31 Mayıs 2022 Salı

Hele kırkı bir aş da...

Şimdi anlamazsın küçüğüm!
Yaşlılığı, hastalıkları, ölümü düşünemeyecek kadar gençsin!
Hep böyle genç ve sağlıklı kalacağını sanırsın!
Yakışıklı ve güzel!

Hele kırkı bir aş da...
Başlarsın kavgaya aynalarla!



Özlemek çıldırtan bir yankı olur

Özlemek, 
Bazen, çıldırtan bir yankı olur..!
Sağır olasın,
Bağırasın, haykırasın gelir!
Sağanaklarca ıslanasın!
Dağları taşıyan omuzların,
Bu derdin zerresini taşımaz olur!
Çöker, çökersin!
Sevmenin bedelini,
Hergün yeniden ölerek ödersin..!

30 Mayıs 2022 Pazartesi

zamanla...

Zamanla bir diziyi, bir filmi en heyecanlı yerinde bile bırakabiliyor insan...

Uyumak daha önemli oluyor ya da bir yerden sonra ilgi ve önem sırası da değişiyor, değişen ömür basamakları gibi...

Derin mevzu ama yazıyı da yarıda bırakıp uyuyacağım...
(Ne ka şekerim, hadi kaçtım)
Not: konuya görsel arayamam, uyudum.

***

Sabah: 05:15 gece güzel dostlardan görseller gelmiş. Birini ekledim. Teşekkür ediyorum. 
Face'deki kıymetli arkadaşlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Ben de sizleri özlüyorum ama yazının konusuna uysun diye: "Bir yerden sonra özlemeyi de yarıda bırakabiliyor insan!"diyerek bu ilave ile noktalayıp yeniden uykuya devam.

Kalbime Mektuplar [24]

İyi niyetlisin! 
Güzel çok güzel... 
Ruhunda fedakârlık da var, 
Güzel çok güzel...
Sevgi dolusun!
Güzel çok güzel...
Merhametlisin!
Güzel çok güzel...
Biraz dozunu mu ayarlamayı öğrenemedin ne?
Hem de bunca zaman!

Sana bir şey diyeyim mi? 
Bundan sonra da öğrenmen zor!
"Can çıkar huy çıkmaz!" diye boşuna dememişler!
"Zararına satış!" yazan mağazalara benzetseler de birileri seni...
Bile bile kullandırsan da kendini...
Aldırma!
Sen hiç bir zaman balık için iyiliğe talip olmazsın!
Böyle olmayı onlardan önce sen hak ediyorsun.
Halık biliyor, Halık biliyor!
Halayık da zaten yalnızca Onun için yapıp Onun rızasını umuyor...




29 Mayıs 2022 Pazar

Yokluğundan sor beni/ seslisi 2



Aslında, ricam üzerine değerli arkadaşım, kırmamış emek verip bu şiiri okumuştu. Çok da beğenildi. (*)

Aynı şiiri sahibinin sesinden de dinlesek ısrarını bu defalık bendeniz de kıramadım. 
Uzun zamandır uzak kaldığım bir acemi işi buyrunuz: 


(*) Aynı görsel, video ve müziği bu şiirime uyarlamasını bizzat istemiştim. 
(*) Tarih 6 Şubat 2024 videomu bugün izledim, görselini beğenmeyip yeniledim. 



demedikçe!


"Şükürler olsun!
Müjdeler bize!
Bitti dünya yorgunlukları
Geride kaldı kederler, kaygılar!
Atlatıldı tüm zorlu sorular!
Şükürler olsun!
Müjdeler bize!
Bitti dünya yorgunlukları!"
Demedikçe o berzahta, 
Rahat yoktur şu cânıma..!

27 Mayıs 2022 Cuma

Yokluğundan sor beni!


Yokluğundan sor beni!
Acımasız yakan bir zemheri!
Zorba bir deli gömleği!
Cinnetin dibi!
Sensizliğimi...

Yokluğundan sor beni!
Günbegün nasıl eridiğimi!
Her akşamüstü ufuklara seslenişimi!
Çocuk masumiyetiyle gözlerimi silişimi!
Sessizliğimi...

Yokluğundan sor beni!
Seni nasıl sevdiğimi...
Deli isteyişlerimi!
Tarifsiz özleyişlerimi.
Biçare bekleyişlerimi...
Kimsesizliğimi...

26 Mayıs 2022 Perşembe

bir şair gördüm!

Bir müteşair gördüm,
kaleminden hüzün damlıyordu!

Bir müteşair gördüm,  
hıçkırmak için yazıyordu!

Bir müteşair gördüm,
kelimelerden medet umuyordu!

Sohrab Sepehri'nin "Suyun Ayak Sesi" isimli uzun şiirinde en çok okuduğumuz:
  "Bir şair gördüm, konuşurken bir zambağa “siz” diyordu." dizesi. Aynı şiirden:
  
 "Yaşam “şimdi” havuzunda suya girmektir.
......
Bizim işimiz belki de,
Nilüfer çiçeği ve çağımız arasında,
Hakikat şarkısının peşinde koşmaktır."

İsfahan'a bağlı Kaşhan'da doğdu. İran şiirinde ölçü ya da ritme bağlı olmayan "Yeni Şiir" akımının beş ünlü şairinden biridir. Diğerleri Nima Youshij, Ahmad Shamlou, Mehdi Akhavan-Sales ve Füruğ Ferruhzad'dır.

