Tuhaf...
Kentpark'ın yerini teras mı aldı..?
Benim gibi dünya malına metelik vermeyen biri, terası mı özlüyor..?
Terasta Senfoni'nin arka plânında olan şey ne..?
Orada bir başıma radyo ya da seçtiğim şarkılara sarılırken...
Bir şeyler yazarken...
Bir şeyler yaşarken...
Orada her kızıl ikindilerde, gurup eden güneşle -belki son kez- duygusuyla vedalaşırken...
Orada esen rüzgârda salınan saçların kokusunu mu arıyorum...
Bordo bir kanepem var orada...
Bir başımayım sanıyordum, bu flu hâyâl de ne..?
Hayır, hayır!
Kentpark ile aramı açmışken, şimdi daha yakınımda, her günümde, her sessizliğimde...
Evet,
Tuhaf...
Terasa ilgimi annem bile fark etmiş.
Badana, yağlı boya, temizlik, düzen...
"- Bu gidişle oraya taşınacaksın galiba oğlum."
Gökyüzü, özgür kanat çırpan kuşlar, uzaklarda tepeler, rengi kırmızıya çalan güneş; desenler, yollar çizen bulutlar ve çağlayan şarkılar...
Bir yudum soluk oldu bana teras...
Herkesten uzak, herkesten azade...
Bir başıma kendimle dertleşerek...
Özlemenin ve mahrumluğun zirvesinde...
Kalbim!
Bunları ne ben sorup, söyledim sana, ne de sen duydun...