vedalar sanki mayamızda var. 

İçimiz hep bir kırgın aynalar ülkesi...

Bu günler de geçer elbet.
Sarılır yaralar, 
Issızlaşır acılar..!
Her şey geçer de
Geçmez gidenlerin geri gelmezliği...


12 Şubat 2023 Pazar

O öyle değil!

O öyle değil!
Her zaman yüzü (sureti) güzel olanın kalbi de (sireti) güzel olmayabiliyor insanların.

Tersi de mümkün...

Bu sebeple "Harabat ehline hor bakma sakın,
Defineye malik nice viraneler var" denilmiştir.

Hor gören kalbin varsa, 
Hoş görünen yüzünün kalıcılığı yoktur.

Asabiyet hilmin düşmanıdır.

"İnsanlar içinde geçimli olmayanda hayır yoktur."

Huyu güzel olan güzeldir.
Huzur veren güzeldir.

Hayatın koptuğu yer

Hayatın durduğu yerden yükseliyor feryatlar!
Canlardan kopuyor canlar!
Hep birlikte yaşanıyor acılar!
Hayatın koptuğu yerde ayrılıklar!

*

"Enkazın altında kalan 7 aylık Hamza bebek, 140 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkarıldı."

*

Bu da bir başka güzel haber.

*

Aşağıdaki link bir tv programından:



10 Şubat 2023 Cuma

Bir kitap, bir video ve bir mucize daha!


Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama kabul edelim ki cidden bilgili biridir Ahmet hoca ve sohbetlerinde mutlaka bilmediğiniz yeni şeyler duyarsınız. 

Aşağiya linkini verdiğim sohbetine dün akşam tevafuken denk geldim. Bu sabah tekrar sakin sakin dinledim. 
7. Dakikada İmamı Gazali hazretlerinin bir eserinden iktibas yapınca, kaynaklarından biri olabilir diye kitabı da sipariş vereceğim. 

Öldükten sonra neler olacak..? Yeryüzündeki her insanın  merakı... Bu merakı biraz olsun gidermiş hoca.
4 milyonu aşan bir izlenme. Tavsiye ederim.


2 aylık bebek 30.saatte enkazdan sağ çıkarılmıştı.
Mucize gibi sevinçler yaşanmaya devam ediyor. 
100.saatte anne-oğul sağ çıkarıldı. 


9 Şubat 2023 Perşembe

Hayat tezatlar manzumesi

Sen, gönlünde koyacak, saklayacak yer beğenemez, 
yere göğe sığdıramazsın...
Ne zaman bunu insanlara belli edersen,
Tarumar edilmiş gönlün ile başbaşa kalırsın..!

İnsanlar, kibirli duruşu olan, her şeye bir şey diyen, hata kusur bulan, zor beğenenleri daha çok önemserler. 

Mütevazı, şakacı, güleryüzlü olanları hafife alıp, tepeden bakarlar...

Aşkta da böyledir. 
Sen aşka serenatlar döktürürken, hiç göremediğin biri sana aşk adına her şeyi verecek kadar seni seviyor olabilir...

Hayat tezatlar manzumesi...

8 Şubat 2023 Çarşamba

Hüzün yakıştı bana

Hangi makamda bir şey dinlesem, ruhumun kapısından içeri adım atar atmaz, kûçek makamına, hüzzama evrilir... 

Hüzün yakıştı bana...
Gri bende güzel...
Mahrumluk aşım, 
Yalnızlık arkadaşım...
Ayrılık yakıştı bana,
Aykırılık meşrebim...

Beni güzel anmazsanız da çekiştirmeyin olur mu..? 
Bana ben yeterim, siz boş yere yorulmayın olur mu? 

Aylardan şubat


Aylardan şubat,
Geceler çok uzun...
Havalar çok soğuktan öte buz...

İngiltere büyüklüğünde (deprem tarihinin en büyük depremlerinden biri olarak) 10 ilimizdeki 7,7-7,6; 6,4-6,5...ile devam etmiş olan depremlerle yıkıldık! Dünyada benzeri yok.
8 bini aşkın insan sağ kurtarıldı.
8 bini aşan can kaybı...
50 bin yaralı...(Rakamlar sürekli artıyor.)

Aylardan şubat,
Geceler çok uzun...
Havalar çok soğuktan öte buz...

Sıcacık yatağımda, enkaz altında ölmeyip buz gibi titreyerek kurtarılmayı ümit edenlerle, enkaz üstünde onları kurtarmak için çırpınanları izlerken suçluluk duygusu içinde moralsizim...

