''Neşredilen o kitapları ve daha nice benzerlerini üniversite yıllarımda okumuştum.
Doğrusu tesirinde de kalmıştım.
Mezhepler tekâmülün gerçekleşmesine engel anlayışı hâkimdir İran ekolünde.
Kendileri en mukallit mezhepçidir oysa. Arkadaşlarım ile çesitli konularda kıyasıya tartışırdık. Hadde bakar mısınız?!
Mezheplerin kılavuzluğuna inananlar âdî bir mukallit muamelesi görür o anlayışta.
O yazarlara ait kitaplar hâlâ kitaplığımda mevcut.
Ne yapmamı tavsiye edersiniz?
Tevfik-i Hüdâ refikimiz olsun.''
El cevap:
Bu sebeple hep söylerim, iyi kitaplar, iyi arkadaşlar/yoldaşlardır. Uzun bir yol yürüyoruz, ahiret yolunda yolcuyuz. Ve elimizdeki sadakta tek bir ok var; nefesimizi, duruşumuzu, tüm maharetimizi kullanıp hedefi on ikiden vuramazsak, bu yolculukta başka şansımız yok!
Hata yapma lüksümüz hele itikadi konularda asla yok. Ameli günahlarımızın (helali helal, haramı haram bilmişsek) affını umabiliyorken, itikadi sapmalar iki şekilde oluşuyor: 1- Mutlak şirk olanlar ki, sürekli cehennem! 2- Ehl-i bid'at mezhep/fırkaların aşırıya varan tefsir/görüş ve fetvaları.
Bu tür itikadımızı sarmış olan virüsler ateşle dağlanıp tedavi edildikten sonra, yine cennet umudu var.
Bir hadis meali bize, ''Dininizi kimden aldığınıza bakın!'' ihtarı yapar.
Bir mezhebi taklidi nefis meselesi yapan enaniyet ehli, kendilerine tabi olup amel edenlerin çokluğuyla böbürlenmek gibi bir tezada düçar olduklarını ne görürler, ne de görülmesini isterler!
Zahid el Kevseri merhum; ''Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür.'' isimli güzel bir makale yazmıştır.
İran ya da Vehhabi Arabistan konularında da söylenecek çok şey var. Bizim - tekfir etmeksizin - uzak durmamız yeterli diye bir işaret edelim.
Şu zamanda ehl-i sünnet ve cemaatin nurlu caddesinden sapmadan hedefe varabilmek büyük nimet.
Naylon müçtehitlerin, sahte peygamberlerin, sapkın şeyhlerin cirit attığı (ki hadis bunu ''saptırıcı imamlar'' şeklinde ihtar eder) şu ahir zamanda ''vasat ümmet'' olarak, ''sahih bir imanla'' emaneti teslim etmek sanıldığı kadar kolay değildir. Bu sebeple, bu zaman için ''100 şehid ecri'' vaat edilmiştir.
''Bid'at ehlinin yüzüne bakmak imanın nurunu söndürür'' diyen büyüklerin bizi ikazını düşündüğümüzde, o tür kitapları imha etmek evde bile tutmamak en akıllı eylem olur. Nasıl ki evlerde açıkta olan elle çizilmiş insan tabloları, heykeller, rahmet meleklerinin gelmesine engelse, aynen bunun gibi, o tür bid'at ehli kişilerin kitapları da aynı şeye sebep olur.
İtikatta iğne ucu kadar sapma zulmettir, hasrettir. Ameldeki günahların ise her daim affa umudu açıktır, vesselam. Güzel iltifatlarınıza layık olmayan bu adam, teşekkürü bir borç bilir.