10 Mayıs 2013 Cuma

Arınma zamanlarının ilki Receb-i şerif


Konuya girmeden önce şunu söylemeliyim : Kemal Sunal ile başlayan mübarek isimleri aşağılama, horlama ve alaya  ya da hafife alma, Recep İvedik ile devam etti..Nedense başka isim yoktu, mizah konusu edilecek..! 
Buna sebep olanların veballerinin şiddetini düşünemiyorum bile..!!
Onların yüzünden artık kimse çocuğuna bu müberek ve çok özel İslamî isimleri koymuyor..Koymadığı gibi Müslümanlar hep birlikte bu isimleri garipsiyor, küçümsüyor..Allah korusun..!

Diğer söylemek istediğim şey de : Bu mübarek aylar, Allah'ın bizleri affetmek adına lütf-u keremi, merhametidir..Eğer anlayabilirsek..!Bu aylarda yaşamak, Kâbe'de yani harem sınırlarında yaşamak gibidir..
Sevabı da kat kat, günahlar da..! Dikkat..!

En azından bu aylara hürmetli davranıp, eski alışkanlıklarımıza stop, diyerek; kendimizle muhasebe yapabilmeliyiz..Zira ölüm var..! Şimdi aşağıdaki iktibaslara geçelim :

''Kamerî ayların yedincisi; İslamî takvimin aylarından Muharrem ile başlayan ve Zilhicce ile sona eren Kamerî takvim aylarının yedincisi olan Receb, aynı zamanda "üç aylar"ın ilkidir.

"Receb" kelimesi; herhangi bir şeyden korkmak, utanmak veya bir kimseyi heybetinden dolayı ululamak ve tazim etmek manalarına gelir.Savaşmanın da haram olduğu aylardandır.
Receb ayı dışında Diğer üç haram ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır.  

Rasûlüllah (s.a.s) efendimiz şöyle buyurdu :

 "Recep Allah'ın ayıdır; şaban benim ayımdır; ramazan ümmetimin ayıdır."

Receb ay'ı, içinde iki kandil gecesi bulunması açısından da faziletli bir aydır. Receb ayının ilk cuma gecesi Regaib kandilidir.Ve 27.gecesi de Mirac kandilidir.

Receb hürmet ayıdır; Şaban hizmet ayıdır; ramazan nimet ayıdır.

Receb ayında, iyilikler kat kat artar; Şâban ayında kötülükler kalkar; ramazan ayında ikramlar gelmeye başlar.

Selman-ı Farisî'den gelen rivayete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (s.a.s) efendimizin şöyle buyurduğunu dinledim:

" Bir kimse, Receb ayında bir gün oruç tutarsa; bir sene oruç tutmuş gibi olur; bin köle azad etmiş kadar sevab alır.

- Bir kimse, Receb ayında bir sadaka verir ise, bin altın sadaka vermiş gibi sayılır.

Allah'ü Têâlâ , onun bedenindeki her tüy için bin iyilik yazar; bin misli derecesini yükseltir. Bin kötülüğü siler.

Allah'ü Têâlâ, Receb ayında onun tuttuğu oruç günlerinden her birine, verdiği sadakaların her birine bin hac ve bin umre sevabı yazar.

Bir kimse, Receb ayını oruçlu geçirir ise, Allah'ü Têâlâ üç şeyi onun için gerekli kılar. Şöyle ki:

1. Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar.
2. Kalan ömrünün temiz geçmesini temin eder.
3. Büyük huzura çıkılan kıyamet gününün susuzluğundan da onu emin kılar.

Bu arada yaşlı biri kalktı Rasûlüllah (s.a.s) efendimize halini şöyle anlattı: 

- Ya Rasûlüllah! Ben Receb ayının tümünü oruçlu geçiremem.Buna gücüm yetmez.
Bunun üzerine, Rasûlüllah (s.a.s) efendimiz şöyle buyurdu:

-" O halde, ilkinden bir gün, ortasından bir gün, sonundanda bir gün tutarsın.Böyle ettiğin taktirde ayın tümünü oruçlu geçirmiş olursun…

Zira, yapılan iyilikler on misli sevap getirir.