2-3 yıllık yeni binaların yıkılışına dünya gözüyle bakınca onları yapanları, denetimcileri....

Japonlar her gün her an sallanıyor ama ne yıkım ne de ölüm haberleri duymuyoruz. 

Deprem oluyor, yardım seferberliği, battaniye gibi acil ihtiyaç maddelerinin fiyatları katlanıyor...

Aylardan şubat,
Geceler çok uzun...
Havalar çok soğuktan öte buz...
Enkaz altında insanlar var, minicik yavrucuklar var...
Biz büyük bir milletiz. Kenetlendik. Bu yaralarımızı sararız...


Konu ne

Huzurlu bir mutsuzluk belki de bu yaşadığımın tanımı...(Tuhaf bir girizgah oldu.)

Yürümüyor, gezmiyor, eskisi gibi gülmüyor, konuşmuyor, yazmıyor...evet yazmıyorum da. Yazmaya da erinir oldum aslında...Şu (USB) klavye olmasa bazı uzun yazıları hele yansımaları telden yazmazdım..!

Bir yanım edebiyata, şiire, yazıya tutkulu ve düşkün, bir yanım yazmaktan, okumaktan yorgun...

Birisi uzun uzun ve seri konuşsa sanki boğazımı sıkıyor, nefes alamaz gibi oluyorum. 

Üsküdar'ı özlüyorum.
İnsanların en az olduğu vakte denk getirip denizi, dalgaları, martıları, maviyi dinleyesim var. Onlar beni yormadan, sıkmadan konuşurlar...

Ve sonra İstanbul ezanları...
Cana sefa, ruha şifa. 
Sanki yeryüzünün en güzel müezzinlerini İstanbul'da toplamışlar. Makamlardan makam beğen...Selatin camilerine de bu yakışırdı. 
Özlediğim halde ayaklarım gitmiyor. 

Gün gelir de özlemeye de üşenir miyim acaba...
Yok gülmeyin sizin sandığınız gibi tembel ruhlu biri değilim. Bu günlerde böyleyim, mevsimdendir. 

Bir dostum ''bence sen çok uzun yaşacaksın.'' demişti de ona ''Çok yaşamak isteyen, sağlıksız bir hayata karşı sabrı kuşanmalıdır.'' gibisinden bir şeyler söylemiştim. Zaten benim ihtiyarlığım hiç çekilmez, huysuzun mızmızın teki olurum. 

Konu ne, iç dökümü, terapi vaktime şahitlik ettiniz. Tamam tamam gereksiz bir yazı daha okudunuz, sustum.

[Taslaklarda duruyormuş, bir aydan fazla olmuş. Silmekle yayınlamak arasındayım. Depremlerdeki can kaybımız 5 bini aştı. Sanki şehirlerimiz savaşta bombardımana uğramış gibi. Ama bu millet elele bu zorluğu da aşar.]

7 Şubat 2023 Salı

Bulutlar gibi

Birgün onların arasına dalıp, üzerlerinden de onları seyredeceğim aklıma gelmezdi çocukken...
Uçak yolculukları...

Annemin bize aldığı pamuk şekerine  benzetirdim bulutları...
Onlardan birinin üzerine yatarak dolaşacak, seyredecektim göklerden yeryüzünü...
Uçmayı çok seviyorum.

Bilmezdim o pamukların bir araya gelip tonlarca ağırlıkta yağmur taşıyan kütleler olduklarını...
Dış görünüş yanıltıcı olabilir...

Çocuk gözü ne güzeldir. 
İçinde vurdu-kırdısı olmayan çizgi filmler içinde bir hâyâl dünyası gibidir bir dönem hayat...

Bazı insanlar büyüseler de 
gözleri yine çocuk kalır...

Bütüne bakınca

Hayatının bütününe bakınca; bir kulluk şuuru görünüyor. 
Bir de nefse, şehvetlere kayıtsız kalamama hali! 
Bir yanı, yani gönlü iyi niyetli, iyilik yapınca huzurlu mutlu...Diğer yandan her yanlışa, günaha düşüşte, son derece bedbah, üzgün ve pişman...

Hayatının bütününe bakınca; iyi kul, iyi insan, iyi arkadaş olma mücadelesi şeklinde özetlenebilir.

Ne kadar başardığı defterlerinin dökümünden ziyade, onu yaratanın son notuna bağlı...
Çünkü niyetlerini, iç geçirişlerini, ıslak kelimelerini en iyi şekilde O bildi, duydu. 

Yeniden bedenen ayağa kalkana,  dek, başını sağa çevirip, açılan pencereden cenneti seyrine izin vardır. Ötesi Rabbimizin ilminde...