25 Mayıs 2022 Çarşamba

Anladım ki

Anladım ki aslında sana varmayı hiç istememişim!
Nehir saçlarında kör düğüm olmayı, 
Ülkenin kıyılarında sakin/hırçın kulaç atmayı, 
Kiraz dudaklarında nefeslenmeyi, 
Gözlerinin tılsımında ermeyi
Sıcaklığında erimeyi
Her günümü, her anımı seninle geçirmeyi...
Anladım ki aslında sana akmayı hiç istememişim!
Uzaktan yanmayı, Kavuşmaya yeğleyen bir serseri sevda bu!
Anladım ki dokunmaya kıyamadığım tek öpüşlük bir masalmışsın!
Var git yoluna, mutluluğuna..!
Ben seni bu umutsuzlukla,
Melankolik bir vasatta,
Sonsuza dek kendimce seveceğim...


Kalbime Mektuplar [23]

"Geçti bizden sevdaluk, al cebum, al cebumdan saçlari."diyen şarkıyı herkes her zaman anlayabilir mi? 

Önce, bir durak var ömürde, 
Oraya varmış olmak şart!
O beklenen tren, gemi...neyse kaçmış olmalı!
Gözler her akşam batan güneşte ümitsizce onu sayıklamalı!

Geceler ıslak vedaların kapısında çürümeli..!

Çalan her şarkıdan yâr çıkıp çıkıp sarılmalı 
Ve birlikte ağlamalı...

"Geçti bizden sevdaluk!" deyince geçen şeyin "sevda" olmayıp "ümit" olduğu anlaşılmalı! 

Başka sözüm yok Cürüm Bey!

Kalbime bu kadar sancı yetişir!


Dilekçe!

Ezanlar dinlemek,
Mescidler temizlemek için  Şehirler, köyler gezsem...
Mezarlıklardan geçsem,
Yaşlı dedelerin, ninelerin ellerinden öpsem.
Bir tas ayranlarını içsem,
Kuzularını sevsem.
Top oynayan çocuklara hediyeler versem.
Şehirler gezsem,
Köylerin tozuna bulansam!
Bir gelinciğe uğrasam!
Hali nicedir, sorsam!
Azıcık dünya ahvalinden yakınsam!
"Geldim, görünmedim, gidiyorum!"desem...
Kuşların kanatlarından,
Yeryüzünü seyreylesem.
Ol yüce kudret içre,
Hayret denizine dalsam!
SübhanAllah! 
Rab takdirle kerem eylese,
Cennetine varsam,
Orada da beş vakit ezan olsun...
Beni ezanlarla gömün!
Beni ezanlara gömün..!


24 Mayıs 2022 Salı

şerefine kederine!

Zaman yokluğuna, 
Zaman bu ıssızlığa, 
Alıştıramayacak beni...
Her duyduğum şarkıyı,
Her yalnız kalışı,
Gözyaşıyla yıkayacağım..!
Bazı aşklar ceza,
Bazı sevmeler suç gibidir!
Mesut suç, felix culpa!
Suçunu sırrın bilir seversin!
İçtikçe içerlersin!
Ver bir kadeh gözyaşı daha zamana...
Kederine..!

23 Mayıs 2022 Pazartesi

yosun!

Ölür insan, 
gülüşleri 
yosun tuttukça...


Şair, şair ruh farkı!

Bendeniz "müteşair" olmaklığımla, onları gıpta ile okurken, meğer aralarında amansız rekabeti aşan çirkin bir düşmanlık varmış! 

Şair kaleminde böylesine bir haset, böylesine kindar bir düşmanlık...akıl eresi değil! 

Şayet bu kalemler bu duruma rağmen kendilerinin "şair ruhu" taşıdıklarına inanıyorlarsa, fena halde yanılıyorlar! 

Her zaman dediğim tam da bu işte; "şair olmakla şair ruhlu olmak arasında yerle gök kadar fark var!"

Şair ruhlar, çirkin düşmanlık-isteseler de- yapamazlar! Örneğin kin tutamazlar! Gönüllerinde şiire aykırı duygular barındıramazlar!

Şiir yazamadığını zanneden onca şair ruh varken, çok güzel şiirler yazan şairler iki farklı dünya...

Şair ruhları ince görüşlerinden, insan incitmekten korkan hassas yapılarından fark edersiniz...
Tartışmadaki asaletli duruşlarından taktir edersiniz...

Bazı dostlar boşuna hayıflanıyorlar şiir yazamıyorlar diye, onların bu naif üzülüşleri bile şair ruhlarının yakamozu...


22 Mayıs 2022 Pazar

Kalbime Mektuplar [22]


• Yaşlanırsam -ki inşallah genç giderim- hastalıklarımı çevreme söylemeyeceğim! 

• Halam gibi: "Oğlum, söylesem derman mı olacak karşımdaki; ne diye boş yere insanları üzeyim!" diyen guruba dahil olacağım!

• İnsanlara yakınmamayı bir disiplin haline getirmenin yollarından biri de te böyle yazmak, kişinin kendisiyle yazılı anlaşmalar yaparak, konuyu bilincine kazıma yöntemidir! 

