31 Ağustos 2020 Pazartesi
29 Ağustos 2020 Cumartesi
o eski gözü karalık...
Sonra adımlarında ki
o eski hız,
yüreğindeki
o eski cevvallik,
gözlerindeki karalık,
sonbahar yaprakları gibi buruşup sararıyor...
Sevmeye devam etmek için!
Bazen, bazı insanlar, hep sevmeye devam etmek için gider...
Bazen gidenler, giderken, geride bıraktıklarını bir anksiyete hatırası olarak yüreklerinde götürürler...
Doktorlar buna taşikardi falan der,
Anneler kara sevda,
Bilmeyenler, tuhaf.!!!
Ali Lidar
28 Ağustos 2020 Cuma
Amin.
Allahım!
Nurundan çiçeklerin açıldığı zâta salât eyle
Allahım!
Bereketiyle mahsullerin tatlandığı zâta salât eyle
Allahım!
Aldığı abdest suyunun artığıyla ağaçların yeşerdiği zâta salât eyle.
Allahım!
Nurundan bütün nurların yayılıp dağıldığı zâta salât eyle.
Allahım!
Kendisine okunan salavât sayesinde günahların silindiği zâta salât eyle.
Allahım!
Kendisine okunan salavâtla ebrâr makamındaki kulların makamına erişilen zâta salât eyle.
Allahım!
Kendisine okunan salavâtla büyüklerin ve küçüklerin rahmete nail oldukları zâta salât eyle.
Allahım!
Kendisine okunan salavâtla hem bu dünyada hem âhirette nimetlere erişilen zâta salât eyle.
Allahım!
Kendisine okunan salavâtla Azîz ve Gaffâr olan Allah’ın rahmetine erişilen zâta salât eyle.
Allahım!
Düşmanların kalbine korku salmakla güçlendirilmiş ve yardım olunmuş olan zâta salât eyle.
Allahım!
Seçilmiş azâmet ve şeref sahibi olan zâta salât eyle.
Allahım!
Efendimiz ve gönül sultanımız Muhammed’e salât eyle.
Allahım!
Boş sahralarda yürüdüğünde vahşî hayvanların bile onun eteğine yapıştığı zâta salât eyle.
Allahım!
Ona âline ve ashabına tam manasıyla salât eyle. Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur!..
Amin.
[Delâilü'l-Hayrât'dan Salavât-ı Şerifeler]
dersin!
Her canı aziz bilirdi, anasının safıydı, çabuk inanırdı dersin!
Öfkesi saman alevi, kin bilmez bir çocuktu dersin!
Mücrimlerdendi ama derinlerde bir kıvılcıma muhtaç çıra idi dersin!
Sevilecek ne varsa alemde, sevdi de gitti sevdiğine dersin!
Hep yarım, hasreti ruhunda yaşayıp da gitti dersin.
Belki buna benzer "iyi şeyler" dersin...
27 Ağustos 2020 Perşembe
ruhumu çektim!
Ve sonra bir med-cezirle çekilen dalgalar gibi,
ruhumu çektim c/isminin üzerinden.
Bir felçli gibi hissiz kalışımız bundandır!
26 Ağustos 2020 Çarşamba
hadi bir yerlere kaçalım
Hadi bir yerlere kaçalım. Kimselerin bilmediği, görmediği, duymadığı; yalnızca, birbirimizin kalbinin sesini dinleyeceğimiz o yerlere...
25 Ağustos 2020 Salı
24 Ağustos 2020 Pazartesi
23 Ağustos 2020 Pazar
Adıma açılan 2 instagram hesabı!
Şahsımın instagram hesabı bulunmamakla birlikte, aynı günlerde açılan iki hesaptan söz etmek istiyorum. İlki bu bloğumun slogan ismiyle ''Bir yudum teselli'' sanırım Murat Mesut Fan diye çıkıyormuş. İnstagram kullanmadığım için fazla anlamıyorum. Eh biraz hatırım varsa takibe alırsınız artık:)
Güzel bir jest oldu bu hafta bu iki dost gönülden bana.
Güzel bir jest oldu bu hafta bu iki dost gönülden bana.
Murat Mesut Fan
Bu sayfa da ''Rüveyda'ya Mektuplar'' yazarak bulunuyormuş.
