23 Şubat 2012 Perşembe

Ruhuma güzel kokular geliyor..



Bir ilkbaharın arefesinde olmak ne güzel..Nasipse yine, yeniden bir ilkbaharı kucaklamak; koklamak, kısaca yaşamak ne büyük bir nimet..

Ağaçlara nefes alma imkanının sağlandığı, beton yığınlarına inat börtü böceklerle o ilkokul okuma kitaplarında çizgi resimli hep aklımızda kalan yaşam sevinci yazıların halen yaşandığı yerler buralar.

Bilenlerin malumu iki mevsim favorimdir.İlk ve sonbahar..Birinde muazzam diriliş..Kabir hayatının sona erip, Hz.Mevlana'mızın buyurduğu gibi : ''Hangi tohum toprağa atılmış da bitip yeşermemiş, insan tohumu atılsın da ahirete yeşermesin'' mealindeydi..

Gerçekten, zaman, insan kemiklerini de çürütüyor toprakta, bir acbüz'zeneb müstesna..Kuyruk sokumundaki bu tohum (bizim genlerimizin, sebepler dairesinde) kimliğimiz anlamında depolandığı noktanın çürümediği artık tıbben de biliniyor.Ki, bu hakikat 14 asır önce Kainatın Övüncü-sallallahü aleyhi ve sellem- Önderimiz tarafından bildirilenlerdendir.

Burada sabahları yine o doyumsuz senfoninin sanatçıları yavaş yavaş toplanmaya başladılar..

Kuşlardan söz ediyorum..Bildim bileli hep ibret ve şükürle izlediğim ötüşme zamanları imsak çıkar çıkmaz; sabah namazı vakti girdiği andan itibaren başlar..Bu mucize hiç değişmez..İmsak vakti değişir ama onların imsak vaktine uyumu asla değişmez..

Ve pencereyi açtığınızda ruhunuzun, cezbelerden cezbelere  bir sevinç çığlığı atmamak için güç zapt edilir olduğu demler.

Bir yanda sabah ezanı, bir yanda ona fonda eşlik eden kuşlar, diğer yanda görünmez bir elin; sanki kutlu meleğin kanadıyla kainata serpiştirdiği binbir çiçekten toplanmış cennet kokuları..

Hepsini imanla içinize, ruhunuza çekiyorsunuz..Ve bu duyguyla abdestte yıkanıp, günahları dökerek yüce huzura, uçan halınız seccadenizle yükselip, mi'rac eyliyorsunuz..

Bu uçan halının yakıtı/benzini göz yaşı unutmayın..Yoksa havalanamazsınız..

İlkbahar; tüm sevdiklerimle sana erişmek için duadayım.