8 Kasım 2017 Çarşamba

Bir kez daha sizlerden gelenlere teşekkürlerimle...

''Selamün aleyküm hocam [ ve aleyküm selam]
Hayırlı cumalar
Yillardır Züleyha ile Yûsuf anlatılırr ve biz zevkle okuruz lakin bugünkü paylastiginizi ilk kez okudum ve bitiş kısmındaki tespit cok şey öğretti ve bugün şükrüm bir misli daha arttı...
Teşekkür ederim.''

***

''Yazara Not: Senin Rüveyda'nı kıskandım.
İçinde duygu ve ruh barındıran mektuplara yüreğe tebessüm ettiren satırlara  hasret kalmışız ...
{ Rüveyda hayali karakter olsa da }''

***

''Tebrik ederim, yine harikaydı. Doğrusu 10.seriden sonra biter diye düşünmüştüm.''

***

''Kader karası sürdüler alnıma
Ne kömür karasına ne de
Dut karasına benzemiyor bu
Elini sürdükçe yüzüne değil
Kaderine kaderine işliyor
Bahtina tahtına kenar süsü oluyor.''

***

''Dünyanın bir kaç yerinde 
Benim hayatıma benzeyen 
filmler vardı..? 
Çekmiş adamlar 
gördüm ben onları
içinde türlü türlü
kadın simaları 
kimisi sarı, kimisi siyah
Kimisi kızıl saçlı...
Hepsi de aynı dramın sanatçısı 
Hepsinin yüzünde var olma telaşı 
Bana benzediklerini 
Ağlamalarından anladım 
İçli içli, sesi soluğu 
Geriye doğru 
Onlarda güçlü görünümlü 
Onlarda gururlu onlarda sevdalı...
Yüzlerinden okunuyor 
Kalplerinden yaralı...
Benim masalımı
Kim nerede nasıl canlandırırsa
Canlandırsın
Ben hikayemi her yerde tanırım 
O gelip beni bulur...''

***

''Sen bana,
 dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, 
benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. 
Sabahattin Ali ''

***

''Ağlamak; 
Ağlayamadıklarını İçine Ağlamak Usulca,
Soluksuzca...
Bitmek,
Tükenmek,
Eksilmek,
Günden Güne Erimek,
Yok Olmak...
Çünkü Kimseler Bilmiyor Bakışlarındaki Ağır Yorgunluğu,
Sol Yanınla Ettiğin Kavgalarını...
Sen ki; İçinde Ağlayan Çocukla,
İçinin Kuytularına Çekilmişsin,
Senin ki; Tek Mevsimlik Dünyan Var,
Zamansız Başlayan Yolculukların,
Cama Yaslanmış Nemli Yüzünle,
Kırılgan Bir Yalnızlığın Hapsindesin...
Senin ki; Gökyüzünden Başka Kimsen Yok,
Bir de Mavi Kapaklı Defterinin Beyaz Sayfaları,
Tükenmekte Üzere Olan Bir Kalemin,
Yazmakla Bitmeyen,
Tarifi İmkansız Derin Duyguların...
Şiirler Yazıyorsun,
Gözyaşlarını Kurutuyorsun Her Sayfasında,
Çünkü Dilsizsin Sen,
Sessiz,
Kelimelerin Uçurumlarında Yankılanıyor,
Ve Kayboluyorlar,
Kendi İçine Konuşuyorsun...
Seni Yakan,
Ellerini Üşüten Şarkılar, 
Şiirler, 
Haykırışlar,
Gözyaşları Doldurmuş Yüreğini Gizlice,
Firari Hayallerin Mahpus Kalmış Sokağının Köşelerinde,
Özlemlerin,
Sevmelerin Ufuk Çizgisinde...
Gözyaşıların Sağanak Sağanak Yağıyor Üzerine,
İçinde Hükümsüz Sızıların Girdabı;
Yüreğin Ağır,
Yüreğin Ser Verip Sır Vermiyor...
Senin ki; Her Mevsimin Göç,
Bütün Yağmurlar Gözyaşın,
Bütün Şimşeklerin Suskun...
Sağır,
Dilsiz Hecelerin Var,
Ertelenmiş Hayallerin Kalp Sancılarında Asılı...
Gecelerin Hasrete Dem Vurdukça,
Yanlızlık Haykırışın Olur Gecelerinde,
Çığlıklar Duyarsın Dalgaların Sesinde,
O An Üşümeler Başlar Kalbinde,
Düşlerin Büyür Şiir Defterinde,
İnatla Kanatır Yalnızlığını,
Kırık Dökük Notalar Tuzla Buz Eder Suretini...
Çünkü; Yangın Yeri Senin Yüreğin,
Sen ki; Bir Eylül Hüznü Gibisin...

Yine Hüzünlü Bir Akşam Üstü;
Yüreğin Buruk,
Gidiyorsun Karanlıklara Doğru...
Ne Gideceğin Yer Beli, 
Ne de Söyleyeceğin Sözler...
Ne Desem Biliyorum ki Dinmeyecek Üşümelerin...
Konuşabilseydin;
Kelimelerin Benim Olsaydı;
Duygularımın Gücüyle Seni Büyütebilirdim Dilsizliğinde...
Savrulup Gitmezdin Rüzgara,
Takılı Kalırdın Gözlerimin Buğusuna,
Toplardım Dünü Hüzünlerinden...
Ellerimin Sıcaklığını Dokunabilseydi Tenine,
Isınırdı İçinin En Soğuk Köşesi,
Kururdu Gözlerinde ki Islaklık...''