• Yakınmak, şikâyetlenmek bir yanıyla bizi her an gözetene karşı da edeben kusur sayılmalıdır. Derdi veren Doktor dilerse şifayı da ihsan etmiyorsa, binler hikmet, ecir olduğunu düşünüp sabra yapışmayı öğrenmeliyiz.

• Unutmamalıyız ki "beterin beteri vardır!" Ve yine unutmamalıyız ki "Şükretmek nimetlerin artış sebebidir " 

• Bugünün insanının kolayca anlayamayacağı şeylerden biri imtihanımızın hastalık maddesidir. 
En iyisi sık sık Bediüzzaman hazretlerinin Hastalar Risalesini okumak olsa gerek.

Kelimeler üzerine

Bazen de kelimeler seni peşi sıra çeker! Sorgusuz düşersin peşlerine. 
Sen şiir yazdığını sanırken, şiir sandığın seni yazar!

Ah o kelimeler! 
Eşyanın her şeyin isimleri...
Allah'ın insana öğrettiği mucizeler!
Onlar olmasa konuşamazdık! Meramımızı bir takım hareket ve şekillerle anlatırdık. Duygu ne olurdu? Duygusu olmayan kelimeler sinelerinizde ur gibi büyümez miydi?

An gelir bir tema ile başlarım yazmaya, yazı bitince bakarım; ummadığım bir gölgeliğin, şehrin, iklimin altında oturuyorum... 
Kelimelere ben komuta edeyim derken, onlar beni esaretleri altına alıp yazmışım. Yazan ben, yazdıran onlar! İnce lâtif bir sır var bu işte, çözebilene. 

Belki de insanın sahip olduğu ilk kıymet, akıldan sonra kelimeler. Zira iman da onlarla... 

Öyle bir cümle kurarsın, içinden, dilinden; leyle-i kadri fethetmiş gibi tüm ömrü amâlini kurtarır. O kelimelerin amellerinin, gece namazlarının da önüne geçer. Allah'ın rızasını, hoşnutluğunu celbeder. "cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha, zalikel fevzul azim." ile muştulanan bir ruh olursun. Yeter ki kelimelerinde gece olsun, ıslak olsunlar!

Ve yine Allah muhafaza öyle nankörâne, gafilâne, cahilâne bir kelime, sarf edersin! Bütün amelin, yapıp ettiklerin heba olur, cayır cayır İlahi gazaba düçar olur. 

Dili ve gönlü, güzel kelimelerin tarlası, bağı yapmalı, öyle ki öfkemizde dahi oradan kötü hasat çıkmaya! 

Ey sırların sahibi Yüce Rabbimiz! Rab isminin terbiye ediciliğinden, korumasından bizleri ayırma! Amin. 
Defterlerimizi rızana uygun fiil ve kelimelerle doldurup göçmek nasip eyle. 
Sen güzelsin, güzeli seversin. Bizleri de güzel eyle. Amin. 



Kalbime Mektuplar [21]

Kalbim!

"Özlemek artık yasaktır!"diyen şarkı(*) aslında "özlemenin tuzunu ezberleyen" beter bir çaresizliğin iniltilerinin nota giydirilmiş halidir!

Tanıdık yerlere hiç gidilmemiş, bir ütopya, duvarda asılı bir harita gibi ezberlenmiş hasret zincirine eklemlenen yeni bir halkadır sadece..!

Bulunulması istenen "karanlık" bile rüyaları aşamayacak kadar biçaredir oysa!

Ne birlikte fotoğraf çekilinebilinmiştir, ne de birlikte bir yerlere gidilebilinmiştir! 

Şarkı bir de "silinen hafızadan!" sancılanmaktadır! 
Çok iyi bilinmektedir ki, ne hafıza ne hayat bazı şeyleri isteseniz de yok etmez, edemez..! 

Bazı yaralar silinmez, silinmemeli de! 
Çünkü bazı insanlar bazı yaralar sebebi ile mecbur bırakıldıkları yaşama tutunurlar!
Onlar için yara, çaredir.

Akşam olunca, herkes geceye, kendi yarasına sarılmak için uzanır!

(*) Kalben - Yara


21 Mayıs 2022 Cumartesi

Bekleme beni! [5]

Bekleme beni!
Zaman kaybın,
Yok yere alışkanlıkların!
Sabah kahvaltın,
Spora kalkışların,
Öğlen uykun,
Akşam atıştırmaların,
Gece okumaların,
Şen-şakrak kahkahaların...

Bekleme beni!
Gündüz hayalin,
Gece rüyaların,
Vazgeçilmezin...
Sevdiğin, seviştiğin!
Dokunup bütünleştiğin..!
Sevgilim notasında inleyişlerin!
Ömrüne bekleyişlerin...

Bekleme beni!
Tende ruhun,
İçinde kokum,
Gidilen yolun,
Güzel olan umudun,
Eksik yanın,
Boşluğunu dolduranın,
Senin adamın,
Sımsıkı saranın...
Bir ömür adayanın...

Bekleme beni!
Hayallerine ümitlerine ekleme beni!
Hak etmeyeni sevmemeli! 
Yol yakınken gitmesini bilmeli!
Bekleme beni!

Bekleme beni!
Hep aynı noktadayım!
Hayata moladayım!
Aşktan firardayım!
İnsanlardan kaçmaktayım!
Kendime bile angaryayım!
Bekleme beni!
Bekleme beni..!

