30 Eylül 2019 Pazartesi

Tehdit!


Tehdit etmeseydim kalbimi,
Çoktan sana olan aşkını ilân edecekti..! 



28 Eylül 2019 Cumartesi

Bazı kadınlar


Bazı kadınlar, dilini bilmediğimiz bazı şarkılar gibidir.
Dilsizdirler, sesleri bakışlarında, duruşlarında saklıdır.
Sağırlar dünyasında bir adam çıkıp dinlesin diye,
Susmayan melodileri vardır...

https://www.youtube.com/watch?v=OAoTYTaC0Gk

27 Eylül 2019 Cuma

iyi ki..! (2)

İyi ki; Prof. Muhammet Nurdoğan gibi,  ayetle sabit olduğu, inkar edenin kafir olacağı halde cinleri inkar edip onları “mikroplara” ve “ses yankısına” benzetecek kadar alim (!) değilim...

İyi ki; Abdulaziz Bayındır'ın Hilal tv’den yaptığı bir açıklamada,  Efendimiz’in (sav) Kuran-ı Kerim’i beyan/açıklama görevinin ve şefaat hakkının olmadığını savunacak ve  kendi mantığına uyan mezheplerden birini seçip mezhepler üstü bir eda fetva verecek kadar alim (!) değilim...

İyi ki; Ali Rıza Demircan gibi haşa ''Hazreti Ömer dinde delil değildir, Hazreti Ömer beni bağlamaz!'' diyebilecek cür'ette ehli sünneti aşan görüşlerde bir alim(!) değilim.

İyi ki; İslam'da Helal ve Haram kitabının daha ön sözünde kendisinin mezhepsiz olduğunu zaten itiraf eden, üniversiteye almazlarsa kızlar başlarını açarlar diyebilen Yusuf el Karadavi kadar alim (!) değilim.

İyi ki; şefaat, melek, kafirlerin ebedi cehennemde kalması, Peygamberimizin mucizelerini te'vil gibi sayısız konuları mealine dip notlar olarak ehli sünnete ters kendi indi görüşleri olarak ekleyebilen  gazeteci M. Esed kadar alim (!) değilim.

İyi ki, Bayraktar Bayraklı gibi Kur'an tefsiri yazacak ve Müslüman olmayanlara da ''kardeşlerimiz'' diyecek kadar alim (!) değilim.

İyi ki; Süleyman Uludağ, Celal Yıldırım, Mustafa Çelik, M.Kutub kadar alim (!) değilim. Hepsinin de birincil ortak özellikleri ehl-i sünnet ve'l cemaat mezhebinden, itikadından, edebinden uzaklaşarak kalem oynatmaları, 1400 yıllık sağlam nakil zincirini yok sayarak kendi kısır anlayış ve hevalarına uyarak kendilerine tabi olanların da veballerini yüklenmeleridir!


26 Eylül 2019 Perşembe

noktalar arasında...


çok uzun cümleler kurması gerekmezdi,
yalnız adımla hitap etmesi, 
adımın yanına üç nokta eklemesi yeterdi.
o noktalar arasında görünmez uzun cümleler gizliydi...
hasrete,sevgiye,sevdaya dair...







25 Eylül 2019 Çarşamba

Her şey'in...


Her şey'in 
matematik gibi, 
musiki değeri/sesi 
ve
bestesi vardır...


24 Eylül 2019 Salı

Erenlerin bir başka açıdan tarifi!


Ruhuna ya da bedenine dans/raks ettirmeyen şey 
müzik değildir.
Aynen bunun gibi de, 
müzik aletleri olmaksızın 
kainatta var olan o muhteşem besteyi 
güftesi ile birlikte duyanlara erenler denir... 


23 Eylül 2019 Pazartesi

Derin bir şiir ve bir başka dosttan da güzel bir görsel.


''Rüveyda'yı bulduğun yerde kendimi yitiririm.
Adı Rüveyda sanı huri
O tig-i müstakimi
Usul usul sis inen kör kuyularda bırak.
Her gün buğuya yazılmış bir mektup bırak.
O bir sanrı değilse adını kendi söylesin.
Değilse,
Suskunluğu gökkubben olsun!
O bir sanrı değilse adını kendi söylesin
Yeryüzü sarayını sensiz viran bilsin!

Çıksın karşına ; aşkın Süleyman mülkü olduğunu söylesin.
Ki; suların diplerini saran umutsuzluğunda
Belkıs'ın narin ayakları değmesin kızgın sulara.
Rüveyda'nın çiçekleri intihar etmesin billûr camekânda
Su gibi akmıyor zaman
Lâmekânda
Oysa yaşamak
O'na cömertçe sunduğun menbâ idi.
Şimdilerde
Uzak bir iklimde
Mavi kırlangıçların kanatlarındaki acı
Rüveyda'nın tırnak izidir.
Eylül çöktüğünde mevsimlerin üstüne
Yüze vuran Rüveyda'nın balıkçıl gözleridir.''

