Bu nasıl muhteşem bir aşktır, kavranası değil!
Duyduğumuz, adın söylenir günde beş ikrar ile!
Düşemediğimiz, bir hayrettir, kim bilir, kim anlar?
Aşkın şahitleri yazdı bizi ol kalem,
İdrak edilesi akıl kendinde değil!
İsminin yanında yalnız Onun pak ismi,
Levlake sırrını kuşanmış, yanmada eflâk!
Ve ma'ya hele bir var da, verirsin aklını yele!
Cümle asuman dökülse de eteğine.
Sidre'den başlar aşkın v'aslına ilk basamak...
''Göz gördüğünü yalanlamadı!''
Akıl eresi değil!
On sekiz bin âlemin alemi,
Canların özü, nuru Efendim...
Fani bakışlarımız bikarardır, çözülesi değil...
Adın güzel, aslın güzel, aşkın özel Efendim...
Canlar, aşkına, canlarından geçtiler Efendim...
Dünyalar var oldukça, söz tükenesi değil.
Tebessümünüzden bir sadaka, kerem olur,
ikram olur Efendim...
Salli ve sellim...
_______________________
Ve : Bağlaç olan “ve”
Ma : Ne, nedir
Miracı duyduk iman ettik. Bu dünyayı da gördük ama ne gördük? Görülmesi gerekenleri görebildik mi, gördüysek de kaçta kaçını? İlmimizi de buna kıyasla, ne kadar vardıysa!
Anlamların girdabında anlamadan, anlamsız bir şey gibi mi gidiyoruz?
İşte ''kafamda deli sorular!'' diye her bir şeye söylenilen ''esprinin'' asıl yeri tam da burası!