Şimdi sen de herkes gibisin!

"Şimdi sen de herkes gibisin!"
O kiraz dudakları şişirttirmeyecektin!
Palyaçodan hallice plastik bir bebeğe dönüşmeyecektin!
"Şimdi sen de herkes gibisin!"
Aynı, kopya, özelliksiz, renksiz ve mimiksiz!
Dudaklarla yetinmedin, cânım kaşlarını da teslim ettin!
Kaşların ki karakterinin baş yapıtı idi!
Kişiliğini, gözlerden sonra en güzel kaşların temsil ederdi!
"Şimdi sen de herkes gibisin!"
Aynı, kopya, özelliksiz, renksiz ve mimiksiz!

***

Kaşları ve dudakları kopyala yapıştır birbirinin aynısı kadınlık dünyasında, yakın gelecekte kendimizi kurgu filmler arasındaki talihsiz erkeklerden sayacağız! 

Erkek dedim de onlar içinde de kaş aldırmayan kalmadı gibi!
Hey haddi aşmaktan çekinmeyen insanlar!
"Peygamber lâneti" diye bir şey var!

20 Mayıs 2022 Cuma

Kararım değişmeyecek!

"Sen noldun Murat Mesut hayatın nasıl birden değişti?
İnstagram fan sayfaları nasıl güzeldiler..
Paylaşımlar..
Facebook çok insancıl sevecen dostların .......
 Şakaların, esprilerin, hikayelerin ,kahve sunumların.
 
Çil çil altın olsa bu kadar sevilmez kremalı bisküvi paylaşımın.
Şarkılarla ağıtların,
Kıskançlıklar!
Sana yazanları paylaşımların..
Kahkahan,
Aşkını haykırışın,
Gözyaşların,
Dilde duaların,
 
Benim senin sayende öğrenerek YouTube da şarkı aramalarım  
Çoğu bilmediğim kelimeleri Google'dan araştırmalarım (itiraf ediyorum)
İyi bir okurum ama eksiklerim çokmuş🙈
Sen yakışıyordun oralara...
Bunca densiz insanın içinde kalite aranıyor.
 
Ama senin yerin başkaydı..
Olmalıydın, kalmalıydın.
Seçici olarak az ve öz insanla..

Bence ruhunun saçmalıklarını bizden esirgeyemezsin daha çok gençsin. Bu tartışıma kapalı bir konu  öyle kabuğuna çekilemezsin..
Şimdi kendini biraz silkele 
Özüne (neşeli pozitif ruh haline) dön lütfen.."


İşte bendeniz tam da bunu yapmak "özüme dönmek" için o hesapları kapadım ya! Benim için ömrümden çalan zaman hırsızı platformlar oralar. Tamam yalnız bu adama, yazmak ruhuma terapi artık bloğumla yetinmeliyim. 
Buraya özet aldığım hak etmediğim övgülerle dolu mektuplarınız ve ikna çabalarınız için teşekkür ediyorum. 

Sarı bir sonbahar yaprağı gibi !

Tutan ellerin tutmaz, 
Gören gözlerin görmez,
Duyan kulakların duymaz,
Konuşan dilin konuşamaz olacak..!

Kendini idare edişlerin, iraden senden gidecek, Götürürlerken o mezarlığa,
Sarı bir sonbahar yaprağı gibi saracaklar beyaz takımına!
Yukarıdan çenen, aşağıda ayak baş parmaklarından bağlayacaklar seni de!

O şen şakrak günlerin hâyâl olarak kalacak bir kaç saat geride.
Giymeye kıyamadığın elbiselerin yeni sahiplerini merak ederlerken, ayakkabıların çoktan kapı önü edilecek!
Hüzzam şarkılar dinleyemeyecek, şiir yazamayacak, "anne!"diyemeyeceksin! 
Rüveydan artık senden mektup bekleyemeyecek!
Sesinden kalan şiirler daha bir buruk inleyecek!
Seven bir kaç dost-arkadaş da unutup, kendi hikâyelerine dönecek!
Mezarın "yarın için önden gönderdiklerinle" ya bayram evi ya da...
Mezar taşın yosun tutacak, gelip silen bir el de olmayacak!
Varlığın rakamlar arası bir çizgide buharlaşacak!
"Bir yudum teselli" iken 
"Bir varmış bir yokmuş!"a dönüşeceksin!


Hadi siz de "amin!" deyin!

"Umarım bu gece rüyamda bana söylediğin "Allah'ın yolundayım" sözü hayatını değiştirir..."

Mübarek cuma günü buranın müdavimlerinden, işbu dost rüyasına eklemeler, aminler istirham ediyorum! 
Kişinin gıyabında haberi olmadan yapılan dualar müstecaptır. 

Ve şu ekonomi teröründe nerede darda, yolda kalmış varsa Allah teala yardımcısı (muini) olsun.

Ahir zaman fırtınalarından salimen sahili selamete (hüsnü hatimeye) eren kullarından eylesin Mevla teala cümlemizi.

Şaşkınlığın arttığı,  akılların azaldığı, az amele çok sevap/ecir ihsan edildiği dünya pazarından bir kefen alıp giderken, Yarabbi bizleri de salihler zümresine ilhak eyle! Ayağımızı kaydırma! Gazabına düçar eyleme! Geçmiş bütün günahlarımızı bağışla!