Bu görsel de sayfa tanıtımından...
Emekleriniz zayi olmasın, umarım buna değerim güzel insanlar.
Sonsuz teşekkürler ediyorum.
22 Ağustos 2020 Cumartesi
geceler
Yetim bir sessizliktir geceler!
Üşüse de şikâyetsiz,
İstese de kifayetsiz!
Yetim bir sestir geceler!
Ağlasa da yalnız, ağlatsa da yalnız...
21 Ağustos 2020 Cuma
gitmek!
..herkes herkese gider! bazen nefes nefese,
bazen son nefeste!
*
Bir yıl önce:"..herkes herkesten gider! bazen nefes nefese,
bazen son nefeste..!" demişim
20 Ağustos 2020 Perşembe
Hicri 1442
Hicri yeni yılımız için bir şeyler yazmamı bekliyorsun!
Hatta kutlama falan da..!
İnan içimden gelmiyor!
Özel günlerle ilgili yazımı okumuşsundur.
Bir de bu hicri yılın İslam tarihindeki önemini de...
Bu konuda yani Hicri yıl kutlama makalelerini istisnalar dışında samimi bulmuyorum!
Sanki bir mecburiyet, geçiştirilmesi gerekli bir ritüeli savmak ya da ihya etmek babından...
İslam dünyası ( yani toprakları) olarak dökülürken, birliğe, dinin aslında, sünnete, uhuvvete, kardeşliğe hicret edememişken; bu kuru kutlama mesajları beni belki de sinirlendiriyor!
Bu yıl böyleyim, daha asabi ve daha sivri dilli!
Belki de bu aralar öyleydim de bu yazıya da böyle denk geldi...
İyi iyi hicri yılın kutlu olsun. Anlat bakalım girmeden, girince neler yaptın?
19 Ağustos 2020 Çarşamba
hikâye!
Hikâye şu şekilde gelişiyor:
Sen her geçen gün
daha da güzelleşip serpiliyorsun,
Adam yaşlanarak, ölüyor..!
teskin etmiyor!
Ömrümün yorgunluğu üzerimde bu aralar.
Teskin etmeyecek,
ne kanla yazılmış şiirler
ne de sıralı şarkılar...
18 Ağustos 2020 Salı
yanlışımız yanmışlığımızdı!
"Sevmek mübalağa sanatıdır, abartın!'' dediler.
Buna da inandık!
Katlanmış sevgimizi daha da katladık!
Peki şimdi niye biz yalnız kaldık?
17 Ağustos 2020 Pazartesi
ruhumun enkazında 1999
Hayatımdaki ilk şiddetli depremin enkazının altında "kimse yok mu?" diye ünleyen ruhum, o meşum günden sonra iflah olmamıştı!
Deprem üstüne deprem!
Kaderin cilvesi 1999 depremi ile benim ruhumdaki depremin şiddeti de yıkıcılığı da aynı zaman dilimindeydi.
Deprem üstüne deprem!
Sonra şehirler imar edildi yavaş yavaş. Enkazların izi kalmadı. Ben taş değildim ve o gün bugün kendi enkazımın altında "güzel bir ölüm günü!" bekledim durdum. Bir imar edenim olmadı!
Zamanla "kimse yok mu" yaralarımı sarıp, ruhumu okşacak demek yerine, "kimse olmasın!" yaram kabuk bağlamasın, bağlamasın ki içeriye kimse giremesinin gri iklimiyle karşılıklı bağdaş kurup oturduk.
Bir daha da şifa bulduğumu gören duyan olmadı!
16 Ağustos 2020 Pazar
15 Ağustos 2020 Cumartesi
fecr-i kâzib!
Yüklermişsin yükünü ruhuma
Şu gönül coğrafyasında
Hangi yüce dağ başını aşacağımı bilmem
Bana kapkaranlık ufuklardan çık da gel.
Ufuktan koptuğum şu sessizlik yokuşlarında.
Gelmiyorsun!
Dünyayı ahiretten ayıran bir aşk değil ki bu!
Gökle yer boşluğunda minicik soluğumla ne yapacaktım sahi ?
En bildiklerin yeter cevap sana.
Ne sorarsın bana !
