2 Mart 2016 Çarşamba

Bilirsin işte..!



Bilirsin işte, sabah ezanlarını çok severim; başlayınca hemen pencereyi açıp, odamızı ezanla doldurdum. Ruhum yıkanıyor böyle olunca.

Namaz sonrası biraz kitap okudum, sen burada olsaydın kalan uykuna devam ederdin.

Güneş doğduktan sonra, biraz daha uyumaya zorladım kendimi radyo dinleye dinleye.

Bilirsin işte, sonra annemin çaldırmasıyla ona indim her zaman ki gibi şakacı bir neş'eyle karşıladı beni.

Sende ayda yılda bir olanı her sabah yokluğunda onunla yaşadım.

Şakalaşarak kahvaltımızı yaptık, belki arada birbirimize rol yaptık yine aldanışıma...

Sonra annemin pencereleri yağmurdan lekelenmiş, onları sildim. Olmuşken bir de tozları aldım, yüksek yerlere çıkamıyor bilirsin işte...

Yukarı çıkınca bilirsin işte, rutin işlerimden biri bilgisayarda gazete manşetleri, bir-iki yazar.

Sonra aklımda bir şey varsa yazmak için şu blog...

Bu arada çamaşırlar yıkanmış, onları astım.

Kaç gündür evi süpürmediğimi fark ettim, sanki süpürünce bütün kederleri de süpürmüş olurum gibi geldi bana,hamaratça bir özenle yapamadımsa da, görüntü iyiydi benim gibi...

Bu ara insanlara karışmıyorum, bazen müzikçaları yüksek volümde açıyorum,içimin avazını,pişmanlıklarını,keşkelerini örtsün diye...

Bilirsin işte, biraz şiir de yazarım;gerçi sen böyle şeylere önem vermezsin, neye önem verdiğini de inan ben de artık bilemez oldum.

Yokluğunda diyeceğim ama, var mıydın ki...

En iyisi sen yokken yani cismen diyeyim, iyiyim yani; merak etmezsin ama merak etme diyeyim.

Annesinin ''aptal''ilaveli safı rolünü sürdürmeye devam yani bilirsin işte...

Bilirsin işte...hayır hayır sen bilmezsin,bilemezsin, hiç bilmedin ki..!

Bilsen...

Neyse...!

Mavi Defterim'den