Sen şiir yazdığını sanırken, şiir sandığın seni yazar!
Ah o kelimeler!
Eşyanın her şeyin isimleri...
Allah'ın insana öğrettiği mucizeler!
Onlar olmasa konuşamazdık! Meramımızı bir takım hareket ve şekillerle anlatırdık. Duygu ne olurdu? Duygusu olmayan kelimeler sinelerinizde ur gibi büyümez miydi?
An gelir bir tema ile başlarım yazmaya, yazı bitince bakarım; ummadığım bir gölgeliğin, şehrin, iklimin altında oturuyorum...
Kelimelere ben komuta edeyim derken, onlar beni esaretleri altına alıp yazmışım. Yazan ben, yazdıran onlar! İnce lâtif bir sır var bu işte, çözebilene.
Belki de insanın sahip olduğu ilk kıymet, akıldan sonra kelimeler. Zira iman da onlarla...
Öyle bir cümle kurarsın, içinden, dilinden; leyle-i kadri fethetmiş gibi tüm ömrü amâlini kurtarır. O kelimelerin amellerinin, gece namazlarının da önüne geçer. Allah'ın rızasını, hoşnutluğunu celbeder. "cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha, zalikel fevzul azim." ile muştulanan bir ruh olursun. Yeter ki kelimelerinde gece olsun, ıslak olsunlar!
Ve yine Allah muhafaza öyle nankörâne, gafilâne, cahilâne bir kelime, sarf edersin! Bütün amelin, yapıp ettiklerin heba olur, cayır cayır İlahi gazaba düçar olur.
Dili ve gönlü, güzel kelimelerin tarlası, bağı yapmalı, öyle ki öfkemizde dahi oradan kötü hasat çıkmaya!
Ey sırların sahibi Yüce Rabbimiz! Rab isminin terbiye ediciliğinden, korumasından bizleri ayırma! Amin.
Defterlerimizi rızana uygun fiil ve kelimelerle doldurup göçmek nasip eyle.
Sen güzelsin, güzeli seversin. Bizleri de güzel eyle. Amin.