kalbini tekletti Rüveyda'n" demişti dostum...
Kendime bile izah edemediğim içimdeki o ben, tebessüm etti...
Belki de kalbim şimdi iyice onun kalbine benzemiştir, kimbilir...
Aynileşmek, sevdiğinin haliyle hallenmek...Maddi ve manevi...
Aşk, çok korkaklarla, çok cesurları sever...Birbirine zıt gibi gelse de öyle, sen yaz bunu bir kenara!..
Çok korkan kaybedecek diye ..
Çok cesur da öyle...
Biri hiç risk almaz, kaçar.
Diğeri riskin en büyüğüne gözü kapalı dalar...
Bazen risk almamak da risktir ve aşk risk almaktır...
Öyle dedim dostuma, geçen kadına bakarak:"Dokunmak nasıl bir şey acaba?"
Bana acımaklı mı, şaşkın mı baktığına bakmadan içimden devam ettim sormaya:"Kokusu, kokusu nasıldır acaba, neye benziyor?"
Sanki ömründe hiç görmemiş, dokunmamış gibiydim. Issız adadan medeniyete yeni gelmiş bir acemilikle sorularım çoğaldı ve masumiyet içinde mahcubiyeti de yaşattı...
"Üstü kalsın, söylemesen de bakışların en ince, en derin detayına kadar anlatıyor zaten" derdi içimi duyabilseydi dostum. Yine de beni anlaması muhal gibiydi, onun tuzu kuruydu ne de olsa....
Şehvet değil, önce şefkattir istenen.
Bu yazıda en az 5 tema var ve daldan dala gibi görünmesi, kısaden geçiştirmekliğimden...Belki de içimi çok da fazla dökmek rahatsız edici...