19 Aralık 2016 Pazartesi

İlk kez Akdeniz'de idim...!

Evet güzel yurdumun Marmara, Karadeniz, Ege, kısmen güneydoğusunu görmek nasip olmuştu, da bir türlü Akdeniz'i yani güneyini görmek kısmet olmamıştı. Tabi kısa bir geziydi. İnşallah baharda Antalya şelalelerini görmek istiyorum.

Eshabı-ı Kehf mağarası bizde diyerek Türkiye'mizde 3, dünyada toplam 33 yer iddiada bulunuyorken ve en çok da K.Maraş'ın Afşin'i daha öne çıkıyorken;geçen hafta İzmir'e gitmem gerekiyordu;bir anda yönümü Mersin, Tarsus'a çevirdim.


Bornova'da otobüs saatimi beklerken AVM'de bu ilginç abdest alma lavabo tasarımı dikkatimi çekti. Mescid'de çok sade abartısız ama tertemizdi.

Batıda,üç-beş Suriye'li kardeşimizden şikayet edenleri, Mersin'den başlayarak, Adana, Osmaniye, Antakya, Kilis, G.Antep, Ş.Urfa...devam eden sıradan içeriye doğru götürmek gerekir. Mersin bazen size bir Arap şehrinde yaşıyormuşsunuz izlenimini veriyor.


Otelde odamın özellikle denizi görmesini istemiştim,oldu.Güneşin doğuşu,batışı sonsuzluğa uzanır gibi deniz ufkunda seyredilesi bir lezzet idi. Balkonuma konan güvercinler kalan poğaçamın sahibiymişler,itiraz etmeden yemeye koyuldular.

Gördüğünüz Ulu Camii'ne sabah namazına gideyim dedim. İmam ve bir kişi vardı cemaat olarak.Ve caminin ana kapısını açmamışlardı, kilitli ikinci kapı önünde kılıyorlarmış. Tabi kime çattıklarını öğrenesiye kadar. Dedim ben bir misafir olarak caminin içini göremeyecek miyim ? Açtılar kıldık.Genç imamının kıraatı enfesti. Ayrılırken kimse olmasa da sen içerde mihrabında kıl hocam dedim. Bilirsin dedim Sevgili Efendimiz (sav) hutbe vermek için üzerine çıktıkları''kütük'' üzerinden yeni yapılan minbere geçince o mübarek ''kütük'' nasıl da inlemişti. Sen yerinde,mihrabında kıl,ardın melekler cemaati olur. Tebessümle vedalaştık. Koskoca camide imam hariç iki cemaat olmuştuk.

Bu minibüsü neden çektim, tül perdesi için. Sanki sünnet çocuğu yatağı süslemesi gibi, hatta resmi çekerken birisi daha iyileri var, incik boncuk takılı olanlar dedi, tebessüm ettik. Tarsus'a inince Kleopatra Kapısı karşılıyor sizi. Oradan yine bir vasıta gerekiyor mağaraya gitmek için. Giderken belediye otobüsü ile gittim. Dönüş için yaklaşık 3 saat beklemek gerekiyordu ve birilerine rica ediyorsunuz, şehre inen sevabına sizi de götürüyor. Aslında biri beni bir arkadaşına kanalize etmişti.Ama arabası olan o kişilik, ne camiden çıkmak bildi, cuma bitti, imam bile evine gitti, adam yok ortada, seslendim gelicem dedi, bu kez de mağaraya daldı, bekle ki gelsin. Sanki beni götürmemek için benden kaçıyor, inip bakayım dedim ara ki bulasın, hangi kovuğa girdin ben adam. Yok bundan bana hayır yok. Bilse ''yolda kalmışa'' yardımın orada edeceği dua ve mağaradan daha hayırlı bir iş olduğunu beni o soğukta sinir etmeden gelirdi,gelmedi ve ben söylene söylene başka bir hayırsever ile indim şehre...

Mağaraya gelirken sizi bu şadırvan ve az yukarıdaki cami karşılıyor. Sonra mağaranın girişi ve korkulukların olduğu yerde ashba-ı Kehf'i vesile ederek,onların hatırına,hatırasına dua edilen yer. Tabi bilenler ya da isteyenler mağaranın ilerisine devam ediyorlar ki, anlatıldığı gibi bir kaya gelip giriş yerini kapatıyor, hükümdarın adamlarına sır oluyorlar. Mağara sabah akşam bir yerden güneş ışığı alıyormuş. Acaba bu çektiğim kare mi, yoksa daha fazla ilerleyemediğim bölümlerde de var mı gök yüzüne açılan bir pencere...

Böyle pırıl pırıl sanki parlatılmış gibi kayalar dikkatimi çekti. Ne yosunlaşmışlar, ne de solgun. Dediğim gibi mağara girişi küçüle küçüle ileriye doğru devam ediyor. Bilenler ya da meraklılar devam ediyorlardı.

Allah nasip ederse, yolum düşerse bir de Afşin'deki mağarayı da görmek isterim. Nasılsa K.Maraş'lı samimi eski bir dostumun sürekli daveti cebimde...

Çünkü Afşin'lilerin bu konuda çok iddialı olmalarının yanı sıra : Alman Şark Enstitüsü Başkanı Dr. Franz Babinger, inceleği Eshab-ı Kehf Mağaraları ile ilgili 1957 yılında "Ben Eshab-ı Kehf’ in yeri olarak Dünyadaki şu yerleri inceledim: İspanya’ da, İtalya’ da, Yunanistan’ da, Kıbrıs’ ta, Efes’te, Tarsus’ ta ve son olarak Afşin’ e geldim. Afşin deki Mağarayı günlerce inceledim. Çevresini, yörenin konumunu vs. her şeyi inceledim. Bir Astronomi Uzmanı, bir Arkeolog, bir Tarih Uzmanı, Dinler tarihini yazan araştıran bir yazar bu mevkii nasıl incelemesi gerekir ise o şekilde inceledim ve şu neticeye vardım :   Benim bir araştırmacı olarak hıristiyan aleminden elde ettiğim bilgiler münasebetiyle dünyaya şunu iddia ediyorum : Eshab-ı Kehf, Efsus (Afşin) tadır.''

http://www.haber7.com/arkeoloji/haber/895468-kurana-en-uygun-eshab-i-kehf-magarasi