ES


22 Eylül 2019 Pazar

Çirkin şehirler kurdunuz!


 Çirkin şehirler kurdunuz!
 Betonlarca yaklaşıp, gönüllerce uzaklaştınız!


21 Eylül 2019 Cumartesi

Kuşların gözüyle...


Keşke
kuşların gözüyle bakabilseydik dünyaya;
o zaman
bizim de
tevekkül pınarından devşirdiğimiz
neşeli şarkılarımız olurdu...


# güle güle Neslican, ''yaşamayı çok seviyordun!''


.




20 Eylül 2019 Cuma

Rüveyda'ya Mektuplar'ı yeni okuyan dostlarımdan (2)

  ''Siz sözünüzü tutup mektupları kitap yaptınız. 
Şimdi sıra, sizi buna teşvik eden bizlerde, bakalım kitabınızı alacaklar mı? Ben aldım :))'' 

Şunu söyleyebilirim, İnternet kitap sitelerinde ve bazen makale okurken kitabın reklamı karşıma çıkıyor. AVM'lerin kitap mağazalarında olmasını bendeniz de çok isterdim ama bunu sanırım yayın evinin yapması gerekiyor, doğrusu çok fikrim yok. Yayın evime de niçin yapmıyorsunuz demem. Dediğiniz gibi, ben sözümü tutmanın ve bir kitap üzerinden bir yerlerde alıntılarımı görmenin o paha biçilmez keyfini yaşıyorum. Alıp okuyan, iktibaslar yapan herkese bir kez daha çok teşekkürler ediyorum.







19 Eylül 2019 Perşembe

Hacı Bayram Veli Hazretlerinde idim.


Geçen hafta gitmiştim, günü birlik. Zamanımın hepsini orada geçirip dönmüştüm. Burada fotoğrafları yayınlamaya fırsatım olmadı bir türlü. Cuma akşamına imiş nasip.

''Osmanlı Devleti ‘nin kuruluş döneminde Türk-İslam birliğinin sağlanması ve devletin manevi açıdan gelişmesinde büyük rol oynayan Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri, 1412 yılında Darende‘de vefatından sonra yetiştirdiği talebeleri ile Osmanlı coğrafyası üzerinde etkileri devam etmiş bir gönül sultanıdır. Onun büyük eseri şüphesiz halife olarak bıraktığı Hacı Bayramı Veli Hazretleridir. Bu dönemden itibaren Osmanlı Sultanları Somuncu Baba Hazretlerinin talebelerine ve onun tesirindeki gönül ehline ayrı bir önem göstermiş, onların tavsiyeleri, nasihatleri ve himmetleri ile Devlet-i Âliyye büyümüş ve gelişmiştir.''


''Bayramiyye Tarikatı ‘nın pîri Hacı Bayramı Veli Hazretleri H.753/ M.1352 yılında Ankara‘da Çubuk suyu nehrinin kenarındaki Zülfazl ‘da (Günümüzde Solfasol Mahallesi) doğmuştur. Asıl adı Numan‘dır.

Hacı Bayramı Veli Hazretleri çocukluk yıllarından itibaren ciddi bir eğitim görmüştür. Gençlik yıllarında medrese eğitimi almış bu dönemde Tefsir, Fıkıh ve Hadis gibi şer’î ilimlerin yanında, Matematik, Felsefe, Arapça, Farsça ve Edebiyat gibi aklî ilimleri de tahsil etmiştir. Öğrencilik hayatından sonra Ankara’da Melike Hatun isimli bir hayırseverin yaptırdığı Kara Medrese ‘de müderrislik yapmıştır. Medreseler günümüzün üniversite ve fakülteleridir. Burada ders veren müderrislerin unvanı günümüzün  profesör unvanıdır.''


''O dönemde Kayseri‘de bulunan Şeyh Hamîd-i Velî Somuncu Baba Hazretlerinin davetiyle Kayseri’ye giden Müderris Numan Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerine intisab ederek tasavvuf deryasına dalmıştır. Bu ziyaretin Kurban Bayramı‘na denk gelmesi dolayısıyla mürşidi Bayram adını vermiş¸ adı o günden sonra “Bayram” kalmış; şiirlerinde de bu ismi mahlâs olarak kullanmıştır. Somuncu Baba’ya intisap ettikten sonra tasavvuf yolunda kemâle ermiş¸ sohbetlerinin bereketi sayesinde de birçok kimse yüce mertebelere ulaşmıştır.''


''Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri Hacı Bayram-ı Veli’ye zahir ilminin ve batın ilminin derecelerini göstermiş, ikisi arasında bir seçim yapmasını söylemiştir. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri tasavvuf yolunu seçmiş ve Müderrisliği bırakarak eğitimine Somuncu Baba Hazretlerinin yanında devam etmiştir. Onunla birlikte Bursa, Aksaray, Mekke, Medine ve Darende ziyaretlerinde bulunmuştur. Bursa‘da kaldıkları yıllarda Hacı Bayramı Veli Hazretleri Çelebi Sultan Mehmed Medresesi‘nde dersler vermiştir.''


''Bursa Ulu Camii‘nin açılışında manevi sırları ortaya çıkan Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin Bursa’dan ayrılmasıyla şeyhi ile birlikte önce Aksaray’a ardından da Hac ziyareti için Mekke ve Medine‘ye gitmişlerdir. Hac ziyaretinden sonra Darende‘ye yerleşen Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri kendisinden sonraki irşad görevinin Hacı Bayramı Veli tarafından devam edeceğini bildirmiş ve kendisini Ankara’ya görevlendirmiştir. 1412 yılında Darende’de vefât eden Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretlerinin cenaze namazını Hacı Bayramı Veli Hazretleri kıldırmıştır.''

''Bayramiyye Tarikatı ’nın Osmanlı Devlet’inin ortasından Ankara gibi bir yerden Anadolu’nun çeşitli yerlerine kısa sürede hızlı bir şekilde yayılması ve insanları etkileyen güçlü bir ekol haline gelmesi, 1421 yılında tahta yeni oturan Sultan 2. Murad’ın dikkatini çekmiştir. Bu sebeple Hacı Bayram-ı Velî’yi soruşturmak amacıyla Edirne’deki sarayına çağırmıştır. Hacı Bayram Veli, 1421 yılının Temmuz ayında talebelerinden Akşemseddin ile beraber Osmanlının Pâyitahtı Edirne’ye gitmiştir. Hacı Bayramı Velî’nin Edirne’de Sultan II. Murad ile görüşmesi, sohbet etmesi ve gösterdiği manevî olgunluk, sultanın takdirini kazanmasına vesile olmuştur. Yüz yüze gerçekleşen bu görüşmeden sonra Sultan II. Murad, Hacı Bayram Velî’ye alaka göstermiş, Eskicami’de vaaz vermesini rica etmiş, onun adına vakıflar, zâviyeler ve mahalleler kurdurarak iltifat etmiştir. Hacı Bayramı Veli Hazretlerinin Edirne Eski Cami‘de vaaz ettiği kürsü, yaklaşık 6 asırdır ona duyulan saygıdan dolayı kullanılmamaktadır. Kürsü üzerinde osmanlıca olarak “Makam-ı Hacı Bayram Veli” yazmaktadır.''


''Hacı Bayram Velî Hazretleri, Sultan 2. Murad’ın yaptırdığı Uzunköprü’nün temel atma töreninde dua etmek amacıyla ikinci kez Edirne’ye gitmiştir.  Dönemin önemli mutasavvıflarından Emir Sultan Hazretleri’nin vasiyeti üzerine cenaze namazını kıldırmak için 1429 yılında Bursa’ya giden Hacı Bayramı Veli Hazretleri, Bursa’dan Edirne’ye geçerek henüz yeni doğmuş Fatih Sultan Mehmed’i de görmüş ve kendisine dua etmiştir.  İstanbul’un fethi ile ilgili dua isteyen Sultan 2.Murad Han’a; fethin Sultan Mehmed’e ve talebesi Akşemseddin’e nasib olacağını müjdelemiştir.''


''Hacı Bayramı Veli Hazretleri H.833 / M.1430 yılında Ankara’da vefat etmiştir. Cenaze namazını Akşemseddin Hazretleri kıldırmış, sağlığında iken inşa edilen Tekkenin güney tarafına defnedilmiştir. Vefatından sonra tekkenin güney duvarına bitişik olacak şekilde günümüzdeki türbe bölümü inşa edilmiştir. Kare planlı ve kubbeli bir yapı olan türbenin güneyinde Fazıl Paşa türbesi, batısında cami avlusu yer almaktadır. Türbeye giriş batı cephesindendir. Türbe içinde Hacı Bayram-ı Veli’nin sandukası ile birlikte  dokuz adet sanduka bulunmaktadır.

Türbenin kurşun kaplı kubbesinin iç yüzeyleri zengin kalem işleriyle süslenmiştir. Kubbe eteğindeki yazıda kuşağında sekiz kez  ‘ La ilahe illallahül Melikül Hakku-l Mübin ’  yazısı tekrarlanmıştır. Türkçe anlamı şu şekildedir; “Eserleriyle aşikar, hakiki mevcut ve yegane padişah olan Allah’tan başka ilah yoktur.''