Ey fecr-i kâzib kadar sâdık olamayanım
Ferdâ-yı istikbâlim hasta .
Dünya kırılırken virüsten
Yüreğimde dayanılmaz zorlu bir yangı.
Sükût içer canevimin kuşu ,
Yokluğun şifâ niyetine.
Yok karşılığı,yok cevabı
Nedensiz ölümü anlamak kadar
Biliyorum köşende dua edersin,sızıyor kulağıma.
Yok karşılığı adımı duyunca.
Şu gönül coğrafyasında
Hangi yüce dağ başını aşacağımı bilmem
Bana kapkaranlık ufuklardan çık da gel.
Ufuktan koptuğum şu sessizlik yokuşlarında.
Gelmiyorsun!
Dünyayı ahiretten ayıran bir aşk değil ki bu!
Gökle yer boşluğunda minicik soluğumla ne yapacaktım sahi ?
En bildiklerin yeter cevap sana.
Ne sorarsın bana !
Ey fecr-i kâzib kadar sâdık olamayanım
Ferdâ-yı istikbâlim hasta .
Dünya kırılırken virüsten
Yüreğimde dayanılmaz zorlu bir yangı.
Sükût içer canevimin kuşu ,
Yokluğun şifâ niyetine.
Yok karşılığı,yok cevabı
Nedensiz ölümü anlamak kadar
Biliyorum köşende dua edersin,sızıyor kulağıma.
Yok karşılığı adımı duyunca.
ES
14 Ağustos 2020 Cuma
Bir gececik uyuma ne olur!
Bir gececik gecede asılı duran Nuru gör ne olur!
Gaflet yorganını bir gececik at üzerinden!
Gencecik gidenlerin başına gelen, sana da gelmeden bir kerecik uyan ne olur..!
Bir gececik geceleri kendisini uyuklama tutmayan Zatı nefesinde buluver ne olur!
13 Ağustos 2020 Perşembe
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!'' Ama nerede?
''The time is out of joint''
Zamanla problemi olan Hamlet zamanın yükünü taşır.
Hem erken hem de geç gelmiştir dünyaya.
Şu ''çivisi çıkan dünyaya ve çiviyi yerine çakmak da onun üstüne vazife gibidir...
W. Shakespeare'in ünlü eseri Hamlet'de yine o çok bildiğimiz
“Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!'' diye başlayan metin...
Olmak, oluş, nerede başlayacak. Haliyle bu dünya ''tarlasında'' Yolu ne? Binlerce izm, ideoloji, felsefe, din ve mezhep arasında hak olanı arayıp bulup ona râm olmak. En azından inan/itikat bazında. Bu bizi sonsuz cennetlerde ''olmaya'' götüren anahtar kelime olacaktır. Bizim iman ettiğimiz hak din İslam bunun ''La İlahe illallah Muhammedür Resulullah'' anahtarının manasına, idrakine şeksiz şüphesiz inanmaktan geçtiğini haber verir.
Bir kimse buna iman ettikten sonra ömrü ne kadar hatalar ve günahlarla geçerse geçsin, imanı onu eninde sonunda sonsuz cennetlere sokacaktır.
Evet sonsuz cennetlerde ''Olmak ya da olmamak, bütün mesele bu!''
Keşke bunun için çabalayanlardan olabilseydik.
11 Ağustos 2020 Salı
Kalp karantinası
''- Cesur yürek''dediğinde,
''- Hayır aksine korkağın tekiyim ben!'' dedim
İtiraz etti:
''- Korkak olmayı bile-isteye tercih etmişsiniz...''
Benim gibiler vaktiyle sadıkane çok sevmiş ve
sevgilerini fedakârca, bonkörce sunmuş olabilirler!
Geriye dönüp baktıklarında,
yerle yeksan emeklerinin tohum misali boş duvarlara,
albüm kapaklarının arasına sıkılışını gördükleri andan itibaren,
varlıklarında kıymeti bilinmeyen,
yokluklarında aranılan olmanın o meşum tecellisinden sonra
belki çocuk unutkanlığı ve masumiyeti ile
zamanda yolculuklarında aynı sevecen hamleleri yapıp,
neticenin değişmediğini gördükten sonra,
yeni başlangıçlara kapatmışlardır kalp kapılarını...
