26 Kasım 2012 Pazartesi

Sır/ Cengiz Erşahin



















Çok değerli bir arkadaşımın armağanı. Okumaya yeni başladım.69.sayfa itibariyle diyebilirim ki, şimdiye kadar okuduğum kişisel gelişim kitapları içinde en etkilisiydi..

Hayallerimi de kaybettim dediğimden olsa gerek, okudukça bana bu kitabın ''özenle, düşünülerek'' seçilmiş olduğunu fark ederek tebessüm ettim.Kendisine buradan bir kez daha çok teşekkür ediyorum.

Gerçekten ''dipte'' ve yaşam sevincini, umutlarını kaybetmiş herkese, çevreme tavsiye etmeye başladım.Çok şükür bir iş girişiminde hiç başarısız olmadım ama, işlerinde iflas etmiş kişilere de tavsiyemdir.İçinde bildiğimiz gerçek yaşamdan örneklere de yer verilmesi kitabı daha da etkili kılmış.

Kitabın arka kapağı ve ardından yazarın özet önsözü ile sizleri başbaşa bırakıyorum:

''Kitabın birinci ve ikinci bölümlerini okuyun. Eğer hala umutlarınıza kavuşmayıp yaşamdan zevk almak için yepyeni bir güç ve istek kazanmadığınızı düşünüyorsanız, bu kitabı bir köşeye fırlatın gitsin. Çünkü bundan sonra da işinize yaramayacaktır.''
Ali İsmet Koçak (Alarko Carrier Satış Yöneticisi)

''Hayatınızda çaresizliği, güven eksikliğini ve korkuyu birçok kez hissettiniz. Bu hisler şimdiye kadar sizinle birlikte yaşadı. Yolculuğumuz bunların üstesinden gelmenin yolculuğudur. 

Daha iyi bir yaşama sahip olma arzunuzu sezebiliyorum. Akan gözyaşlarını, hayal kırıklıklarını hissedebiliyorum. Bu özel yolculuğu birlikte yapma şansını bana sunduğunuz için minnettarım. 

Hayatınızın bazı alanlarından hoşnut değilsiniz. Farklı olmasını istediğiniz bir şeyler var. Bu isteğiniz bizi burada buluşturdu. Şu anda yaşadığınız hayattan daha fazlasını elde edebileceğinizi hissediyorsunuz. Büyük başarılar elde etmiş, iyi yerlerde olan insanlara bakıyorsunuz; sizden farkları olmadığını, hatta çoğundan daha yetenekli olduğunuzu görüyorsunuz. 

Daha büyük başarılar arzuluyorsunuz. Ama öte yandan kendinizi bir çıkmazın içinde hissediyorsunuz. Geçmişiniz hayal kırıklıklarıyla dolu. "Kaderim belki de bu." diye düşündüğünüz zamanlar var. Anlamsızca uzun saatler televizyon seyrediyorsunuz. Sanki bir şeylerden kaçıyorsunuz. Kendinize saygınız azaldı. Nüfus cüzdanınız aksini iddia etse de yaşlandığınızı hissediyorsunuz. Hiçbir şey yapmaya enerjiniz yok. Kendinizi eve zor atıyorsunuz. Kendinize kızgınsınız, hayata kızgınsınız. Bir ışık görseniz, peşinden gideceksiniz. Tutunacak bir dal bulsanız, bırakmayacaksınız. Bir çıkış noktası ya da bir başlangıç noktası arıyorsunuz. 

Sizinle paylaşacaklarımın hayatınızı değiştirme potansiyeli var. Bu yüzden zihninizi ve kalbinizi açmanızı istiyorum. Kalbinizi de açmanızı istiyorum, çünkü bazı mesajlar kalpten kalbe gidecek. 

Bu kitabın her bölümünde hayatınızı her açıdan zenginleştirecek "SIR" dan bahsettim. Öncelikle bu "SIR" ın çekim yasası olmadığını belirteyim. Çekim yasası birçok etkenden sadece biri. Bu kitapta sözü edilen "SIR" hayatınızda arzuladığınız değişikliği oluşturmak için gereken bütün etkenleri bir araya getirmenizi sağlayacak. 