Kaynak: https://somuncubabaturbesi.com/haci-bayrami-veli-hazretleri-hayati/


18 Eylül 2019 Çarşamba

17 Eylül 2019 Salı

Eğitimde 1.ders


Eğitimde 1.ders "Görgü dersi" olmalı.

Uygulamalı olarak, Ana okulundan, üniversite son sınıfa kadar devam etmeli ki, eskilerin "adab-ı muaşeret" dedikleri zariflik, nerede nasıl davranılır/davranılmaz, edep,adap,ayıp,çirkin,iyi, güzel,naif,ince...yeniden bilinip uygulansın.

Belki o zaman insan, Allah'ın en güzel biçimde yarattığı insana yeniden "insanca" davranır!
Merhameti,vicdanı,insafı yeniden keşfeder.

Eğitim ve insanlığımız alarm veriyor, hem de en kırmızısından..!

Bir de her şarkı arası trafik ile bilgilendirme de yapan radyo kanalı gibi süreklilik. Aslında bu konuda yasa çıkmalı ve tüm radyo ve TV kanallarında, reklamlar ve diziler/programlar içinde hem trafik hem de insanlık/görgü dersleri verilmeli. Şehrin önemli yerlerine afişler, görsel objeler asılmalı.
Bir zamanlar komünist/faşist ülkelerdeki gibi adeta beyin yıkarcasına, bilinç halini alana dek, beyinlere işlenmeli. İşlenmeli ki, şu hoyratlığımız, kabalığımız, acımasızlığımız, cinayetler son bulsun!



15 Eylül 2019 Pazar

her şey bilmeden oldu



her şey bilmeden oldu
bilmeden tanıştık
bilmeden konuştuk
ve bilmeden karıştık

her şey bilmeden oldu
bilmeden tartıştık
bilmeden küsüp barıştık
ve bilmeden alıştık

her şey bilmeden oldu
bilmeden özledik
bilmeden iç çektik
ve bilmeden sevdik...

sevdiğimizi de bilmedik
bilmek istemedik
bu senaryo bize uymaz dedik
inkar edip, inledik,
birbirimize söylemedik
bilmezden geldik
bilmeden yangınlarımız olduk
sönmesini de istemedik
diyorum ya
her şey bilmeden oldu
artık yapacak bir şey yoktu
kalplerimiz kendi yolunu buldu
bizse ayrılığın...




13 Eylül 2019 Cuma

''İyi ki (1)'' için gelen bir sual!

''Neşredilen o kitapları ve daha nice benzerlerini üniversite yıllarımda okumuştum.
Doğrusu tesirinde de  kalmıştım.
Mezhepler  tekâmülün gerçekleşmesine engel anlayışı hâkimdir İran ekolünde.
Kendileri en mukallit  mezhepçidir oysa. Arkadaşlarım ile çesitli konularda kıyasıya tartışırdık.  Hadde bakar mısınız?!
Mezheplerin kılavuzluğuna inananlar  âdî bir mukallit muamelesi görür o anlayışta.

O yazarlara ait kitaplar hâlâ kitaplığımda mevcut.
Ne yapmamı tavsiye edersiniz?

Tevfik-i Hüdâ refikimiz olsun.''


El cevap:

Bu sebeple hep söylerim, iyi kitaplar, iyi arkadaşlar/yoldaşlardır. Uzun bir yol yürüyoruz, ahiret yolunda yolcuyuz. Ve elimizdeki sadakta tek bir ok var; nefesimizi, duruşumuzu, tüm maharetimizi kullanıp hedefi on ikiden vuramazsak, bu yolculukta başka şansımız yok!

Hata yapma lüksümüz hele itikadi konularda asla yok. Ameli günahlarımızın (helali helal, haramı haram bilmişsek) affını umabiliyorken, itikadi sapmalar iki şekilde oluşuyor: 1- Mutlak şirk olanlar ki, sürekli cehennem! 2- Ehl-i bid'at mezhep/fırkaların aşırıya varan tefsir/görüş ve fetvaları.
Bu tür itikadımızı sarmış olan virüsler ateşle dağlanıp tedavi edildikten sonra, yine cennet umudu var.

Bir hadis meali bize, ''Dininizi kimden aldığınıza bakın!'' ihtarı yapar.
Bir mezhebi taklidi nefis meselesi yapan enaniyet ehli, kendilerine tabi olup amel edenlerin çokluğuyla böbürlenmek gibi bir tezada düçar olduklarını ne görürler, ne de görülmesini isterler!
Zahid el Kevseri merhum; ''Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür.'' isimli güzel bir makale yazmıştır.