Hastalarımıza, hastalıklarımıza acil şifalar, sabırlar diliyoruz. 

Ahir zaman fitnelerinden, Deccalın fitnesinden, nefislerimizin şerrinden, şeytanın hilelerinden, kötü insanlardan, akĺımızı ve imanımızı zayi etmekten sana sığınırız!

Haddimizce Efendimiz sallallahü aleyhi vessellem Senden neyi istemiş ve nelerden sakınmışsa biz de onları dileriz. 

Yarabbi! Kabul olunmayan duadan, faydasız ilim ve işlerden, tembellikten, pislikten, acizlik derecesine varan ihtiyarlıktan, namazsızlık ve duasızlıktan sana sığınırız! 

Bizi hidayete, rızana, ikramına uğrayanlar zümresine kat. 

Cennetten Cemali ba kemalini müşahade eden bahtiyar kullarından eyle. 
Dünyada ve ahirette bize hasene ver. 

Allah'ım, yolunda eyle. Amin. 

Şüphesiz Senin her şeye gücün yeter. 
Allahümme salli âlâ seyyidina Muhammed. Amin.



19 Mayıs 2022 Perşembe

Müteşairliğim tutuklansın!


Şairlerin hakkı alınsın!
Müteşairliğim tutuklansın!
Elimden kalem,
Dilimden kelam,
Kalbimden leylam
Bilcümle silinip tarumar edilsin!

Müteşairliğim tutuklansın!
Kelimelerden çıkarttığım hıncım asılsın!
Hayallerim, ukde namına nem varsa sallandırılsın!
Kallavi bir mahkeme kurulsun! 
Hakiminden savcısına kimse halime acımasın!
Bunca yıldır yarenim bildiğim yoldaşım kelimeler hali pürmelalimi savunamasın!

Müteşairliğim tutuklansın!
Zedelediği kalplerin hesabı sorulsun!
Niçin kelimeden, cümleden öte köy olmazmışım bakılmasın!
Savunmam alınmasın!
Yüzüme bakan olmasın!

Müteşairliğim tutuklansın!
Bir daha hatırlayan olmasın!
Müteşairliğim yakılsın!
Murat Mesut, adın batsın!


Bekleme beni [4]

Bekleme beni!
Artık hiç bir şiirden,
Ya da baskın bir şarkıdan,
Sana seslenmeyeceğim!

Bekleme beni!
Ne okuduğun kitabın sayfalarının arasından,
Ne de bir filmden sana sarılmayacağım!

Bekleme beni!
Bir yanılsama, çölün ortasında bir serap say!
Dinlediğin bir masal!
Uzun kış gecesinin kısacık, yarısında uyanılmış rüyası... 
Bahar dalında bir goncanın hülyası...
Bekleme beni!

Bekleme beni!
Düşen bir yağmur damlası değilim pencerende!
Açan bir gül ağuşu değilim bahçende..!
Kokundur diye alemin çiçeklerini seyran etmeyi bırakalı nice zaman oldu!
Yüzüm, saçlarının tellerinde nağmeler çalamadı!
Dudaklarım kırlarda "seviyorum" diye haykıramadı!
Sevmeyi, seve seve sevişmeyi bilmeden göçüyorum işte!

Bekleme beni!
Yeryüzündeki cesetimi, 
Hasretinle süpürüyorum!

18 Mayıs 2022 Çarşamba

Bekleme beni [3]

Bekleme beni!
Ben öyle yapıyorum!
Beklemiyorum kendimi!
Beklemiyorum iyi günleri!
Aşk coşkusu ile taşmış sevileri!
Dolu dolu güldürsün diye günleri!

Bekleme beni!
Yıpranmış bir bedenin içinde,
Yorgun, kederli bir ruhum!
Kalmadı kendime dair bir umudum!
Çıkmaz sokaklarda son buldu sana gelen yollarım!

Bekleme beni!
Say ki kısa metrajlı bir film izledin!
Vedalaşmak için sevdin!
Severken daha da güzeldin...
Sevdin ve öğrendin!
Sevdin ve gittin!

Bekleme beni!
Son yaşama tarihi geçmiş de!
Sevmeyi becerememiş de!
İstersen korkak, kaçak de!
İstersen bir kürek de sen istifle!
Beklemeden göçtü gitti de!
Sevemeden ölümü seçti bile bile..!

Bekleme beni!
Bekleme beni!





17 Mayıs 2022 Salı

Bekleme beni [2]


Bekleme beni!
Say ki yol kazası!
Olmadı bir rüyaydı! 
Göm beni!
Kalbinden ırak bir yere!
Belki gurbette seferde!

Bekleme beni!
Daha fazla,
Ağlatma kaderi!
İncitme hikâyeyi!
Gör işte yok bir ederim!
Eyleme beni!
Kendi seferime giderim!

Bekleme beni!
Saçlarına gömemedim yüzümü!
Zaten hiç göremedim seni!
Zaten çok sevmedim seni!

Bekleme beni!
Tükettim bu hikayeyi!





15 Mayıs 2022 Pazar

yakışıyor!


Bazı insanlara yakışıyor,
Dipsiz ve ıssız bir 
Ayrılık...
Korla kül,
Gül ile diken arası sarhoşluk!
Kısılan sesleriyle,
Yiten ümitleriyle,
Mazlumluk kisvesiyle,
Onlar, böyle güzeller 
Bu dünyada...


