24 Aralık 2018 Pazartesi

Ruhu tatmak!


"Fransız yazar Edmond Rostand,  Cyrano de Bergarac'da yaptığı öpücük tarifi çok hoşuma gider, orada der ki :

''Nedir ki buse?
Biraz daha yan yana yapılan bir vaattir.
Yemindir kanmayana.
Sevişmek mastarının gül pembe noktasıdır.
Bir sırdır ki, söylenir ağza, kulak yerine.
Bir gönül hazzıdır ki yayılır hep derinden derine.
Buluşmadır karanfil lezzetinde.
Dudakların ucundan ruhu tatmaktır biraz da..." (*)

Şu tarifin can alıcı cümlesi : ''Dudakların ucundan ruhu tatmaktır biraz da...'' ruhu incelmeli bir insanın bunu idrak edip,kelimelere dökebilmesi için...

Her zaman söylediğimi tekrar etmeliyim. Ruh seste ve gözlerde, gözbebeklerindedir. Bir insanı görmesek de, sesi ile sevebiliriz. Bir insanın yüzü peçeli de olsa, açıkta kalan gözleri bize çok şey söyler. Şuraya, ''şu anda'' döktüğüm kelimeler bile...Şayet ben, inanarak yazıyorsam, onlara odaklanmış, başka şeyler düşünmüyor ve en önemlisi samimi isem, kelimeleri ruhumla yoğurmuşum demektir. En basit, en fakir kelime kurgusu bile, karşımdakine geçer,az-çok bir etki bırakır.

Ama bu ''Dudakların ucundan ruhu tatmaktır biraz da...'' noktasına gelince, bu makaleden çok; şiir ister, slow müzik ister, mum ışığında şömine ister, odaya yayılmış kadın kokusu ister...İster de ister...

..tadamadan göçmek ne acı,
dudaklarının ucundan ruhunu...


(*) Uzun zamandır kapalı olan Facebook hesabımın, anılar kısmında denk geldim, umarım siz de ilgi ile okumuşsunuzdur.