İran ya da Vehhabi Arabistan konularında da söylenecek çok şey var. Bizim  - tekfir etmeksizin - uzak durmamız yeterli diye bir işaret edelim.

Şu zamanda ehl-i sünnet ve cemaatin nurlu caddesinden sapmadan hedefe varabilmek büyük nimet.
Naylon müçtehitlerin, sahte peygamberlerin, sapkın şeyhlerin cirit attığı (ki hadis bunu ''saptırıcı imamlar'' şeklinde ihtar eder) şu ahir zamanda ''vasat ümmet'' olarak, ''sahih bir imanla'' emaneti teslim etmek sanıldığı kadar kolay değildir. Bu sebeple, bu zaman için ''100 şehid ecri'' vaat edilmiştir.

''Bid'at ehlinin yüzüne bakmak imanın nurunu söndürür'' diyen büyüklerin bizi ikazını düşündüğümüzde, o tür kitapları imha etmek evde bile tutmamak en akıllı eylem olur. Nasıl ki evlerde açıkta olan elle çizilmiş insan tabloları, heykeller, rahmet meleklerinin gelmesine engelse, aynen bunun gibi, o tür bid'at ehli kişilerin kitapları da aynı şeye sebep olur.

İtikatta iğne ucu kadar sapma zulmettir, hasrettir. Ameldeki günahların ise her daim affa umudu açıktır, vesselam. Güzel iltifatlarınıza layık olmayan bu adam, teşekkürü bir borç bilir. 



İyi ki...(1)

İyi ki;Sahabe efendilerimize (ra) dil uzatırken cür'etiyle; "Hz.Osman'nın siyaseti hatalı idi. Ali, Osman'ı temize çıkardı"diyebilen ve kendisinden önce yazılmış muteber tefsirleri yetersiz gören, Mevdudi kadar alim (!) değilim.

İyi ki;''Zikir meclisleri, evrat okumalar vs. tembellik çağının ürünleridir. Hayat ve hareket çağları böyle şeylere önem vermemiştir.
İslam felsefesi, İslam nazariyesi..(İslam'a teori ya da insan aklının ürünü felsefe/izm/ideoloji değildir!)
Zümer suresi 3. ayetini anlatırken, evliyayı, veliyi, mürşid-i kamilleri reddeden, İslam toplumunu inşa ederken, İslam fıkhına bağlı kalmamak gerekir diyebilen ve Hazreti Osman radıyallahü anh efendimiz için, Arapça aslında (EL ADALET-ÜL İCTİMAİYYETÜ FİL İSLAM sh:186 ) İslam’da Sosyal Adalet kitabında haşa "BUNAK" diyebilen Seyyid Kutub kadar alim (!) değilim.

İyi ki, ''Gezdi gördü, öğrendi ve kavmini islaha teşebbüs etti..! Suriye hristiyanlarından din bilgisi aldı!'' diyebilen, kamer mucizesini alaycı bir dille anlatabilen Hamidullah kadar alim (!) değilim!

İyi ki, ''Kaderi iman şartlarından saymayan, Hz. Adem'in haşa babası olduğunu söyleyebilen, Efendimizin (sav) adını anarken salat-ü selamı gereksiz görebilen, Sevgili Peygamberimizden:''..kendisine sadece hayranlık duyulmak için oldukça aşkınlaştırılmış insanüstü bir peygamber tipi..''diye bahsedebilen, geçmiş muteber alimleri küçümseyerek ''nedense klasik ulema'' diye dudak bükebilen ''kibirli'' Mustafa İslamoğlu kadar alim (!) değilim.

İyi ki, başta Hz.Osman (ra) efendimiz olmak üzere, sahabelere edepsizce dil uzatabilen, onları yetersiz ve haşa basit görüp vasfedebilen, büyük ibadetlerimizden Haccı çirkin görüp, uzun örneklerle bunu ispata çalışabilen, “Savaş İbrahim’in içinde, Allah’la İsmail arasında savaş” tabirine cür'et edebilen, bizzat Allah'ın korumasında olan Sevgili Peygamberimiz (sav) için bile hadsizce:“Hâtemül Enbiya dahi şirkten masum değildir!” Yine: “Âdem doğduğu zaman” diyebilen vee sıkı durun Allah'ı -haşa- bir Roma putu olan Janus'a benzetmeye cür'et edebilen kalemi kuvvetli, mezhepsiz Ali Şeriati gibi alim (!) değilim!



12 Eylül 2019 Perşembe

Eylül


Sarının ve mavinin tonlarında,  
şairlerin şiir, balıkçıların balık avına 
vira bismillah dedikleri mevsimin kapısıdır Eylül...


10 Eylül 2019 Salı

Sevgili Nevin Arkadaşıma da çok teşekkürler.