Vallahi azarlamadım!

Marketten aldığın, yoğurt isim ve görünümlü bir "şey" ama asla gerçek yoğurt değil! Keza peynir-süt vesaire aklına ne gelirse. GDO'lu, mamüller, emülgatörler...hepsi organize halinde insanı katletmedeler! Bu gerzekliği yapan da yine sözüm ona insan(!)

Önce şehirler istila edilip kent haline getirildi sonra gıdalar ve en son insanlar!

Yediklerimiz içtiklerimiz gerçeğinin taklidi bile değil zira o bile bir haysiyyet taşır!
İsimleri çalınmış, görünüşleri taklit edilmiş, asliyetleri tamamen faydasız ya da zararlı, ucuza mâl etme aşağılık çabasının ürünleri! 

Önce şehirleri bozdular,  sonra gıdaları ve şimdi sıra insanlıkta, insan yanımızda! 

***
Hava güzel, epeydir parka benzer bir yerde oturmadım. Biri yaklaştı, elindeki boncukumsu şeyi satmak istedi, nazikçe "lazım değil, teşekkür ediyorum" dedim. Karşımdaki öfkeyle "niye beni azarlıyorsun!" demesin mi! Hayret etmiş bir hal ile "azarlamadım, lazım değil deyip teşekkür ettim ya!" dedim. O insan görünümlü mahluk paramı alamayacağını anladı ya, aklınca günümü mahvedecek! Sabırla hiç cevap vermeden yüzümü çevirip defolmasını bekledim! Hem gidiyor hem dönüp aynı nakaratı tekrarlıyor! Yani kalk bana giriş, belanı bul, parka geldiğine bin pişman ol diyor! 
Ondan önce gelen kadın da satamayınca aynı "ne azarlayıp kibir yapıyorsun!" demişti! Demek yeni metotları bu!

Şehirler kent oldu, gıdalar ürün! Sırada insanlar, insanlığımız (değerlerimiz) var!

Ürünler  ilaçlar ve radyoaktif dalgalarla istilaya uğradık! 
Bir kısmımız artık insan görünümünde zombi ve bunun farkında da değiliz!

Bir mübarek hadisin bir yerinde:"Ölen ne için öldürüldüğünü, öldüren (katil) ne için öldürdüğünü bilmez!"  buyurur ahir zaman fitnelerini beyan ederken.
Tam da bunu görmekteyiz, inşallah yaşamadan hayırlısıyla göçeriz!

Vallahi azarlamadım! Sadece durumumuzu anlatmaya çabaladım!


14 Mayıs 2022 Cumartesi

jonklör!


İp cambazı değilim! 
Jonklör hiç değil!
Kalbimin üzerinde gerilidir dilim!
Menfaat için kıvıranlardan beriyim!
Her zaman ve ortamda hep kendimim!
İyi niyetimden ve imanımdan şükür, eminim!
İki yüzlü değilim!
Şu dünyada maskesiz gezerim!
Büyük lokma da yemem!
Büyük sözler de etmem!
Kınamam, dışlamam, şevkatedir payelerim!
Geçicidir öfkelerim!
Ben her canlıyı hatta nebatı dahi severim.
Ne görsem o muhteşem Cemali seyrederim.
Zaaflarımdan günahlarımdan pişman, affımı dilerim!
Gönlümde ukde, gözümün kıyısında bir sızıntıyla giderim...

13 Mayıs 2022 Cuma

ya..!


Yolda kalmışa vermek kolaydır! 
El açana,
Söylemeyip saklayana,
Bir ekmek parası,
Bir ceket!
Bir barınak belki...

Sevgiye susayana şefkat de mümkündür.
Dostluk bekleyene dost olmak. 
Arkadaş kalmak...

Ya kalp kapısının kapısında aşk için bekleyen birisine açacak kapın yoksa!?


12 Mayıs 2022 Perşembe

matematik!

Belki de biz matematikten kaldık sevgili!
Fizik-i kimyamız tutmuştu!
Yer çekimi bile bizden korkmuştu!
Pi'nin kare kökü mü bozdu bizi, yoksa asal sayılar mı? 
Bu aşk orantısız güç kullandı!
Rakamlara aldırmadı!
Hem sinsi, laf aramızda biraz da gammazdı!
Ne laftan ne de halden anladı!
Birden iki çıkmazdı!
Matematikten bu aşk çakardı!
Umursamadı!
Bir garip gün batımının kıyısında bizi ayırdı!
Bir garip aşk hikâyesinin kapısında bizi ağlattı!
Biz matematikten kaldık sevgili!
Bizi matematik yaktı sevgili!
Bizi matematik yaktı!




Kalbime Mektuplar [20] seslisi!




özledim seni şehir!


Özledim seni Şehir!
Belki güzel bir tevafuk hasretimizi dindirir..!
Çok kirlendi bu dünya Şehir!
Gayrı aşkın ne görülür ne de bilinir!

Çocukluğumun İstanbul'u sen değil misin?
Toptaşından yükselen nağmelerdesin!
Annemin feryadı, ablamın rüyasının söndüğü ferdesin!
Sokullu'da ilk mektep günlerimdesin!