Ancak,siz, Receb ayının ilk Cuma gecesini gaflet içinde geçirmeyesiniz.O,öyle bir gecedir ki;melekler o geceyi:
-Regaib diye anlatırlar.Şöyle ki:

O gecenin üçte biri geçtiği zaman; Semalarda ve yerlerde ne kadar melek var ise hemen hepsi, Kâbe ve civarında toplanır. Allah'ü Têâlâ onların hallerine muttali olur ve şöyle buyurur:

- Ey meleklerim! Ne dileğiniz var ise, benden dileyin. 
Şöyle derler:

- Rabbimiz, senden dileğimiz odur ki; Receb ayında oruç tutanları bağışlayasın.
Onların bu dileği üzerine, Allah'ü Têâlâ şöyle buyurur:
- Bu dileğinizi yerine getirdim. "

Rasûlüllah (s.a.s) efendimiz, daha sonra şöyle buyurdu:

- " Receb ayının ilk Perşembe günü oruç tutulmalıdır. O günün akşamı Cuma gecesi, akşamla yatsı arasında on iki rekât namaz kılmalıdır.

Bu namazda okunacaklar sırasıyla şunlardır:
- Bir kere fatiha suresi
- Üç kere kadr suresi.(97. sure)
- 12 kere ihlas suresi
Her iki rikatta bir kere selam verilir.

Bu namazı kıldıktan sonra bana şu salavatı yetmiş kere okunur:

- Allahım, Nebiyy-i Ümmî Muhammed'e salat ve selam eyle (Allahümme salli alâ Muhammedin'in Nebiyy'il-Ümmiyyi ve sellim.)

Bundan sonra.secdeye varmalı ve secdede şu tesbih ve takdis okunmalıdır:

- Tam manâsı ile noksan sıfatlardan münezzeh, pek mukaddes olup meleklerin ve ruhun Rabbıdır. (Sübbuhün Kuddusün Rabbül-melâiketi ver-ruh)

Sonra secdeden başını kaldırır; şu duâyı yetmiş kere okur:

- Rabbım, beni bağışla; merhamet eyle. Bildiğin günahlarımdan geç,Sen Aziz'sin, Azam'sın (Rabbiğfir verham ve tecavez amma ta'lem feinneke Aziz'ül-A'zam)

Bundan sonra ikinci bir secde daha yapar. Birinci secdede okuduğu duâyı aynen okur.

Daha sonra, ne dileği var ise ,diler. Allah'ü Têâlâ onun bütün dileklerini yerine getirir.

Rasûlüllah (s.a.s) efendimiz,şöyle buyurdu:

- " Allah'ın herhangi kadın veya erkek kulu bu namazı kılar ise, Allah'ü Têâlâ onun bütün günahlarını bağışlar.

İsterse, onun günahları deniz köpüğü kadar, kumların sayısı, dağların ağırlığı, yağmurların damlaları, ağaçların yaprakları kadar olsun.

Ve  o kimse, kendi yakınlarından 700 kişiye kıyamet günü şefaatçi olur.

Kabrine girdiğin ilk gecesi, bu namazın sevabı kendisine gelir; tatlı dilli, güler yüzlüdür.

Ona şöyle der:

- Ey dostum, seni müjdelerim, bütün zorluklardan kurtuldun.
O kimse,bu gelene sorar:

- Sen kimsin? Vallahi, senin yüzünden daha güzel yüzlü birini hiç görmedim. Senden daha tatlı konuşanı da hiç dinlemedim. Senin kokundan daha güzel kokulu birini de koklamadım.

Şu cevabı alır:

- Ey dostum ben senin bir namazının sevabıyım. Falan sen receb ayının şu gecesinde o namazı kılmıştın.

Bu gece sana geldim ki: arkadaşın olayım, yalnızlığını gidereyim, Her ne işin varsa, onu göreyim, kıyamet günü sûra üflendiği zaman dahi kıyamet günü toplanılan meydanda sana başının üstünde gölgelik edeceğim.

Seni müjdelerim, Yüce Mevlân'dan sana gelecek hayır hiç eksik olmayacak."