''Bir garip adamdır Murat Mesut...
Yıllardır sayfamda tanıdığım... Desteğini hiç eksik etmeyen..
İki satırlık dizelere binlerce duygu sığdıran...
Ve profesyonelce yazdığı halde mütevazı olabilen...

Yalnızlığına aşık..
Ve tabi bir de yalnızlığında bulduğu hayali sevgilisi Rüveyda'ya âşık...

Ve ona yazdığı mektuplarda şimdi RÜVEYDA'YA MEKTUPLAR olarak DEĞİŞİM YAYIN EVİ tarafından kitapçılarda yerini aldı...
Hatta geç bile kaldı diyebilirim bu çok güzel duygu dolu okunası kitabı çıkarmada.

Hepiniz gerçek aşka dair bir şeyler bulacaksınız.
Ve okurken de keşke böyle güzel sevilebilseydik diye iç geçireceksiniz...


İmzalı kitabın için çok teşekkür ediyorum arkadaşım..


Her gün bir mektup tavsiyene tabi ki uyuyorum 😉
Yanında kahveye😉
Ama arada kaçamak yapıp ileriki sayfalardan da seçip atladığımda olmuyor değil....


Her şey umduğundan da güzel olsun...
Değisim yayınlarından çıkan
RÛVEYDA'YA MEKTUPLAR'ın okuyucusu bol olsun inşaallah...

Nevin Aktekin Gülfırat''

https://www.facebook.com/rehinyurekler/


9 Eylül 2019 Pazartesi

Rüveyda'ya Mektuplar'ın 2. inceleme yazısına çok teşekkürler


Salimet Rüveyda'ya Mektuplar'ı inceledi.
264 syf. ·3 günde·Beğendi·9/10

''Mektuplar, sevgiliye verilen en güzel, en özel, en değerli hediyedir. İçinde yürekten kopup gelen sözler vardır, özlem vardır, hasret vardır, en saf ve en temiz duygular vardır, içtenlik vardır. Okuyanın gelir yüreğinin tam orta yerine dokunur. Ama “Rüveyda’ya Mektuplar" bunların hepsinden daha fazlası.

Nasıl anlatsam, nerden başlasam bilemiyorum. Muhteşem bir kitap, her bir cümleye o kadar derin duygular sığdırılmış ki. Özleme dair, sevgiye dair, umuda dair ne varsa mektupların her paragrafında, her satırında yüreğinize dokunuyor.

Belki gerçek, belki hayal ya da masal ama sevgiliye yazılan her kelimede derin anlamların yüklü olduğu, yürekten kopup, kaleme akan cümleler var. Öylesine naif ve öylesine harika duygular ki, okurken sizi alıp sarıp sarmalıyor ve kocaman bir ahh ahhhh çektiriyor.

Rüveyda'ya Mektuplar, bir sevgiliye gönül veriliş ve onun hasretiyle yalnızlığa sarılış, sevgiye susamış bir gönlün sessiz çığlıkları.

Rüveyda'ya Mektuplar, kavuşmanın özlemi, sabırla beklemenin güzelliği, aşkın, hüznün, umudun, sabrın iç içe geçtiği duygular.

Rüveyda'ya Mektuplar, sevgiliye yazılmış ruhun derinliklerinden kopan özlem, sevdanın en güzeli, kavuşmadan sevmenin yüceliği.

“Rüveyda’ya Mektuplar” da, sevgi, özlem, hüzün öyle derin ki ve öyle güzel anlatılmış ki, yazarımızın emeğine, yüreğine, kalemine sağlık.

Ayrıca kendisine, yüreğinden kopup kağıda aktardığı bu kadar güzel bir kitabı imzalı olarak yolladığı için değerli ve yüreği güzel arkadaşım Murat Mesut'a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Hayırlı, uğurlu ve okuru bol olsun.''


8 Eylül 2019 Pazar

nicedir!


 Gökyüzüne bakmayı unuttuk nicedir!
Güller nasıl kokar, bilmiyoruz.
Ellerimiz Kitaba, kalbimize kelimeler değmez oldu.
Yaşadığımızı sanıyoruz nicedir..!


7 Eylül 2019 Cumartesi

Rüveyda'ya Mektuplar ilk inceleme yazısına çok teşekkürler.

Bir yıla yakın bulunmuştum.

Kaliteli ve insanı kitap okumaya teşvik eden güzel bir site. 1000Kitap

Bazen hiç duymadığınız yazar ve kitapları, inceleme ve iktibaslarla tanımış oluyorsunuz.

Rüveyda'ya Mektuplar'ı dünden itibaren orada görmek, farklı bir duygu. Hep başkalarını okurken...

Ve ilk inceleme yazısı da yazıldı.

Bir yazar için kitabında nelerin altının çizildiğini bu vesile görmek çok önemli bir güzellik.