Yeni bir sevda, onların gözünde yeni bir veda demektir!
Yeni bir yıkım, emek talanı..!
Korkuyu tercih ediş mi dersiniz,
korkuya yalnızlık elbisesi giydirmek mi dersiniz,
ne derseniz deyiniz,
ben gibiler için artık kalp karantinası devrededir
ve şifresi tekrar gerekmesin diye
fırtınalı bir gecede rüzgâra bırakılmıştır...
10 Ağustos 2020 Pazartesi
9 Ağustos 2020 Pazar
Biliyorum teşekkür kifayet etmez!
Doğum günüm için birbirinden güzel mesajlar yağıyor. Ne kadar çok teşekkür etsem azdır.
Yaşlandığımızı anlamayalım diye bu kutlamalar:)
Allah razı olsun, iyi ki varsınız
Seviyorum sizleri...
8 Ağustos 2020 Cumartesi
Özel günlerle aram yoktur benim!
Özel günlerle aram yoktur benim!
Anneler Günü!
Babalar,
Sevgililer,
Sevenler,
Sevişenler,
Kurtuluş, kuruluş,
Ve kurtaran günü!
Dedim ya özel günlerle aram yoktur benim!
Evlilik yıl dönümü!
Bilmem ne ve ne günü!
Kapitalizmin uşağı oligarşi
Ve oligarklar alınmasın!
Vatandaş darılmasın!
Beni de böyle kabul edin!
Mübarek gün ve bayramlar da bile,
Sevinemem ben, beceremem!
Yok işte özel günlerle uyumlu bir duruşum!
Hele doğum günümü hatırlayıp,
Hiç hatırlatmasın kimse!
O tam bir hendese!
Böyle garip bir adamım işte!
Düzenli ve özenli bir düzen karşıtı!
Kim demişse iyi demiş:
''Denginiz değilim efendim,dengesizim!'' (*)
Sevgisiz değilim efendim, isteksizim!
____________________
(*) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
7 Ağustos 2020 Cuma
Bir mutfak hikâyesi!
Yaşamak ya da yemek için...
Yaşamak için yemek uğruna ne çok çabalıyoruz.
Bugün bir kez daha yaşadım.
İroni yapayım; ne çekiyorsam kadınlardan çekiyorum. (Tamam anneme hizmet, Hakka hizmet bunu biliyorum hemen çıkışmayın!)
Düşünün (neyse ki komşuların tanıdığı vasıtasıyla) kamyon yanaştı, taş gibi domatesler kilosu 1.50'den kapan kapana; iki kasa da bize.
Konuyu yazamayacak kadar yorgunum, saat 11.00 gibi başladığımız iş, 16:30 gibi anca bitti.
Kasaları 2.kata taşıdım.
Domatesleri yıkadım.
Ablam ile annem kaynayanların kabuklarını soydu.
Yeniden rondo ve kaynamaya devam. Yağı tuzu vesaire...
Sonra hepsini kavanozlara sıkıca depo.
Soğuyacak ve raflardaki yerini alacak.
Saydım 25 kavanoz.
Allah yemek nasip etsin de..
Sinirlendim arada, değer mi onca emeğe yorgunluğa bir ''lezzet'' adına..?
O ara bir abimiz aradı, konuyu şikayetlendim; ''Biz yapmıyoruz artık, yengene bıraktırdım.'' dedi ve ekledi:''Parasında değilim yapıyoruz 30 kavanoz, gelen alıyor, bize kalıyor 5 kavanoz :)) Marketlerden hazır alıyoruz kaç senedir hem yengen artık yapacak güçte değil.''
Sanki annem o güçte!
Olan zavallı bana oluyor, iyi ki ablam denk geldi.
Neyse ben de annemden kesin söz aldım, seneye yok böyle gereksiz ''mide'' çabaları...
Öldüm yorgunluktan. Öldüm demişken ya nasılsa öleceğiz, ne gerek var boş işlere...
Kıssadan hisse, yazımın başına dönerek; midemiz ya da şehvetlerimiz için ne çok çabalıyoruz. Yani bu geçici dünya için.
Bunun için çalışıyor, alış verişler yapıyor, pişiriyoruz vesaire...