Özledim seni Şehir!
Sen de kalabalıklar içinde yalnız mısın?
Hem ruhen hem bedenen yorgun musun?
Bir Kanlıca akşamında ağlar mısın? 
Özledim seni Şehir!
Özledim seni...





11 Mayıs 2022 Çarşamba

Bu kadarcığım!


Hasbelkader fukara kelimelerimden olma cümleciklerimin doğurduğu manaların sığıştırıldığı bir kitabım olduğuna göre; 
Bir kitaptan fazlası değilim!
Say ki bir kitap okudun ve bitti! 
Artık o kitaba sarıldığın günleri uyut ve dindir içindeki fırtınaları ki, kimse (aşk) uyanmasın!

Nasıl ki adam için Rüveyda'ya Mektuplar'ın Rüveydası bir hayal, bir ütopya idi. Senin için de Murat öyle olsun (öyle kalsın demiyorum!) 

Bu kadarcığım! 
Bir kitabın iki kapağı arasında, 
Issız bir Murat 



Sevinilecek şeylere üzülür insan!


"On yıllık emeğiniz vardı! 
Bir kararla heba mı edeceksiniz? Yedekleseydiniz. Sevenlerinizi çok üzecek bu kararınız!" 

Yedek, bu bloğumu9 saymazsak yok! Benim için bir önemi de yok! 
Gün gelir blog sahipleri 
-eskisi gibi kullanıcısı yok diye- burasını da kapatabilir. 
Bendeniz de yazma hobime son veririm, dünyanın sonu değil yani. 

Seven dostlar için üzgünüm gerçekten ama insan her şeye alışır, nasıl olsa bir gün büyük ayrılık olmayacak mı? 

Süresi dolunca ev internetini de kapatırım. Daha bir içime kapanırım.(Mobildeki bana yeter.)

Aslında bunu mübarek Ramazan ikliminde fark ettim ve bayramda ilk iki gün facebooku açmaya elim varmadı. 3.gün açabildim. 

En azından 1 hafta kaldım. Ben kendi dünyamda oruç gibi önemli bir ibadetle meşgulken sıkılmadan ardımdan itibarıma suikast düzenleyenler için buradayım dedim!

Basitlikler, kalitesizlikler, dedikodu, iftira, linç... Twitter'da daha çokmuş! Sosyal medya zaman hırsızı bir çöplükse, kalmak bana göre değil! 

Komik bir dostun(!) dediği gibi gizli instagram hesabım falan yok! Ona şu cevabı yazmıştım: İnstagram da dahil bloğum dışında gizli hesabım varsa senin tüm günahların benim olsun, yoksa -ki yok- benimkiler senin olsun mu? 

Nelerle uğraşıyorum! Bu dünya benden uzak olsun!

Mail adresim okura saygı için var, oradan da böyle saçma sapan şeyler ve haberler gelirse önce spam yapar hiç okumam ya da mail adresini de silerim! 

* * *
Kişinin karakterini ölçmek istiyorsan birlikte yola çıkmaya uğraşma, damarına bas! 


10 Mayıs 2022 Salı

sürpriz!


Lütfen konuyla ilgili ikna mailleri için dostlarım yorulmasınlar!

Evet ani bir karar oldu. Paylarıma cici cici iltifatlar, yorumlar alırken, sen kalk hesabı sil!

Daha önce de böyle olmuş ve 30 gün dolmadan hatır için geri dönmüştüm. 
İnşallah bu kez başarırım! (Gülesim geldi "başarırım" kelimesine. Zamane insanının nefsle savaşımı sosyal medya odaklı!)

Eh epeydir bilgisayarım da olmadığına göre...
Bu blog bu fakirin neyine yetmiyor! 

Üzülmeyin, başarmam için dua ve hakkınızı helal edin!

uzakların kokusu


Yine uzakların kokusu ruhumda..! 

Kar kokusu gibi, okyanusların dipsizliği, dile aşina hep o aynı şarkının dönencesi gibi..!

Anılara naftalin serp bu gece..!
Gözlerini müjdeci rüyalara aç bu gece...

bir yudum teselli


İki yakası bir araya gelemeyen günler, 
Birbiri ardınca ömrümden geçip gitmekteler..!
Gözlerimde sancılı bir şiirden kalma yorgunluk!
Üzerimde üzeri örtülmüş bir hikâyeden kinaye umutsuzluk!

Eskiden de ben böyleydim belki,
Yaşamak biraz daha cilvesi çekilir bir şeydi...
Gönlümüzde hatırlı bir hüznün sehaveti,
Kelimeler arası "bir yudum teselli!"







9 Mayıs 2022 Pazartesi

ah uzaklar!



öpüyorum..!

Bir umudum var hâlâ seninle hayallerimize dair!
Nasılsa vuslatı öteki dünyaya erteledik..! 
Tabi ikimiz de cennetlik isek!
Gördün mü?
Ne burada ne orada,
Vuslata dair sevinçli bir ipucu da görünesi değil!
Temenniler, teenniler, teessüfler, teessürler, tecessüsler ve tekerrürler..!
Bak, şiiri de berbat ettim!
Herkes kendi dünyasına çekilebilir!
Öpüyorum hâyâller kurduran güzelliğinden...

8 Mayıs 2022 Pazar

Bir özel gün daha!

Her şeyi göstererek hatta abartıp gözümüze sokarak yaptınız! 