Gerek alıntılarla/iktibas, gerek incelemelerle kitabıma değer ve yer veren herkese sonsuz teşekkürler ediyorum.

Pervin Rüveyda'ya Mektuplar'ı inceledi.

Değerli Yazarımız “MURAT MESUT” Bey’in nazik jestiyle güzel temennileriyle imzalı yollamış olduğu ilk göz ağrısı ”RÜVEYDA’YA MEKTUPLAR” kitabı için kendisine bir kez daha gönül selamıyla teşekkür ediyorum.

“Rüveyda’ya Mektuplar” Gönülden gelen terennümler, gerçek aşkı arayış, var oluştaki sevginin duygularla mayalanışı, gönül sesinin mısralara dağılışı.

Herkesin bir hikayesi vardır kimseye anlatamadığı.. Sevdaları, hayal kırıklıkları, yanılgıları…unutulmaya maruz kalan saf ve temiz duyguları…insani duyguların kayboluşuyla yanlızlığa sarılışları…Sevgiye susamış gönüllerin sessiz çığlığı…
...Bir Rüveyda Masalı…

“Rüveyda’ya Mektuplar” Bir sevgiliye gönül verip onun hasretiyle gönül mabedinde içsel yolculuğa çıkış. Umuda dair, inanca dair, sevdaya dair, öz yaşına dair, özleme dair, sevgiye dair ne varsa mektupların her sayfasında, çoşan duygular satırlarda, her ayrı mektubun paragraflarında, gönül ırmağının çağlayışı, ayrılığın özleme dönüşü, sevgiyle sevgiliye içten seslenişi. Belki gerçek, belkide düş. Hayal âlemi varlığını kullanış, bulunması mümkün olmayan sihirli bir arayış, sevgiyi yüreğinde taşıyıp, sevgiyi bulamayış, aşkı ve hüznü iç içe yaşayış.
“Rüveyda’ya Mektuplar” sadece duygulardan bir kesit değil, sonsuz devamlılık, sonsuz arayış…

Bazen bizlerinde dualarımıza kattığımız, bazen de yalnızca Yaradan'dan istediğimiz, sesini duymayı özlediğimiz, sessiz cümlelerimizle Amin diyebileceğimiz hikayelerimiz yok mu?..

Sevgi görünmeyen, hissedilen ağır bir duygu..
“Rüveyda’ya Mektuplar” da, sevgi, özlem, hüzün öyle derin ki, Yazarında belirttiği gibi bu tarz nesir ve şiir kitaplarını duygu sancısı içinde doğmuş kelimeler içinde kaybolmadan, keyif almak adına, ruha fısıldanan Rüveyda Masalı Gibi..her güne bir mektup olarak, masal lezzetiyle okunmalı..

Benimde tavsiyem her güne bir mektup..Kitabı elime aldığımda meraktan rast gele okudum..Şimdi başucu kitaplarım arasında her akşam masal tadında okunmak için yerini buldu…

Bir Rüveyda Masalıdır bu, anlatılan.
Koskoca bir ömre sığdırılan.
Ardı sıra gecelerce pusuya yatılan.
Belki gerçek, belki de, koca bir yalan…

Yazarımız “Rüveyda’ya Mektuplar” ömür ve gönül yolculuğunda, çocukluğunu, saf ve masum gençlik duygularını, sevgiyi, sadakati, güveni hasreti, özlemi, en güzel cümlelerle kaleme almış..Sevgi deryasına dönüşen yüreğiyle sade ve derin sözleriyle, nakış nakış işlenmiş ömür hikayesine.. mükemmel bir anlatımla gözünüzü kapatıp sayfalar arasındaki satırlarda kendi duygularınızla buluşuyorsunuz.

Yürekten kaleme, kalemden kağıda, oradan da sevgi ve ilgiyle kitabı bekleyen ve destekleyen okurlarına en güzel ve özel bir ayda ulaşan “ Rüveyda’ya Mektuplar” hayırlı uğurlu bol okurlu olsun inşallah…

Gönlünüze, Kaleminize, Emeğinize binlerce selam olsun Murat Mesut… yürek imzanızı attığınız kitap yolunuz, gönül yolunuz, ömür yolunuz hayırlı ve bereketli olsun …En kısa zamanda şiir kitaplarınızda muhabbetle buluşabilmek dileğiyle.

