Önceki yazımızda Ezan-ı Muhammedi (sav) bende ne ifade ediyor diye,satırlar üzerinde kendimce düşüncelerimi görmek istemiş ve bunu da siz dostlarla paylaşmıştım.
Bazen okunan ezanlar çok kısa geliyor bana,doymuyorum. Hele merkezi sisteme tamamen karşıyım. Her cami kendisi okumalı.Ezan okumanın kötüsü olamaz, ezanın bizatihi kendisi güzeldir. Adam makam bilmese,sesi güzel olmasa bile. Her minareden ayrı bir müezzin okuyacak.Fark şu ki, mesela sabah ezanı vakti,oldukça geniş. Birbirine yakın camilerde biri biterken,diğeri başlayacak, ya da Üsküdar'da olduğu gibi camiler paşlaşacak,ezanı karşılıklı okuyacaklar,bir biri, bir diğeri...Bazı yerlerde de,bir minarenin sesi çok kısık olabilir, diğeri normal açık.Böylelikle karışmamış olur.Hoş karışsa bana da o da ayrı hoş...Kuş cıvıltısı gibi ruhuma...Güzel kokuyu,güzel kokuya karıştırmak gibi...
Ezan nasıl doğdu konusuna giriş dahi yapamadan Allah-u Ekber'in anlamını yakalamaya çabalamıştım.
Kısaca, namaz vaktini duyurmak için sahabe hazeratı bazı teklifler getirmişlerse de, Efendimiz (sav) başka din/inanç mensuplarına benzerlik teşkil ettiği için uygulatmamıştı. Derken bir sahabi rüyasında kendisine hem ezanın hem de kametin talim ettirildiğini Efendimize (sav) söyleyince, Efendimiz (sav) rüyayı hakla tasdiklediği sırada Hz.Ömer (ra) Efendimiz'de yeminle aynı rüyayı gördüğünü ama arkadaşının önce gelip anlatmasının nasip olduğunu söylediğinde, Peygamberimiz (sav) :''Elhamdulillah, sağlam oldu'' buyurarak,makamlı talimin ilk eğitimini de verirler.
Hele ezan bahsinde Hz.Bilal (ra) Efendimiz ve Peygamberimizden (sav) sonraki hali nasıl anılmaz.İnşallah nasip olursa ilerde anarız.Şimdi ezanın ikinci kelimesine bakmaya çalışalım:
"Eşhedü en lâ ilâhe İllAllah" (2 kere)
Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Bu konuda benzer yazılar yazmıştım.Kısaca: Yaratan,yaşatan,doğa ve sosyal hayatın kanunlarını tespit eden yegâne gücün,ortak kabul etmez sahibi Allah'dır.
Hakimiyet kayıtsız şartsız Allah'ındır.
O'nun dışındaki ilahlar, kendilerini-haşa- Allah'ın yerine koyan her şey,şahıs,zümre,otorite,tağut için LA diyerek reddedişle,şahitliğe başlar; ancak Allah ve O'nun otoritesi/kanunları vardır.Biz yalnız O'na boyun eğer ve itaat ederiz.
Vitir namazındaki Kunut duasında : ''...ve lâ nekfüruk ve nahleu ve netrukü men yefcüruk.''
''Hiçbir nimetini inkâr etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkâr eden ve sana karşı geleni bırakır,onlardan hem kalben hem de fiilen uzaklaşır,onları desteklemez,peşlerine düşmez,başımıza geçirmeyiz'' Anlamında yakardığımızın bilinci ile müezzinle birlikte ezanı tekrarlarız. (İslam dünya işlerine,siyasete karışmamalı diyenlere ithaf olunur.Namazın içinde söylüyoruz hem de..!)
Allah düzeni dışındaki rasyonel aklın ürünü tüm rejimleri,izmleri,ideolojileri,felsefeleri kesin olarak reddererek,kanun koyucu olarak Allah'ı ve Allah'ın yetkilendirdiği Peygamberi tanır ve iman ederiz.
''Bu benim hayatım,dilediğimce yaşarım!'' cümlesinin İslamilikten uzak şeytani bir düşünce olduğu bilinci ile ezanı dinlerken,aklına şu ayet gelir:
''Allah ve Rasulü bir şeye hükmettiği zaman; ne mü'min erkekler için ne de mü'min kadınlar için artık işlerinde bir seçme hakkı olamaz.
Kim de Allah'a ve Rasulüne isyan ederse; şüphesiz ki apaçık bir sapıklıkla sapmış olur.'' (Ahzap suresi:36)
Hakikatin şahitleri olarak seçilen Müslüman, kendisine yapılan bu ilahi seslenişe nasıl kayıtsız kalabilir.Namaz ile Allah, kulunu günahlardan korumayı murad ettiği için günün 5 ayrı vaktine dağıtarak,zamanını (hayatını) namaz eksenli ve planlı hale getirmiş oluyor.
Dünya yuvarlak ve güneşe göre ikâme edilmesi istenilen namaz ile, uzaydan bakılınca öyle bir sahne oluşuyor ki; her dakika namaz kılınan bir gezegen.İl,il,ülke,ülke,kıta,kıta her an secdede, rükuda,kıyamda Allah'ı anan, Allah'a secde eden iman ehli. Ne muhteşem bir manzara...
Bu halkadan olmaktan seni alıkoyan şey ne ? Hakkıyla namazı ikâme eden kişi, bu seçilmişler halkasındaki cennete serilen seccadesindeki yerini almış demektir.