Çok büyük afat oldu. Ölenlere rahmet, yakınlarına ve yaralılara sabır ve şifalar diliyorum. 
Çok üzgünüz.



6 Şubat 2023 Pazartesi

Bize de nasip eyle.

Dün yine ilk kez bir hayvan türü gördüm. Hayran kaldım.
O hayvandı, ben hayran.
Hayran kalmasam, zaten insan olamazdım.

Onları çeşit çeşit çizen ressam, kâinat sahnesinden geçirip, bana hizmekâr kılarken; beni temaşaa eden, ibretli bir seyirci kıldı ki şükür ve hayranlıkla ruhuma/nefsime secde ettireyim. 

Bütün canlılar içinde insan, en üstün makam ve meziyetlerle donatılmış.
"Bilinmeyi murad edene" muhatap edilme lütfuna lâyık görülmüş.

Öyle de cahiliz. 
"Ne az düşünüyorsunuz!"
Daha bedenimdeki cihazatlardan, eczalardan bihaberim. Hangisi nerede, ne işe yarar habersizim ama onlar 7/24 aralıksız işlerinin başındalar. 
Ve her biri, girift, muntazam, muazzam sanat eseri. 
Hayvanlar, dağlar, yıldızlar, bitkiler ve tabii başrol insan gibi...
Yağmur, kar tanesi gibi...
Akıl, ruh, duygular gibi...

"Rabbinizin hangi nimetini yalanlayabilirsiniz?" 
Say say bitmez.
"Göz yorgun düşer!"

İnsan elbette bütün bunların sahibine şükran duygularıyla, O itaatimizi ispat sadedinde bizi dünya hayatında sınava almasa bile hayran ve müteşekkir kalırdı.
Peygamberler, Kitaplar gönderilmeseydi dahi, "kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam" diyerek arayışa geçerdi.

Cennete de cehennem azabından kurtulmak için değil, cennetten, alemlerin Rabbini temaşaa etme nimeti için gitmek isterdi. 

Bütün bu harikaları yaratanı, insan merak etmez mi?

Künhüne vakıf olamadığımız sonsuz kudret, Allah...
Senin cemalini ancak cennet seyirgâhından görmek iraden.

Seni görüp tarifsizlik içinde sarhoş yüzlere bakıp, bu nimetten mahrum cennetler içinde olmak, cennet içinde derin bir keder, acı veren bir mahrumluk olur.

Zaten ve madem,  hiç bir kulun ameliyle cennetini hak edemez. Aynen bunun gibi de cemalini sen kerem eylemezsen göremez.

Bize de nasip eyle.
Amin. 

Şarkı sözü yazdım [3]

Dikkat et canım,
Kendine, çantana, telefonuna...

Dikkat et canım, 
Cana dokunan gülüşlerine kahkahalarına...

Dikkat et canım, 
O, yere bakmayıp yakan bakışlarına...

Dikkat et canım, 
Kaleminden kelamına, her anlamda varlığına...

Dikkat et canım, 
Yaşadıklarımıza, anılarımıza,
Sol yanına...

Dikkat et canım, 
Dikkat et..!


5 Şubat 2023 Pazar

Kandırdım!

Kocaman adamı, "bir yudum teselli" deyip, şiirlerin peşine düşüre düşüre...

Kocaman çocuğu, erken uyumak sağlıktır, sokaklar cıs, evde kal, diye diye...

Kocaman insanı, gördün işte aşk uzaktan güzel, yaklaşma, zaten vaktin de geçti diye diye...
Kandırdım..!


4 Şubat 2023 Cumartesi

zirve

Yorgun bir şiire,
şarkı olup, 
geceye uzanınca, 
her şey 
suskunluğun zirvesine kaçıyordu...

İyi kal, iyilikleri azalmış dünya...

belli ki

Leyleklerin göç yolunda mola verdiği gri bir şehir gibisin...

Vefan mı çok, sadakâtin mi yok, renklerini mi kaybettin..!

Belli ki talan edilmiş, yağmalanmış ve çok ağlatılmışsın!

Bu yüzden mi taş taş üstüne koymayı bırakıp, göçer çadırına razı oldun...

Göçmen kuşların üzerinden geçtiği yorgun bir şehir gibisin...


Zamanın ahirine kaldık


Zamanın ahirine kaldık,
Olmazların olduğunu gördük!
Para insandan kıymetli,
İyilerin zayıflarına katıldık...

Zamanın karmaşasına kaldık!
Acaip şeylere bile şaşırmaz olduk.
Köpekler insandan kıymetli!
Ölenlerin yurduna geçmeyi arzuladık...