Sözünü ettiğim "SIR" bu kitapta en az yüz kez tekrar ediliyor. "SIR" ı somut olarak adlandırmadım. Çünkü ona hazır olanların ve onu araştırıp peşinde olanların kendileri fark etmeleri gücünü arttırıyor. "SIR" ın bir büyüsü, bir sihri var. "SIR" ı sizin keşfetmeniz gerekiyor. 

Eğer onu kullanmak için gerçekten hazırsanız, "SIR" ı her bölümde en az bir kez fark edeceksiniz.

Cesaretinizi kaybettiğiniz zamanlar olmuşsa, varınızı yoğunuzu ortaya koymanızı gerektiren zorluklar yaşadıysanız, deneyip başarısız olduysanız, amansız hastalıklarla, sağlık sorunlarıyla boğuşuyorsanız, çölde kaybetmiş ve belki de aramaktan vazgeçmek üzere olduğunuz umutlarınıza "SIR" sayesinde tekrar kavuşacaksınız. 

Üniversite diplomamı aldıktan iki günden sonra Hindistan semalarındaydım. "SIR"ı Avustralya da bulmak üzere yola çıkmıştım. İngiltere de de aradım, ama orada da herhangi bir ipucu bulamamıştım. Türkiye de izini sürdüm; şirketlerde çalıştım, kendi işimi kurdum. Aradığım buralarda da değildi.

Üniversite günlerinde gördüğüm düşler artık birer kâbusa dönüşmüştü. Hayat bu muydu? Yıllarca dört gözle beklediğim serüven bu muydu? 

Yaşım ilerledikçe yaşadıklarıma ve hayatta bulunduğum yere isyan ediyordum. Kaderim bu olmamalıydı. Kendimi bir kurban olarak görmüyordum, ama olanlara bir türlü de anlam veremiyordum. Hayat bu kadar zor olmamalıydı. O sınırsız okyanusun içinden kendime bir kova su almam bu kadar zor olmamalıydı.

"SIR" ın eğitiminizle ya da bugün hayatta bulunduğunuz yerle hiçbir ilgisi yok. Önemli olan onun için hazır olmanız.

Aradığınız cevabı bu kitabı bitirmeden bulacaksınız. Belki onu ilk bölümde, belki de son sayfasında, ama mutlaka bulacaksınız. 

Bu kitabı birileri sizi kovalıyor gibi hızlı okumayın. Bu, sıradan bir okuma kitabı değil, yaşamınızı tamamen değiştirecek bir rehber kitap. Kitabı başucunuzdan ayırmayın. Sık sık tekrar edin ve anlatılanları uygulamaya çalışın. 

Kitabı okurken zaman zaman durun ve okuduğunuz şeyler üzerinde düşünün. Kendinize her öneriyi nasıl ve ne zaman uygulayabileceğinizi sorun. Bu tür bir okuma, arkadan atlı kovalıyormuş gibi okumaktan çok daha yararlı olacaktır. 

Kitabın birinci ve ikinci bölümlerini okuyun. Eğer hala umutlarınıza kavuşmayıp yaşamdan zevk almak için yepyeni bir güç ve istek kazanmadığınızı düşünüyorsanız, bu kitabı bir köşeye fırlatın gitsin. Çünkü bundan sonra da işinize yaramayacaktır. 

İyi kitaplar konusunda önemli olan kaç tanesine ulaşabildiğiniz değil, kaç tanesinin size ulaşabildiğidir. Umarım benim yazarken aldığım keyfi, yaşadığım hazzı ve duygu yoğunluğunu okurken siz de hissedersiniz. 

Sizi bilmem, ama ben bu yolculuk için sabırsızlanıyorum. Ucu bucağı ve sınırları olmayan maceramıza beraberce başlayalım mı? ''

Cengiz Erşahin 

24 Kasım 2012 Cumartesi

A=(3S)


Blogcu'da bir yıl önce sildiğimi sandığım eski yazılarımı bir arkadaşım tevafuken görünce bana haber verdi. Haliyle hem şaşırdım hem de çok sevindim.Tarzımdan tanımış bendenizi..Benim için anılar adına bu günün sürprizi oldu..Arkadaşıma çok teşekkür ediyorum.Yazıya hiç dokunmadan aynen alıyorum:

 A=(3S)

''Blogcuda 20'li yaşlarını yaşayanlar çoğunlukta, bekar olanlar da..En azından benim gözlemim böyle..30-40 ile 40-50 yaş grubu başa baş gibi çok az bir yüzdeyi temsil ediyorlar.Tahsil, okumuşluk oranı da hiç fena değil, hatta yüksek.. 