Rüveyda!
Sen, güftesi kalbimde saklı, bestesi yazılamamış bir şarkısın.
Öpüyorum gül yaprağı dudaklarından, desem, hadsizlik etmiş olur muyum?
Bilmeden öpüyorum işte…
Dudaklarının kıyısında bir Murat

Bloğunuzu takip eden her şahsın yüreğinde saklı, yaşayamadığı, yaşamayı arzu ettiği, belki de bu yüzden bir sonraki mektubu heyecanla beklediği; hayalini sevdiği narin sevgiliye, yürekten gelen esintilerin, kalem elçiliğinde kâğıda sırlar vermesi. Kısacası özlem mektupları “ Rüveyda’ya Mektuplar” harika bir seri. Okunmalı ve seven yüreklere en güzel hediye olarak sunulmalı…

Gerçekliğin içinde Nefis Mektuplar okuyorum..
Gönül yolculuğunda duygularınıza yarenlik yapacak “Bir Rüveyda Masalı “…keyifli okumalar diliyorum…




5 Eylül 2019 Perşembe

Ben senden önce gittiğimde


Ben senden önce gittiğimde,
Seviyorsan hâlâ,
Sus ve dinle lütfen
Her vakit ezanlar okunduğunda...
Sonra duasını yap, benim için de...

Ben senden önce gittiğimde,
Seviyor ve unutmamışsan hâlâ,
Sesli şiirlerimden seç bir tane dinle,
Gece yatmadan önce.
Biraz da dua olayım dilinde...

Ben senden önce gittiğimde,
Eskisi gibi seviyorsan hâlâ,
Üsküdar'a git ara sıra,
Selam söyle Kız kulesine,vapurlara ve martılara.

Ben senden önce gittiğimde,
Yine de unutamamış ve seviyorsan hâlâ,
Hazreti Hüdayi'ye tevazuyla uğra...
O nazlı hatrına bizim için niyazla ağla
İstiyorsan hâlâ...

Ben senden önce gittiğimde,
Seviyorsan, yine de beni seviyorsan hâlâ,
Kedileri unutma, gecelerde çok uyuma,
Kabirlere mutlaka uğra,
Segâh şarkıları,şiirleri ihmal etme...

Ben senden önce gittiğimde,
Seviyorsan ve hep seveceksen hâlâ,
Sabahları güzel kahvaltılar hazırla,
Simiti de severdi de, benim için bir güzel ye...
Çocuklara para ver,anneleri öp, kimseleri horlama...

Ben senden önce gittiğimde,
Seviyorsan hâlâ ısrarla...
Seni seven birisini sakın karşılıksız bırakma!
Güzel bir hayatın olsun, bana takılı kalma,
Sen mutlu olursan, ben mutlu olurum,unutma...


https://www.youtube.com/watch?v=_adV_C5h7QU



4 Eylül 2019 Çarşamba

Çizgi!


Sana olan muhabbetim çizilmesin diye, 
anladıklarımın üzerini çiziyorum!

*

Anladıklarımın altını çizdiğim gün, 
sessiz bir veda kapıyı çalmış demektir! 


3 Eylül 2019 Salı

Beklediğim gibi okumuşlar


''Merhabalar Murat Bey,

Tabii ki de yazınızı hemen okuduk. Biz, yani bahsettiğiniz iki güzel insan.

Kitabevinden çıkar çıkmaz kendimizi bir kafe'ye attık ve hemen kitabınızı açıp, birbirimize okuduk. Bizden ve bizim ikili hikayemizden çok parça bulduk içinde. Bulmaya devam ediyoruz.

Velhasıl,
Hayret dolu bir an'ı yaşadık Değişim'de.

Kafka'nın Dönüşüm'ünü ararken; -Değişim'de- Rüveyda'ya Mektuplar'ın yönlendirdiği şaşkınlık ve mutluluk veren bir muhabbete şahitlik ettik.

Yazınız için teşekkür ediyoruz; size ilk okuduğumuz mektuptan, dilimizde ve de anlam alemimizde karşılık bulan şu sözlerle veda edelim:

Kaçıncı kez dönüyor şarkı ruhumun pencerelerinin kıyısında:
Beni sev, sev de anlama diye...

Sevgiler''

Güzel de kaleminiz varmış.
Tekrar sonsuz teşekkürlerimle, yolunuz her zaman hayra açılsın...

2 Eylül 2019 Pazartesi

''Rüveyda'ya Mektuplar'ı kitap yurdu.com 'da bulamadık.'' diye gelen soruyu yayın evime ilettim. O site büyük geniş bir yelpazeye sahip olduğu için sıraya almışlardır, cevabını ben de sizlere aktarmış olayım. Keza Değişim ve Meserret'in twitter hesaplarında bugün itibariyle duyurulacakmış.

Bu mailden sonra araştırma yaptım, aşağıdaki internet sitelerinde Rüveyda'ya Mektuplar'ı buldum. İlginiz için çok teşekkür ediyorum. 

Bu arada dünkü yazıma konu iki güzel insandan mail aldım, onu da sizlerle paylaşacağım inşallah.