Kolay ve sade yaşamayı seven benim için, bu tür yaşam aydan dünyanın seyri gibi..
Çok uzattım, sanırım bir tatili hak ettim.
Yaşamak için yemek uğruna ne çok çabalıyoruz.
Bugün bir kez daha yaşadım.
İroni yapayım; ne çekiyorsam kadınlardan çekiyorum. (Tamam anneme hizmet, Hakka hizmet bunu biliyorum hemen çıkışmayın!)
Düşünün (neyse ki komşuların tanıdığı vasıtasıyla) kamyon yanaştı, taş gibi domatesler kilosu 1.50'den kapan kapana; iki kasa da bize.
Konuyu yazamayacak kadar yorgunum, saat 11.00 gibi başladığımız iş, 16:30 gibi anca bitti.
Kasaları 2.kata taşıdım.
Domatesleri yıkadım.
Ablam ile annem kaynayanların kabuklarını soydu.
Yeniden rondo ve kaynamaya devam. Yağı tuzu vesaire...
Sonra hepsini kavanozlara sıkıca depo.
Soğuyacak ve raflardaki yerini alacak.
Saydım 25 kavanoz.
Allah yemek nasip etsin de..
Sinirlendim arada, değer mi onca emeğe yorgunluğa bir ''lezzet'' adına..?
O ara bir abimiz aradı, konuyu şikayetlendim; ''Biz yapmıyoruz artık, yengene bıraktırdım.'' dedi ve ekledi:''Parasında değilim yapıyoruz 30 kavanoz, gelen alıyor, bize kalıyor 5 kavanoz :)) Marketlerden hazır alıyoruz kaç senedir hem yengen artık yapacak güçte değil.''
Sanki annem o güçte!
Olan zavallı bana oluyor, iyi ki ablam denk geldi.
Neyse ben de annemden kesin söz aldım, seneye yok böyle gereksiz ''mide'' çabaları...
Öldüm yorgunluktan. Öldüm demişken ya nasılsa öleceğiz, ne gerek var boş işlere...
Kıssadan hisse, yazımın başına dönerek; midemiz ya da şehvetlerimiz için ne çok çabalıyoruz. Yani bu geçici dünya için.
Bunun için çalışıyor, alış verişler yapıyor, pişiriyoruz vesaire...
Kolay ve sade yaşamayı seven benim için, bu tür yaşam aydan dünyanın seyri gibi..
Çok uzattım, sanırım bir tatili hak ettim.
Canım kendim!
Canım kendim!
Lütfen bırak radyoda çalan şarkılardan
papatya yaprağı koparmayı da,
Uyu artık!
İçin şiir, dışın şarkı oldu!
Acı bana!
İmza:Sendeki sen
Lütfen bırak radyoda çalan şarkılardan
papatya yaprağı koparmayı da,
Uyu artık!
İçin şiir, dışın şarkı oldu!
Acı bana!
İmza:Sendeki sen
6 Ağustos 2020 Perşembe
Ey adam!
Zamanla sözlerine sağır bu dünyada,
içine konuşmaya başlıyorsun!
Ne avazların duyuluyor,
Ne de içinin emelleri...
Şık olmayan kelimelerin,
Bir sınava verilen cevap şıkları gibi,
Kısa ve kesik kalsa da
Kan renginde olduğunu da nasılsa
Yine gören olmuyor!
Zamanla sözlerine, sevgine sağır bu bu dünyada,
Şiddet artığı sokaklar yerine,
Daha çok içine, evine kapanıyorsun...
Ey adam!
Sen ne çok kanıyorsun!
5 Ağustos 2020 Çarşamba
Biz iyi biliriz seninle (2)
Biz iyi biliriz seninle
Kıyamdır şu
Gönlün aşkın avazında
Dize dize sökülüp
Şiirlere dökülüşü..
(Sanem Sanem)
Biz iyi biliriz
rüzgârla gönderdiğimiz özlemlerimizin,
sahipsizce bize dönmesini...
(Mübeccel İler)
Biz iyi biliriz seninle,
Kor gibi yanarken,
Mum gibi sönmeyi...
Biz iyi biliriz seninle,
Hasrete yelken açıp,
Özleme yüzmeyi...