Anneler günü, babalar günü sevgililer günü...

Onlara hangi hediyeleri alıp, nasıl verdiğinizi, özendire özendire, gururla, onurla gösterdiniz ve buna da 
"paylaşım" dediniz! Oysa paylaşmak eskiden böyle yapılmazdı! 

Annesi babası olmayana anne-baba olunur, o sevgi, o güven ve dahi maddiyat paylaşılırdı! 

Anne-baba akraba, eş-dostlara sevgi-saygı için hatırlatıcı sömürü günlerine gerek kalmaz ve böyle günler çıkartarak onları kaybetmişlerin boşluk hissine darbe vurulmazdı! 

Eskiden "Olan var olmayan var!" denilip mahrem şeyler, özel şeyler ve bazıları için imkânsız şeyler sessizce, gösterişsizce, adabına, usülüne göre alınır, verilir, yapılır, kimse incitilmezdi!

Sevgilisi olmayan, sevgilisini kaybetmişlerin kafasında tek taş kırılmaz ve hiç kimse sevgilisini ulu orta öpmeyi aklından bile geçirmezdi eskiden..!

Eskiden insanlar kıskanılması gereken değerlerini kıskanır, korur ve savunurlardı ve sahip olduklarıyla da kimseyi kıskandırmazlardı! 

Eskiden göz hakkı, kul hakkı vardı! Bir de bu hakları yaşatan kadim bir gelenek...


7 Mayıs 2022 Cumartesi

6 Mayıs 2022 Cuma

Ataç

Kalplerimizde başlayan, 
Kalbini yaralayan!
Kalbimde sancı,
Bitti desek de bitimsiz!
Her şiirin köşe başına ser levha gibi bir ataçsın sen...

Mevsimler değişse de, değişmeyen!
Değişemeyen, değişmesini istemediğimiz...
Ummaktan umudumuzu kesmiş gibi görünsek de
Öznesi malum bu hikâyenin kıyısına tutturulmuş bir ataçsın sen...

Sussak da, darılmış gibi dağılsak da,
Her veda edişin köşe başı direğinin lambasına tutturulmuş bir ataçsın sen...

Köhne zaman tünelinde kan kırmızı yol alırken dünya,
Ayrık otlarından bize ne!
Biz ki zakkumu zemzem bilmiş, 
Kimselere ser bile vermemişken!
İtina ile  beslenilen şahı merdan acılar gibi günlerin başlangıcına tutturulmuş bir  ataçsın sen!

Rüveyda da sensin!
Süveyda da, Hümeyra da..!
Bütün güzel isimlerin baş harfine tutturulmuş kalbe şifa bir ataçsın sen..!

Firak denizini yorgun kollarımızla kulaçlıyorsak,
Her şeye rağmen, her şeye inat, boğulmuyorsak...
Hep yerimizde sayıyor, bir karış yol almıyor, alamıyorsak,
Derdimizi, derman bulunmasın diye Lokman Hekim'e bile anlatmıyorsak,
O derdin yakasına yapıştırılmış ataç olmaklığımızdandır...

Bir yudum gözyaşı meyimiz olur, bu sarhoşluktan ayılmayı günah biliriz desek kim ne anlar? 
Böyle gelmedi bu dert bu kalbe lakin böyle gidecek!
Adı aşksa, bu meydanda senin bileğini kimseler bükemeyecek! 

Kısa kısa kısıtlıyorken can havliyle sevdamızın ahvalini, 
Kimseler tefsir eylemeye meyletmesin payımıza düşen hikâyenin mealini?

Günlerden, kelimelerden, seslerden, gölgelerden, türkülerden siluetindir ayın ondördü gibi beliren...
Çalan her melodiye her şarkıya tutturulmuş bir ataçsın sen...

Anlamların kelime kalabalığı içinde harcandığı günlerden hızla kabre akarken, 
Mezar taşıma tutturulmuş bir ataç olacağını kim nereden görecek..!
Seni ne çok sevdiğimi, bu kalbi senin kalbin üzerine rehin bıraktığımı, yangınımı, 
Hangi şiir daha iyi ifade edecek? 

Her çaresiz duruşuma iliştirilmiş canımı yakan, canımdaki can, canıma batan sevgim, atacımsın sen...

5 Mayıs 2022 Perşembe

Hiç işim olmaz!

"..imza günlerinde, fuarlarda olsanız, kitabınızın tanıtımı/satışı için iyi olmaz mıydı. Hem sizi görmüş, tanışmış olurduk:)"

Kitabımın baskısından önce yayınevine özellikle bunu belirtmiş, o tür etkinliklere katılmamın söz konusu olamayacağını ifade etmiştim. Zaten derdim kitabımın çok satması(*) da değildi. Blog okurlarının kitap olsun teşvikine bir anlık verilen sözün yerine getirilişi. 

Bir de biliyor musunuz, Rüveyda'ya Mektuplar'ı herkesin okumasını istemem! Naif, hassas, içli gönüller okusun kâfi.

İlginize ve önerinize çok teşekkür ediyorum.  
Sevgiler.

(*) Kitabın "satması" cümlesindeki işbu "satmak" dahi kitabımın iklimine, ruh dünyasına acaip aykırı! 
Rüveyda'ya Mektuplar'ın maddiyatla da işi olmaz!