Gören gözlerin görmez,
Duyan kulakların duymaz,
Konuşan dilin konuşamaz olacak..!
Kendini idare edişlerin, iraden senden gidecek, Götürürlerken o mezarlığa,
Sarı bir sonbahar yaprağı gibi saracaklar beyaz takımına!
Yukarıdan çenen, aşağıda ayak baş parmaklarından bağlayacaklar seni de!
O şen şakrak günlerin hâyâl olarak kalacak bir kaç saat geride.
Giymeye kıyamadığın elbiselerin yeni sahiplerini merak ederlerken, ayakkabıların çoktan kapı önü edilecek!
Hüzzam şarkılar dinleyemeyecek, şiir yazamayacak, "anne!"diyemeyeceksin!
Rüveydan artık senden mektup bekleyemeyecek!
Sesinden kalan şiirler daha bir buruk inleyecek!
Seven bir kaç dost-arkadaş da unutup, kendi hikâyelerine dönecek!
Mezarın "yarın için önden gönderdiklerinle" ya bayram evi ya da...
Mezar taşın yosun tutacak, gelip silen bir el de olmayacak!
Varlığın rakamlar arası bir çizgide buharlaşacak!
"Bir yudum teselli" iken
"Bir varmış bir yokmuş!"a dönüşeceksin!