Yazılarınsa aşk üzerine olanları ile dini ağırlıklı olanları da başa baş gibi..Arada politik/ideololik yazılara, hikaye tarzı güzel paylaşımlar ve günceler ekleniyor.Bir-iki dinazor da hariçten uzmanı olmadığı alanda uzmanmış gibi ahkâm kesip gazel okuyor ve ısırmaya can atıyor! Ama o tiplere kimse bulaşmıyor ve ciddiye almıyor zaten!Haziran 2011 'den bu yana bendeki izlenim bu şekilde.. 

Bu genel girişten sonra, evleneceklere, evlenmek isteyenlere küçük bir tavsiyede bulunmak istiyorum: Elbette ilk gören gözdür, ama o aldatır çoğu kez! Görmek, bir yazımda da değindiğim gibi, ruhun ruhu görmesidir.Deli-kanlı evresinde kalp gözü perdeli olduğu için, baş gözü, yakışıklı/güzel olanı arar.

Aramasın mı? Elbette moda tabiri ile ilk elektirik önemli. İnsana heyecan vermeli karşı cins. Ama, fekat,lakin, bu çok aldatıcı ve geçici bir tılsımdır. ''Aşıktık,yıllarca flört ettik...vs. şimdi 6 yıl olmadan mahkemedeyiz..'' çok duyduğumuz haberlerden ve boşanmalarda dünya genelinde korkunç artış var.

Şu an uzaktan kulağıma yeni bir düğünün tam-tam sesleri (müzik) geliyor ve içimden inşallah bir yastıkta,ölene dek, deyişime bir tarafım pek inanmıyor..

Çünkü artık kimse ''bir yastıkta'' yatmıyor..Annemin hala uzun iki kişilik yastığı var..Şimdi karı-koca yastık-yastık yattıklarından mıdır, iki yastıkla da uzun gitmiyor evlilik..Bir süre sonra herkes yastığını kapıp gidiyor..Bu işin tespit noktası değil, tabi ki keramet yastıkta değil, araya reklam aldım. 

Aşk sanılan, akıl tutulması döneminde gençler, her şeyi çok iyi bildikleri için (!); yakın çevrenin tecrübesini hiç umursamadıklarından, esasen o çevrede ''bunlar nasılsa evlenecekler'' diyerek gereken uyarıları yapamıyorlar, sonra kötü oluruz düşüncesiyle..Cazibe kanunlarının işlediği yerde, akıl dış kapının dış mandalıdır! 

Uzun yazı okumayı sevmediğim için (ihtiyarlık) uzun da yazmıyorum sıkılmayın diye..Ne diyorsun Murat, sadede gel :  A=(3S) formülü öneriyorum.Nedir bu fizik dersinde miyiz..? 

Buradaki A: anlaşmak, anlaşabilmektir..En önemlisi de budur.Hiç kimse kimseyi % 100 zaten bir ömür tanıyamaz, ama %80 tanımak için de aynı çatı ve aynı yorgan altında olunması gerekiyor.

Yani evlenmedikçe bu oranda tanımak muhal..Bu evreye gelene kadar, yapılması gereken; yolculuk,tartışmalar, alış-veriş, randevu,hastalık vb.gibi testlerdir.Her şeye rağmen ''anlaşabiliyor'' ve kavgasız/tartışmasız zamanlar geçiriyorsanız çatı (A) tamamdır. (3S) dediğim ise 1-Sevgi 2-Saygı 3-Sadakat. 

Seven merhametli olur, merhameti olmayana insan demem ben..Saygı duyanın vicdanı da olur.Vicdanı olan da yalan söylemez, dürüst kalır.Sadık olan, kalben bile eşine hiç bir konuda ihanet etmez.Sadece bilinen, başkasıyla olan ihanet değil, malını, çocukları,onurunu,ömrünü, herşeyini korur, sadık olur..  Yazımı kısa tutmabilmek için kendimi çok zorlayarak ancak bu kadar özetleyebildim...

Siz, siz olun, dış görünüşe, geçici cazibe ve güzelliğe çok önem vermeyin. Ruh asaleti ve dürüstlük her şeyin başıdır, vesselam.''