Olur da (inşallah olmasın) uzun yaşarsak, haliyle hastalıklar çoğalacak, gücümüz azalacak...
Az önce annemi yatağına yatırırken; "ah gençliğinizin kıymetini bilin, ihtiyarlık çok zor!"deyince tebessüm ederek:"zorluğunu o kadar iyi hissettiriyorsun ki anne, adeta yaşatıyorsun!"dedim. 😍
Yani kalbim, olur da uzun yaşarsak, hastalıklarımızdan -hele hergün her fırsatta- kimseye bahsetmek yok. Hem söylesek derman mı olacaklar. Boş yere kafa ütülemiş ve insanları üzüp bunaltmış olacağız...
Genç öl, cesedin yakışıklı olsun parolası nasip olsun diyelim. Vakitlice, kimseye yük olmadan gitmeyi her zaman dualarıma katıyor ve yaşlı insana bakanlara sabırlar diliyorum, cidden zor iş...
Fiziki hastalıklar dışında, algı problemi, unutkanlık, tekrarlar, anlamama, anlatamama, naz, arada alınganlık...vb bir çok şeyle de başetmek, yönetmek durumundasınız.
Artık karşınızda anneniz değil bebeğiniz, çocuğunuz var. Şefkatli ve hep yumuşak olmak zorundasınız.
Hem evlat olarak, hem kul olarak bu sınavı kazanmak sanıldığı kadar kolay değil...Tüm bunlara rağmen, "Allah bu günlerimizi aratmasın!"duasındasınız zira zorun daha da zoru var.
Üsküdar'a gitmeyeli uzun zaman oldu. Şemsi paşa'da balık tutanları izlemek, Kuzguncuk tarafına sahilde yürümeyi özledim.
Sevgili Kalbim!
Annem başlıklı sınavımızı başarmamızı diliyorum...
Dostlardan da dua...