29 Şubat 2012 Çarşamba

sensizim..


       
Çoğu kez tam olarak zayıflıklarımızı yazamıyoruz buraya..
Hasretlerimizi..
Bazı arkadaşlarım gibi hikaye ederek, 3. şahıslara da yıkamıyorum ki, rahatlıyayım..

sensizim, asabiyim..
sensizim yıkığım,
sensizim acizim,
sensizim eksiğim,
sensizim yarımım,
sensizim rengim yok,
sensizim solgunum,
benzim ölgün, sesim yorgun
sensizim yaşam sevincimi gömeli çok oluyor,
sensizim gözlerim yaşlı,
sensizim Burak Canözer'in Hasret'ini bilmem kaçıncıya dinliyorum,
içimin kanı tamamen aksın diye,
sensizim ağlıyorum,
sensizim bitiyorum,
sensizim sana susamışlığımla çöllere dönen hayatımda ölüm meleği gelsin diye dua ediyorum,
sensizim saçlarının kokusu burnumdan hiç gitmiyor,
oysa bir kez koklayamadığım hayalimde ki sevgili olmaktan öteye gidemedik,
sensizim dudaklarım dudaklarına dokunmadı,
soluksuz öpemedim seni,
tenin nasıldır, nasıl kokar onu da bilmiyorum,
sensizim göğsüne her gece yaslıyarak başımı, çocuk rüyalara dalıyorum seninle, yanağımı okşuyor, öpüyorsun ve sarılıyorsun bana..
sensizim sinirliyim,
her şeye öfkeliyim,
sancılarımın dermanı hayalin de olmasa, nasıl diner bu kanımda dolaşan sensizlik?
bir yudum tesellim hayallerine adını katıyorum,
katılıyorum..
sensizim ve zaman hızla akıyor, heba oluyor,
ziyan oluyorum,
ziyan oluyoruz..
sensizim ya, gün güneşli olsa ne olur, zifir karanlıklara yağsa yağmurlar ne olur?
bak soldu içimdeki gökkuşağı,
çünkü sensizim..
sen-s-izim derken bile hep seninle bir sen-s-izim ben..
''izm'' olmuş sen-sizliğim, sensizim derken bile hep seni söylüyor,
 aslında ne kadar çok senli olduğumu haykırıyorum..
sensizim çok sensizim...