Biz iyi biliriz seninle,
Bir kere doğup,
Bin kere aşkla ölmeyi...
(Süeda)
Biz de biliriz karanlıklara taş atmayı
Attığımız taşın yerini bulmasını.
Biz biliriz
Yanarken kavrulmayı, ama yinede sessiz ve derinde orda kalmayı
Biz biliriz, kalemle yazarken savrulmayi,
Gözlerdeki yağmuru düşlerde kullanmayı.
Biz de biliriz hakkaniyetle okuyup cevap yazmayı
Yazdığımızı hedeften vurmayı.
Kelimelerle kaleler kurmayı
Kurduğumuz kalelerden, ince ve derinden dokundurmayı.
(Hatun Han)
Bizde bilirdik
karşılıklı kahve içip kırk yıllık hatır yüklemeyi...
ama bilin bakalım ne eksik
(Elif)
Ve biz iyi biliriz
galata ve kız kulesi gibi
birbirimizi gece gündüz demeden seyre dalıp
vuslatın imkansızlığını...
(Gül)
Biz iyi biliriz seninle
İçimiz alev alev yanarken
Dışımızın buz olup donmasını
Biz iyi biliriz seninle
Kelebek ömrü kadar bile
Birlikte olamayacağınızı
Biz iyi biliriz seninle
İçimizde okyanuslar çoşarken
Gözümüzden akan tek damla yaşın acısı
(Salimet)
Biz bilemedik
Severken sevilirken ne kadar şanslı olduğumuzu
Sevilmenin hayattaki en kıymetli nasip olduğunu..
Bilemedik, sabredenlerin mükafatının bu dünyada başlayıp
Cennette tamam olacağını.. o büyük vuslatın.
Bilemedik.
Nefsimize yenildik..
(Mi)
Biz iyi biliriz,
uykusuz geceleri sabaha bağlarken,
güneşin doğuşuyla, gözden akan yaşı,
kalbe akıtmayı.
Ve biz iyi biliriz,,,
bir tutam umuda sarılıp,
sevgiyle her sabah çiçek açmayı...
(Duygu Sena)
Dünkü şiirime eklemlenen dost şiirleri. Hepinize çok teşekkür ediyorum arkadaşlar.
4 Ağustos 2020 Salı
biz iyi biliriz seninle
biz iyi biliriz seninle,
olmaz bir aşkın hasretinde,
kıvrım kıvrım kıvranmayı...
biz iyi biliriz seninle,
gündüzleri de geceler gibi,
mum gibi eriyen merakımıza adamayı...
biz iyi biliriz seninle,
gelmenin de gitmenin de,
nasıl mümkünsüz olduğunu...
biz iyi biliriz seninle,
aynı şarkıda ağlayıp
aynı şiirde ölmeyi...
biz iyi biliriz seninle,
aynı şarkıda ağlayıp
aynı şiirde ölmeyi...
Asosyallik iyiliğe hicrettir!
Aklı zedelenmiş bu çağda asosyalliği tercih ediş, psikolojik bir rahatsızlık değil, bilakis çağın hastalıklarından, sakat mantığından izole olup, selim yaşamaktır!
3 Ağustos 2020 Pazartesi
Biz de isterdik...
Biz de isterdik,
bir can yoldaşı ile yılları yılların üzerine özenle,
sevgi ve saygıyla dizelim.
Biz de isterdik,
evliliğimizin üzerinden 25 sene, 30, 35...
Kırk yıl geçsin de aynı tazeliğinde hep gönül gönüle, el ele...
Biz de isterdik....
Biz de isterdik cancağızım...
Biz de isterdik...
2 Ağustos 2020 Pazar
3N1Adam
Ne zaman?
Nasıl?
Nerede?
Zorların zoru 3 soru, aslında 1adam/insan için 1 sorunun düşünülse aklı durduracak 3 detayı...
Ne zaman, nasıl, nerede öleceğim?
Sonraki hayatım(berzah)
"- A çok şükür korktuğum gibi olmadı, bedensel ve dünyevi yüklerden,dertlerden arınmış olarak tarifsiz huzura erdim!" diyebileceğim gibi olacak mı?
Olsun, oldur Allah'ım!
Amin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)